Şiir Tutkusu

Menü

Öğretmenlerimi Saygıyla Anarken

Nasıl ki, sanatçılarımızın henüz yaşarken kadri bilinmeli, onurlandırılmalı, hakettikleri değer ve önem verilmelidir diye düşünüyorsam, bizi yetiştiren öğretmenlerimizin de taktir edilmesinden, senede birgün değil; her zaman anımsanmalarından yanayım. Tabii ki, cumhuriyeti özümseyen gerçek öğretmenlerimizin. Üzülerek belirtmeliyim ki, her branştan kişilerin öğretmen ünvanı aldığı günümüzde öğretmen sözcüğünün başına 'gerçek' sözcüğünü koyma gereğini duyuyorum. Gerçek sanatçı, gerçek Atatürkçü demek zorunda kaldığım gibi. Ne yazık ki, yanlış politikalar, yanlış uygulamalar eğitimi yaz-boz tahtası yapmış, pek çok öğretmen en verimli çağında kırgın ve üzgün köşesine çekilmek zorunda bırakılmıştır. Eli öpülesi gerçek sanatçılarımız da aynı şekilde. Toplumun insani değerleri, değerlerini her geçen gün yitirmekte, kısaca; çılgınlık, düzeni esir almaktadır. Bu durumda sanatı için hiç bir özveriden kaçınmadan yaratan, üreten gerçek sanatçılarımızın ve M.Kemal Atatürk'ün yolunda hiç bir fedakarlıktan çekinmeden görev yapan gerçek öğretmenlerimizin değerlerinin bugün çok daha iyi anlaşılması gerektiği görüşündeyim. Bugün duygularımı dizelere dökebiliyorsam bunu Türkçe Öğretmenim Şevket Yücel'e ve Edebiyat Öğretmenim Özer Genç'e borçluyum. Şevket Yücel'in duygu yüklü bir kişiliğe sahip olması, şiirler ve öyküler yazması beni etkilemişti. Çocuk aklımla kısa kısa tümcelerle, değişik konularda şiirler yazar, öğretmenime götürürdüm. O da beni hiç kırmaz okur ve yüreklendirirdi.
Babam da eğitimci olduğu için doğal olarak yakınlıkları vardı. Babamın görevi nedeniyle bulunduğumuz Kahramanmaraş'tan ayrıldıktan sonra da yazdığımız tebrik kartlarına şiir şeklinde cevap verirdi.

Onlardan birisi şöyle:
UNUTMAYAN ÖĞRENCİME,
Gök mavileri iletsin duyuşlarımı,
Unutmayan öğrencime.
Kaynak olsun sevgilerine acılar,
Gülüşler unuttursun gözyaşlarını.

Bir diğeri,
YÜKÜMDEKİ SEVGİ
Size sevgiler getirdim ıraklardan.
Güvercin bakışlı,papatya gülüşlü sevgiler.
Yalanlar çiğnedim diken sırtlarında.
Dolaştım yıldızlarda türkülerle.
Bakın neler duruyor ellerimde.
Size deniz köpüklerinden gülüşler getirdim.
Anladım nedendir ölümler,
Şu gözyaşı silinesi dünyada.
Gayrı tüm güzellikleri doldurdum içime.
Sümbül kokularında yudum kirlileri.
Uzanın çekinmeden ellerime
İnsan kardeşlerim.
Bakın size sevgiden barışlar,
Limon çiçeklerinden
Günaydınlar getirdim.

Diyen bu duygu yüklü ve hassas Türkçe öğretmenimin TRT'den de ödülü vardır. Çok genç yaşta yitirdiğimiz ve bende emeği olan öğretmenimi şiirleriyle saygı ve rahmatle anmak istedim.

