Şiir Tutkusu

Menü

Vadesiz Müddete Kuklalanmışlık

Zamandan ve mekandan terkolmuş bütün durağanlaşmalar, amacı herkesle paylaşılabilen huzurlu ömür sürmelerin yaşamsal varlığını işlevsiz kılan kördüğüm üstüne kördüğümler bağlar durmadan.
Sonu kendini pusulayıp avlamakla biten böylesi ağlanıp örülmeler, hiç yanılmasız hayat kıyısı kenarlara yığıla yıkıla yok canından dirhemler sökerek ecelsiz ömrünü yer-bitirir; ve tümden sesi soluğu kesilene kadar kendi öz varlığının tepesine cehennem zebanisi dikilip, susadığı ecelini bizzat kendi eliyle vaktinden evvel intihar yitimlerine vadeler erdirir adeta.
Hayatı kısa kestirmelerden çevirip, derbeder sürüncemelerin her türlüsünü kafakollayarak bilgi-ilgi- algı...dizinelerinden kaypak keyfi buyruklara zamanı dize getirmiş ÇILDIR-ÇIVDIRIK padişah olacağını zannederken, asıl kendi ahmaklığının pürüzsüz kul-kurbanı olan bu şah-mat durum; şahsi kişilik ederini asla bulamamış ve o naylon faturalarda evrağı sahtek"rlıklar kazancından düzenlenmiş yalan yanlışlarıyla hiçbirzaman gerçek dengini bulma şansını da asla elde edemez.
İsmi, cismi, varlığıyla yekvucutluluğu olmayan kimliği belirsiz zamirler envanterinden hayatını harcayan yokluk yövmiyelerinin haybiyecisi çoğul şahıslar hurdacısı böylesi çöplük çıkılanmalar kümeleşmesi, olanca altından kalkılamayacak sefil birikintilerini kazanç sayarak, edindiği kazanımlarına daima akıl fikir yitirmekle kendini boğarcasına meşgul eden haybiyeci gibidir.
Kılıfı sağlama kundaklanmış, köhnesi tamirsizliğe ören, kabataslağı içinden çıkışsız urlaşmalara üremiş ve üreleşmiş kin; öfke, nefret, yabanıl, yoz, yobaz salgınlarıyla devamlılığını sağlayan o yollu bozgun, poligon atışlarında hedef tahtası durumundaki figüratif şeylerin gördüğü ortalık sığıcı kalabalıklar kadar bile eder değere sahip değildir aslında. Çünkü ölüsünü hergün bizzat vurdumduymaz elleriyle çelenkleyip cümle alemler meydanında süsleyen duyarsızlığın hali, ömrü çoktan devrilmiş herhangi ağaç kütüğünün kör kurşunlara delik deşik olmasından daha içler acısıdır.
Giydiği elbiselere göre insana boy bedenleyen. Kuşandığı al-benilere göre yaşam horantalılığına kıymet biçip, El ve BEL-BAĞLAYAN. Sunduğu negatif görüntülere göre insanlığını resmedip samimiyetine renkli - cümbüşlü tavırlar takınan. Evirip kıvırdığı ayak oyunlarına göre akıl, izan, görgü ve nizam değerlilik sahibi olduğunun fikirsizliğine kolayca zihin bulandırıp gönül kaydıran..
Oturdukları bütün evler gibi, her ne kadar tiiir tir titreyerek ölürcesine sarılıp sarmalandıkları sipariş suratlardan değişik yüz-(süzlükler ) ' ler taşıyıp kullanıyorlarsa da insanlar; işin esasında maskelendikleri suratların iç yüzünde ve mumyalandıkları bedenlerin ören-veran olmuş iri-yarı-cılız bedenlerinde hep aynı ve günü gününe kullanılıp atımlılara kefil, günlük hayat seyri çoktan kodlanmış robotlukları sürüklüyorlardır peşlerinde.
Şugün itibarıyla, gökyüzüyüzünün şu yeryüzü cehenneme çevrilen dibinde, yeryüzünün sıkıntıdan çatlayıp patlayan çöl çöl yayılıp yaygınlaşan göğsünde ve göbeğinde...
