"Nasılsın? ‘’dedi kadın,
Susarak cevap verdi adam.
‘’Konuşsana, neler yaptın? ’’
‘’Akıl hastanesine yatmayı düşünecek kadar kötüyüm,
Hatta ömrümün sonuna kadar orada kalabilirim.’’ dedi adam.
‘’Üzülme, zaman her şeyin ilacıdır,
Sen çok güçlüsün, bunların da üstesinden gelirsin.‘’ dedi kadın.
Güçlü olmak,
Kime ve neye karşı?
Elinden silahları alınmış, toprakları işgal edilmiş,
Sömürge altındaki uluslar bile bir lidere ihtiyaç duyarken,
Bir başına nasıl savaşılabilirki kahpe düşmanla?
‘’Delirmek üzereyim.‘’ dedi adam.
‘’Sen zaten delisin, hiç değişmezsin.’’ dedi kadın.
Bir de derler ki, ‘’Delilerden zarar gelmez,
Demek ki zararım dokunmuş birilerine,
Yoksa deli gibi aklımı yitirmezdim. ‘’dedi adam.
"Sen hiç değişmemişsin, değişmezsin de.‘’ dedi kadın.
Düşündü adam…
Değişmediyse,
O zaman aynaya baktığı bu yüz kimindi?
Kimindi saçlarına yağan bu karlar?
Ve hangi uzak iklimlerden kopup gelmişti içinde kopan fırtınalar?
Yoksa yitip giden gençliğinin katilini arar mıydı,
Yıllardır dost bildiği aynalarda.
Kimliksiz kimliğinin peşine düşer miydi böyle aniden,
Zamansız zamanın elinde oyuncak olur muydu hesapsız…
Ve ince hastalığa tutulur muydu böyle inceden inceye…
Kayıp yıllar…
Besbelli çıngıraklı bir dünyanın koynunda,
Diyetini ödeyemediği bir esirlik yaşar mıydı bunca yıl?
Hayret! bunca zaman nasıl da çürümemiş bu paslı yürek…
Sustu adam…
Bir derin uykudan uyanır gibi, kadın sessizliği bozdu:
‘’Aşk olsun, bana mı kızdın yoksa?
Susma, haydi benimle konuş.‘’ dedi kadın.
‘’Yarın karlar da gelecek,
Don vurur mu ki sevgilere?’’ dedi adam.
‘’Sen yeter ki gönlünü ferah tut,
Ecelin bile ne zaman geleceği belli olmaz.’’ dedi kadın.
‘’Yaşarken yanımda gördüm eceli,
Ama bir türlü ölemedim,
Ecel bile bana düşman.’’ dedi adam.
Bu kez kadın sustu…
Saat bile konuşurken sessiz odada, bir tik, bir tak...
Düşünceye daldı adam,
Eli kalbinin üzerine gitti,
Nasıl da atıyordu, bir tik, bir tak...
Oysa, saat bozulsa da, kalp dursa da,
Namussuz zaman hep akıyordu,
Ve eceli gelen ölüyordu da,
Ölüme teğet geçen bedenler çürümeye devam ediyordu.
‘’Saatin ve kalbimin sesi bile tamamlarken birbirini,
Ben seninle tamamlayamadım kendimi.‘’ dedi adam.
Bu kez ikisi de sustu…
Vakit gece yarısını çoktan geçmişti,
Millet derin uykudaydı,
Birazdan yine güneş doğacaktı,
Ve akşama bir bir yine perdeler kapanacaktı…
En iyisi susmaktı,
Öyle de yaptılar,
İkisi de susarak yoruldular…
Vecdi Murat SOYDAN
(Yaşanmamış Aşkların Şairi)
25 Ekim 2014, Isparta
Şiirin hikayesi: " Yalnız aşkı vardır, aşkı olanın ve kaybetmek daha güç bulamamaktan… Sen yüzüne sürgün olduğum kadın, kardeşim olan gözlerini unutamadım. Çocuğum olan alnını, sevgilim olan ağzını, dostum olan ellerini unutamadım.” Cemal Süreya
Ölümsüz Aşklar (07)
Vecdi Murat SOYDAN474 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Vecdi Murat Soydan