Şiir Tutkusu

Menü

Yildiz Kayimina Yiten Akli Denge

Akil-vicdan saglamasindan saparak bütün yamaclari bile bile sivriltip keskinlestirilen ucurum tutanaklarina tutuklu azgin ayarsizliga kendini dengeleme zavallisiyla kosullandigindan beri insan, neredeyse hergüne hergün yeni bir elektirikli eloktronikli gazli benzinli tüketim mal ve malzemesi icat edip ulasabildigi heryere kapis kapis götürttürmekle hem mükelleftir, hem de üreten –tüketen herkosulunda hayati pahasiyla karsiligini ödesen Pazar kölesi figuran.
Daha aksi de beklenemezdi zaten… akli bozuk, kalbinden azat. Fikri zircahil. Düsü abuksubuk. Düsüncesi lime linc lanet. Hayali kökten kirik. Niyeti fitnefesat zulumca zalim. Dilegi duasiz amin. Yaklasimi siddet-nefret-hirsizlik-haramilik zorbaca zilliyetten olunca herkes herkese karsilikli her haliyle kendi kendisinden ölümüne soguyup arayi mahseri felaketlerin mümkünü yok kapanmasiz kayiplarina aralayaniyla insan; o zaman tepeden tirnaga kendini donandigi tüm tükenmisligine birebir uyum saglamis olan bütün bir zaman ve mekanini bu bozuk kimyasalli bozgunculuklarindan yönetip yönlendirir.
Bahanesi hep fizigi kimyasi düzgün pürüzssüzlük olma sartiyla hayatin her alanini bireysel ve kücük cikarci kifayetlere delik desik ederek, sürekli tadi tuzu kacan bitmesiz huzursuzluklarin kiliti kapilarini actigi törensel türübünlesmelere yikilip devrilen kalitesi sadece her anini kendini gözetleyen serbest piyasa reklam kamaraciliginin emrivakisine bakileyen subecilikle sonuclandirir kursaginda zikkim dügümlendigi ham hayalli hevesciligin.
Kücük ve kayda bile degmez kisiliksizligin bireyselligini her gün boyuna tüm insanlik kalabaligi boyutuyla toplumsallastirip; ve yine en yere göge sigmayan büyüklükteki dünya kalabaligi toplumsal hayatiliklerin her yanini bin türlü dalavereden üstü karartilmis örtbasliklarla önemsizlestiip gözden görünmez kilarak…bütün attigi adimlari sonsuz bir batakligin dibini calkalayip sürüklenen sürünmeler getiren götürenidir buralardan gide gide varilan aci son…ve özgüvenliligi saglanmis paylasilabilir huzurlulukla, yasam kalitesi diye bir seyden rahatlikla bahsetmekse hic mi hic olasi degildir. Yani eger insan akil ve vicdanla geliskin kisiligi elinden kurup yönetemiyorsa hayatini insan olup insan, kendini fizigi kimyasi düzgün olmalar ugruna feda ettigi basmakalip makinalasmalar robotu bozugundan acimasizca hurdaya harcayip; ve bir daha tamiri mümkün olmayanliktan tahammülsüzlüge tedavülsüzlestirecektir.
Kendine kullandigi esyalarindan daha degerlisi gözüyle bakmayip bu göz ve gönül dönmüslügüyle en cok yakip yikmaktan ve bin türlü ayrisip paramparcaliliktan zevk alir hale getirilen insan, günboyu bu acligini doyurmak icin durmaksizin yok bahanelerden gerilimi daima gündemde tutulan siddetli sarsintilasmaarin ögün ve ögüncünü üretip adeta kutsarcasina yasallasmasini saglamasi gerekecektir. Ki zaten bugün nazariyeinde bundan baska da yaptigi baskaca bir faaliyeti yoktur insanin..
Bin yillarin ilim- bilim –fen-matematik birikimini zerresini ziyana vermeksizin bu yolda; yani insanligin bezgin-azginlarla baslayip arkasi gelmedik tükenislerine kullanarak, sanat, sosyoloji, felsefe, pisikoloji kimde ne varsa yine her etkisizlestiren etkinligini bilimin ilimin yan yedekligine takviyelendirip…
Baglar bozuluyor, bahceler haraplaniyor, dereler harami kiyagina düzleniyor, daglar yagmursuz karsiza cölleniyor, yillar yikilan insansiz iliskisiz gecmisin gelecegine gitmeyenine cikmaz sokaklaniyor, denizler atik artiklarina cerlenip cöpleniyor, tarlalar genetigi bozuklarla yemlenip sulaniyor, ormanlar yaniyor, sular petsiselere kurnalaniyor, madenler cevher arayicilarina kacakcilaniyor, dünün izlerini yarindan silerek ve hel hele de kendi yerine her türlü dilsizligi, tarihsizligi, hukuksuzlugu, sevgisizligi, paylasimsizligi, ilgisizligi, kültürsüzlügü, kayitsizligi, duyarsizligi, rüsveti, soygunu, yalni, dolani devremülkleyip piyasasi serbest ahlaksizliga tapindirip tapulandirirken insan…
