Şiir Tutkusu

Menü

Afrika - Beyitler

Nerdesin insanlık

Her vicdan mesuldür siyah ülke aç,
Ve çölde hararet gözlere doldu.
Birkaç damla bulut, bir kuru ağaç;
Nerdesin insanlık, vicdan ne oldu!

Ömer Ekinci Micingirt


Micingirt Beyitleri

İktisatı Firâvun mideleri raf ettik,
Müsrifliği zikredip hunharca israf ettik.

Birçok kavmin helâki ,dehşetiyle pek;
Ve Nemrut’un mahşeri bir topal sinek.

Her nefsin ağırlığı ruhsuz ceset kadardır,
Tüm asrın Neronları oğul Esed kadardır!

İsmini zikredip;veren O deyin.
“Yiyin, için fakat isrâf etmeyin”.

Gerçek dostlar kalp gibi taşıyana kuvvettir,
Ve Hakk’ın bir lütfudur, varlığı uhuvvettir.

İki damla yaşla secde kârımız,
Cumâ aracısız mektuplarımız.

Nefs azgın bir ejdarha tâkva şeref şandır şan,
Mârifet Hakk’ı bilmek, sünnet erkândır erkân.

Gazabın uğultusu, helva dolu put,
Hileler desiseler dört bir yan tağut.

Çöküşün avlusunda yer yer dağılıyorlar,
Kadeh tetikledikçe, yan yan yığılıyorlar.

Irklar zenginliktir vâhdet terakki,
İttihâd-ı İslâm, yurdumun hakkı.

Şahididir hakkın vicdan tek alet,
İnsanlığın hür inşası adalet.

O\’na iltica et, durağında dur
Yârini düşün istikâmet budur,

İyiler ve kötüler,dünya ucu delik han,
Aldananı ütüler,baştan aşağı yalan.

Umutsuzluk serde yok endişelenler dursun,
Beraberlik servettir vahdet diyen buyursun.

Hırs tamah yakıcı tandır,
Kalp hastalıklarındandır.

Beşik tabut öper deniz karayı,
Sevgi mâsivâyı âşk mâverayı .

Aynı türkülerde yaş döküp daldık,
Birlik damarından köklenen daldık.

İzzet ve haysiyettir haramı ret vakası
Kıstasız örtünmeler, kezâ İffet vakası

Gayb hamalı erkek olur,
Namussuzlar korkak olur.

Zekâtsız mallar erir,
Cimrilerde can verir.

Küfrün kaypaklığı, ârşı tartıyor,
Müslüman irşatsız kâfir artıyor.

Onur ve gururlu ay yüzlü rengin,
Yüksek tepelerde inşirâh cengin.

Dışımız gösteriş, içten aymazlık;
Mümine zillettir vurdumduymazlık.

Hayat bir sınavsa; peki ben neyim,
Arsız çok vesselam,üzülmekteyim.

Bâzı insanlar var dilsiz varlıktır.
Tevâzuları da riyakârlıktır!..

Ümmetin alın teri öfkem üzüntü âhım,
Kahreyle hâinleri, helâk eyle Allah\’ım !

Yokluğun intihar, sükûneti var,
Senle huşu giyer bütün veralar.

Madem dedemiz âdem sömürmek niye,
Pisikolojik sorundur, tersiz sermaye!

Şuur şirk kıskacında , otur ağla yan,
Muhafazakârlığa sığmaz Müslüman.

Kastasız manasız diyemem üfür
Sessizlik pespâye alkışlar küfür

Sessiz ılık bir nazar onlar asrın havası
Ve ümmetin şuuru , büyüklerin duâsı

Dünü düşünüyorum sükûtun ağırlığında.
Sükûnetli ne varsa ,sabrımın sağırlığında.

Tevekkül yeni huyum,
İnanılmaz doluyum.

Ne dehşetli kıssadır zenginlerden Salebe,
Ver zekâtın kardeşim, Esed olma Halep’e.

Yumruğu sıkmışım yüreğimde köz
Mahşer- i Kübrâ\’da görüşeceğiz

İflâh olmaz mısralara uydular
Fikirler cin fikir, yorucuydular

Hissiyatım hissi boşluğa yürüyorum,
Islaklığı ıslatıp; ateş kavuruyorum.

Umudunu yitirme ne kaldı ki yarına,
Erdemini kaptırma hâ, yalakalarına.

Ramazan hoş koşturalım çek atı,
Büyük cihât, şahlandırsak zekâtı.

Tevhid ne der didişmeye kim razı,
Kan gözyaşı, dedikodu enkazı!

Siyonist\’in kulübüne kim üye,
Ara ara hıncım artar dürzüye.

Alın yazıları , yaşanan hâldir;
Umut besteleyip yeisi kaldır.

Bayrak kana âşık ter hislerine,
Vuslat, şühedanın terhislerine.

Kendine güven, O’nu unutma,
Ve büyük divan sonu unutma.

Birçok şey âşka settir;
Ve âşk istikâmettir.

Bir avuç gözyaşı okyanustan çok,
Sustuklarım birgün seni vuracak!

İmtihan bu ağa paşa bey demez,
Münafığı mukaddesat beslemez .

Yâre kavuşulmaz tevbe diyerek,
Tevbede kendini görmesi gerek .

El açıp gizlice vecde geliver,
İster âh de oku, ister siliver.

Sözlerde kaypaklık büyük afettir,
Hakkı dillendiren söz mükâfattır.

Tutsaklığı bırakıp; hodgâmlığı eleştir;
Gülümse her kesime gülümse sadeleştir.

Ömrünü yitirme gel tefekkür et,
Ölüm ve dahası vardır nihâyet.

Çomarlar doymuyor, rengârenk yalak,
Görmüyor duymuyor bir heybe kulak.

Eşsiz medeniyet taşıyor adım,
"Adl-i İlâhi"dir izâh maksadım.

Sabır ve sükût hâl hatıdır,
Acı çekmek veli sanatıdır.

Yatmalar alçaklık, çalışmak haktır
Gayret insanlıkta sadık kalmaktır

Vicdan imbiğine atılan düğüm ,
İmanı sarsamaz daha güçlüğüm.

Hazzetmem bencili bende varımda;
Ben, ben\’le kavgada mısralarım da.

Bir türkü değil; bu ezân sesi,
Vuzuha er eğil bu ezân sesi.


Hükümleriyle aziz, kaç yüz asırlık sesiz,
İrfândan bozgun yedik fikriyat elbisesiz .

Dürüst ol, istikâmette gez,
Erdem, yalancıları sevmez.

Dikenli tel mısralar, teşhirlemiş etleri,
Mahremiyet iflasta,şiir kerametleri .

Mevla\’nın bahşettiği fıtrat vicdani durum,
Bencil kayıtsızları sevmem, sevemiyorum.

Şirkin müsebbipleri dili hâlinden iri,
Ahlâksız ve ukalâ imân bezirganları.

Öpüyorum sabırla , metânetteki mimi,
Mahşere saklıyorum bütün öfkelerimi.

Sabır ve metanet dedimse şayet,
Kısasta hayat var buyurmuş âyet!

Yobazlığım yerinde, yazan mısraya küstüm.
Nezâket olmasa da bir zamanlar dürüsttüm.

Cesâret korkuyu rettir
Koşulsuz sâmimiyettir.

Ben karakış sen hep lodos,yüreğime es erisin,
Sen hâysiyet fırtınası, asâletin eserisin.

Şiirler fidelerim susuzluktan kurudur,
Fideleri kurutmak, iblislik unsurudur.

Mukaddesat slogan, kirlettik niyetleri;
Kardeşlik mi nerede ve hususiyetleri!

İstikametsizler, hikmeti ne anlar,
Zihni bulanıktır felsefe yapanlar.

Mutluluk sırrını sunabilirim,
Yaşmağı bileni,suna bilirim .

Flört hıyanettir , nikâhsız eştir,
Mahremiyet dokunulmaz ateştir.

Bugün \’ben\’imle karşılaştı ben;
Biraz endişelendim kendimden.

Hayat mertek boyu dünya bir yular,
Boğar merkepleri, boynuna dolar.

Kapitalist aydınlar fikriyatla anılmaz;
Arşivler karıştırın tarih asla yanılmaz.

Pulluktaki toprak kokan helâl ter;
Helâline gülümseyen güzeller.

Hak ve batıl, zorbalıklar sürüyor,
Düşündükçe dudaklarım kuruyor.

Lağımda bebekler sokakta etler;
Buna âşk diyorlar, it oğlu itler!

Hicvi fırınlarım,yer yer bilerim;
Soysuzlara çarpar kafiyelerim.

Sabır, erişilmez sır,
Sabredeni yüceltir.

Dava sorumluluğu hak ve nettir,
Peygamberi (as) taklitten ibarettir.

Erdem nedir,kim tevâzu kim ene;
Kavgalarım kaypaklarla,kime ne!

Kurt kaparsa koyunları, it hamlar,
Kavga haksa,tesir etmez ithamlar.

Koştuk âşkla o gece ölümüne hâk için,
Verilen emâneti sonsuz yaşatmak için.

Kaybetmek lazımdır kini nefreti,
Kazanmak güzel şey insaniyeti.

“Dilsiz şeytan” nedir deyiveriniz
Susup kaybettiğim şeyi veriniz

İnsanlığın tasası, âşkın bağıdır erdem;
Tomarlarla lâf ettim hiçe kapalı perdem.

Cehâlettir yaşanmayan bilgiler;
Riyakârlık ve küstahlık salgılar.

Bütün varlığımı kaptırdım kine;
Bilmem ki velhâsıl ıssızım yine.

Anamın duâsı sarsılmaz varım,
Yüzsüzlere değil, kırgınlıklarım.

Tutmak maharettir âşk yularından,
Kaçmak hoş şivekâr arzularından.

Sünnetsiz dindarlık nefsani tattır
“Nefsle mücâdele büyük cihattır”

Usta kalasları kaşık eder,
“Tasavvuf adamı âşık eder”

Ölüm yetmez fâile
Siyonist İsrail\’e!..

Kitap nefes gibi, tefekkür her dem
Okumak irfândır, yaşamak erdem

Herkes bir tuhaf duygular çorak,
Islanmak için yağmur mu gerek.

