Şiir Tutkusu

Menü

Şipşak Foto-hortlak

Hani dakka tutar gibi ömrüne, doğduğu andan itibaren nereye ve niye koşturduğunun farkında olmayan depdebelere sürüklenerek çoğul bir kalabalığı zembereği çar-çur olmuş belleğine yığınaklaşmak belasıdır; GELİŞMEK'le DEĞİŞMEK kavramlarını birbiriyle mukayesesiz eşdeğerleştirmek.
Çünkü " al birini ver ötekine" alışveriş huylusu Değişmek yahut Değiştirmek fiiliyatı, hiçbirzaman işin özüne ve esasına bütün bir hayatı emekleyerek bir yerlere varan Gelişmek' le aynı değeri ne oluşturabilir, ne de vücuda getirebilir.
Değişmek yüzeyseldir. Niceldir. Biçimsel soyutluluklarla gıdalanır.Hazır olana özenir. Giyer giyiştirir. Takar takıştırır. Burar buruşturur.. Kaş indirir, dudak büker, gamze kırar, bıyık burar, kafa usturalar, kıl kırpar, kıl eker, surat asar, yüz yırtar...
Aba altında sopa saklar değiştirmek yahut değişmek. Değişmek kürk giyer, aba giyer, kaba-sabalara bürünür. Kazık atar. Kazık çakar. Kazak kılıklanır. Türban-takke- blucin- smokin- tayyör-tül- tanga- atletkilot peştemal pijama-korse korsan..urbalanır da urbalanır DEĞİŞMEK.
Değişmek, işin buyruklara iş gören figuranıdır. Donanır, döşenir, süslenir , püslenir görücüye çıkan yaban bakışların akla-karasına seçbeğenal olmalar için...
Değişmek geçişkendir ve kalıcı bir hayatı sürekli kılıp özümseyemez. Değişmek oynak bir toprak kayımının yaşamda yüzü olmayan kızağa çekilmiş alıp götüren erozyonsu heyelanıdır. Değişmek sürekli açlığını azgın bir pisiko-bozukluğundan doyurmaya çalışan oluşmamış duyarlılığın çiğ ve dayanıksızlık halidir. Değişmek sürekli gerilim çoğaltır ve yüksek felaketli şiddet doğurur. Hasta, zayıf , çelimsiz, binbir türlü özgüvensizlikleri anaç beller ve oradan ürer kendini değişmek.
Değişmek bütün varlığını yarışa zorlayan köşe kapmacılığın herdaim elden kaçan yaşamsal özürlülüğüdür.Silip silip yeniden yazılan kafa karışıklığı karalanmalar gibi, yahut ölüp ölüp dirilen çizgifilimsel safsatadır DEĞİŞMEK..
Ama GELİŞMEK, özü ve esası itibarıyla yaşamın doğasına uygun evrelerden geçmekle olgunlaşan hayat sürecidir. Dağarcığında kaşılığı olmayan hiçbirşeyi kavramında değer olarak taşımaz. Gelişmek, çok okuyup, okuduğundan hiçbirşey anlamayan çöpleşmelerin betonarme deposu değildir hiçbirzaman. Adına yazıldığına arayışa çıkar. Aradığımı bulamadıysan bulduğumla idare edeyim gibi avanaklığa bel bağlamaz değişmek asla.
Bu yönüyle yaşamdaki her bir "değişim", kendinden önce bütün zenginliğini tamamlamış "gelişmelerden" sonra gelirse, ancak o zaman bedene giyilen elbise güzelliğine yakışır. Toprak tava gelirse, toprağa düşen çekirdek çatlarsa, çatlayan çekirdekten saçaklar sürerse topraktan öte yerin yüzüne, göğün asmalıklarına..çiçek ancak o zaman dallarına adıyla sanıyla, misal; gül diye yakışır allara yeşillere yakışır..Gül, gagasında kuş üzümleriyle aşka gelen bülbüle ancak o zaman eş olur. Bahçelere dökülen çekirdekten kendini besleyip yenileeme silbaştan büsbütün bir hayat, yeniden döşeği dünden hazır toprağa soyunur.
Gelişmek yaşam sevinciyle dolu dolu gayretlerin ortaya koyduğu sorumluca bir bedeldir. Kalıbına gizlendiği her dokunuş, karbonhidratlar ana maddesinden karmaşık sistemli dokuların biraraya gelip tıkır tıkır çalıştığı hayati varlıkların devir daimini sağlar. İnsansa bunun en canlı tanığıdır.
Gelişmek elle tutulur, gözle görülür derecede somuttur. Kalıcıdır. Özü sözü birdir. Aslı esası yaşamak kaynaklıdır. Gösteriş çarşısının geçiciliğine bel bağlamaz. Ömrünü kıytırık kumar işlerinin tesadüfi gelişine zar-ahuzar sallatmaz. Dilediği hayatın mümessili ve muhtarı kendi elindedir Gelişmenin.
Eğer dağlar durur sanılırken büyüyüp gelişiyorsa. Eğer dereler derinleşen akışlarında dağlardaki dupduru sularla gözelenip seyri doyumsuz üzelliklerle bakışıyorsa dünyaya..ve eğer;
Sonsuzken daha da sonsuzluğa genişlliyorsa ardı arkası gözükmeyen evren....Bu yaygınlığı doyuran içe sığınmış bir denge vardır mutlaka. Yoksa hani bir su damlası bile fazla gelirse vucuda zehirler öldürür ya bünyeyi..Ufak bir dokunuşu rüzgarın kaldırıp söker ya evleri barkları yerleşik sanılan yerinden..Uzay da yıkılmaz sönmez sanılan bütün herşey de aynen öyle eğer karşılığı olmazsa içini dışını değerli kılan dengelerden...
Çarpık ve bozuk bünye hortlamaları fışkırır o zaman bütün sağlardan ve sollardan.Ve ölmez tükenmez sanılan herşey, ardı arkası gelmedik kıyasıya hayatı zanaltında bırakan suçlululuğun verdiği hınca boğar, sözkonusu insansa da eğer, felaketini bizzat kendi elleriyle hazırlar.
Türkiyede ..evet birşeyler hergün " Gelişim " zannnısı insan kazıklamalarıyla değişi -değişiveriyor..Köpek don giyiyor belki. Belki at sinema seyrediyor. Televizyon insan kafasıyla konuşuyor. Telefon cepte acaip fasıllar ötüyor. Binalar çullu çuvallı alingirleniyor, denizin griye manzarası boyanıyor, şehrin ayaklarına çarpık köprüler dikiliyor, hızlı trenler sürülüyor yamuk yumuk yollardan...İnsanlar atıldıkları eşyalarla peşpeşe sürüklenen çar-çabut ilişkilerde eş –dost- sarım gülüm şinanay
Herkes hergün gömlek mintan değiştirir gibi karekter değiştiriyor..Yeni yeni şiddetli huylar ediniyor..Adını da geliştik güzelleştik koyuyor..He ya..Fotomontajdan mankenik mekanikman Heeee !

Seyfi Karaca..........Kasım / 11


 
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Seyfi Karaca