Şiir Tutkusu

Menü

Sıfır Cık, Kıvır Cık Amorti

 " Bir tutam ot, deveyi uçurumdan aşağı atarmış " derler.
Hepi topu bir tutam ot. Arı satılık, namusu tellal..bir tutam ot..!
Ah şu yaşamak denen uppusu kuppusuna aykırı ince iş yok mu, şu yaşamak..!?
Ne, nerde, nasıl ; tarihsel hiçbir gelişimini artık günübirlik gereğince derleyip toparlama
yetki ve yeteneğini tümüyle kötürümleştirmiş Osmanlının üstünde hiçbir lüksünden vazgeçmeksizin oturduğu binası çatıııııır kütür tepetakla yerle yeksan olurken…
Sürekli kılıçtan geçirilen geri çekilmekli sınırboylarının yüklediği felaketlerin yanısıra, ekime dikime, toprağı aktaracak; ekmekten un edecek, kazandığından vergi verecek ara ki bulasın insan yokluğunun ve olanın da dağ ve yolbaşlarını tutup…Eşkiyanın eşkiyası kesildiği..
(Tıpkı selçuklunun akibetiyle en son bozguncusu Moğol'u ülkeye memur tayin etmek için adeta yalvar yakar olduğunun tıpatıp benzeri..Ve tıpa tıp uyanla tarihi tekerrür bugünümüz..)
Tanzimat ilanıyla birlikte meşrutiyetini kazanan birinci YARI-PADİŞAHLIK saltanatı (Birinci meşrutiyet), bir yıl bile ömrü dayanamadan devletlü –haşümetlü Abdülhamit tarafından, kafadan, Rus - Osmanlı savaşını bahane ederek yürürlülüğünü fes etti…
Adım adım günün birinde kendinin canına okuyacak olan ve eşkiyasıyla başedemeyince devlet dairesinde hükümdarlığına eşkiyasını ortak ederek durumu idare eden (Bugünkü gibi) çökerek batan Osmanı- ali..
"üstünde güneş batmayan son model dünya imparatorluğu " diye kendini adlandıran Viktoryan Lawrence jet ajanlı ingiliz kraliyet ailesinin, hiç beş kuruş kısıntıya gitmeden Mısır'ı haciz koyma karşılığı yalloş ve işbirlikçi sardazamları aracılığıyla borçlara batışı da bu dönemin ipliğini köle bazarında ucuza çıkarış sürecidir …Osmanlının bizzat kendi eliyle iflasını kendi ilan ettiği..(Tıpkı bugünkü Ab-ABD kurtarıcılığına abanan mandacılar gibi)
Sonra o bitiş ve çöküşüyle kendi yüzyıllara esir olurken, hala-hazır o çöküntülerin bize bıraktığı tortularda şurdan şuraya ölsek de adım atamadğımız yüzyıllarımızı esir alan ve hasmı tarafından " Artık boğazın hasta adamıdır, uğraşmaya bile değmez.!" Çöküş üstüne dramatik çöküntülerimiz..
• Birkaç kilo pirince
• Yarım ton kömüre
• El kiri düşkünlük mağdurluğuna
• Allah senden gani gani razı olsun sadakacık zıkkıma
• Bütün gün tuttuğu orucu haram niyetlere kurulu çadırlarda, üç kuşam kursak doyumu açlık bozumlarına
• Açlık sınırını bile bulmayan sürünmelere
• Borcuna borç ekleyen kredilenmelerin üzüm üzüm horbakışarak hayatı kararmalara
• Çığ gibi büyüyüp yarına biriken işsiz aşsızlığa
• Alım gücünün zıkkımın köküne ancak yetmelerine
• Varsıl yoksul arası kapanmaz makas aralıklarına
• Çalana, soyana, vurana, kırana, kalpazana, peşkeş çekenin ağbabasına…
• Artık en uyar yerlerinden önüne gelenle kırışılıp bölüşülmesi ayan açık parafe edilen ülke parçalanmışlığına
• Dilde, inançta, ahlakta, sadakatta, selamda, sebatta, sevgide, paylaşımcılıkta,…Birbirinden gün be gün ırayıp arayı açana
• Bozuldukca bozulan toplumsal dokuya korkunçluk tablosuna…
• Sömürgeleştikce yüzüne tükürüp iflahını sökenin mantar gibi yerden bittiği ülke talanına
• Taşından toprağına, havasından suyuna, insanından kurduna kuşuna sömürgeleştirenin tapulu malı haline buyruk edilmeye ve adımızı castani hastasından ölüsü kandilliye çıkarmaya canla başla kendini memur tayin eden kostağı kırık yeni yetme halayık ve uşaklara…
• TÜRKİYE CUMHURİYETİ' nin onurlu ve kendi reyinde hür vatandaşlarıyken, cürümü kendine bile geçmeyen ortalığın bulaşık yalaşık işleri başkanlığına tayin, padişah özenenlerinin kapı kulluğuna…
• Ve nice nicelerine…..
Açıktan ..Hiç kapaksız ve gizlisiz ..Avrupa, Amerika, eski İngiliz, yeni Rus…Bol destek -köstekli, içli- dışlı, görünür –görünmez, bayanlı - beyli yedekle..
Kondu milletin yamacına kutu… ve…
Var mısınız ..Yok musunuz ? diye açıktan soruldu.. (Haçlı sefercilerine cennet vaadiyle ölüm şerbetini peşin içirir misal)
Milletten boğuk bulanık, ama son derece mülayim..
EVET..! gibi bir amorti çıktı.
Yok bilemedim..Yok haberim yoktu, yok bilmem ne, bilmem ne filansız…
Yukardaki hallerinin yangın yer sahibi olarak..EVET gibi züğürtce bir amorti..
Bütün huzur içinde yüzü gülen yaşamların, alnında boncuk boncuk dizilen terleri yanısıra, ettiği emeklere gözbebeğiymiş gibi başında bekçilik edecek üstüne namusu saydığ sorumluluklardır da bedeli ki..
Faraday demiştik misal,
Adam bütün ilmi buluşlarının karşılığı kendine sunulan ingiliz krallığının soyluluk nişanını ayağının ucuyla anında tekmelemiş ve onun yerine günün birinde ilme sevgi yumakları örecek çocuklarla labaratuarında saklambaçlar oynamış..
Amerikan Berkeley-Stanfort ünüversiteleriyse şu günlerde yapay eloktronik kas çalışımını ve yirmi gram dokunuşa kadar hassas suni cilt geliştirmişiyle, yaşamı ettiği emekle güttüğü sorumluluğu bir tutan daha dün bugün..
Ve sömürgecilerinin çırılçıplak kamera önü - camekan arkalığı yensin içilsin dükkanı haline getirilen TÜRKİYE bugün…
Seri halinde özel eşbaşkan icat edilenleri sayesindedir… eğer ki herhangi körün taşı denk gelir de, fiziği kimyasına denk kör topal herhangi ilmi bir buluşta bulunacak olursa…(!!!?*!)
Uluslararası enstütülerden (Sömürgecilerinden ) özel lisans izni koparmak zorundadır..
Eveeeeeet…
Şimdi o kendi kararlı amorti, tepeee, tepe, tepişe..
Bozdurup bozdurup güle ağlaya harcanabilir..
" Bir tutam ot deveyi yardan atar" mışşşşşş hususuna…
Evet diyenlerinse veballeri kendi boynuna..


Seyfi Karaca………Eylül / 10
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Seyfi Karaca