Evinin eşiğini varlığın kirlerini,
Sevgi ile çitile neslin fikirlerini.

Serden ahlak giderse; amaç olur araçlar,
Paravan olur dava, meslek olur haraçlar.

Hayır- şer konuşulan, bir fâni memuruz biz,
Suyla karışık toprak veyahut çamuruz biz,

Hayret ve dehşet sarar kırılınca saksınız;
Göz kulak ve el ayak, sorgulanacaksınız!

Dergâh-ı İlahînde ubudiyet tek neden,
Allah’ım canım alma ebedîleşemeden.

Ben ukâla, kim ene,
Kim ene’yse kime ne.

Öyleleri var ki, Habil\’le Kabil,
Haysiyet pahalı arsızlık sebil.

Kendine koş derinleş, sen hep bir’e kıyam et;
Kamyon kamyon kaypaklar, alameti kıyamet!

Fitne fücûr gâh gösteriş gâh hile,
Çok söz gerek borazancı câhile!

Haysiyet yürekli insanlarda var ;
Korkaklar kendini yaşayamazlar!

Kâinat zikreden muntazam hâle,
Sahibi hükümdar, her şey risâle.

Alkışlar meyyite mezar eştirir,
Ve nefsi tırmalar katileştirir.

Öfke sabrı yordu imtihan çetin,
Ömer’i olsaydım İslâmiyet’in !

Hırsızlar çaldılar alın terimi;
Arsızlar, aldılar gülüşlerimi!

Hikmet tefekkürde fikreyle sınâ,
Düşme felsefenin fesatlığına!

Dirilişler âhlak ile doğacak;
Fersah fersah maneviyat yağacak.

Mursi kadar temiz, Sisi kadar kir,
Makam korkakları erkek gösterir.

Kapıkulu kalemler idrâk koyu vicdan ref,
Şakşakçılar çoğaldı,nerdesin Şâir Eşref.

Teşhir felâkettir, utanmak nimet,
İrfân ceht etmektir şuur ganimet.

Şiir var şuura ayak bağıdır,
Şiir var şuurun uygarlığıdır.

Güzel âhlak doğruluğu temel et
“Kur\’an dinle ahkâmıyla amel et”

İsyanı çarmıkla tevekkülü tat,
Sığın hükmedene eyle itimat.

Gözyaşı güzel şey irşada aksa;
Ümmete ağlasın, ağlayacaksa.

İfsat şeytanidir, şeytani tattır,
Yalan münafıkça bir tatbikattır!

İsmimi düşündüm, atamam riske,
İman kabul etmez bir sürü maske.

Kimler var bilirim solum sağımda;
Kalabalıklara karıştığımda.

Fıtrat mahremiyet kıstaslar nettir
"Helâl keyfe kâfi" uymak lezzettir

Kalemim uyuşuk olsa da hürüm;
Ne bir idealist ne de meşhurum.

Sükûnet,ezân okunuyor,
Tevhid risâlet dokunuyor.

Bayrak birdir kardeşler seni ben’i bırakın,
Dönün bakın etrafa, pençesinde firakın.

“Kur\’an-ı Azîmüşşan” ne derse dinle.
Dünya terk etse seni, Mevlâ seninle.

Kobrayı fareye yediren kışlar,
Vaktin hıçkırığı ve çırpınışlar.

İrşâd tepetaklak, yaşantı sırça,
Bâtıl şerde bütün hak paramparça.

Tâkva ene\’yi kökten rettir,
Riyakâr haraket musibettir.

Cepsiz cüppelere cep yaka lazım,
Yakayla birlikte yalaka lâzım.

Körlere hep karanlık şiirlere satırım,
Kahır ve gözyaşları ahirete yatırım.

Kahkaha hırlasa biz hep üşürüz,
Tebessüm kıvamında gülüşürüz.

O, işiten bilendir tutunalım âyete,
İyi iş güzel amel götürür hidâyete.

Mantık şeyi çözmez, mesele derin,
Şey mevsimindeyiz hükmü kaderin.

Kahramanmış at hırsızı Barzani,
İpten kopmuş Siyonistin tarzanı!

Can ruhtan ibarettir,ne ateştir ne nurdur;
İrfân cisminde değil ruh tendeki şuurdur.

Dostunu öyle seç sen olâ senle;
Dili değil hâli âhlak diyenle.

Beyinler çimento yollar taş duvar
Kendime yürürüm henüz daha var

İrşâd sefer irfandır, tasavvuf hâl dilidir,
Kalbi âşkla yeşerten aşıklar zembilidir.

Geldi mevki gitti ar,
Vallâhi ahiret var !..

Âbidlik taslayıp; haddi aşmayın,
Verin infâk deyip kisralaşmayın.

İstiğfar et yaş dök söz ver O yâr\’e;
Şeytandan şerlidir, nefs-i emmare.

İnsanlık müsveddesi, binbir türlü entrika,
Sömürdükçe çöküyor; çökecek Amerika!

Garpla şark kavgası,ötesi vardır,
“Söğüt” öğüt,ne diyoruz yıllardır.

At gözlüğü takıp; atlardan indik,
Görmek bedel ister korkusuz dimdik.

Ben ben gürültüsü zonklatır herdem,
Bilmek irfân ister, had bilmek erdem.

İdlip sokaklarında irin dünyanın vârı,
Düşündüren çağrışım,kelebeğin bahârı.

Kim ebediyet, hangimiz hak’ta,
Ben mabetteyim sen tapınakta.

İrfân kemal erdem, vefa emektir,
Vefa Allah için sevmek demektir.

Kibirli adamlar, fücurdan file,
Ar izzet beklemek boşa nafile.

Secde sahih olmaz umuma arzdır,
“İstibra” farz mıdır, elbette farzdır.

İrfân âhlak erdem â\’sı âsım’ın.
Kıblesidir benim kafatasımın.

Körlemiş izânı der ki felekten,
Bir gün geçirirler ince elekten.

Fâil hodkâm ise falaka lazım,
Yalancı düzene yalaka lazım.

Tefekkür sorgulama,beyinsizlere yüktür,
Tanrı\’ları çoğaltın ; beyin sizlere yüktür!

Hâkikat yazarım , hayrette huyum;
Nankörlük düşünmek okunur muyum

Hiçlikle var olmak eşsiz varlıktır,
Varlık ki, ebedi bahtiyarlıktır.

Sık dişini Mehmet’im, sık dişini daha var,
Mekke Medine Hira ve Hak bizle o kadar.

Islık çalın,duyuyor mu putunuz;
Duymuyorsa beyninizi tutunuz!

Secdeyle teskin olur yârin ismiyle yanan,
Yâradanı unutur, günahlara dadanan.

Örtü ifşa mıdır,teşhirde heyhat;
Nisâ suresinde ne diyor âyet!

Ödünç teberrüken adl adım var
Sarsılmaz ölçüde inkıyadım var

Büyüklük esasen kulluğa niyet ;
Ve nefsi irşattır erdem haysiyet.

Tasavvuf edebe gönül bağıdır,
Kalp temizliğinin basamağıdır.

İslâm barış, vicdan hür,
Geber zulmet yaşa nur.

Yaratılış âşktır, imtihân budur
Âşk yoksa kelâmlar dedikodudur

Sâmimiyet sevgi riyâsız tektir,
Sevgi Allah için sevebilmektir.

Göbekli lâf eder, hamur şeker tuz;
Hazır malı yiyen üç beş namussuz.

Yaptırtan kim siyonist’e seni üs,
Kıyametim senin için ey Kudüs!

Hikmetten sual mi, sabır diyorum,
Yaşasın cehennem kabir diyorum!

Sonsuzu kucaklayan kitap nerde sen nerde;
Küfrün kızıl sancağı sarmaş dolaş evlerde .

Kör etti ifritler, çökertti bizi,
Tevhid bilinci ve birliğimizi.

Mâdem insan fâni istiğfar haktır,
"Nasûh"a koşanlar kurtulacaktır.

Zihinleri zonklatan üslup yordam iğreti,
Azgınlıkta müceddit, iç eylemiş kesreti.

Vicdan taşır mısralarım ve beni,
Duygularım gözyaşımın gülşeni .

Cübbeler düğmesiz ve iliksizdir,
Düğmesiz bankerler kişiliksizdir.

Sükût kılıncını sokmadan kın\’a;
Vurmak lazım arsızlığın ağzına.

Vahye sadakattir mukaddes belli,
Slogan davalar sahte teselli.

Vicdan yoksa iman tamdır denilmez;
Yağ bozulsa; zehir olur yenilmez!

Hakikatli kalbe, hayret gerekir;
İnsan olmak için gayret gerekir.

Hasatını haram eden kul değil ,
Mîzan var terazi bir meçhûl değil.

Hakikate dilsiz kelime leştir ,
Hakikati “bir"le kelimeleştir !

Dilim ne söyler ki bilmem ki hâşa,
Saat mevsim ay gün düştüm ataşa.

Çığırtkanlara tellal, dilsizlere lâl denir,
Kendini bilmeyene hem gafil hamal denir.

Kula irfân gerek berrak nâif hür,
Cesur ve sâmimi, birâzda şuur.

İrfân felsefeyle zihni eşmiştir,
İmânla öpüşüp; ehlileşmiştir.

Mars\’ın işgal ayağı,siyonistin mandası,
Kö-Pe islam düşmanı İnkârın payandası.

Hükümran vesileler, hakikate alettir,
Hakikati görmemek emperyal sefalettir.

Besleyedur, etrafında hır iti,
Kusmuklatır yedirdiğin tiriti.

İlmiyle amel etmeyen hocalar,
Fıtrat gider, dalalette bocalar.

Fikir yağma, tarih baygın ölü gün,
Son kaç asır tökezledik büsbütün.

Yolcular ne izler, elde kumanda,
Sâhi bizler hangi kompartımanda.

Sabır birçok şeye, sabır denmeli,
Cehennem çukuru kabir denmeli.

Maşallah pek övülmeye alışık,
Fikir bozuk, ifâdeler yılışık.

Şuursuz tiplere azap mezarlık,
Arsıza konfordur şâir yazarlık.

İnfak eyle, zekatını ver ama,
Gösterişte hak rızası arama.

Yazarım habire gayrı kile yok,
Mısra yara bere ancak hile yok .

