Şiir Tutkusu

Menü

Çok Hassas D/işler Bunlar (makale)

 


’ İnsanın neresi acıyorsa canı oradadır.’ demişler. Kimlerin dediği çok önemli değil. Önemli olan bu acıları hepimizin az çok çekmiş olması. Konu acı olunca, ilk aklıma gelen kelime de haliyle ‘’ iğne ‘’ oluyor. İğne kelimesi kadar bizi rahatsız eden başka hangi kelimeler vardır ki? Çocukluk yaşlarımızda başlayan bir korku bu. Koluma iğne yapacakları zaman daha iğnenin vurulmasını beklemeden, iğne acısını duyar gibi olur, sanki kolumda iğneyle dolaşacakmışım da acısı hiç geçmeyecekmiş gibi hislere bürünürdüm. Okul yıllarında iğne vurmak için beyaz önlükleriyle sınıflarımıza sağlık görevlileri gelir, sınıf öğretmenimiz kapıyı kapatır ve iğneden kaçışımıza mani olurdu. Kızlar bile kollarını açıp, korkusuzca iğnelerini olurken, benim sınıftan kaçıp gitmem yakışır mıydı? İğne girerken de, çıkarken de canım çok yanardı. Gözümü neden kapatıp, dişimi sıkardım ki? Bilmiyorum. Dişimi sıkardım dedim de, dişçiye gitmeyenimiz, diş çektirmeyenimiz de yoktur. Dişçi koltuğuna oturup iğne olmak fobisini hangimiz yaşamadı ki? Zamanla insan iğne acısına da alışıyor. Hele ki yaşamımızda o kadar acılar varken, gün geliyor iğne acısı devede kulak kalıyor. Hatta benim için iğne olmak zamanla fobi değil, hobi oldu.

Diş deyip de geçmemek gerekir, önemli bir konu. Bilmiyorum siz de dikkat ettiniz mi, bir insan için hayati önem taşıyan organlarımıza bağıntılı olarak atasözlerimiz ve deyimlerimizin sayıları da pek çoktur. Konuyu dişten açmışken, içinde "diş" kelimesi geçen deyimlerden bazıları : Diş geçirememek, diş geçirmek, diş gıcırdatmak, diş göstermek, diş kirası, dişe dokunur, dişinden tırnağından artırmak, dişini sıkmak, dişini sökmek, dişini tırnağına takmak, dişten artırmak vb. Atasözlerimize gelince; ‘’ Toprağı işleyen, ekmeği dişler. İyi gitmeyince kişinin işi, muhallebi yerken kırılır dişi. Dedesi koruk yer, torununun dişi kamaşır. Beleş atın dişine, yaşına bakılmaz. Sarımsak da acı ama evde lazım bir dişi ‘’ sayılabilir.

Dişlerimizin kıymetini ya çürüdüğünde ya da dişsiz kalan insanları gördüğümüzde anlıyoruz. Kendimi bildim bileli dişlerimi düzenli olarak fırçalarım. Sizde de oldu mu bilmem ama, dişimi fırçalamaktan dolayı zamanla bazı dişlerim hasar gördü ve çürümeye başladı. Çürümesin dişlerim diye özen gösterip düzenli olarak fırçalarken, diş fırçasına uyguladığım fazla basınçtan mı, yoksa diş fırçalama tekniğini doğru olarak bilmediğimden midir, alt çenemdeki üç dişim, zamanla çürümeye ve diş etlerimde açılmalar oldu. Diş doktorum gerekli müdahalelerde bulundu ve o bölgelere basit tabirle yama yapmak suretiyle dişlerimin çürümesini önledi. Önledi ama, ben o dişçi koltuğuna her oturduğumda öldüm öldüm dirildim sanki. Hayır, dişçi koltuğu fobisi değil benimkisi. Sağlık olunca konu, istedikleri kadar iğne vursunlar bana. Diş sinirlerim bir de normal şekilde uyuşsalar. Kuvvetli morfin yapılması gerek bana. Benimkisi çok farklı bir durum. Ben, bir isterik gibi bir değil, iki değil, üç iğne vurulmasını istemişimdir diş doktorlarından. Neden mi? Anlatayım :