Lisede edebiyat öğretmenim olan Özer Genç, gerçekten de genç, dinamik, çok güzel şiir okuyan, okurken karşısındakini etkileyen, bizleri sanatın dallarına yönlendiren; yeniliklerden haberdar eden, sınıfta tiyatro çalışmaları yaptıran, bu çalışmalarımızı sahneleyen kısaca; edebiyatı sevdiren bize özünü
veren ender öğretmenlerden biriydi. Saygıyla anmak istiyorum.
Yüksekokulda, yabancı dilde ek branşımız olan Türkçe Okuma dersinde okulumuzun Öğretmenlerimizin kitaplarını okurduk. Belkıs Zincirkıran'ı, İbrahim Zeki Burdurlu'yu üretken, kitap yazan öğretmenlerimizi saygı ve rahmetle yad ediyorum.
Diğer branşlarda da öyle..
Örneğin:Eğitim Psikolojisi, ruh sağlığı, Ölçme ve Değerlendirme de Hüseyin Yalçın'ı ve Mübeccel Ataşen'i anmadan geçemeyeceğim. Tabii asıl olan da bize verdiklerini.
Benim Türkçe Okuma Öğretmenim ise Kimya Mühendisliğinde okur iken dersime giren ( Kimya Mühendisliğini istemeyerek bırakmak zorunda kaldım. ) Özden Çelebi idi.Tabii müfredat gereği Divan Edebiyatı'nı da vermek zorunda idi.Sevgilinin kaşı,gözü,kirpiği o denli ağdalı bir dille anlatılmış ki bizi günümüz edebiyatına ağırlık vererek yetiştirmiş, diğer öğretmenlerimden aldığım eğitim ve öğretime biraz ters düşmüş olacak ki,ben hafif tebessüm etmişim. Öğretmenim tatlı bir ses tonuyla bana: ' Nesrin,gülüyorsun ama anlasan inan ki çok seveceksin.'dedi.Bize hep kaynak olarak Ahmet Kabaklı'nın
kitaplarını önerirdi.Dersleri hep tatlı bir söyleşi havasında geçen duygu yüklü çok okuyan,düşünen
öğretmenimizi sıkılmadan huşu içinde dinlerdik.Birgün derste arkadaşlarım benim çok güzel şiir oku
duğumu söylediler.Özden Çelebi öğretmenim ısrar etti.Ben hiç düşünmeden cesaretimi toplayarak,
Nazım Hikmet'in 'Karıma Mektup' şiirini okudum.
Kısa bir sessizlikten sonra ben şaşkın şaşkın bakarken,bugünkü gibi anımsarım öğretmenimiz elini
yanağına koyarak :'Ah! Nesrin,ben seni keşfedememişim'. dedi.Düşünebiliyor musunuz yıl 1973-
1974 ve Nazım Hikmet o zamanlarda yasaklı.Ve 'Vatan Haini Olmaya Devam Ediyor Hala'...
Bu yüzden demokrat görüşe sahip Atatürkçü öğretmenlerimiz bile dövülüyor...Olaylar,olaylar...
Bu ortamda öğretmenimi zor durumda bırakabilirdim.Fakat o benden daha cesur çıktı.Çünkü hiç
ayrım yapmamıştı.Kalben müsterihti.Öğretmen olduktan sonra onu daha iyi anlıyor ve ellerinden
öpüyorum.O zamanlar Nazım Hikmet'in isminden bile rahatsız olanlar şimdi onun şiirlerini okuyorlar;
Onca çekilen acı,sıkıntılar hiçe sayılarak...
Geç de olsa anlayabilmeleri,hakkını teslim etmeleri hala anlayamayanlara göre yine de bir kazanımdır.
Bunlardan biri de, görüşlerindan,ideallerinden ve toplumsal sorumluluğundan hiç bir ödün vermeden yoluna devam eden,bu nedenle ayrıca saygı duyduğum Büyük Usta Attila İlhan değil mi?...
Liseden Nazım Hikmet şiiri yüzünden atılmadı mı ? Bu olay onun tüm yaşantısını değiştirdi.Onu
yürümesi kolay olmayan bir yolun başlangıcına getirdi.Bugünkü Attila İlhan'ı o başlangıca borçluyuz.
Kısaca eğitim-öğrenim hayatımda Türkçe-Edebiyat öğretmenlerim bana iyiyi,doğruyu,güzeli öğrettik-
leri ve bu yolda yürümemi sağladıkları için onlara her zaman minnet ve şükran borçluyum.
Nesrin Sipahi68 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Nesrin Sipahi