Sokaklar tımarhane sessiz feryâd ederim;
Temiz duru yüzleri, hasretle yâd ederim.

Temiz duru yüzleri , hasretle yâd ederim
Sokaklar tımarhane sessiz feryâd ederim

Hodgamlıklar irfân diye görüldü,
Basiret kör oldu, defter dürüldü.

Herkes soysuzları görecek er geç;
Aldırma körlere, bir selâm ver geç.

Hesaplaşma dehşet günde,
“Sıkıntılar hiç hükmünde”!

Dünya fâni mâdem eğlence oyun,
Havf reca giyinip, varlıktan soyun.

Ruhumda tarifsiz infilak varda;
Anlatamıyorum çok uzaklarda.

Günbegün anbean karar yazdılar
Bir ömrü haneme zarar yazdılar

Çok övünen
Çok dövünen

Her şey satılır rafta
Vicdan hangi tarafta

Şu kâinat billur billur aşk sesi
Bilal deyip çağırıyor herkesi

Ölüm bizi bekliyor,
Bu ölmekten daha zor.

Senin ile sensizlik bu üslûp ne kadar zor,
Mahrem bilmez işveler artık beni yoruyor

İdrak, zekâ, tecrübe hakikati bilmektir
Leyla da ki hakikat cana gidebilmektir.

Manasız kafiyeler yırtık çula yamadır
Tefekkürden bihaber ifadeden âmâdır

Sakın beni zorlama belli benim sınırım
Hep tevbeyi sırtlayıp hep O’na sığınırım

Benim kalbim çok temiz demeyin bu tuzaktır
Hırs ifşâmız pek yakın telafisi uzaktır

Benimle ben iç içe benlik ve ben ikisi
Bu bende ki benlerin hangisi hakikisi

Bu şehir boğuyor boğacak gibi
Ölümüm şafakta doğacak gibi

İnanç,teravih ezan
Şükür geldi Ramazan

Zirveyi hak eden kutlu tek mevzu
Mutlak samimiyet birde tevazu

Sendedir ilacı süphesiz asla
Şu müflis beynimi oruçla besle

Gözyaşı âkıbet derdiyle aksın
Dert edip dertliyle ağlayacaksın

Zaman saklı elbette, zamanın kertesinde
Ölümsüzlük bekliyor ölümün ertesinde

Söz ve ifadeler tâat değil araç
İdrâkin sırrıdır secdede miraç

Benimle hep iç içe dünya ile ecelim,
Kurt görmüş kısrak gibi çığlık atar mecalim.

Senin ile sensizlik,hoş üslûp ne kadar zor,
Mahrem bilmez sineler artık beni yoruyor.

Ancak ve sadece idrak varlıktır,
En büyük varlığın fedakârlıktır.

Kendine yaşayan mahlûkat tektir,
Çoklukta arama boşa emektir.

Uçup gidiyor günler, herkeste bir arayış var;
Aşkın fevkindekiler, yalnız hep O’nu arar.

Benlik aslına varır,
Kölelikten kurtarır

Terk edebildiklerimiz geriye,
Terkimiz mükâfat idrâk hediye.

Kalpten dudaklara birkaç bardak çay,
Orkestra başladı Hay Allah’ım Hay!

Varın ötesinde nice sırlar var,
Kopar zincirini kır azar azar.

Ziyneti zevk olan sevdası şirktir,
Leyla’yı aramak Leyla’yı terktir.

Seslenişi fark etmeyen âmâdır!
Yârsiz olabilmek saçmalamadır.

Her dem imrenirim ben, gözü yaşlı anneme,
Adeta aşk tüllenir, inatla cehenneme.

İdrâka göredir sevgi ve saffet,
Sevmeyi bilmedim Allah’ım affet!

Yer gök acı ses verir,ara ara ıhlanır,
Kuytuların sancısı gönüllere mıhlanır.

Gönül gözün kör ise kâinat sana dardır,
İhtiyacın yekûnu yaşadığın kadardır.

Ruhumu coşturur bir cezve şiir,
Peşinden tefekkür peş peşe seyir.

Kaç asrın vebali durur masamda
Gözyaşım ağladı ağlamasam da

Gözlerin iffetini, moda ile vurdular
İffetin gözlerine, tolerans doldurdular

Gurbet, hasret, ak-kara, ruhum ayaz gönlüm yaz
Ağla yüreğim ağla, ağlaşalım gel biraz

Samimiyet atını gözyaşıyla eğerlendiriniz
İdrâkiniz zamanı zamanında değerlendiriniz

Gömdüm rûha ölümü hoca salaya buyur
Aşkı ateş yakmıyor, yetiş gassala duyur

Ağla ey deli gönlüm, ağla şu karşı parkta
Aşkın baharı çöktü, mevsim denen plâkta

Bir Rabim var ki benim, gazabından korkulur,
Aczini fark edenler, rahmetine gark olur.

Vakit-miat, ak-kara yaşam bitmekmiş meğer
Hesap kitap bitti mi çığlık çığlığa değer

Hayat eşya ve zaman, beni hüzünlere sor;
O gün gözümde tüter, istifamlar yoruyor...

Düşünüp idrâk etsem; idrâk kaplasa yekten,
Tefekkürü kaybetti, beynim törpülenmekten.

Son’u boşluğa atsam, tutup da eteğinden;
Ölene dek beslensem sonsuzluk peteğinden…

Geceleri terk ettim, saygı değer uykuya,
Yularımı kaptırdım, sükût bilmez hayhuya.

Karışık bir benzeyiş,ne ölüyüm ne sağım,
Su-i zanlar susunuz! Affeder dayanağım!

Karanlıkta boşluğa,yalnız köpek mi üren!
Nice köpek türedi erenleri küstüren.

Moda gece hırıltı, yamyam ve kadın eti
Yaşanan ham ruhlarda; ölüm azap iğreti

Kendine tercih onu aslında mevzu derin,
Altındadır her zaman alan el verenlerin.

Biliniz ki tattılar pişmanlığın hasını,
ihânetle birlikte zehrin manitasını.

Zamanın ötesine gizlemiş yâr sılayı
Gözleriniz kapayıp; seyredin hâsılayı

Sarmışlar dört bir yanım, hepsi bizden hep yerli
Kimi altından yular, kimi gümüş eğerli

Yiyip içip çiftleşip ışıkta geceliyor
Hikmetinden ziyade şirk aklıma geliyor

Sabredenlerdenseniz sükût sizde fark olur;
Tüm varlık teslimiyet heybetinden korkulur.

Ben ve bu gün iç içe, bana geçmişi getir;
Pişmanlığın haşyeti, yeryüzünü inletir.

Daha var ötesine, keyfiyeti elemiş
Bedendeki rahatlık idraki peçelemiş.

Fiillerim bir yana ilmim amelim yuttu,
Akıbeti unutup dirilisi kuruttu.

Bu ev sanki yabancı tanımadım veledi!
Ayaklarım altında, yuvanı iskeleti.

Terk edemediklerim boynumda kement,
Fikri tüm şartlanmalar benzer element.

Seslenişe koşalım getirin şu yağız atı,
Özde bir yaşayalım çöl kokan hakikati.

Ciğerlerimi dağlar cuntaların astığı
Hainleri yaramaz demokrasi yastığı

Sadece gönülden aşk arıyorum;
Aşk gerçek ızdırap uyarıyorum!

Nikâh ne gerek diyor namussuzlar alayı;
Flört kürtaj leş leşe! Ertesinde balayı.

Sükût ve ifşa, fedakâr kimdir,
Seyredebilenler, seyre hâkimdir.

Liyakati doğrayıp samimiyet eledim,
“Zan”larıma takılıp; idrâkte sendeledim.

Gururun gövdesinde soyunarak yat uyu,
İyide suçlamak yok haşyet yayan kuytuyu.

Ecnebice kahkaha ve yerli gâvurdular;
Yamyamları çoğaltıp iffeti kavurdular!

İman can kafesinde iki âlemi saklar;
Ve perdeye takılır tasavvuftan aksaklar.

Allah için sevin aşklar aşk olur,
Acı münakaşa, sen-ben kaybolur.

Beşik ve mezarlar ben sen o hani;
Nankörler gösterin, pörsümeyeni!

Memur bey Micingirt öldü diye yaz;
Kütükten düşmekle kalem yıpranmaz.

Zevkin değirmeninde, aşka yol yok elendik;
Çözülüşle el ele çoktan kelepçelendik!

Bireysellik benliktir, terk edebilmek erdem;
Ben “ben”e uğramadan gerçeğe kalktı perdem.

Deli ve ötesinde meczupça yaşıyorum;
Zihnim ayaz kapalı, buz kar çekişiyorum.

Sol elim kalabalık sağ elimde bir forum,
Bir yerlere kaydolmuş, sessizce bekliyorum.

Kafam hoş, yüreğim titrek ve cahil;
Kapımda bekliyor sanki Azrail.

Zamanla yürüyoruz diri-ölü bir anlık;
Ağla Micingirt ağla kahrolsun unutkanlık!

İçgüdü boyasını sınırsızca sürenler;
Okyanusta yürüyen, ayaklı sürüngenler.

Açlık siyaha kaldı mideyi soktum rafa,
Tefekkürü terk edip döndüm hissiz tarafa!

Enâniyet ziynetim zevk ile filizlendim
Gözlerini kapayıp,basitlikte gizlendim

Vicdanlar çiğnenir köşe başında kimisi anırır kimisi ulur,
Sessizce izliyor kalabalıklar sükût kükreyince sular durulur!

Yaratıklar içinde yeri dolmayacak yâr
Marifet kokusunu fark edenler bahtiyar

Gece-gündüz dolaşır kendisine gelemez;
Emâneti baltalar nefsini rendelemez!

Dopdolu münakaşa beni taşıyan güğüm,
Samimiyet izafi teslimiyet kördüğüm!

Hakikatin yolu ne biri bana bildirsin,
Nerde o babayiğit günahlarım sildirsin!

Dünya cebimde benim cebimde saklı kat kat,
Zulmet ve nur şu dünya hakikatte meşakkat.

Gittikçe iz bırakır hasretim lime lime,
Benim olur kâinat eli değse elime!

Bir ulu sancak ki o göklerde şahlanarak
Yol ettik Akdeniz’i tevhide yaslanarak

O gün sermayeni kurtlar yiyecek!
“Terk-i Terk” edenler eskimeyecek.

