Şiir Tutkusu

Menü

Ferdi Tayfur (anı)

İsteseniz de herkesi aynı ölçülerde sevemezsiniz. Sevmek, bir gönül işidir ve o gönüle çok özel kişiler girer. Vecdi Murat SOYDAN Bende Ferdi TAYFUR hayranlığı 1984 yılında başladı. O zamanlar 15 yaşındaydım. Çocukluk ve gençlik yıllarımda kendisinden etkilenmiş ve model olarak seçmiştim. Rahmetli babam iki kefil, 8 ay taksitle küçük bir kasetçalar alıp eve getirdiğinde, kasetçalar için aldığım ilk kaset de Ferdi TAYFUR’un, aynı yıl çıkan YAKTI BENİ isimli kasetiydi. Babam ise, bu hayranlığıma hayret eder “ Bu çirkin burunlu adamda ne buluyorsun? ” diye sorardı. Evimizin her yanını posterlerle donatmıştım. Gazete bayiinde önce tüm magazin gazetelerini tarar, içinde Ferdi TAYFUR resimleri olanlarını satın alırdım. Üç F’nin hayatımda hep ayrı bir yeri olmuştur. Diğer F’ler ise, komşu kızı Figen ile futbol takımım Fenerbahçe idi. Hiç unutmuyorum, Ferdi TAYFUR''un yeni bir kaseti çıksa, kasetçilerde tanıtım afişleri asılır, ayrıca gazetelere yeni kasetin tanıtım ilanları basılırdı. Kasetin dağıtımının yapılacağı gece gözüme hiç uyku girmez, kasetteki şarkıları merak eder dururdum. Sabah erkenden doğruca kasetçiye gider, yeni kaset gelmişse, satın alırdım. Gününden önce gittiğim zamanlar da olurdu. İşte böylesi zamanlarda boynum bükük kalır, üzülürdüm. Bir keresinde ise, yaz tatilinde kahvehanede işçi olarak çalışırken, o günkü yevmiyemin tamamını yeni çıkan kasete vermiştim. Çoğu zaman ise, param yetişmez kasetçiye borçlanırdım.Yeni kasetteki tüm parçaları en kısa zamanda ezberler ve sesimi Ferdi''ye benzeterek şarkılar söylerdim. İki kefil ve 8 taksitle aldığımız kasetçaların sesini sonuna kadar açar, arka bahçeye Figen''in gelmesini bekler ve ona dinletirdim zoraki olarak. Evlerimiz bitişikti, çıt olsa duyulurdu ses.Teybin sesini sonuna kadar açardım, hasta varmış, uyuyan varmış dikkat etmezdim. Çünkü mevzubahis, Ferdi''nin yeni aldığım kaseti olunca, akan sular dururdu. 1986 yılının 15 Ekiminde babam rahmetli olduğunda, aklım başıma gelmiş, çocuksu ve saf duygulardan istemeyerek de olsa vazgeçmek zorunda kalmıştım. Çünkü evin en büyük çocuğu bendim.Annenim tabiriyle evin aynı zamanda babasıydım. 17 yaşında küçük bir baba! Acımasız hayatın çileli yollarında yıllarımız geçti.Ailemiz parçalanmıştı.Ben o tarihlerde lise öğrencisiydim. Şimdi ilçe olan, ancak o tarihlerde Yenimahalle ilçesine bağlı Kazan''da yatılı olarak öğrenim görüyordum. Biricik kız kardeşim Dilek, tüm engellememe ve karşı gelmeme rağmen henüz daha 15''inde evlendi. En küçücüğümüz Hakan ise o tarihlerde 7 yaşındaydı. Annem ise, 1990 yılında ikinci evliliğini yaptı ve bizler bir sığıntı misali üvey bir babanın bizler için yabancı olan evinde yaşamak zorunda kaldık. Artık sinemada seyrettiğimiz filmleri, özel yaşantımızda canlı canlı oynuyorduk. Hayatın gerçekleri karşısında yapılabilecek çok da bir şey yok. Sabırlı ve kararlı olmak ve inanmak gerekiyor. Ben bu yazıyı yazarken, Ferdi TAYFUR''un kendi kaleminden yazmış olduğu hayat hikayesini de araştırdım. Yazımın bitiminde lütfen okuyunuz. Öyle sanıyorum ki, acılar her insanda var olmakla beraber, yaşam öyküleri hemen hemen aynı olabiliyor. Ferdi TAYFUR ile benim yaşamım arasında benzerlikler olduğunu hüzünlenerek okudum. Biz yine dönelim 80’li yıllara...O zamanlar renkli televizyon yeni yeni çıkmıştı. Ancak bizim hiçbir zaman renkli bir televizyonumuz olmadı.Televizyonumuz gibi, hayatımız da siyah beyaz geçiyordu. Ta ki, ben mesleğe atılana dek. Yani 1991 yılının Eylül ayında devlet memuru olarak Eskişehir İlinin Han İlçesine atandıktan 2 ay sonra ilk kez bir renkli televizyon satın almış oldum. 