Şiir Tutkusu

Menü

Yürekten Seslenebilmek

     Bazı kavramlar varki betimleyebilmek sanatçı bilgeliğini gerektiriyor.Bireysel
anlamda yaşadığım bir duygu yada düşünceyi herkes için anlaşıır kılabilmek
meselesi..Yani sorun öznel olanı nesnelleştirebilmek..Bilim ve felsefe
gerçekliğİ kendi nesnel kavramlarıyla ifade ederler. Ancak insani gerçekliği
açıklamaya çalıştığımızda insanın duygusal yanını gözardı edemeyiz.Fizikçinin
algıladığı ısı kavramıyla sıradan bir insanın ısı kavramı arasında farklılklar
vardır sanırım.Öfkeyi,nefreti,sevgiyi,korkuyu vb. duyguları açıklayabilmek,
hisettirebilmek, herkes için anlaşılır kılabilmek kolay iş olmasa gerek.Ama
sanat bu çetrefilli işi çözmüş sonuçta.Sanatın gücü de burada ortaya çıkıyor
ya...Belkide bu yanından dolayı sanat üzerinde her dönem tahakküm kurulmak
isteniyordur.Konuyu fazla dağıtmadan dilim döndüğünce sevgi kavramı üzerine bir
şeyler söyleyeyim...                                                                 İnsanoğlu sevgisiz yapabilir mi? Belki başka
birçok şeyden mahrum kalması sevgisizlik kadar olumsuz etkilemez insanı. Sevgi
eksikliğinin insan üzerineki fizksel ve ruhsal etkilerini psikoloji bilimi
yeteri kadar gösteriyor.Kısacası sevgisiz yapamıyor insanoğlu. Peki sevgi nedir
? Sevgiden ne anlıyoruz? Her çağ için değişmeden kalan ortak bir sevgi anlayışı
var mı yoksa her çağın kendİ kültürel yapısı tarafından mı belirleniyor sevgi
kavramı? Sorular uzayıp gidiyor..       Araştırdığım çeşitli sözlükler sevgi
tanımına aşağı yukarı aynı cevapları vermişler:TDK sözlüğünde: "İnsanın başka
bir varlığa yada insana karşı duyduğu bağlılık ve ilgi." Felsefe sözlüğünde
kısaca: "ilgi duygusu" olarak belirtilmiş ve ayrıca sevgi ve sevi(aşk)
kavramlarının birbirine sıklıkla karıştırıldığını yazmakta."Bahçemizdeki
çiçekleri,,evimzi,sıcak bir günde bir bardak limonatayı sevebiliriz ama bunlara
hiçbir zaman aşık değilizdir" açıklamasıyla sevgi ve aşk kavramları arasındaki
farklılığı belirtmiş.                        İnsanın bir başka insanla ilgilenmesi sevgi
temelinde bir ilişki geliştirmesi için bazı temel ölçütler olmalı
sanırım.Sevgiye dayalı bir ilişkide kişi kendi farkındalığını bir kenara
bırakmalı.Bu ilişkide kendisi için birşeyler aramamalı, yani kendisiyle ilgili
olmamalı.Hani bir söz var ya göz kendini görseydi başka hiçbir şeyi
göremezdi.Sadece karşısındaki varlığa duyarlı olmalı insan.Karşısındaki
insanın da kendisi gibi korkuları, umutları, sevinçleri olan duygulu bir varlık
olduğu gerçeğini unutmamalı.Bu ilişkide karşısındaki insanı güç,para,övgü vb...