Zanna göre yaşadığın din olur;
Ve putların bin değil yüz bin olur!

Anlat bana nerede mânâ yüklü bestemi
Veysel’deki telde mi Mozart’taki seste mi

Bireysellik adına estim yağdım gürledim,
Içgüdüyle küçülüp boşa ihtiyarladım!

Gerçeğin gözlerine taklit zehri sürüyor,
Çoğu aza terk etmiş, nefsini götürüyor.

Daha henüz ölmedim sağ olmaya sağım da;
Yaşamı bekliyorum ecelim kucağımda.

Izdırabın temeli ter kokmayan yemekten;
Tahsisatı fark edip, vazgeçin esnemekten.

Ritmin mihengidir notada esler,
Pembe mor ney gibi diri nefesler.

Liyakatim artıyor basitliğe varınca
Ben benden kaçıyorum karınca kararınca

Gözyaşı damla damla yanaklarda nem izi;
Tufanın kollarında su aldı teknemizi!

Rütbe itibar makam, prangadır pâyeler,
Şöhretin tutsağıdır, hedefsiz hikâyeler!

Atsız süvâri gibi erbaş oldu erine,
Ölümsüzlük rengârenk daldım yine derine.

Dur durak yürüyorum, hep kendime hancıyım
Ve kendimden ziyade, kendime yabancıyım!

Bu gün de düşürdüm yine bir tuğla,
Ağla sen Micingirt tâbi ol ağla!

Vermedi deyip almayan bendim,
Benliğe soyundu idrâk tülbendim!

Yaş kırk yedi kırk sekiz, zulmet nur adım adım,
Ödünç dakikaları çalıp ihtiyarladım.

Enâniyet gizledim iki büklüm halime;
Ihânetle yağlayıp “keşke” sürün kel’ime!

Tebessümün buğulu kahkaha asla dedin,
Ashap ile ağlayıp ashabla gülümsedin.

Gerçek ve ötesinde, yaşadıklarım anlık
Tedbirde telafisiz, kahrolsun unutkanlık

Ve ibret vesikası insanlara karınca,
Karıncayı görürüm gözlerim kararınca!

Yaşayamıyorsan hem “kalbim temizdir” deme,
Zâtını bil günahkâr od olma cehenneme!

Muhabbete bürünüp, ölçü teslimiyet der;
Neden düşüme düşmez, mademki beni sever.

İslam’ın pırlanta kozasındayım;
Inşallah ben hâlâ rızasındayım!

Kaptırmışım kendimi şeytan ruhumu yalar,
Her yaz yolumu bekler ürperten facialar!

Gerçek akıl sahibi öyle damdan atlamaz;
Sükûtun kavradığı vicdanlar bayatlamaz!

Görenleri görünce kalb-i sadakat bürür,
Iç döker bütünüyle O’na durmadan yürür.

Beyniyle gereğince düşünen yürek sızlar,
Düşünmeyi suç bilir beyinden yüreksizler.

Korkuyorum koştukça sonu belli yarışta
Bu nasıl bir idraktir korku yok yakarışta!

Beynine hükmedenler sonsuz hayrete dalar;
Yürüyen canlı ayet şu çıtır karıncalar!

Ferhat gibi al götür gel beni de yağız at;
Yürü yâre gidelim başka söze ne hâcet!

Çoklukta hiçliğin sırrına erin;
Nasibi hüsrandır sır verenlerin!

Şuurlu şuaralar çoğu hiçle heceler;
Çokluklardan sıyrılır hiçliklerle geceler!

Zirveyi tırmalayıp huyca inişe çıktım,
Her şeyi hiçe sayan bacaksız kafacıktım!

Görenler aynasında göremedim halimi;
Nankörler deresinde,çaldırın kavalımı.

Çıkış noktanızı biliniz ki siz;
Sonra olmayasınız sondan habersiz!

Tevazuunuzun neresinde ben’iniz,
Zannı değiştirmesini öğreniniz.

Güneş güneşte yanmaz su kalburda elenmez;
Hakk’ı inkâr etmekle gerçekler perdelenmez!

Şirk, iblise eş olmuş ifadeyi tırtıklar;
Bilmem neyi yaratır beyinsiz yaratıklar!

Farkında mısınız siz aşk dilimin ucunda;
Gâh dizimin dibinde gâh nefsin avucunda!

İlmin ne tedbirin ne, zevkusefa ne izi;
Tatminin ertesinde, Vah kaplar kabrimizi!

Sömürgeci ne anlar, hak hukuk ve emekten;
Bunca zillet yetmez mi vazgeçin beklemekten!

İkrâmlar dökülür “Zât”ından kat kat;
Tevbeye riayet Leyle-i Berât!

Sevgiliyi terk edip gölgelerini tuttum;
Kavuşma hayaliyle hep kendimi avuttum!

Nasipsiz buyuruyor hakikat nemelazım;
Hakikatsiz yürekler taş cehenneme lazım!

Taklit edenler değil edilen olun nette;
Ve Şems gibi olunuz mevcudata hizmette.

Sina çölü gibi gözlerimde nem;
Yanağımdan kıstır öp beni annem!

Zamanı anlayamaz zamanın antikleri;
Izansız tüm zanları, su-izan mantıkları…

Seviyorsan şayet gözlerimi tut,
Içinde eriyip gördüğün unut!

En büyük ihanet şu bendeki ben;
Itiraf ilham aşk samimiyetten!

Yüksek topuklu yâr terk edip ekti;
Hani ya tabuta aşk binecekti!

Giydirilen yüzlerde terk-i diyar nem izi;
Gayeyi zevk eyledik su aldı teknemizi!

Görsellikten nasipsiz şeytan ifrit cin,
Görmeden dikizleriz sezdirmeksizin.

Her halin ısmarlama davranışların sarhoş;
Koş istikametsiz koş! Azgın alevlere koş.

Zamanın örtüsü ve ertesi ben;
Eşref-i mahlûku halifesi ben!

Seslenişin doruğu iftar ve ezan;
On bir ayın ziyneti hazzı ramazan

İffet benim vuslat ben yavuklu ben eş benim;
Kalbi dudaklarında ağlayan nakış benim!

Hüsrana uğrama marifet ette;
Gayeyi zevk etmek şirk marifette!

Hele uzat nur elini ver dedem;
Ver öpeyim ver sarıklı seccadem!

Soyunuk vadilerde çakal havlar kelp ulur;
Tepişir mahlûkatlar ta öteden duyulur!

Sabrın ötesinde fedakârlık var;
Aşka sabredenler gerçek bahtiyar!

Sesleniş yudumla samimiyet tat;
Kulluğu idrak et getir salâvat!

Görüp düşünebilen sadece kendileri
Ve gayeden bihaber,şeyin efendileri

Gözlerimi kapamış gerçeğe eriyorum
Zâtını düşündükçe şükür ürperiyorum

Terk edemediklerim şirkte ısrarın izi,
Gir de bak gör ne yapar akrepler kabrimizi!

Ancak ve sadece indinde adın,
Eşrefi mahlûkat er-geç anladın.

Gecelerim hep gaflet, gündüzleri atlattım,
Gülüşleri manasız, çok espri patlattım!

İmkansızı deneyip ben ben’den kaçıyorum,
Çilelere muhalif sevdayı acıyorum.

Taşıyana şifadır, edep öyle bir süstür
Zariflik ve tazelik ar bilene mahsustur

Gördüm siyah yüzleri yaş döktüm izi olsun;
Görenlere tek sözüm hay Allah razı olsun!

Sonun sonu gelmeden düşün hisset uzat ver;
Gözyaşıyla gizlice verebilmektir hüner!

Semerkand erleri aşka durmuşlar;
Ruhu körükleyip, aşk dondurmuşlar.

Okuyan yazan mı ben ve sazsız ozan mı ben
Alev alev her yanım; kaynayan kazan mı ben.

Düşündüm tek mânayı, oyun ninniyi bırak;
Birden aklıma geldi, tabut denen kaydırak!

Her güzel sana yanık, sen kevser, misk-i amber;
Sana kim olmaz meftûn, sen en güzel feygamber

Köpekler kol geziyor, bu gün kafadan eyim;
Ürdün nâralar attım, nerde benim köpeğim!

Ne şairim nede edip; varlık O’na kulluk beyim.
Aslında ben gece gündüz, yük taşıyan göçebeyim!

Sözlerin karadelik,her sokakta izim var,
Bazen gözümde şair,bazen kominizimsin!

Hikmetten sual olmaz, ismin gibi nazımsın,
Kızıp da gittin amma, yinede sen bizimsin.

Yok ki vadedilen kutlu miraslar,yakıp çekip gitti gitti elendi.
Nerede milli şef ve ihtiraslar; belkide vicdanda kelepçelendi!

Her yanda rahmet feyiz samimiyet var ama;
Haddini bilmeyende samimiyet arama

Gördüm siyah yüzleri yaş döktüm izi olsun;
Görenlere tek sözüm hay Allah razı olsun!

İdrâk ve irade, akli meleke sizin,
Her gayret nispeti, samimiyetinizin...

Kişne doru kısrak şahlan ve kişne;
Akıncı nerede, nerde işi ne!

Sâmimiyetsiz her iş delinmez duvar
Her başarıda, mutlak samimiyet var

Mısraya edebi seremeyenler,
Şiirle kemâle eremeyenler.

İnsan asla eskimez, derisi eskise de;
Alınlar buruştukça yenilenir secdede.

Her yer ateşten şafak, her yer ozonun dibi;
Sis sardı yeri göğü, zift bürüdü edibi.

Zihnim kalbur gibi su elemekte,
Hakkı hakikatsiz bestelemekte…

Sadece, almadan verenler erecektir
Ve ölmeden ölenler dirilecektir.

Aklın fazlasına delisin,
Gerçek hacminle perdelisin.

Dağlar muhteşem direk yağmur toprağa meme;
Alay eder nankörler canları cehenneme!

Mağripten Maşrıka mahşer uğultusu var;
Nefsin vuruşları, zevk-i sefa kovalar!

İnkâra teslim etme, yaşam iki hecedir,
Kimine sırlı oyun, kimine bilmecedir.

