Şiir Tutkusu

Menü

Sari Sayfalardan Sonrasiz Sürgüne

Karsi daglar mosmor bulutlarca sislenip küldumanlarla zifirilesen zemheriligin ayazbeyaz dilli hoyrat avazlarini sazlanarak mizraplasirken, ugultusu heryani kaplayan bir göcebeligin dagi dereyi konakci tuttugu meskenliklerdir, daha henüz bahar cagli cagla kundakli takvimlerden gezip dolastigi ömürleri yabanda yazida yorularak; dalinda tutunamayip güz harmanlarindan karakis meyhanlarina sessizligini birakicasina göcüp giden kirlangic iklimleri hazinkar.
Zaman zaman uzaktan uzaga alabildigine derin ve dörtyani kaplamis beyazligin arasindan gelip giden bir atlidir… ya tütüncü; ya cercici, yahut köyden kasabaya kimbilir hangi sebebe karlara bata cika yol bulmaya calisirken, saplandigi karanliklardan silkelenip tozan tipiler ugrusirasi kapilar boyu karbeyazlara sivanmis ölgün ciralarin geceleryarisinda henüz ayakta kalmis herhangi birini calinmis gönül kapisi olarak secip, eli ayagi buzayazlar icinde kucaklari acik gönülaraliklarinda hosgelen…
Abdesi alinmis, kilinmaya yakin namaz vakitlerinin ilik ibrik ilengerlerinde yüzü alaf alaf buz yanan yolculugun, sobanin icinde kütürdeyen dag cekmeceleriyle alazlayip harlandirdigi simsicacik yavandan yufkadan sohbet sardiran muhabbetliklerle hic bitmesi istenmeyen samimiyeti sade dosthaneliklerin toprak duvarlara serilerek herbir kösesine yayilip sigmamazcasini disarda sesi sizlayan rüzgarlarin tellalini herbiryani cagiran cigliklarla sanki coktandir beklenen müjdelerrden duyduk duyulmadik seyleri daglara taslara, kuslara kutlara, köylere ve daha uzak köylere, herkese ve heryere haber edercesine…
Zaman zaman dört dükkani bir de kahvesi vardir, her evinde eksiksiz sabahlar boyunca herkesin cogunlukla kerme yakarak bacalarindan tüten islimlerin hic durmaksizin tüttügü..
Ve buralarin herkes kadarindan cok ev sahibi kangal köpeklerinin ay gecelerinin her bir yamacina sinmis sessizligin eli yüzü buza kesen ayazimsi fiyakasini bozarcasina karanligin sokaklarini dört dolasip, kahvedükkanlara gidenlere yahut camiye gidip de camiden dönenlere uluyup tanidikliga gelen sevinc nidalari attigi…
Kuyunun dibindedir Serdarin dükkani. Arap memedinki, hacimerin ahirdan bozma evinde. Adanalinin kahvesi mezarligin dibinde. Delahmet emmininki kötü pinarin omuz ucunda, seten harmanliginin üstünde. Garümerlerin dükkani bazan orta mahallede bazan karaburuna asagi kendi evlerinin herhangi birinde..Ve serdarin dükkanindan hemen yukarida oluguna sigmazcasina köpüren yukari pinar; yukari pinarin ayaginda kubatlarin birbiri ardina dizili evleri, örtmeleri, avlulari, harmanlari, odalari ve ne güzel de yazaylarinda bahcelerinde hiyardan kavun kelege herbirseyin alli püsküllü bahca duvarindan sarkan igdeliklere gelinkizlik edercesine güllük gülistanligi vardi.. Bir de bir dam vardir, serdar emminin tükaniyla kubatlarin oymaginin arasinda …koccccaaaaman yuvarlakla, ortasi oyuklu bir dam. Ve bu damdan kara dutlu cinar gövdeli bir agac görkemlenirdi gökyüzüne ki, yemisleri bal tatlisi, dal yapraklari sanki dibinden akak dere suyuna hasretli türküler yakip ismarlar gibi, bütün bir mahleyi gölgelenirdi nazi niyazi…
Serdar emminin tükanindan sari yaprakli bir defter aldiydim. Devranda eski on kurusluklar günüydü devir. Bir de sise lambasiynan gripin ve citciti ismarladiydi yitirirsen ne defter var, ne de entariyin yakasini dügmeleyecegin iligin dediydi ve ikibucuk lira tutusturduydu anam elime. Erkek kiz asvap-entariyi ortak giyerlerdi, ki bicip dikmesi, yunup yikanmasi kolay olsun diye zahar…?!
Dükkana giderken aksamin soguguna yakin deredeki yüzü buz tutan akintinin önünü cevirip iyce göletlendigi yerlerde ha göbek kaynatayim ha buzun üstünde gezdikce cikan citirtilarda atini deli yabanlara salmis serüvenciler gibi kendimi sinayim derken….para cuuuuuupp…! Düsü süsmesz kaybolup gitti tuzun buzun camur calkalayan ayazli derenin dibine. Yattimmm yuvarlandi…Asagilara tezdim….yukarilari dört boyladim deeeeee ki ortalik iyce karardi, heryanim buza sacak bagladi, hem de adamakilli heryanim islandi… fakat ben ikibucuklugu ne ettim ne yaptimsa yitirdigim gibi bulamadim.