Yıllar önce dişimin birisi çürümeye başlayınca, diş doktoruna gitmiştim. Alt tarafı kanal tedavisi ve dişime yapacağı dolguyla dişim kurtulacakken, doktorun acemiliği bula bula beni buldu. Tedavi ederken, dişimi kırdı. Yahu kırılan bardak olsa, tamam. Haydi yenisini alırız. Gitti, kırıldı dişim. Parçalarını almak için bir de cerrahi müdahalede bulundu ki, düşündükçe hala beynime bir şeyler saplanır. Ne yaptıysa bir türlü uyuşturamadı. Diş inat eder mi, etti işte. Doktor hanıma can havliyle bağırıyorum ‘’ Uyuşmadı dişim. Sinirime dokunuyor, sanki beynim yerinden çıktı. Durun, dokunmayın dişime! ‘’ Doktor hayretler içinde kalıyor. ‘’ Nasıl olur, uyuştu ama dişiniz.’’ diyor. Bir kez daha tekrarlıyorum. ‘’Hayır, uyuşmadı, uyuşsa beynime bıçak girmiş gibi ağrı niye olsun? Yaptığınız tedavi sanki diş tedavisi değil, beyin ameliyatı.’’diyorum. İkinci iğneyi vuruyor. Dilimi ısırıyorum, dudağımı ısırıyorum, ağrı hissetmiyorum, dilim dudağım ağzımda sanki kocamanlaşıyor. Ama gelgelelim, diş sinirlerim yine uyuşmuyor. Doktor kaldığı yerden tedaviye devam ediyor ama yine sinirime denk geliyor elindeki alet. ‘’Durun lütfen.Yine uyuşmadı dişim. Siz bana en kuvvetli morfini vurun.’’diyorum yalvararak. Üçüncü kez iğne vuruyor. Bu kez uyuşuyor. Diş doktoru şaşkınlık içinde. Sanki ben yalan söylüyorum. ‘’Meslek hayatımda ilk kez böyle bir şeyle karşılaşıyorum.’’ diyor. Doğaldır, acemi olmasa dişimi yanlışlıkla kırmazdı. Durduk yerde dişten olduğum yetmezmiş gibi, bir de uyuşmayan dişimin ağrısını beynimde hissediyorum. Aman Allah’ım, düşündükçe hala beynim yerinden sökülür. Üç kez iğne yapılan ben, sokağa çıktığımda, sersem, sarhoş gibi yürümüştüm yollarda. Öyle bir uyuttu ki bu morfin, sabah bir kalktım, başım yerinde değil sanki. Dudağımdaki ve dilimdeki uyuşukluk üç gün geçmedi. sarhoş gibi caddelerde sokaklarda dolaştım durdum. Hani bu vaziyette polis beni görüp de, ‘’ Ne içtin sen? Dese, haklıdır yani.

Aradan yıllar geçti. Bahsettiğim bu yanlış diş fırçalama tekniğinden olsa gerek, dişlerimde çürüme, aşınma başlayınca soluğu yine bir diş doktorunda aldım. Eli hafif olur dedim, hanım bir doktor seçtim tedavim için.İnşallah bu kez tek iğnede uyuşur diye dua ettim ama nafile. Uyuşmayınca doktor hanımı uyardım, dedim ki, ‘’Benim dişim ancak üç iğnede uyuşur.’’ Şaşıran tüm doktorlar da bana rastlıyor. ‘’ Nasıl olur bey efendi. Bu iğne, dişinizi uyuşturur.’’ Bu kez dayanamadım, dedim ki, ‘’ Doktor hanım, denemesi bedava. Tamam, siz uyuştu diyorsanız, buyurun yapın tedavimi. Daha önceki yıllarda bir diş doktoruna gitmiştim, gitmez olaydım, acemiliğinden dişimi kırdı, dünyanın acısını çektim, dişim bir türlü uyuşmadı da tam üç iğne yaptı, ancak uyuşturabildi.‘’ Doktor hanım, beni dinledi mi, yoksa dinlemiş mi göründü, oralı olmayıp eline aleti edevatı aldı, sanki inşaata başlayacak. Elindeki alet diş sinirlerime öyle bir dokundu ki, beynim yerinden zonkladı. Sanırsınız ki, değil diş tedavisi, bu bir beyin ameliyatı ve bu işlemi morfinsiz yapıyor. O derece gözüm karardı. Dünya başıma yıkıldı. O acıyı tarif edemem, ancak yaşayan bilir.