Öyle bir milletiz ki, bütün tarih boyunca;
Her kavmi can eyledik, asâbiyet duyunca!

Uslanmaz heveslerim dönüp mâziye bakın;
Beni benden ziyâde, hasretimle bırakın!

Sadakâtim sakattır, idrâk sağır izan lal;
Beni bana bırakma, ey Celil-i Lâyezal!

Tükendim ben pişe pişe;
İzzet, zillet bin endişe!

Zihinler kırbaç gibi, arenası yuların.
Yaşayan kadavrası pervazsız uykuların!

Gölgeler bahçesinde, hiçe gömülmüş çiçek;
Hapsolan aydınlıkta, mehtâbı kim seçecek!

Zulmet… Benlikte yaşanan öteye veda…
Ve Nur… Takdirine rıza ulvi bir seda…

Tek hitap ve tek idrâk O’nu tefekkür her an;
Tek tek hesap sormalı yatarken ruhumuzdan!

Dünya tek seans oyun, On’suz oynamam sette;
Tekrarı, telafisi var mı ki Âhirette!

“Zan”ı bırak dön kendini ayıpla;
Tüketirsin koca ömrü kayıpla!

Sonun ilk merhalesi, yokluk içinde varlık;
Mal mülkle dolmayacak tek mekândır mezarlık!

Hitabet sanattır sükût marifet,
Öze ermemişse gel de tarif et

Gayret ve tevekkül, Lâ duramayacaktır;
İnşallah tersine savuramayacaktır!

Hedefiniz kulluksa, mecburiyetindeyseniz;
Yüreğiniz dik durur, şu başınızı eğseniz!

Kim gafletten ayılır, çorba içer her sabah;
Üfül üfül yayılır, Durak’daki inşirah!

Gördüm ki tek sadık yârendir ana
Güftesi ses verir iki cihana…

Aklı kullan hâl konuş, isrâf etme sözü hâ,
Çok lâf etmek ne olâ, bakışların yanında.

Aşk nerede yârin kimdir sen nesin,
Öze er ki sonsuzluğa eresin!

Varlık bir fırıldak döndürmek sanat
Varı vakfetmektir gerçek kânaât

Kalbi dudaklarına sıkıca tuttur,
Her devirde bir Yunus mutlak mevcuttur!

İhlas senden kurtarır,
Yârin eline verir.

“Halvet der encümen” takvâlı kul der;
Takvâsız kulluğun sonu meçhûl der!

İnkâr kine doymamış,doymayacak sanırım;
Firavun Nemrut gibi, çok haydutlar tanırım.

Seni kime anlatsam, kim ne bilir ah ana!
Öksüz yığınlar hasret, şefkat pişen tavana.

Yüreğiniz dik durur başınızı eğseniz;
Sırâtel mustakîm mecburiyetindeyseniz!

Öyle bir milletiz ki, bütün tarih boyunca;
Her kavmi bir eyledik, asâbiyet duyunca!

Tartışmayı bırakıp, cahili ârif sayın;
Aptallarla uğraşıp, sebeple dalaşmayın!

Yâ Rab! Hâdim eyle bizi ecdada;
Yüreğim Mekke’de alnım secdede!

Sahibi unutmaz hayvanlar bile,
Teslimiyet yoksa izâh nafile...

Gücünle mesûlsün unutma sakın,
Gerçekte vuslattır senin firakın...

İçgüdü boyasını sınırsızca sürenler;
İnsanlıktan nasipsiz ayaklı sürüngenler!

Kibir gurur dünyalık,bilmem ki ne demeli;
Çokluktaki hiçliği,ruhlara işlemeli...

Giyim kuşam sınırsız hep beraber olduk hür,
Çıplaklığın renginde moda oldu tesettür…

Hakikate muhalif güzellikler beladır
Ne fark eder kardeşim mavi yeşil elâdır

Sözüm hakikattir izahatım net;
Örtü moda oldu horlandı iffet!

Aklıma hükmedip kıstırdın beni
Sevi bıçağıyla kestirdin beni…

Dürtüleri bırak hakikati yaz
Gıybet ölü eti desem anlamaz

Tahsisatın hüsranı sû-i zân\’ı emiştir
Büyüklerin pek çoğu sükût tembihlemiştir

Dürtü tende dikiş tutmaz bir çuldur;
Pes edenin akıbeti meçhuldür…

Tahsisatı fark edip verebilirse eller
Çok belayı defeder, kin nefreti engeller

Mahlûkatlar görünce mertebeleri dürdüm
Ben’i benden almayan hayalleri süpürdüm

Su döküp kefenlenir ölü başı taranmaz
Caminin bahçesinde kardeş payı aranmaz

Bilincini diriltip zihni şuûra yasla
Unutma ki şuûrsuz amel olmaz ihlâsla

Korkum hep habersiz karar yazarlar
Şiirsel ömrümü zarar yazarlar…

Soyunuk sokakları hiçe sayan var ama
Giyinik çıplaklar da sâmimiyet arama...

Vereni görmektir edeb hâya ar
İffet bilmeyende izzet ne arar

Yaşadığın sürece günlerine yan;
Gücünü gereğince kullanmıyorsan!

Halk içinde hiçlik çokluğu rettir
Hiçlik samimiyet,aşk ibadettir

Vuslatın hâyaliyle sen yoksun diye sustum
Varlığımın sebebi ben hep sana mahsustum

Sükûti dinleyiniz, sırrı sır bilene açınız;
Yapabileceğiniz şey “ben”im diyenden kaçınız!

Ne öyle yâr sevesin,ne beden senin olsun;
Ve öyle yâr sevesin,ebeden senin olsun! ..

Aşkı zevk olanın yâri odudur;
Bütün sermayesi dedikodudur!

Göresellik perde mi, görmek neye göredir;
Görmek ve göresellik,iki ayrı töredir! ...

İmtihan pek ağır, işte bu yüzden;
Ben “ben”den kaçarım gece gündüzden! ...

Benimle birlikte sen gel ağla yâr;
Nedâmet adına tevbelerim var…

Maksat hep O’na varmak, ölüm vuslat dediler,
Tasâvvuf deryasının muhabbet sularında…

Tüm aynalar görmek için var ama;
Görmeleri aynalarda arama!

Gönül ehli bu millet vicdanın kalesidir
İmanla ışıldayan huzur şelâlesidir…

Biri seni izleyip, cürümlerini yazsın;
Tekâmülü kaybeder gülüp ağlayamazsın!

Birşey olabilmekse yazdığın birkaç satır,
Birçok şeyi perdeler, çok şeyleri aksatır!

Dört gözlü nankörlerin sadece işi yorum;
İhâneti gördükçe kızıp çekişiyorum!

Sevildiğimi söyler, sevgi samimiyet der;
Neden düşüme düşmez mademki beni sever.

Değerlendiriniz, biraz aklınız varsa;
Hakikat değişmez tüm insanlık yalvarsa!

Elinde kumandası tanımadım veledi;
Dizilerin emrinde yuvanı iskeleti!

Dil besler kalp öğütür, tefekkürün memesi
Ne güzel şey çok şeyin, aksettirilmemesi…

İnsanlık iksiri kurtuluş yâren;
İstikâmet muştu kılavuz Kur’an.

Benlikteyse şâyet ne bilsin nankör;
Görmeden gösteren aynalarda var!

Sâmimiyet nedir mükemmellik kim
Var’ı tanımadan yoğa eskidim…

Mânasız kafiyeler, hırıltılı şarkılar;
İzâhata ne gerek, anırtıdan farkı var!

Kıymetin gayretindir, dürüst çalış diri gez;
Cesedinin pahası ırkınla ölçülemez! ..

Zevk-i safa bürünür yaşayın derdi;
Ölüm geldi ağzının payını verdi! ..

Duânın isyankâr adı;
Ölüm sana yakışmadı!

Varlığın pençesinde yokluğun boğum boğum,
Ben beni arıyorum,ah peşinden koştuğum! ..

Nur zulmette aranmaz, maneviyat maddede;
Sözler kafesten duvar, torun nankör mad dede!

Sırra er yakınlık uzaklığı bil;
Sen hep benimlesin uzakta değil…

Yitirdiğim dünyalık, kardeşlikte ahretsin;
Takdir edeni bilir, demem Allah kahretsin!

Dedikodu dörtnala, ateş gibi ecelim
Eceli düşündükçe ihtiyarlar mecâlim

Geçmiş ve gelecek, vakitlere var mı ek;
Şehit şühedada yaşam bulur ölmemek!

Yasama yakınım, ölüme uzak;
Her sözüm afakî her sözüm tuzak! ..

Terk edemediklerin hırs kin nefret bir anlık;
Kahrolsun dedikodu,yaşasın unutkanlık! ..

Her beyit hesaplandım brüt toplandı netle;
Sözün bağı çözüldü,toparladım gayretle! ..

Fâizler ve bankalar, ribâ arsıza meme;
İthal koçlar türetti, sahip oldu ülkeme!

Hisler çok şey söyler çok şeyi tanır;
Gıpta bilmeyenler ancak kıskanır…

Karlı baharlara ilâçtır ısı;
Vûslata vesile umut sancısı…

Ah bir sıyırsaydım benlikten beni!
Felâh bulacaktı ruhun düzeni…

Teslime sesleniş yaşadığım gam;
Geçmişe sığmazdı çizseydi ressam!

Gereğince düşün sabreyle sığın;
Zamana ihânet, fırsatsızlığın! ...

Ağabey dadaş bizde, halaya deriz bibi;
Eskimez ifâdeler bükülemez kol gibi! ...

Hûriyi kıskandırır yaşlı ninem eriyle;
Sadakat mermer duvar,aşkın köşeleriyle! ..

Ben-sen kim hakikat ne, sonsuz gerçeği tanı;
Pişmanlığa bağlama beynindeki urganı! ...

Paletleri yürütüp özür rica yazdılar;
Kahpeleri oynattı,din irtica yazdılar! ..

Ne var benliğimde, “ben” benden ayrı;
Sermayem yok başka, cürümden gayrı!

İnsan kimdir dediler; insan hikmet insan sır,
Gerçek insan odur ki, ihsanı hatırlatır...

Âşk var sûkuta evli ve benzersiz balayı;
Âşkı âşka söyletmek,âşıkların dileği! ..