Eve geldim. Enini boyunu sorup sual etmekten ziyade zaten günboyu yarbaslarindan düsüp yuvarlandiginin yüzünden dizim kolumun yarasiz sargisiz gezmedigi gün olmadigi icin, anam parayi yitirip, üstümün basimin buzayaz icinde eve gelisine hic de sasirmadi. Soydu soyundurdu. Tepeden tirnaga ütümü basimi degistirdi. Iyi hatirliyorum yayla ciceklerinin alli güllüsünden bir entari asvapti ve onunla beraber yün coraplarimi giydirdi. Sobanin dibine otutturtu ki…. Peh..! Sobanin bir yüzü nar gibi kizariyordi. Ben sicak vurdukca iyce atese sokuldukca sokuldum. Bir yandan da oradaki gilamada cöpüyle sobanin kizaran yüzünde cöpü sürtüp duruyordum. Cöpün kizaran ucunda odanin alacakaranligina uyan daireler dönderip duruyordum tepemde. Uyuya kalmisim…
Uyandigimda ortalik bir tütün, bir duman..! Sevgili anacigim etrafimda dört dönen ciglik baglik pervane. Bir taraftan üstümü basimi saskinligindan ne yapacagini bilemeyen halleeriyle asvapladigi etegimi cigniyor, öbür taraftan su ilistiriyordu gügüme, yanan entariyi söndürürken, iyce üsüyüp de hali vaziyeti karantinalik duruma cevirmeyeyim diye.
Silgisizlik yüzünden olasi silme gerektiginde parmak uclariyla tükrükleyerek simsiyahlasan ve yaisi artik hic okunmayan ayrica kopan yapraklari kaysi agaclarinin gövdesinden siralanan püslerle yapistirilmadik yeri kalmayan sayfalara sözler –yazilar siralayarak satirlanan böyleyken böyle bir hayat kesitiydi, kücük buz kristalleriyle essiz ve ciceksi bir hayati yerinde yeller esene sürüp savurup göcüren sonsuz-sonrasiz heba…
Sonra ekinliklerden harmanliklardan hayati tasiyip tozdumanlara katarak dingil direksiyon yorulmus kamyonlara yüklendi , gitti nice benzeröykülerin nice benzer sehirleri arasinda Kayseri koydu üstüne yikilacagi sehrin adini göc…Tas evler, avlulu eyvanli sedirli divanli avlular. Elektrik drekleri. Sokak lambalari. Hanlar. Hamamlar. Kesme taslarla fayton gecidi sirasinda havada bosluga kavis cizen kirbaclar. Göz perdelikli kusamlari cingilli süslü atlar. Simitci tablacilari…icli kete yapan pastaneler ve ekmek bugulusu tas firinli sokaklar…
Yikim bir yerden basladiktan sonra…hele hele `Bu adami delikten süpürmeyin ve bbanizin emir usagi gibi tepe tepe her nerde nasil istiyorsaniz orada öyle kullanin…` bayraktarli yuro-amerikan –cian-ajan servet avciligi gibi bir esbaskancilik ve devleti bütüm kurumlariyla her vurgun ve talanin gözetleyip kollayan ofis bürasu olarak partilestirip kiliksiz kiyafetlilestiren capulculuga cer-cöplenene kadar kendine hayri olmayan yalakaligin hükümsüz idareciligine kosulsuz ve sartsiz teslim oluyorsa yikim….Üstüne yikilarak gittigi sonu belirsiz carpik kentlesmeler altyapisizliginda da durmuyor gittigi yerde kalirim diye umunan kac- göc.
Kayseri`yle birebir kimliklenmisler arasinda en son Bahcebasi semtini yerle bir eden ve simdi kentsel dönüsüm yagmaciligi acik parantez külliyatindan nice tarihi dokusu olan semt ve yöreleri önce is makinalarinin öylesine rastgele ucuyla dokunarak kiisindan köseciginden ucurulup, sonra kimseden ses cikmayan takipsizligi ganimet bilerek neredese gecmise ait hicbir izi ve tanidik yüzünü birakmaksizin yakilip yikildi ve talancilarinin kendi kafalarina göre istimlak edildi topyekün Kayseri ( yesil mahalledeki ali osman emminin evini gündüz gözüyle yikip yükleyip yagmaladiklari gibi) .
Acilacacak olan davalara, acilmis olanlar nasibini ondan alsin sinsin ve sussun diye, yasama yürütme ve yönetimin ayni noktada kilitlenisin nasil bir abluka oldugunu ispat edercesine adeta, her bir türlü takipsizlik ve kararsizlik ekleyerek her dosyaya ` bosuna ugrasmayin, bu ölüsü diri hayat bizden sorulur` gibiye; her itiraz hakki askiya ve baskiya alinmakta.
Ve nihayet giden yaz Anayasa Mahkemesi`nin kendini Avrupa Insan Haklari Mahkemesi es sayan gibiye gelen kanun uydurmaciligiyla, ( hemen hemen hicbiryere basvurma hakkinin da elden alinmasiyla) tümüyle taclanip tüllendirildi, sözümona yuroamerikan esgüdümlüsü, bizdeki demokrasi ve insan hak-gugukcullugu.


Seyfi Karaca...........Aralik / 12 
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Seyfi Karaca