şeylere ulaşmak için bir araç olarak kullanmamalı. Diğer insanın potansiyelini
özgürce geliştirebilmesine saygı göstermeli.     Sevgi ilgili olmak
demektir.İlgili olmak ise karşındakini tam anlamıyla tanıyabilmeyi
gerektirir.Bir düşünürün "hiç bir şey bilmeyen hiç bir şey sevmez" sözü ilgili
olmayı çok iyi anlatıyor sanırım.Ve saygı,sorumluluk,fedakarlık,ilgi,özveri,
emek yani kısaca karşılıksız verebilmek sevgi kavramının altbaşlıkları olarak
ortaya çıkıyor.             Karşılıksız verebilmek.. Bütün çözümün bu iki kelimede
gizli olduğunu düşünüyorum.Çıkar normunun hemen hemen  tüm toplumsal ilişkileri
belirlediği günümüz dünyasında karşılık almadan vermenin insanı fakirleştireceği
düşünülür.Peki gerçekten öğle midir? Karşılıksız verebilmek zenginliğin
göstergesidir bir yanıyla.Ama karşılıksız verebilmek de fakirleştirmez aksine
daha da zenginleştirir insanı.İnsan karşısındakine kendinden birşeyler vererek
onuda zenginleştirir, süreç karşılıklı işler.Hani güzel bir şarkı dinlersinizde
duygularınız kabarır ya, bu duyguları paylaşma isteği doğar
kendiliğinden.Yaşadığınız güzellikleri başkasının da yaşamasını
istersiniz. Sevgi de de süreç böyle işliyor sanırım. Sevgi yönünden zengin bir
yüreğe sahipseniz sevginizi paylaşmadan yapamazsınız.Sevginin her zaman bir
nesnesi olmuştur. Yani siz bir şeyleri seversiniz ama birşeylerden de nefret
edersiniz.Sevgi yada nefretiniz içinde yaşadığınız kültürel ortamın etkilerini
taşır.                Cengiz Aytmatov un değerli eserinde (selvi boylum al yazmalım) 
sevgide emeğin rolü nede güzel anlatılmıştır.Düşünün, üç kardeşi çocukken ayırıp
her birini farklı kültürlerde yetiştirecek gücümüzün olduğunu varsayalım ve
yıllar sonra bunları bir araya getirip biyolojik olarak birbirlerinin kardeşleri
oldukları gerçekliğini açıklayalım.Ne olur acaba? Aralarında bildiğimiz
anlamıyla bir kardeş yakınlığı olabilir mi? Her birinin umutlarını,
sevinçlerini, acılarını vb.. paylaşıp yakınlık kurdukları birer tane arkadaşları
olduğunu farz edelim.Her biri bu arkadaşlarına karşı hissettikleri duyguların
çeyreğini birbirlerine karşı hissedebilirler mi? Varsayımlar üzerine konuşuyorum
ama ben bu sorulara olumsuz cevap vereceğim. Çünkü kan bağının  kültürel
bağlardan daha güçlü olduğunu düşünmüyorum.                Sevgi bir yeti sorunu olsa
da herşey gibi zaman ve mekana göre farklı biçimler alıyor. Yaşadığımız ortamda
genel anlamda sevgiden anlaşılan bir varlığı sevebilmekten çok nasıl
sevilebilirim anlayışıdır. İnsan beğenilmek için çaba sarf ederken kendi
kişiliğinden de taviz verir.Çünkü beğenilmek karşısındakine benzemektir bir
bakıma.  Neleri sevip sevmeyeceğimize, sevimli olabilmek için hangi ölçütlerin
geçerli olduğuna bizden bağımsız karar verilmiştir zaten. Kadın için alımlı
olmak güzel görünmek, fiziki görünümüne önem vermek öne çıkarken erkek için ise 
güç ve paraya sahip olmak önemli oluyor. Güzelliğin ve sevilmenin,çekiciliğin
 ölçütleri kaba olarak bunlar olunca bu niteliklere sahip olmayanların vay
haline! Genel olarak alışverişe dayalı ilişkilerin egemen ilişkiler halinde
olması ister istemez sevgi anlayışını da kendine göre şekillendiriyor. Buna göre
sevgi de satın alınacak bir şey olarak görülüyor. Değişimin yasaları bu
ilişkilerde de geçerliiliğini korumaktadır. Taraflar istenilen niteliklere sahip
iseler alışveriş başlar. Satılan yada satın alınan her mal gibi bu niteliklerde
belli ihtiyaçları karşılamaktadır. Erkek para ve güce sahip olunca sevilme ve
hizmet ihtiyacını karşılayacak kadını arar. Kadın ise erkeğe nazaran toplumsal
konumu nedeniyle sosyal güvence yönünden daha zor durumdadır. Bu nedenle kadın
alımlılık çekicilik, güzellik vb. niteliklere sahipse kendini koruyup
kollayacak, sosyal anlamda güvenlik ihtiyacını karşılayacak bir sahip arar. Ve
ihtiyaç içerisindeki bu iki insan karşı karşıya geldiklerinde belki
yakınlaşmalarını sağlayacak bir takım duygular hissedeceklerdir ama bu