Aşk var yaktı külliyen, gel gõr yüreğim elle;
Hayırlara erdirsin, Allah Azze ve Celle...

Aşk var aşk süreklidir, karşılıksız tek cümle;
Meşakatı sırtlayıp, hâl eyledim cürmümle...

Aşk var yemin ederim,secde başında annem;
Aşk var zulüm zevk gazap,ihtivâsı cehennem! ..

Aşk var dünyevî şehvet, iffet yok lânet olsun;
Aşk var amel-i sâlih, evlilik niyet olsun...

Aşk var zikrin nizâmı, Yunus’un eteğinde;
Aşk var hikmet ve gayret, arının peteğinde.

As k var ateş gibidir, çok can yakar bunu yaz;
Aşk var helâl lokmadır, bozulmaz bayatlamaz.

Aşk var gönûl kulluğu,budur doğuş sancısı;
Aşk var tevbe gerekir sevdanın yalancısı! ..

Aczini bil kim mağrur, olanlari bilirsin;
Bir gün nefsi terbiye bulamayabilirsin

Sonsuzluğu ararım, hep varın ertesinde,
Sonlu olmak ne acı, mezarın ertesinde .

Gerçeği hatırlayın, şöhret fanıza yazın;
“Kader adalet eder” fan kafanıza yazın!

Çok şeyleri bıraktık geçip giden her dünde
Öncesini hatırla, orjinallık kökünde!

Tıpkı başaklar gibi,ben\’in önüne baksın;
Ve hesap harmanında,nasıl arınacaksın.

Karanlıklardayım ben,sen ise bensiz teksin,
Neden diye haykırsam,belki gizleyeceksin!

Halin sitem yağmuru, bakışlar dilim dilim;
Gözyaşlarım çoğaldı siteminle sevgilim.

Hak bâtıl ne bilirim ârif olmasam dahi;
Mâdem ki ben fâniyim izahatım şifâhî...

Haset ile gıpta, servet ne asla
Yâ Rab irâdemi şükrünle besle

"Gassal elinde meyyit" olabilmek ne âla;
Ne acâyıp heldeyim,küstah bencil ukalâ.

Kulun cihatıdır fıtrata niyet;
Saffet-i îman ve sâdıkıyet...

Kızgın ateşleri düşünürüm hep;
Beni korkutuyor,"ben"deki meşrep!

Anaya öf diyenler çok şeye maruz kalır;
Fikirsiz şiirlerde söz gider arûz kalïr...

Gecelerin gerdanında oynaşıyor mâsiyet,
Sokakların ıslâhı...kimden kime vasiyet!

Yol bilen simâların ruh ve kalbi nemlidir,
Çileli sevdalarda muhâbbet önemlidir...

Onlar hesap gününe hûşu ile erdiler;
Aşk ve ıstırapları aynı beraberdiler...

Ben sen o irtica, üç hece aşsak;
Bizli mısralarda hep karşılaşsak.

Mukaddes’ten bihaber birkaç yobaza kandık;
Neslimize muzdarip, kökümüze düşmandık!

Sağırlar tekkesinde çığlık atmak mânasız;
Âşk flörtler doğurdu, musâllada anasız...

Zilletin meşrebi dolgun ve etli;
Mevzû hevâ-i nefs ehemmiyetli!

Bakışları efsunlum, neden gözlerin yosun
Unuttun mu sen beni yoksa sevmiyor musun

Merhametsizcesine yerip andılar beni;
Kızmadım kardeşlere, şâir sandılar beni.

İrfân ile dolmalıdır bal tasın;
Yoksa irfân körkütük ya baltasın!

Şâirler ölse de şiirler diri,
Şiirler mevt ise getir tekbiri!

Teneşirden hazzetmem,ömrü bölecek birgün;
Allah bilir v\’az etmem,ölüm ölecek birgün...

Evrensel olmalı duâ ve niyet;
Duâ mecburiyet âşk mazhâriyet!

Ne Firâvun ne Nemrut ne de Moğollar yıktı;
Yıkılışın sebebi,zevk maraz çıplaklıktı! ..

Haysiyetli kalemler, vicdanların nâsıdır;
Zulmün keskin kılıcı,hakkın müdafaasıdır!

Adam örfe Fransız,ne erkek it ne dişi;
Felsefeler müstehcen,davranışlar fildişi!

Bilene ölüm yoktur,perde perde göç vardır;
Pişmanlık kaygı ümit,sonsuzluğa geç vardır!

Tüm kavgası inkâr, yönü şaşıdır,
İlmi anlayışı, aklın kışıdır! ...

Bazı mâhluklar var benzersiz tektir;
Bütün sermâyesi böbûrlenmektir!

Tâkva sahipleri kibrine tandır;
Hulefâ-i Râşid ahlâkındandır.

Sarstı tüm iffeti moda derinden;
Aktı şöhretleri memelerinden! ..

Tufan uyanacak kalmaz yarına;
Vuracak inkârın şah-damarına!

Flört ne anlamam ben bilmem beyim;
Cana cân - aşka âşk, yükleneceğim;

Vücut şehvet tortusu biz ise hamalıyız;
Aklımızdan kefeni hiç çıkarmamalıyız!

Hilelere aldanıp, binme şeytan atına;
İnsan düşman olur mu insanın fıtratına!

Yoksul yalnızlığım hüzün tuvallerim var
Âşık olmak nasip işi, şairlere yâr! …

İzâha ne gerek kıtmir bir ittir,
İslam kurtuluştur İslam ümittir...

Fitneyle başlamıştır her kalbin hârebesi;
En büyük muhârebe, nefsin muhârebesi!

"Kıssalar güzeli " izzetten yana
Zindanlardan irfân sundu cihana

Ben olanı söyledim, bir şeylerde gözüm yok;
Avurtlarım dert dolu, ağlamaya lüzum yok…

Günahkârın ahmağı günahını anmaktır;
Tevbelerin makbulü, gizli hayıflanmaktır…

Tüm insanlık tek renktir, netsinler derimizi;
Hakikat bahçesine, açın kalplerimizi! ...

Belirsiz günde gelir, ya bir kayık ya gemi;
Satar gider tufana, beş paralık gövdemi! ..

İhânet sır ifşa zân, haneme kâr geçtiler,
Basitliği sırtlayıp; tekrar tekrar geçtiler!

Nankörde ne arar çile gam keder;
Duygu sevgi ölü, idrâk derbeder! ..

Ağız şıpırtatmalar,fitne fücur ve kader;
Hikâyenin tamamı ve kin nereye kadar!

Çarmıhlar ve Pilatus,derinleşiyor pusu;
Öfkenin müsebbibi,pandora\’nın kutusu!

Aynen ikbâl yıldızı, susmuş yazgıyı bekler
Her ne zaman ağlasa ona benzer bebekler

Vuslatın baharıydı,namazı kıldığın gün;
Ben senindim seninle,benle anıldığın gün!

Âsi rüzgârlar gibi, esip gitti gün battı,
Sonrada Don Kişot\’dan hikâyeler anlattı!

Rüyalar kekeliyor, yine yatamıyorum;
Dipsiz karanlıklara söz anlatamıyorum!

Bedduayla zıtlaştık hayrola kışlarımız,
Ufkumu karartıyor yuh ve alkışlarımız.

Mâkes bulan fikirler,vicdanların sesidir,
Fikirleri susturmak,cehlin vesilesidir! ..

Faşizmin iştahıdır hazinenin memesi,
Çürüme doğruların çok türeyememesi!

Çok şeylerim dökülür şiirleri elerim;
Hâlimi ifşa eder bütün kelimelerim!

Tüm münasebetlerde, ölüm hakikat deriz;
Yorgun ve hazırlıksız bir gün çekip gideriz!

Şâirane bir hisle,sağa sola doğruldum;
Düşündükçe kahreden duygularla yoğruldum.

Kardeşlik bozuk para,ithaflar hırs kindarlık;
Çözülüşün sebebi, haysiyetsiz dindarlık! ..

Düzenbaz orkestrası,menfez çalar sazları;
Fırtınaya pervane,kalemin yobazları! ..

Sitemim kendime,kendime mirim;
Rüzgâr ters esiyor ben derbederim!

Ticaret pek harami tehtid alıp nefret sat;
İfâdeler ihtilal,mürekkepler cerahat!

Zillete kovalıyor moda okşarken seni,
Hazzetmiyor izzeti, sattığımın düzeni!

Ve kibrin cazibesi,enâniyet ben ben ben,
Sendeki ben\’sizliğin tılsımı tefekkürden...

Tahakküm çılgınlığı kıvrak zekanın pası;
Ruhun manivelası,erenlerin duâsı! ..

İfâdeler ihtilal, tıpkı Mao\’nun sazı;
Tüm renklere bürünüp kirlettiler beyazı!

Heran hissediyorum korkutuyor sağımda;
Yarım yüzyıldan beri dudağı dudağımda! ..

İdrâki törpüleyip,şuuru rendeledim,
İhtiraslar başladı,titreyip sendeledim!

İkbal hırs şöhret kin,paralı yorum,
Ve sükut vurdukca paralıyorum!

Huzursuzluğum geniş,hâlde kuruntum uzun;
Lânetli düşmanlıklar kâlde kuruntumuzun!

Ürkütmeden besleyin sadakatli itleri;
Çekin hakkı çarmığa nefretin müritleri!

Noel’e kurban ettik şu köydeki culuğu;
Avrupa’ya terk ettik mukaddes yolculuğu!

Şişe ve medeniyet, bildiğim şu pek şişmiş;
Şuur şiir bir yana, karın burun bitişmiş!

Dürzülere çiğnetme şiirin etlerini;
Zevkin piyonlarının yık keyfiyetlerini!

İnsanlığa götüren istasyon da var mısın;
Yoksa ürüyen köpek,meleyen davar mısın?

Jakoben her zihniyet zulmünü basmaktadır,
Konuşanı linç edip susanı asmaktadır! ..

Çatladı izân irfân, kin nifâk fücur sesi;
Terazi de tartılmaz,vicdanın mahkemesi!

Çile yok zikzak çoksa, pek kızmayın ham deyin;
Sakat tartışmaları, terk edip tamam deyin!

Tarafgirliklerimiz, sağ-sol aradakiler;
Sonra kardeş kavgası ve mağaradakiler!

