Şiir Tutkusu

Menü

Yaban Arıları?

 
 
Şiddetli bir kışın ardından ilkbahar gelmiş, çiçekler tomurcuklanmaya başlamıştı. Kışın iliklerimize kadar işleyen soğukların ardından ilkbaharın gelmesiyle tenimiz ısınmıştı. Her mevsimin kendine haz güzelliği vardı. Kışın o ayazlarında duvar kenarlarında güneşin tadına doyulmazdı. Kışın uyuşukluğu ardından ilkbahar ile birlikte doğaya bir hareketlilik gelir. Beyaza bürünmüş doğa, yeşile kaymış, gökkuşağının rengini alır. Her şey kabuğundan çıkardı. İlkbaharın başından itibaren yaban arıları bir petek içine yumurtasını bırakarak yaza doğru çoğalırlar. Petek içinde bulunan yumurtalar belli sıcaklığa ulaştığında larvalaşırlar. Yavru olup uçana kadar beslenmelerini diğer arılar üstlenir. Yaban arılarının bazı türleri ev çatılarında ve binanın bazı kısımlarında yüzeye yapışık olarak yuva yaparlar. Yaban arıları yuvalarını altıgen şeklinde petekler örerek bir ucundan tavana tuttururlar. Bunlar genelde ev ahalisini tehdit ederlerdi. Onun için bu petekleri itinalı bir şekilde ortadan kaldırılırdı. Bazen bu işi yaparken arıların sokmasına maruz kalınırdı.
Her hafta sonunda başka mahallelerle futbol maçı yapardık. Maçı son dakikada yediğimiz golle kaybetmiştik. Rövanşı haftayaydı. Maçın kritiğini yaparken birden üzerimize yaban arıları hücum etti. Koloni halinde saldırıyorlardı. Aynı uzaylı filmlerindeki başka gezegenden gelenler gibi.
-İmdat!
-Ah!
-Yandım anam!
-Kaçııııınnnnn.
Neye uğradığımızı şaşırıp kalmıştık. Tapana kuvvet kaçıyorduk ama arılarında peşimizi bırakmaya niyeti yoktu. Sanki saldıracak yerimizi biliyorlarmış gibi kafa derilerimize iğnelerini bırakmaya çalışıyorlardı. Elimizle kovmaya çalışsak da nafile hepimizi de sokmuştu arılar. Sonunda yakın evlerden birine girdik. Ev sahibesi arıların soktuğu yerlere yoğurt sürmüştü. Acıdan kıvranıyorduk. Kafamız, yüzümüz şişmişti.
Arılardan biri arkadaşın kazağının içine girmişti. Kazağı hemen üzerinden çıkardık. Arıyı öldürdük ama arkadaşın vücudunun birkaç yerine iğnelerini bırakmıştı. Bas bas bağırıyordu acıdan.  Arıların soktuğu yerler biranda şişmeye başladı. Ev sahibesi yaramaz bir çocuğun yol kenarında taşların arasına yuva yapmış olan arıları ürküterek yoldan geçenlere saldırmasını sağlıyormuş.  Bu sırada dışarıda bağırtılar içeriye kadar duyuldu. Arıları ürküten çocuğun tepesinde yüzlerce arı her yerini sokuyordu. Etraftaki çocuklar korkularından yardım edemiyorlardı. Kafamıza ıslak bezler sararak çocuğun yardımına koştuk. Arılardan çocuğu zor kurtardık ama her yerini sokmuşlardı. Arılar çocuğu zehirlemişlerdi. Babası geldiğinde çocuğunu yerde görünce feryat figan eyledi. Hemen hastaneye götürdü. Birkaç dakika daha geç kalınsaymış çocuk ölecekmiş. Oradaki çocuklar her gün bunu yaptığını anlattılar. Defalarca ikaz etmelerine rağmen yoldan geçen insanların üzerine arıları saldırtmış. Hatta kendisine de saldırabileceğini söylemişler ama dinleyen kim! En son yaşlı bir amcayı sokturtacakmış ki arılar yaşlı adamı değil de çocuğun üzerine saldırmışlar.
O çocuk bir daha başkalarına zarar vermemeye yemin etmiş. Bir musibet bin nasihatten iyidir. Ayrıca; hiç kimse demesin ki bana hiçbir şey olmaz. Kimi uzun zaman sonra kimi de kısa zaman da çıkar.
 
Mehmet Gören25 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
5.00/5 Toplam verilen oy : 1
Ekleyen Kullanıcı : Mehmet Gören