Çarığını ite
İtini de kurda-kuşa, çakala
Kaptırdın mı hiç ulu orta?
Zemheri ya da Gücük'te,
Acımasızca ve zehir öfkesiyle
Uğradın mı benim gibi
Bir fırtınanın kanlı gazabına?

Bir akşam vakti yürek acıtan,
Kılıçtan keskin çelikten de sert ayazda
Yalın ayak çıplak bedenle kaldın mı hiç,
Kirpiklerin buz tutu mu?
Okul çağına bile gelmeden,
Arşınlarca uzaklara
Umutla karanlıkta ve düşe kalka,
Yemek atıkları çocuklara dağıtılır diye,
Bir düğüne evine koştun mu
Soluk soluğa benim gibi
Bu yıkılası gazap diyarında?

Dingin gecelerin derinliklerinde
Akşam sessizliğini delen,
Vadilerden,derelerden kopup gelen
Kurt,çakal ulumalarını kanıksayarak,
Korkulardan irkilmeden
Zor olan yaşamı göğüsleyebildin mi
Kanayan ayakların, küçücük ellerinle?

Kağızman’ın kışı gibi bir kışta
Tepeden tırnağa titreyerek
Kanın kalbinde üşüyerek
Düştün mü hiç yollara
Bir lavaş dürümünün ardısıra...

Ekmeğini aç itlere kaptırıp
Aç kardeşlerini düşünüp ağladın mı
Kar üstünde yalınayak, baş kabak
Unutulmuş ilahi kuvvetçe,
İtilip kakılmış devletçe
Bir azap dünyasının kıskacında
Büyüdün mü benim gibi
Büyüdün mü hiç düşe kalka,
Böylesi bir yaşamda sende ben gibi?

Mehmet Çobanoğlu
27.05.2010
Yıldırım

2.5/5 Toplam verilen oy :