Faşist zihniyetler edilemez test;
Bütün şahsiyetler menfaatperest!

Sürüyü kurt kaçırdı ürdükce itlerimiz;
İte değil çobana, bütün tenkitlerimiz!

İçimdeki ürpertim, yüzü kendinden huşu;
Ruhumu fethetmesi, içten güzel oluşu...

Vuslâta talibim, rüyam bu bayım,
İnşallah sonsuzluk vapurundayım!

Bakışları orjinal, şiirsel bir ayetti;
Yalnızlığı ıstırap, sükûtu şikâyetti...

Ecdât iştişâre der,müsbet "bir"de anlaşmak,
Doğruları çarpıtmak,zihnen gergedanlaşmak!

Kadeh tokuşturup hıyânet süzün;
Dehşet rövanşı var mutlak songüzün!

Hayretlerim artıyor,kaygısızlık zor;
Hengâmesi burjuva,tezatları oynuyor.

Sefalet başlamıştır, vaz geçmişse "ar"ından,
Temiz el beklenemez, lağım yazarlarından!

Uyakta bezirgân irfanda etsiz;
Şâir hiç olur mu mesuliyetsiz!

Güçlüye çaldı çanlar, kader kimleri eler,
Kalemleri sattılar, kravatlı köleler!

İstikâmet bozdurur,imtiyazın kâmeti,
Adaletle ölçülür sözün mukâvemeti!

Duâ ibâdettir,hâlini arzdır,
O\’nun rahmetini tefekkür farzdır.

İnfâk ile süsleyip,nimetleri has edin,
Ve hayırda hırs eden,gıpta olur hasedin.

Olmazların tarifi güneş balçık göl gemi
Vâkitleri mıhlayıp değiştirin gölgemi…

Şâirlerin tahsisatı şiirdir
Erenlerin şiirleri şuûrdur

Bağnazca makaleler,polemikten dehlizler;
Tarafgir intibalar, şuursuzluğu gizler.

Âlim câhil bilge,ruhtur ten değil;
Buğdayı su öğütür değirmen değil.

Çağ açıp; kıtalar fetheden ordu,
Baruttan ziyade, gül kokuyordu.

Bu nasıl dindarlık, kirlilik dizde
Sakatlık mânevi terbiyemizde!

Cehennem orduları böbürlenen başlardır
Ateş ve yakacağı,insanlarla taşlardır

Keşke de sâmimiyet,gözlerdeki yaşlardır
Yâ rabbi nidâsıyla tevbe yakarışlardır

Taşıyana şifadır, edep öyle bir süstür
Zariflik ve tazelik ar bilene mahsustur

Hüznü anlatamam tebessüm engin,
Hep bana bakmaktan ben gibi rengin…

Yorgun bitkin ötesi, geceler har gibiyim;
Ben benden kalabalık, sende de var gibiyim.

Ey ürkek ceylânım gizlenen yârim,
Gözlerin yakacak, göz-pınarlarım!

Uyku gelir insana, yıldız söner def terler;
Hizaya gelmeyeni, gayya gelir defterler!

Gurur kibir ene’nin atlısı yayanı yok
Şirk ile kirlenmenin yıkayıp yuyanı yok

Acı ve zorluklarım hikmetin aletidir;
Arşın sahibinin sonsuz adaletlidir.

Her şeyin sermaye idrakin para,
Akıbet gelmeden kendini ara.


Emperyalist deyyuslar, ihtilaller yoklarlar,
Paranoya devşirir,vehimleri çoklarlar.

Emperyal dûrtülerle ihtilaller yoklarlar,
Paranoya devşirir,vehimleri çoklarlar.

Mehmedimin nefesi kalbime gelen ısı;
Dirilişin soluğu, kalemin şırıltısı.

Ruha irfân doğurtmak, edipliğin ebesi;
Dudakların cihâdı, sözün muhasebesi.

Zillet iffet emzirir, şehvet fışkıran meme;
İzdivaçlar süprüntü, evlilikler mahkeme.

“Şiirler hikmettir “bilemezsin yâr,
İmgeden çok gayri hakikatler var.

Sokak lambası gibi, gece gözlerini aç
Seherler ezanlara,yalnızlık sana muhtaç

Namus onur haysiyet emek;
Ebedi yaşam sonsuz demek.

Hesap ve hakikatler, eserlerde usulüm
Şüphesiz sarfettiğim her heceden mes\’ulüm

Dudaklardan kalplere doğrulsa dillerimiz,
Sâmimiyet ışıldar, gönül kandillerimiz.

Fikriyat isli kazan köşe başları cadı;
Vicdanı ateş aldı, olduk fikir celladı.

Çevre kalabalık ruhum hep tektir;
Bedenim toprağa tek inecektir!

Ferâset zayıflığı, şöhretle azabilir;
İstikâmet hükmedip inkârı yazabilir.

Âh değer ölçüsü âh, ihanet zevk gelecek,
Yuvanın ar duvarı, flörtle yükselecek .

Câhil meclisinde tartışmak puttur
Kaçmak en güzeli yahut sükûttur.

Hakikatte erir ehil olanlar;
Ermeye kapalı cahil olanlar.

Fatihayla süsleyip; korkularımla girin;
Sessiz sessiz okuyup yavaş yavaş indirin.

Çok şeyleri kaybettik, çok şey girdi araya,
Çokşeyleri yamadık,kahreden manzaraya.

Aşk gönüllü hamallık,karşılıksız emektir,
Bir delinin uğruna, bir ömür beklemektir.

Keşkelerin nispeti bugün yarın dün;
Terk edebildiklerimizi düşünün! ..

Enâniyet yapmadan, yapacağın tek husus;
Tevâzuyla hitap et ”hayır konuş ya da sus”!

Öksüze gözyaşı, düşünen eller,
Cürüm misvaklıyor canlı heykeller!

His ırmağında ıslan, seher vakitleri yan;
Sevgiliyi bulursun, samimiyet haykırsan!

Çıplaklık süreduran, iffetin etlerine;
Ya başkasına benzer ya şer kuvvetlerine.

Gözdeki sekinet yakarış medet;
Yaş dökse ibâdet sussa ibadet.

Erkek evinin bahçıvanı beyidir
"Kadın erkeğin gelincik çiçeğidir"

Hiç zannetmiyorum söz etmek harcım
Duyuş acz sezgiler, cürüm ve borcum

Şâirin heyecan hedefi tektir
Ölünce varlığı pekişecektir!

Noksan bir simânın alâmetidir;
Sözlerim ahvâlin malumatıdır!

Hâl, hep vasıfsızlık lâfızla andım;
Ben ile yoruldum ben’le paslandım!

Kolejlere gönderdik,tahsil göre itleri;
Haçı takıp oldular,papazın müritleri!

Aşk uğruna büyüdükçe ufalıp;
Gerçek aşkı bulanlara aşk olsun!

Gözyaşıyla yıkanıp dili kalbe almaktır,
Duâ aşkla yakarış,kapısını çalmaktır.

Fâiz en vahşi düzen,sen çalış ben yiyeyim;
Ribâ Nemrudlarına, bilmem ki ne diyeyim! ..

Ömür binasından her gün bir tuğla;
Düştükçe hesap yap yaptıkça ağla!

Sâmimiyettir İslam, kanaat vericilik;
Tüm renklere hürmettir,gerisi gericilik

Görmelerim imkânsız hecelerim cansızdır,
İmkânsızı başarmak, gerçekte imkânsızdır.

Orijinal giysilerden görgü ne güzel kılık,
En çirkin vasıfsızlık, dini istismarcılık!

Sırt sırta ve diz dize, göz göze ve el ele;
Tevhide tırmanıştır, budur bütün mesele.

Söze değiniyorum sonsuzluk hayâliyle;
Hep hayal ediyorum,ümidin vebâlıyla.

Hasta bedenlere ilaçsa acı haplar;
Sûfi kalpleredir hüzün ve ıstıraplar.

Liyâkatlar yerlerde bilmem ne olur yarın;
Nerde din kardeşlikler, oyuncağı inkârın!

Yeni dinler türedi,hammaddesi âyetsiz;
Merak ile başlayan tahrip var nihayetsiz.

Ben ben’i terk eyleyip kendime varıyorum
Kendimi değiştirip, kendimi arıyorum…

Besmele hayrın başı, Rabbimin remzi elif;
Mânâ derin gizemli, rivâyetler muhtelif...

"O" na nankörlüktür,kibir gurur zân;
“Ya Rab ben pişmanım “müthişti o an!

Yıkar arındırır, keşke rumuzu
Kalp ve dudağımız ve ruhumuzu

Ölüm madem kesin öleceğim net,
Kime ne diyeyim her şey emânet.

Nefis-perest köşeler, zillet yalar zift eler;
Oldu cellat korosu, namussuz piyadeler!

Korkak kişilerde yaratan çoktur,
Yârı “bir” olanın korkusu yoktur.

Her hâlin fıtratsa yalan giremez;
Girse de izini kaybettiremez!

Şiir ruh duruş benttir;
Çok şeylere kementtir.

İfşâ birçok şeye ayak bağıdır,
Fitne nankörlüğün sacayağıdır.

Aptalca söz etmez safa girenler;
Kalbi temiz kimmiş eleştirenler.

Başarının ana gücü gayrettir,
Basiret ferâset ve de hayrettir.

Hayâ edep ar etmez
Flört iffet üretmez!

Mıhlandım tenhasına boğuştum hayat ile
Sonu takasa koydum sonsuz nihâyet ile.

Hasrete gürz salladım, yandı gözlerim pişti,
Şiir sessizliğime, görmek zihnime düştü...

Cismanî ve bedenî,azgınlık ve azdırma;
Allahım bu milleti,azgın kavim yazdırma!

İnsan olmak var iken, şâirlik neme lazım,
Şâirliğe lüzum yok insan olmak tek hazzım.

Mazisine muhalif epey şair var ama;
Milliyetsiz şairden, milli şiir arama!

Bir gülün açılması vaaz,oku düşün yaz;
İnsan insandan kaçar,vaazlardan kaçamaz.

Mevsim mânevi harman, ara ara O\’ndayım;
Çukur beni bekliyor, ben hâlâ balkondayım.