duyguların adı aşk yada sevgi olmayacaktır kesinlikle. Çünkü sevgi ihtiyaçla
ilgili değil.  Gerçi bir çok düşünür sevgiyi: insanın varolmasından kaynaklı
yaşadığı yalnızlık anksiyetesine en sağlıklı çözüm yolu olarak
tanımlamıştır... Anlattığım ilişkiler dışında çok sağlıklı ilişkiler mutlaka
var, vardır. Zaten anlatmaya çalıştıklarımda yaşadığımız kültür dünyasının genel
özelliklerini taşıyor. Bir yanıyla da sevginin yozlaşmasına veya sağlıklı bir
şekilde yaşanmasına bu kültürel ortamın etkisi çok büyük.            " -.-Almanya’da
yapılan bir araştırmaya göre erkeklerin %60’ı dış görünüşe önem veriyor ve 2010
yılında kozmetik ürünlerinin 648’den 725 milyon euroya çıkacağı tahmin
ediliyor.---Kozmetik kullanımı Asyalı erkeklerde de oldukça yaygınlaşıyor ve
kozmetik mağazalarındaki satışın %10’unu erkekler yapıyor ve bu her yıl da
giderek artış gösteriyor.---Çocuk yaşta kullanılan kozmetik ürünler hormon
dengesini bozuyor, erken ergenliğe yol açıyor.---İngiltere’de bir kadın, her
yıl güzellik ve bakım ürünlerine yaklaşık 2 bin sterlin veriyor ve bu da ülke
çapında yaklaşık 10,5 milyar sterlin ediyor.---ABD’de yapılan bir
araştırmaya göre kozmetiklerde 800’den fazla kimyevi madde bulunduğu
öğrenilirken, 3000’e yakın kozmetikte kullanılan katkı maddelerin incelendiği,
bunların 884’ünün yüksek dereceli zehirlenmelere sebep olduğu, 146’sının tümör
oluşturduğu, 314’ünün mutasyona sebep olduğu, 378’inin deri ve göz
rahatsızlıkları oluşturduğunun ortaya çıktığı belirlendi.---İran Ortadoğunun
en büyük kozmetik ithalatçısı durumunda.---Türkiye’de kozmetik üreten
şirketlerin yıllık cirosu 1,5-2 milyar dolar. Dünya genelindeki kozmetik
üretiminden ise 150-200 milyar dolar elde edilmekte.---Amerika’da kozmetik
ürünleri için bir yılda harcanan paranın 8 milyar dolar civarında olduğu tahmin
ediliyor.---AB tarafından kozmetik ürünlerde kullanılan 22 madde
yasaklanmasına karşın bu madde içerikli ürünler Türkiye’de hala
kullanılmakta.---Kozmetik kraliçesi Yahudi asıllı Helena Rubistein, 70
yıldır sektörde olmasına rağmen hiçbir kozmetik ürünü kullanmamış ve kozmetik
ürünlerinin faydasına da inanmamıştır. Aksine ‘’ cilde hiçbir katkısı yoktur’’
diye bir de açıklama yapmıştır.---95 yaşında ölen kozmetik sektörü
kurucularından Estee Lauder’in şahsi serveti 5,1 ve 10 milyar dolarlık şirket
değeriyle dünyanın en zenginleri arasında yerini almıştır...    Güzellikle
ilgili yapılan bir araştırmaya göre ‘’hoş görünümlü öğrenciler öğretmenlerinden
sıradan öğrencilere göre daha yüksek notlar almaktadırlar. Ayrıca çekici
hastalar doktorlarından daha iyi bakım alırlar. Çalışmalar, yakışıklı suçlular,
kendilerinden daha az çekici özellikteki suçlananlara göre daha hafif cezalar
almaktadırlar. ABD’deki CNN internet sitesinde bahsedilen, London Guildhall
Universitesi’nin 11,000 33 yaşındaki denek üzerinde yaptığı araştırmaya göre
normalden daha az çekici sayılan erkekler çekici olanlardan %15 daha az
kazanırken ortalama bir kadın çalışan, çekici olan rakibesinden %11 daha az
kazanmaktadır."
                             Yukarıdaki
araştrmayı bir internet sitesinden aldım. Araştırmanın sağlıkla ilgili kısımları
önemli olmasına karşın konumuz dışında. Araştırmanın insanı şaşırtan yanı,
insanların güzel görünmek için harcadıkları enerji ve para... Fazla söze gerek
yok aslında...  Araştırma herşeyi çok güzel anlatmış bence. Belki kendimizi
beğendirmek, güzel görünmek için harcadığımız enrjinin yarısını bile
karşımızdaki insanlara ayırabilseydik sevgi sorunu çözülür ve daha sağlıklı bir
anlayış oluşurdu bu konuda. Sevgiyi varolanı paylaşmak değilde üretileni
paylaşmak olarak algılıyorsak, sevgi üzerine söylenen ve
yazılanlar da hep eksiklik taşıyacaktır kanımca. Sevgi, özgeci bir yüreğin
işi. Yürekten seslenmeyi öğrenebilecek miydik? Belki de seslendiklerimizin
yürekleri kapalıydı...                   
         
Anonim159 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
4.95/5 Toplam verilen oy : 24
Ekleyen Kullanıcı :