Şiir Tutkusu

Menü

Yaylıca Marka Karyola ( Fransit Transit )

Suat...
Kim diye sorarsanız suat' ı doğduğu günle bugüne kadar kalbindeki evde tertemiz oturanlardan biri. Hergün yur kalbini. Hergün yıkar. Siler, süpürür, bakar eder hergün . Üstündeki lazım olanlardan en çok kalbini işletir Suat..ve Suat en çok kalbinden hayata işler..dünyasına ilişir.
Bu böyle olduğu için ıpıl ıpıl işleyen kalbi kafasıyla temaşada kenar olup düp düzgün duracak değildir elbet...! Dünyanın altını üstünü de arzeder kalbi Suatın.
Eeeeee haliyle dünyayı arZ-edince de durmadan arzettiği dünyanın hallerini ve ahvellerini düşünür düşler Suat...
En son " Paralel Kainatlar " teoremi üzerinde kafa yoruyordu giden pazar. Bir de, bilgisayar oyunlarının gittikce sanallıktan çıkıp sahiciyi andıran elle tutulur, gözle görülür, yaşama dokunurcasına etkin derecede " sanki canlıymış gibiye yakın" kurgu kuram ve proğramlaşmalardan sıyrılıp, belki birgüne bir gün camekanın penceresinden proğramlayıcısının izni üzere ortalıklarda tozu dumana katan ciritler atacağından kaygılanıyordu suat.
' Çünküsü var ' diyordu ;
" Bugüne bugün insanın elinden kayıverdi gitti yaptığı oyuncak şey. Şimdi insana onun iradesi ve istem dışı hükmediyor kurguladığı proğram. Bugüne bugün onlarca uzman, herhangi bir bütünlük için yan yana gelmez ise eğer, oluşturulmuş olan kargaşa maalesef anlaşılmıyor....Böyle bir karmaşada insan kendi icadında kayboldukça, onu devamlılığa bağlayan insan üstü bir devre araya giriyor. Bu aralık tam da sonsuzluğa eşit..
Dünyanın rastlsantı sonucu oluştuğunu ispat için İX eksi milyarlarca EN diye sabit bir sayı bulumuşlar. Yani bu demek oluyormuş ki, bizim sayısız ve sonsuz istemlerimiz kadar birbirinden bağımsız, ama birbirinin tıpatıp benzeri yedeği kainatlar varmış. Burada fabrika montajcısı olan Suat, öbür kainatta şu gün şu saat belki de lokomotif şöförüymüş belki...Yani her bir arzuya ayrı bir kainat varmış..Bu yüzden milyarlarca olasılığın arasından bizim dünyamız yüzdeyüze isabet eden bir raslantının sonucuymuş..."....
Suat...Taşanlı ve sevgili dostum Suat, giden Pazar biraz İdealizm, biraz Brahmamizm, biraz Faton espirisi, biraz Konfiçyus...Buda...biraz fethul-metal-dinlerarası diyalog girdabından akıntılar çalkalayıp her boyaya bulaşmışlardan muazzam modalık modern zamana uyarlı şeyleri didikleyip deştiğimiz muhabbetlikte bu ve böylesinin devamını düşünüp taşınıyordu hayatın yorgun yokuşlu yollarında.
Son günlerde buyurdukları üzere tek başına " Avrupa Birliği İlerletme Sürükletme Bakanlığı" gibi diye de pekala adlandırılabilecek türde ' Egemenliğini bol keseden ucuza bağışlayan ' bakanlığı dahi kurulan FRANS_TRANS _KARYOLALIK avrupa birliği ilişkilerimiz, yüksek hatlı " imdat " telefonlarına cevap vermeyecek derecede ayaklar altına düşünce...
Gittikce düşten, dünekten, hayalden, kurgudan, haktan, hukuktan, fikirden, zikirden, ....hele hele akıl –vicdan edip dünü bugünü ve yarını düşünüp taşınmaktan acizleşen insan çarkıtlığı arasında Suat güzelliğinde birileri çıkıp..." hayrola abduulla dayı...! Hayrola irecep efendi hayrola...hayr-ola yani, yağlı kızak mafişi birliksiz –dirliğimiz AVRUPA ne iştir..? Hasta filan mı bu acaip parlattığınız yıldız..? Bu gurultu ne, nedir karınağrısına işaret eden zırıltı.? "
...diye sorulacağı umulmuş olacak ki...
" Papaza kızıp oruç mu bozalım yani şimdi.?! Tam gaz yola devam..!" ( Yani Fransıza kızıp kıyak avrupa birliği ilerletme geçim kapısını kapamaya hiç niyetim yok demeye getirerekten gaflı lafı ) evire çevire devirip dökmüş lagalugayı , Egemen (-liğini ) Bağış (-lattıran bakan makam)
Ne diyordu suat...Günün birinde bilgisayardan proğramcısı dilerse insana benzer figurlar fırlayıp kol gezecek, kolaçan edeek hayatı...
Bence bu durum, SORUMLULUK ve ADALET insan yapısını dik, diri ve dinç tutanlarını daha dün dumanı üstünde tüten varsıl yoksul ASKERE ALINMA yasasıyla kime ne kadar hizmet eri durumunda olduğuyla kanuna bağlayan hükümsüzlüğün hayata kan kusturup kül yutturan ham hayaller izpeşindelerinin, ucuz ve her işe uygun pazar malı insanı inşa etme sürüncemesi kaynaklıdır.
Ve buralardan piyasalaşmışlığın en dayanıklı tüketilmiş malı ola ola, çoktan pembedöşeklerden sapasağlam kazıklara binerek can yakıcı kabusa dönüşmüş bile...inanmayan şöyle bir kendi kendinin yoklamasını dokunsun etsin, var mıdır hayatında yoksa yok mudur...nicedir hali..? Bilsin ve bellesin
Bu arada Suat mı..?
Düşünüp taşınıyordu ben gelesiyelere hala..Zamanını bozuk saatlere ayarlayan şu som altın sahteciliği çarpıklığında, alacakaranlıklı güneğimi vaktidir hal ve hatır..Suat gibilerdense bir elin parmak sayısı kadar eksildi ve iycene azaldı geniş yoksullu dar vakit...
Selam ve sevgiyle.

Seyfi Karaca.....Aralık / 11
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Seyfi Karaca