Hele hele de topragin tasin suyun dagin derenin düzün oldugu kadar tüm bir canlilar alemini biricik dünyasini sahsi ,matamatiksel cikarli tezgahlara kendilestirip yasanmas kilarken hele hele de insan …Bütün bu yagma kiyametinin calintilarina uygun münasiplikte kiliflar uydurururken kendini daima maduriyet karanlikli kiligi kiyafeti zilli-zurnalik allem kallem curcuna karisimindan karmakarisik kesim bicim dikim tezgah ve terziligindendir…Övüncü ve biricik siginagiysa, pariltili yanilsamalar karanligindan medet uman cikaryolsuzu; ve her bir paramparcaliligiyla kendini sadaka dilenciligi yövmiyesine duyarsizlastirmis; ve bundan ötürü de bütün insani hassasiyetini elden aldirmis kapi-kulu suskun –mahkum, kuru kalabaliklar acziyetidir.
Birbirini öldürürcesine degil…! Tami tamina birbirini vurup kirip kitlik kiranlardan geciren öldürcülerle eze tükede, varisi ancak yikilisla sonuclanan bitmesiz yarislara tutusturulup, hep birincilik hücrelenmelerinden dogan alistirilmis ve azdirilmis istah kabartan dogumlarin toz-duman ettigi sefillik ödülü sahipliligi icin kendini kendine yabancilastirilmayi ve yabancilastirana hizmette kusur etmemeyi hayatin esas meselesinden bilip onur sayanlar birbirini kendi ölümleri cercöplügünden cogaltip ürettigi sürece ….
Astan, isten, ekmekten, emekten, egitimden, hukuktan, haktan- hakkaniyyetten yana; eger ki girdabi daralmis kimi günler, hafifce derin uykusuna dokunup bu vaziyetli ölüyü tabutundan uyandirarak hayata dönderecek olursa …. sahnesi daima ipi boynunda gerili hadsiz hudutsuz göz karartip kafa yikamaciligina oyun mu yok…?! Medya…medddah…medyum….mizah…manzuma…maskara..maymun…madur…sinema… telemutfak……üccocuk…minitvan…memedalibrandoözköklüdaltonaltonaltaylikhakanamet…
Hani tükendikce dibinden kazinip gelen süslü sanat, sefali sefalet, camekanlasmis insan; ve yakim yikim planli projelerce silik resimde tabiati yahut topragi köklü kölelesmis insansizliga boplata hoplata, sirri olmayan meydanlik aynalarin dipsiz gözetiminde sözden cümbüsten cümbürden curcunadan heran kurgusu mümkün oyun mu yok….!?
Hic bir icatlari yoksa bile durduk yerde gider hirsizlar-hayinler-hinler-haramiler, yani durduk yerde gider, cogu zaman yildiz falina bakarlar…bakarlar ki akli vicdani ermeyeni dünyanin ücrasina korkuluk niyetine dikmek icin, sanki babasi anasi kendileriymis gibi kainatin, yeryüzünü yerin altina ters dönderip yeryerinden oynatirlar kafakarisikligina gelen herseyi.
Ve giderler, ay batiyor derler, günesi yeniden dogurttururlar…eskisini `ammman ha susun, oturun oturdugunuz aylakta caylakta, nenize gerek bakip görmek, görüp düsünmek, düsünüp insan kalbine tasinmak…tasinip farkinda olmak egrisine dogrusuna kim kimdir veya degil….
Siz ki sürülestiginiz süreklilikte birbirinizi danisarak ucurumlari bos birakilmis yokluklara kendini terkeden siz…bozuk formatli cigliklara ahli vahli saheserler birakmaktan baska hesaba okunmasiz kitabi kanunu islemeyen siz…yakilmis yikilmis bir dünyanin etrafindan sinnek sinsice dolanip, yalanci isiklarla her hali pavyonlastirilmis eski günes lekelerinden hinca hinc kalma, uydurmaliktan turfandalik tufanlara inancini yitirip, tapinmaktan baska caresi olmayan siz…Hal bu ki kimsenin kulu kölesi degilkene, kendinizken ne güzel ne güzeldiniz…

Seyfi Karaca…………Aralik / 12
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Seyfi Karaca