Şiir Tutkusu

Menü

Seyri Pervan 2

Kundaklarına sarılarak kollarına kulaç kucak atıldığımız şu hayat...
Ömrümüzün dengi olsun diye aranmış her ihtiyaç yoksunluğunun karşılığında, gide gide bulduğu
" Açtırma kutuyu söyletme kötüyü..!" sarmalını sağlam kazığa bağlayıp, hükmünü elden düşme piyasalarına kıskıvrak mandalllamışsa..yuh devenin nalıdır öylesi yazıklardan yenen kazık.
Tarifeli vapurların saat başı iskelesine yanaştığı su kıyısı yerleşimlerinin birindeydim.Sabahın şu vaktinde sahilboyu yürüdüğüm kuşluğun mis gibi havasını demlenirken, marina limanının önü seyri geniş bir yere tam benlik hesabı iliştim oturdum.
Avcumda az önceki ayaküstü pastanesinden kalma sofra kırıntıları vardı. Onların sayesinde serçelerle hoşbeşe meram salmışlığımı kaptım götürüyordum. Sıcak işi azıttıkca gölgelik yerlere göz koyan bu küçük ve ürkek şeyler, muhabbetimizin ilerleyen keyfince ayaklarımın ucuna düşen simit döküntülerini hiç çekinmeden kapıp kaçacak kadar vaziyete hemhal olduğu sırada...
Trafiğe kapalı bu muhitin yazlıkcı konaklarından piposunu tüttüre tozuta saçlarında tarak izlerine kadar şekil verilmiş jilet donanımlı altmışüstü dolaylarında bir adam, limanın merdiven girişinden kotrasına doğru kaplan sessizliğinde sıvışmaya niyetlendiği anda; bana bakınca durdu..
Etrafımda vicirdeşen kuşların boyunlarını kırarak benden gelecek her harekete tetik beklediklerine baktı. Üstüme baktı.Başımı süzdü. Kolumda kucağımdaki kırıntı döküntülerinden manalar okuyup çıkarmaya çalıştı kendince.
"İnanır mısın ? " dedi " binip de kaçacak dünya aranmakta şu gördüğün insanlar. Belki en başta ben olmak üzere, her seferinde bu niyetle bindiğimiz yaşam çıkmazından mal kaçıran gemiler; kurtuluşu felakete varan gömülmelerle sonuçlanan tufanlara sürükleniyor. Sendeki şu vaziyeti görünce bir tuhaf olmadım desem yalan olur. Bence sahip olduklarına sımsıkı sarıl ve asla gözden ıraklarda tutma "..
"Hiç öyle bir niyetim yok " dedim cebindeki sahtiyen bir çıkının içinden pipo maşasını çıkarıp söndü sönecek tütünü kurcalayarak harmanlayan adama. "Benim kotram yok. Yok ama suyu sandala, sandalı limana, limanı suyun ve geminin boynuna zincirlemiş bir esaretim de yok " diye de lafa laf ekledim..
"Anladığım kadarıyla Türksün galiba" diye sorduğuna, "Doğrudur tam isabet" diyince ben..
" Bir on yıl kadar evvel Alanyanın köylük yerlerinde gezideydik. Tarlasında toprağında çalışanlara yolumuz düştü. Yorgunduk. Tabakamda tütünümde neredeyse yarım gündür şinanaydı. Çifçiyle selam kelam edip yabancılığı üstümüzden atınca; o orta yaşı henüz geçmiş ve çok içmekten bıyığının hertarafına tütün sarısı bulaşmış yüzü güneşe yanık esmer koyusu köylü ;
"Vay...! Madem ki misafirimizsiniz, ölsem bırakmam! Hem benim de yakın akrabalarım var sizin memlekettte diyor; adlarını tek tek saya sayıştıra beni boğarcasına kucaklayıp döşüne basıyor, yüzümü gözümü şapır şupur öpüyor..Laf aramızda ben ogüne kadar hiç alışkın olmadığımdan, ulan bu adam eşcinsel filan mı yoksa ? Diye kendi kendime huylanıyordum.
Fakat bir de baktım ki; çoluğu çocuğu bütün ailesi post, ayran , süt , dürüm.. biri getiriyor biri götürüyor, yani nasıl bir hürmet nasıl bir hizmet...anlatamam..
Aklımın kolay kolay almadığı başkalıklara usul usul alıştıktan sonra, iki parmağımı makas edip ağzıma götürdüm, tütün nerde bulabilirim diye soracağımı sandım güya.
Çiftci; yani Hayrettin, hemen elini döşcebinde buruş kırış olmuş paketin içinden ortası çatlamış tek son ikiye kalmış sigarasından daha sağlam olanını bana uzatıp, elleri telaş titrek bana uzattığı şeyi yakınca...Şaştı gitti hepten feleğim desem yeridir.
Büyük bir gönül doygunluğuyla ayrıldığım bu yere ilk bulduğum fırsatta elimde çifter karton tütün paketini iletip birdahaki yeni görüşmelere bütün samimiyetimizle içten dilekler tutuk"...Diye anlatırken piposunun söndüğünün farkına bile varmayan adam...suda kendi dalgasında sallanıp duruyordu kayıklar..
Sizin anlayacağınız Pipolu adam orada farketmiş ki, en büyük viranların kendinden kaçma çırpınışlarıyla başlayan tufanlardan nal toplayan tezişler olduğunu ve anlamış ki; ...
Eğer paylaşabiliyorsa insan; şuncacık zerreler bile dünyayı güzelliklerle donatabilecek çoğul ve sonsuz bir gücün sahibi olduğunu....
Ama gel gör ki bugün eğer o eşsiz ve engin, açısı ufuksuz enlem boylamlarında dünyaya direklik etmiş kültür, anlayış ve inanç zenginliğimiz, kutu açtırıp kutu kapattırarak sırf güzel ülke varlığımızdan parçabaşı zenginlik batırarak milyarderleri daha büyük volümleri dümen suyunda kolayca haram evirsin çevirsin diye insanlarını avanak avantasına gece gündüz kasnak çevittiriyorsa....
Üzerinde psikolg, sosyolog, patolog, biyolog, kimyager, ekonom, limitet şirket turist astala vista, .... " çirkin kadın yoktur, bakımsız pasaklısı vardır" formatlı giyim kuşam kesici biçiciler, müzik mezat, sallama dallama sinevizyoncular, iman ibadet simsarlarının...önemle çalıştıkları, Zürih-Berlin-Duisburg...denekleriyle tedavüle çoktan konmuş olan, eşcinsel ve sapkınlar toplumudur gemisine binip kaçılmaya çalışılan gelecekteki toplumunuz..



Seyfi Karaca........Ağustos / 10
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
5.00/5 Toplam verilen oy : 1
Ekleyen Kullanıcı : Seyfi Karaca