80’li yıllarda gözlemlediğim bir şey vardı: İlk video kaseti furyası o yıllarda çıkmıştı ve bizler renkli film seyretmek için, mahallemizde bulunan mobilya dükkanının vitrininden video seyrederdik. Ceki Çenk’in, Brush Lee’nin, Cüneyt Arkın’ın, Ferdi Tayfur’un filmlerini sırasıyla seyrederdik. Mağaza görevlisi, video bittiğinde kaseti değiştirir, ara vermeden izlememizi sağlardı. Bazen de kasetin devamını koymaz, film yarım kalırdı.Homurtular ve küfürler eşliğinde bulunduğumuz mekanı terk ederdik. Cadde boyunca Ulus-Yenimahalle- Şentepe hattında çalışan minibüslerdeki yolcular zamanla kanıksadılar bu durumu. Çünkü, öyle bir kalabalık olurdu ki, sanırdınız şehir stadyumu. Komşumuz Halim amcalarda video kasetçalar vardı. Kasetçiden video filmi satın alır, akşamları seyretmeye giderdik. Mahallemizde ayrıca bir tane sinema salonu vardı. Ferdi TAYFUR’un vizyona giren filmlerini en az 3 defa seyrederdim. Zaman zaman bu sinema salonunun dış kısmında bulunan çöplüğüne gider, atık ve kopuk film karelerinde Ferdi TAYFUR’un resimlerini arardım. Bulduğumda ise, bir servete konmuş gibi mutlu olur, kopuk film karelerini özenle makasla keser ve saklardım. Ailemle birlikte 3 katlı eski Yenimahalle evlerinde kiracı olarak otururken, küçük bir odayı kendime mahsus odam yapmış, tüm duvarlara da Ferdi’nin resimlerini yapıştırmıştım. Yoldan geçenlere hem resim ziyafeti hem de müzik ziyafeti sunuyordum. Filmlerde, Ferdi’yi kendimle özdeşleştiriyor, birlikte gülüyor, birlikte ağlıyorduk. Böyleydi bizim Ferdi aşkımız. TRT’nin katı kuralları gereğince, televizyona çıkıp şarkı söylemesi yasaktı. Ayrıca şarkı türünün arabesk olması nedeniyle TRT yönetimince veto yemiş ve şarkıları yasaklanmıştı. Şarkılarını radyoda dinlemek de yasaktı. Yeni Yıl olduğunda yılbaşı gecesi bir kereye mahsus bu katı kurallar yıkılırdı. Bu yasakçı ve katı kurallar diğer arabeskçiler için de geçerliydi. Sonra nasıl olduysa, TRT ‘de Mobil reklam filminde “ Mobil’e Güven, Gerisini Merak Etme Sen” sloganıyla izlemeye başladık Ferdi TAYFUR’u. Tüm Ferdi hayranları, bu reklam filmini seyretmek amacıyla, kendilerini evlerine atarlardı. Hele ki, mahallemizdeki MOBİL akaryakıt tesisinde reklam filmindeki dev Ferdi resmini gördükçe sevincim kat kat artardı. Sonra herkes gibi çoluk çocuğa karıştık. Hayat şartları, yıllar öncesinin o çocukça ama bir o kadar da safça duygularımızı köreltti. Hayatımızın gerçek filmini canlı canlı oynuyoruz şimdi. Ferdi TAYFUR eskisi gibi yine saygı ve sevgi duyduğum bir duayen olmaya devam ediyor. Çünkü gerçek yıldızlar ve sanatçılar kolay kolay yetişmiyor. Gerek karakteri ve insanlığı ve gerekse sanatsal yönü her zaman bir numara olmaya devam ediyor. Şunu belirtmeden geçemeyeceğim, dünya gözüyle bir kez olsun Ferdi TAYFUR''u görebilmeyi ve onunla sohbet edebilmeyi çok istiyorum.Çünkü, isteseniz de herkesi aynı ölçülerde sevemezsiniz. Sevmek, bir gönül işidir ve o gönüle çok özel kişiler girer.Aynı duyguları rahmetli babam için de taşıyorum. Ancak, giden geri gelmiyor maalesef. Sevgileri gönüllerde yaşatmak, karşılık beklemeksizin sevmek,değer vermek, yeryüzündeki tüm servetlerden ve her şeyden daha önemlidir benim için. Çünkü böylesine yüce ve kutsal sevgilere hiç bir kuvvet paha biçemez. Saygılarımla. Vecdi Murat SOYDAN 04 Ekim 2010-Isparta
Vecdi Murat SOYDAN474 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Vecdi Murat Soydan