Şiir Tutkusu

Menü

Var Mısın?



Üryan gelenlerden hiç birinin değil ki toprak,
Ama yorganıdır toprak cümle alemin.
Göreniniz var mı ilk ve sonun sahipliğe paye verdiğine zamanın?
Olmadı, savurur yetmiş bin alemin çöp yığınına!

Tamahkar varsılın eline uzanıyorsa
boynumuza geçmiş urganın ucu:
‘‘Pençe yemiş aşiyana dönersin‘‘
Artık, sahip olduğun tek şeydir isyan;
Yenersin yenilirsin hiç sonuna bakmadan!

Yeryüzü mavi bir boncuk, tüm olanın içinde;
Seni sen eder toprağın nemi ve ıslığı rüzgarların...

Mektupların ucu, türkülerin nakaratı gibi yanıktır
Her ana kendi dilinde sever, her kuşun şakıması kendi kavlince
Ama bütün dillerde ağlamanın anlamı aynıdır ezili yüreklerde
Yalazlıdır zılgıtlara vuran evlat acısı

Tel örgüler, çukurlar, surlar, burçları servetlerinizin
Hatta yenilmez ordularınız;
Sınır koyabildi mi zelzelenin hışmına,
Öfkesine kasırgaların?

Neden beni kendisine benzetir zulüm?
Adil mi diğerini uzatmak, kırbaçla kavrulu iken yüzümün her coğrafyası?
Yanıtsız, ilelebet ve ceberut mu kalmalı zulüm makamı?
Göreceli dünya bu her şey zıddıya vaki
Meleklerdir bir masala inandırmak için
teleklerine sararlar bizi. ‘‘ Oysa yokturlar‘‘
Taş yerinde ağırdır değil mi; tıpkı ekmeğe uzanan çocuğun acısı gibi.

Ah kırımlar tarihi ile teması kesmiş sinir uçları...
Ah isyankar kölelere acıyanın dudağında kalan, dokuz canlı korkular...
Ah haklıya değil güçlüye dayanan sırtın bitmeyecek ağrısı...
Ah çalınıp çırpılmış olanın ve yasal talanın vicdana olan basıncı...

Biliyor musunuz? Anlardım sizi ve kırıp dizimi otururdum:
Son nefesime değin ‘‘Biz‘‘ derdim adımıza.
Oysa namuslu olmalı her alfabe ve ilkeli olmalı insanlık grameri;
Çünkü bizden görünenler kurşun sıkıyor güneşimize,
ziftli duvarlar dikiyorlar ay ışığımızın önüne
Sen olsaydın ‘‘Biz‘‘ der miydin bu bize?
Biz olmanın yolu, bizden olmayanların kulağından tutulup
dünya meydanında teşhiri değil midir?

Çok uzatmadan sözü, gel seninle bir müfredat yapalım
yaşanmış ve denenmişliklerden;
Ama tutanakları hep mazlum, Mahsun ve ezilenlerce tutulmuş,
Sonra da andiçelim yaşamın güzellikleri üzerine var mısın?


Safımızı belirleyen masumun açlığı olsun örneğin.
İsyanımız atılsın bir ok gibi zalimin can evine.
Kendi kesesini düşünen kovulsun onuncu köyden de!
Elleri yağda ve balda iken; çoğunluğun burnu kurtulmuyorsa boktan,
kapımızdan kovmaya?
Tırnaklarımızı söküyorsa; Etle tırnağız derken dur diyelim var mısın?
Var mısın yetmiş üç milletin ortak salıncağına?
Var mısın kibrin ağır cezada müebbetine, ırklara ayrıcalık diyenin indirimsiz infazına?
El verir mi yüreğin; Kan gruplarından başlayıp tende biten farklarımızla insan olmayı yarıştırmaya?
Var mısın dünyayı sınırsız yapmaya?
Olabilir misin tüm nükleer santralleri yıkarken, şu coğrafya bu mahalle demeden?
Sular aşsın mı tüm gümrük kapılarını bulutlar gibi?
Var mısın İnsanlar kendi bedenlerinin fısıldadığı şarkıya yasak olmasın!
Gri olsun yalnızca duman, olmasın asla kurşun?

Var mısın ayıp olsun saltanat,
Ayıp olsun sınırlar?
Bir tek aşk olsun üryan?
Turgay Bahtiyar38 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Turgay Bahtiyar