Akrep saat hafta ay, tilki-tavuk bal-ayı
Kişne şimşek es rüzgâr, bu bambaşka balayı

Dehlizlerden çıkarıp azat etti hür etti,
Hüzünlü tepelere lütfuyla mâmur etti.

Edebi olmayan yayadır;
"İslâm\’ın ahlâkı hayadır"

Edebi olmayanın ebedi yoktur
Küfrün sığınacak mâbedi yoktur

Kanaat yok mutlu etmez yazlığı,
İktisat mevt, mevzû şükür azlığı…

Fırtına gülüşlerim Sibirya’da kış gibi;
Sessizliğim ihtilâl, idama bakış gibi.

Şiir deseler de yazdıklarım harf;
Belki birkaç sözcük belki bir paraf.

Kalpte yağmur has bahçede gül\’dünüz,
Neyiniz var; keyifsizce güldünüz! ..

Hiçbir şey zâyi olmaz,O Rab’dır madem Hak’tır;
Düşen tüm mazlumları, tekrar kaldıracaktır! ..

Şehitlere cehennem delilere hesap yok;
Fiyâkalı kardeşim üstünlükte nesep yok.

İnanç ve akideyle örf ahlaka aç olur
İmansızlık taşıyan törelerde suç olur

Hırs ve ihânetler mansıp pâyeler,
Nerde mesuliyet, yüksek gayeler…

Kalbi inkişaflar,alınlarda nur
Ruhun inkılâbı kolektif şuur

İfrât ve tefritlerden, yüz kızartan etlerden
Fahşâdan uzak eyle,hayvanî lezzetlerden

Sevgiyle kucakladık, gürcü ermeni rumu;
Bangır bangır soykırım batı\’nın uçurumu!

Söz söyle ki mücevherden az olsun;
Gün ışısın, çiçek açsın,yaz olsun...

Hakikat sis duman küfr-ü mutlak bir;
Korkarım kardeşlik tehlikededir!

Duygular ıstırabın kapıdır,
Zevk safa şâirin girdabıdır.

Seslenişe kör olana ter yoktur
Pusulası zevk olana yâr yoktur

Çok şeye vesile Veysel’de hırka
Ve bir\’de birleştik bilmem kaç fırka

Hayâllerin iş merkezi ettendir
Gerçek olmaması adâlettendir

Ziyân olduk virânede kum gibi;
Utancımdan eriyorum mum gibi! ...

Gözyaşıyla kaynıyorsa; İsrail’in kazanı,
Buna sebep Müslümanlar ve krallık düzeni!

Bunca ahmaklık niye mademki aciz kulsun;
O’nun kapısında dur, yaşam yerini bulsun!

Moda ihtilâl yaptı, şöhret aştı sireti;
Deyyûs sokaklarında epey katır türedi!

Güçlülerin cazgırlıkları çok olur;
Ve gün gelir bir gecede yok olur! ..

Ruhun fıtratı tektir, insana saygı haktır;
Tıpkı cennet bahçesi” İslâm güzel ahlâktır”

Hayat hep sınav yurdu,durma çalış sefer et
Hastalık, keder, hüzün günahlara kefaret...

Ahkâm kesti söz koktu, hiç yandı diri diri
İmge mâna terk etti, uyak yıktı şiiri!

Tertemiz alınlarla haşreyle ya Rab bizi,
Mağrıptan ta Maşrıka aşk eyle secdemizi.

Kim yıkım rejisörü kim katletti dokuyu
Hangi rejim getirir,topraktaki kokuyu...

Cehenneme ilhâktır haset nifâk kin ene,
Kusurlar araştırıp, ölü eti yiyene...

Bütün sözler biter son aralıkta
Söz var arşı geçer zamparalıkta

Rahman Rahîm Raûf elbet var ama;
“R”lere körlerde şefkat arama!

Yükselişler sürekli sabır gayret yanıştır
Çokluklarla çarpışıp hiçliğe tırmanıştır

Ahkâm döktürürüm altımda halı
Vicdan yerle yeksan dilim kapalı

İlklere heves etmem,ruh yoksa ilki kalır
Ciddiyet ölçüsünde bir şiir belki kalır…

Sessizliğinde ömrün, hiçe vuruştur namaz
Secdelerde öpüşmek aşka duruştur namaz

Etkili münafıklar tapar gibi yaparlar
Rabb olanı bırakıp tanrılara taparlar

Haysiyetli kalemler, vicdanların nâsıdır
Zûlmün keskin kılıcı hakkın müdafaasıdır

Hayatın lezzetleri, şükret ruhunu dindir
Rahmet-i İlahi’ye “şefkat aşktan keskindir”

Şakakları zonklatmak kalemlerin kârıdır
Hak hukuku var etmek, vicdanın şiârıdır

Düşünmek sabırsa affetmek yârdır
Duâyı şaşırtan duâlar vardır...

Oku hayretle bak göze yaş ekle
Akıbeti düşün, seheri bekle…

Gayret ceht ölçektir mücadele hak
Zaferden sana ne, seferine bak

Susan kelimeler his dünyama dem
Sözün derinliği, Allahu a\’lem...

Oruç İblise kement,mümin oruçtan emin
Oruçluya kapalı, kapısı cehennemin.

Şükür kanaattir, yetinmek azla,
Tokluktan ölenler açlardan fazla.

Ahlâkı temsil etme, nefsi terbiyede var
Nefs musallat olmuşsa er-geç kendine yontar

Yaşat senin yoluna, öldür senin için yâr;
Kulluğunla taçlandır kalbim durana kadar.

Sadece konuşan her vâkit dündür
Nefsine nâsihat eden üstündür...

Nifâk tohumları boy verdi bir bir,
Bekliyor cehennem ve mukadderdir.

Kabristan acımasız,çığlıklar meçhûl
Üç şeyi görüyorum,öksüz yetim dul

Hedefe varılmaz fısk fücûr kinle
Sükûnet kuşanıp, kendini dinle.

Bir gayeye bağlanmazsan ne kabul
Her meşakkat, başarıya tekâbül...

Lâkırdı çok söz köksüz,koca koca adamlar,
Şahsiyeti çürütmüş, hesapsız ihtiramlar! ..

Ar edep dini töredir
Ölçü imana göredir

Köpeğinden faksız görün utanın
Zihni Frenkleşmiş taraf tutanın.

Derin düşünmeleri, düş\’e düşürmek işim
Baktım söylenenlere zannedersin dervişim

İrşatla yoğrulmak eşsiz varlıktır,
Varlık ki; ebedi bahtiyarlıktır.

Kilidi sağlam tut, kapıları ört,
İstikamet birdir,hak mezhepler dört.

Birçok şeyi fırlat, iki şeyi tut
Zevk sefa şan şöhret, beşik ve tabut

Öyle büyük bir lâf ki, halife dendi bize
Asabiyet kondurma, kardeşlik kubbemize

Garip yolculara ıstırap zevktir
Yakıcı közlere râzı demektir

Yansımaları olsun, dedi öyle bir yaz ki;
Sığmaz nasıl yazayım şiirlere sığmaz ki.

Mâziye sevdalıyız,barışığız atiyle
Zulmeti kazacağız Hakk\’ın hakikatiyle

Ne varsa kaynaklanan hususiyetler nette
İmkân ve fırsat bilip; buluşalım cennette.

Kendine gel haddin bil, toprak ol bahçe gibi
Güler yüz ve tatlı dil; gül kokan bohça gibi

Güzel söz söylemek hak hakikattir
Ahlaklı bir zekâ bozulmaz tattır

Milletine hep neden yâd gözüyle baktınız;
Mâzisine küfreden, siz zâten alçaktınız! ..

Gerçek hürriyet veren, engin öğütlerle din
Ki dinsiz özgürlükler, Melut altında Siccîn

Kalemim sabit kılıp; dilimi koru Yâ Rab;
Yazdıkça kanatlansın imânım nuru Yâ Rab!

Hiçbir-şey zâyi olmaz, o Rab’dır madem Hakk’tır,
Düşen tüm mazlumları, tekrar kaldıracaktır…

Çok şey isen şayet,bir şey değilsin;
Hiç ol ki birçok şey, haddini bilsin!

Dindarla sorunlu Dündar\’la dosttu
Ve mevt çukuruna serildi postu!

Secdesiz yüzde nur olamaz,
Kul olamayan hür olamaz!

Hakikat kapsına, Darwin kulpu taktınız,
Küfrün ayak sesleri,alçaktan alçaktınız!

Edep ar dini töredir,
İdrak vicdana göredir.

Gel de kızma şu anıran eşeğe,
Üç oy deyip sığınmıştır şişeye!

Yat şöhret avlusunda yat şeytandan çokbilmiş
Çarklar ve zemberekler, zaman hepsini silmiş

Namussuz ve iğdiş imge iliği
Şiir diye sunar, müptezelliği

Duru hür kalemden beslenir şiir,
Şiirler şairin haysiyetidir.

Zaman ömüre leçek,gece elmastan peçe
Hesap, kitap, tahsisat, sır ve ifşa iç içe!

Küçük görmelere vaktimiz yoktur
Davamız pek büyük terakki haktır

Kendime uğrarım bir selâ duysam
Ve bana koşarım ben\’i bulduysam

Şiirler yazıyorum yüreğe değen
Kalp ehli yazabilsem kalp eskitmeyen

Zevk-safa ölüyoruz her gün birimiz beyim,
Derdi olmayan hasta; ölü dirimiz beyim!

Taarruza göz yumup fıtri olmayanı sür
Örtüyü tak cilvelen, adını koy tesettür

Affeyle Allah\’ım vakt-i seherde
Bütün gamsızları düşür Sen derde

Tevhîd rükû, Hilâle şandır
\’Vatan sevgisi imandandır\’

Ruhlara diriliş, meydanlara ses;
Şehitlik pek yüce vatan mukaddes!

Aşk vatan deriz biz, iki hece tek cümle;
Şehâdeti sırtlayıp koşarım tüm gücümle!

Gitti tüm hayatım kalanı kısmet
Kalanı fark ettim, gidene nispet

İfadenin isyân adı;
“Ölüm sana yakışmadı”

Şâir bir bilmezse; her sözü hile,
Küfrün sazı çalar her perde ile!

Gideceği yol belliyse koş deme
Ömer Ekinci Micingirt414 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Ömer Ekinci Micingirt