Bunun burası misafirlikmiş ya
Dilli dududan
Güllü dudaktan
Duvaklarını bahar bahar gün doğmasına
Aşmasına güneşin
Ne bellediydin..?
Sana mı soracaktı ekmeğini aramaya çıktığında karıncalar
Kelebekler
Çiçekleri seyreylediğinde suya serinkanlı yankılar seslediğinde martılar
İster kuzey
İster güney olsun kör topal gelen dahi mevsimler
Esip geçerken rüzgar yeşerip sararırken ekin çorak ve çöllere
Yağmur yetiştirirken bulutlar yel yepelek
Örülmüş duvar ve aşılmaz surlardan
Kapısı penceresi olmayan geçitleri habersizce sızan zamana koyulup
Cesurca seni hayata sesleyen hissin
Seni senden aşıp insan olduğuna davet ederken
Göğü alıp götüren mavilerce geniş, tok gönüllü, ehvamsız yüreğinde eminellerde
Yere yamaca yayılıp baharlaşırken kır bayır
Sana mı soracak..? Damlasına kanmayan katre, kırıntısına doymayan zerresiyle
Oku oku bitmeyen kaşı keman
Kafesinden kurtulmuş sevda kuşlarının amansız çırpan kanatlarındaki tüy gibi hafifliğin
Yürek o yürek olduğuna tava gelen kor ateş
Sana mı.? Seni bana, beni sana yazarken tükenmez kalem..
Nedir ki Kelamınca bana mısın demeyen
Sana mı soracak tered düt düt düt düt bile etmeden geçerken kirazlara uğrayan yaz ?
Göçerken kırlangıçlarla ya seni
Ve ya beni güzünde sürükleyen
Aşk... Sana mı soracak bana mı.. ??!!
Son halsizindeyken bile kara kışına öksüz konmuş hozan
Değilkisinden buzlu pencerelerde

Seyfi Karaca

2.5/5 Toplam verilen oy :