’ Size demiştim, durun lütfen, durun! Ben kime ne anlatıyorum yahu !’’ Doktor hanım durdu. Bakışıyoruz. Sinirlerim iyice bozuldu. Hani bir de uyuşsa amenna. Hayır, güleceğim, gülemiyorum. Ağlamak da kocaman adama yakışmaz. Ama öyle bir canım yandı ki, şimdi kadına da mahcup oldum. İğneden korksam, iğne yaptırmam. Korkmuyorum ki, tekrar tekrar iğne vurmasını istiyorum. Yeter ki şu baş belası diş sinirlerim uyuşsun. Tövbe yarabbim, ne komik duruma düştüm. Baktım, eline aleti edevatı tekrar aldı, direk dalacak. Can havliyle sesimi yükselterek dedim ki : ‘’ Bana iğneyi ya bir kez daha vurursunuz, ya da ben bu koltuktan kalkarım.’’ Ne dese beğenirsiniz? ‘’ Buyrun, kalkın o zaman. Tedaviye devam etmeyelim. ‘’ demez mi? Yahu dişçi koltuğunda kuzu kuzu oturmaya devam etsem, biliyorum uyuşmadı bu sinirler. Reste restle karşılık verince, kalktım, gittim hastane bahçesine. Kendime moral veriyorum dışarda. ‘’ Sakin ol, diş tedavisi yarım kalmaz.’’ Dinliyorum sözümü. Tekrar diş doktorunun kapısını çaldım. ‘’ Hanımefendi, bakınız siz biraz önce beni yanlış anladınız. Suç sizin değil, suç benim de değil. Suç, uyuşmayan dişimin. Lütfen, kaldığınız yerden devam ediniz, sizi kırdıysam özür dilerim. Diş sinirlerim uyuşmadı, beynim zonkladı, gözlerim karardı. Can bu’’ dedim. Sonunda bana hak verdi kadıncağız, ‘’ Peki, ne yapabilirim, siz söyleyin.’’ Dedi. ‘’ Bana lütfen çok kuvvetli bir morfin yapın. ‘’ dedim. Başka bir dolaptan bir şişe daha aldı, ikinci kez iğne yaptı , çok şükür bu kez sinirlerim de uyuştu. Diş tedavim nihayete erdi.

Geçen gün de başka bir diş doktoruna gittim. Bu kez, dişimi çürüten, kırılan dişim. İğde yerken diş mi kırılır yahu? Kırıldı işte. Önemsemedim. Kırık mırık, zararı yok, kalsın dişim böyle dedim ama, iki yıl sonunda kırılan dişim, yanlardaki iki dişi de çürütmeye başlayınca, soluğu tekrar diş doktorunda aldım. Daha önceki diş doktorlarım bayandı. Bu kez erkek olsun, kadınlara laf anlatmak zor, erkek erkeği anlar dedim gittim yanına. Biliyorum ya tek iğnede uyuşmayacağını. Doktora durumu anlattım. ‘’Bana çok kuvvetli morfin yapın, üç iğnede zor uyuşur dişim.’’ dedim. Garip garip yüzüme baktı. ‘’ O neden o? Bir iğnede uyuşur dişiniz.’’ Demez mi? Yahu şimdi ne denir bu söze? ‘’Bakınız doktor bey, daha önce hep böyle oldu. Benim diş sinirlerim uyuşmuyor. Lütfen çok kuvvetli morfin yapın bana.’’ dedim. Sanki hapçıyım ya da baliciyim gibi bir de suçluluk psikolojisine sokmaz mı beni. Bereket versin, inandı bana da çok tesirli iğne yaptı, uyuştu dişim.Sonra icraatına başladı. Randevulu olunca,haliyle kapıda bekleyen hastalarını da düşünüyor doktor. Zaman önemli tabii. Önce tamponla sağ ve solda bulunan dişlerimi besledi ve tedavime başladı. Elinde hava üfüren bir aleti dişimin yanına koydu, karga buruna benzeyen ince bir aletle de çürümeye başlayan iki dişimi temizledi ve dolgu yaptı. Sonra da, yıpranan diğer üç dişime yama yaptı. Tükürüğünüz birikiyor ve tükürme ihtiyacı hissediyorsunuz. El hareketimle, tükürmek istediğimi söyledim ama nafile.. ’ Tükürmek yok, az kaldı, biraz sonra bitecek ’ dedi. Doktor da haklı. Tamponla beslediği pamukları plastik kokan naylon eldiveniyle almak, aleti edevatı dişimden çekmek zaman kaybı onun için. Mecburen tükürüğüm dilimin altında sanki kuyu oluşturdu.Bu işlemler sanki bir işkence. Sabredip de diş tedavim bitince bu kez morfinden dolayı oluşan ağrıların geçmesini bekledim. Eve geldiğimde yine dayanılmaz baş ağrılarım başladı. Derin bir uyku iyi geldi. Sabah kalktığımda diş ağrılarımdan eser yoktu. Dişleri de hayata benzetirim. Zorlu mücadeleyi kazanan bir sporcu gibi insan mutlu oluyor.

Şimdi dişim mişim ağrımıyor. Diş mühim bir parçamız. Tek uyuşsun da, isterse on iğne vursun. Uyuşmayınca tam bir işkence. Dişlerinize iyi bakınız.

Kalınız sağlıcakla..

Vecdi Murat SOYDAN


Vecdi Murat SOYDAN474 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Vecdi Murat Soydan