Yani ne yerde; ne gökte; zindan bir arafta, silindir ezimi bahtı karanlıkların pestili çıkasıya baskıya alınmışlığını mesken belleyip, iletişimsiz ve ilgisiz yaşam toprağından git gide elçeken karanlıklarda asılı görüşmesizlikler içinde karşılıklı kapışmalarla ışığa yol verip; ve uğurlar eyleyerek ondan günboyu sofralandıkları acıyı, zulmü, hıncı, linci, türlü türlüsünden başa belayı...
Ne insanca kişisine has hikayeleri var artık yapan eden insanların...Ne inançları..Ne özlemleri...Ne beklentileri...Ne kalp sağlamlıukları..Ne kafa durulukları...Ne ölesiye ellerinden tutup peşisıra gidecekleri hayalleri...Ne yar..Ne yaren..Ne güven..Ne içesinesi muhabbet..Ne lutuf...Ne arzu... Ne sevgi...Ne aşka dair edilmiş bir söz...İçilmiş yemin... Ne başlarını göğün tavanına eğdirecek kadar zamandan kayıp yıldızları hayat ortaklarının şahidi..Ne üstüne bastıkları dünya toprağında kendi adlarına kefil yol ve iz..Ne aydan haberli..Ne güne hakeden yüzünün akıyla çıkacak kadar kendi şahıslarının göz aşinası, gönül erbabı, can cananlık yakını...
İnsan aklının alamayacağı henüz adı keşfedilmemiş sayılar çoğu uzaklara sinyaller salarak kendi kayıbını bu simsiyah boşlukta ulaşılmaz duyulmazlara çığlıklayan şu ÇILDIRIŞ...
Halbuki;
İnsanca sürdürülebilir; yine insana yaraşır sevecen ve sağlam eksenli yaşamı her pahasında göze alıp gönlünce paylaşımlarda yüreklenebilseydi namına değesi insan;
Değil şinmdiye kadar bilinenden daha kimbilir kaç bir kainat fazlası görünene ve görünmeyene kalbinde sığdırabileceği kadar genişlilik olduğunu farkedecekti...
Bilinene yahut henüz bilinmeyene...
Gidilene yahut henüz gidilmemişe..
Bulunmuşa yahut henüz hayal bile edilmemişe...
Herbiri birbirinden ayrı ve kendine benzeyen insana dost; yaşama komşu, yaşanmışlıklar hikayesine ehil...
Kadere, kedere ve sevine baş ve gönül biri, can ortağı, aşkın adıyla dillerde destan olmuş sonsuzun değerlisiyle bilebilseydi hani...has be has kendi olan insan yakınlığını...
Olası sevgiyle gönderilmiş olan gönül dolusu bütün selamlaşmalar yaşam dışı boşluklarda sahipsizliğe ziyan gitmeyip yerini bulmuş olacaktı. Bir cismi olacaktı insanın. Kendini anan öznelliğinde yakışan bir adı....
Özledikleriyle buluşmuş canı gönüllü kendini sahiplenen ürküsüz, korkusuz, kabussuz ve sevgi kaynaklarından öğünleşip öğünçleşen hayatı olacaktı..
Apartıman tipi kül renginden bozulma çirkinliklere karbon kopyalıklar yapılanıp, bir adım gömüt girdabında tıklım tıkış dolup doluşmalarla insanlığını sömürgen kemirgenlerin zevki sefasına zeval- zül etmenin tersine;
Adsız..adaletsiz..ahlaksız...allahsız...dinsiz..imansız...izsiz..yolsuz ..bilgisiz...ilgisiz..eksiz...ulaksız.. bilinçsiz...günsüz..güncesiz...haramdan haramlar aksine...
Ve kalpsizliğe..ve kafasızlığa ...ve kir-pas yüklü kelepçelerle birbirini bağlayan sökülmez açılmaz kilitlerle, zalımın buyruğuna divancı durup, zulmün elartığı bulaşıklığına şapşallaşıp, ezik adımları arasında dolaşmalarının tersi yerine.....Aşkı koyacaktı insan..
Ve aşkın yerine seve seve kendini...

Seyfi Karaca.........Mayıs /11
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Seyfi Karaca