Şiir Tutkusu

Menü

Merkezkaçım - Merkezçekim

Merkezkaçım-merkezçekim
..Nerden nasıl okursan oku aynı anlam ve sonucu veren nakaratlıklar gibi, durumu
ayan beyan açıkta  kendini tekrar edip duran
'dünyanın kaç bucak olduğu' hususuna sırf şöyle eğlencesine de olsa göz
atıldığında, şırrak edip bir anda insanın gözucuna merkezi çakılıp
yerleşiveriyor Globusun.

Geze geze göçmen
olmaktan usanmış ve 'artık burdan itibaren yerleşik bir düzenim olsun' a karar
vermiş olan insan, sanki katmanlarının içinde çekirdek olmadıkça feleğini
şaşacağını kafadan bilirmiş gibi dünyasının, varmış, binlerce yıl sonradan
gelenleri onu ORTADOĞU diye adlandıracağı ve nerede iki su arası bir düzlük
bulduysa ; hemen oraya badem ağaçlı fıstıklar dikip , babil asmalı bahçeler
bakıp budayarak.. tam göbeğine kerpiçten evler kurmuş harikası sonsuz kendince
alemin..

Küçücük bir çakıl
taşının, nasıl ki düştüğü suda bütün sırtını yasladığı halkalanmalarını '
arayan soran olursa ben buradayım' dermişcesine en merkezinden etrafına kol
kanat sarılmaları gibi halleri vardır ya...Aynen o hesap.

Çok çarıklar
eskitti tarih burada. Ama döndü dolandı, kaçbinkez taş üstünde taş komaksızın
kıtlık kıyametler yaşadı ettiyse de gene gidemedi buralardan aklı gözü
buralarda kalan insan.

Çünkü akarsuların
en şekerparesi buradaydı, kirlenmeden evvel tatlı su göllerinin en ter temizi
burada. En bulunmaz tropikal tatlılıklar burada, lalenin sümbülün ara ara
bulunmaz binbir çeşidi burada..Lokman hekimli dağlar burada..Kaf masalının gizli
diyarı burada..Yedi dağ, yedi iklim, yedi renk, yedi gün, yedi göbek....Halk
burada, tanış burada, arpa burada, demir-bakır burada, deniz burada, kum
burada, .bazar burada  alış veriş iş
bilene iş , at binene at burada..

Bu yüzden de buraların
başı hiç belalardan kurtulmamış..Duyan kaçmış gelmiş..Hır burda olmuş..Hırsız
haramiler tarihler boyunca  buraya dolmuş
doluşmuş..

Makarayı hızlıca
sarar, bugünün niye gene kızıl kıyamet kavisler etrafında döndüğünün bize
uğrayan yolbaşı hanlığını sorarsak..

Çeyrek yüzyıl
boyunca ambarında buğdayı, cephaneliğinde barutu tükeninceye kadar birbirini
kıran İran-Irak savaşının hemen ardından, (Humeyni'yi bunun için hususi besleyip
büyütüp gıcır gıcır parlatarak, toplumunun üstüne en uyar elbisesiyle
ünüformalayıp bileyen Yuro-amerikan ortak örgütü, öbür elinde de Saddamın ipini
aynı kuklalığa durumu teke mimlediği nizahın ardından ) vaziyete yetinmemiş
olacak ki , üç kuruşluk kiralık kalemlerine 'işte yeni tanrınız' manasına gelen
' yeni dünya düzeni'  düzmecelerini
kaleme aldırdı ve " bundan sonra tarihin ondan izinsiz üstünden kuş bile
uçmayan patronu benim..Benden soracaksınız saatinizi gününüzü ayar edeceğiniz
bütün köleliğinizi" dedi ve ismini körfez şavaşları koyduğu serinin
arkasından, getirdi bizim bizzat katkı sunduğumuz 'ÇEKİÇ GÜÇ 'markalı alem
bi-alemi, topraklarımıza eliyle koymuş gibi karargahladı.

Bunu yapmadan
evvel ülkede sol-sağ; alevi sünni ..kod adlı per perişanları çattı çatıştırdı
ve kurguladı.En katlanılmaz noktasında toplumu o beklentiye sürükleyerek
'yirmidört ocak kararlarıyla' türkiyenin hacizliğe çıkartılıp cıs cıbılağa
sersefil olacağı satış sürecini cuntalayıp muhalefetsiz hükümet etti ( Bugünküler
o olağanüstü halin sivilleştirilmiş devamıdır)

Çekiç güç hem
Türkiyenin etrafını yakıp yıkılmasını hizaya getirdi, hem de elaltından bizzat
kendi toprağından bizim ülkemizi gözaltına aldı.

Sonrasında  bir yığın etnik ve mezhepsel ayrışımlar
altında örgütlediği tezgahları yönetip alen- açık silahlandırdı..Türkiyenin
gözü göre göre onların ihtiyaçlarını temin etti..Duruma; farkında olup da, bu
hainliğin yüzüne tükürmek isteyenlerinse, ya suda yüzen gemisini limanına veya  havalanan uçağını yere birdaha geri döndermedi..

Uzatmayalım..

Şimdi bu eksenli
karaya oturmanın katlaya katlaya bugünleri buluşundaki muammalı muğlak,
geçmişini kısaca buna borçludur.

İşte o borca
ödeşmenin , yani; acımasız sömürü çarkını döndermek için gittikçe birikintisi
azalan ama ihtiyaç oranı her gün arttıkça artan enerji kanaklarının; maden
minarellerin, çölleşen yeryüzü kıtlığı dengesizliği oranında yerleşilebilecek
ve ekilip biçilebilecek dünya arazisine gittikce şimdikinden çok gereksinim duyulacak
olan hayati zorunluluğun.. tüm iştah kabartan aç gözlülüğü sebebine...

Dizi dizi resmi
yollardan ajanlar girdi ülkeye. Durumu bizzat kendileri ele aldılar.
Hükümet ettikleriyle yakın temas ve sıkı işbirliği koordineleyerek dörtbir
koldan daldılar el emeği, göz nurumuz olan sevgili Türkiyeye.

Önce :

" Ülkenizde yurt sevgisi ve
Atatürk ' e düşkünlüğünüz ve  Yuro-amerikan
aleyhtarlığı aşırı yüksek. Bu her ne pahasına olursa olsun birbiriyle yer
değiştirip tersyüz edilecek""Ulusalcılık suç sayılıp terör
listesine eklenecek.
""Tüm üstünde yaşanılan değerler
aşağılanıp insanından ihraç edilecek. Yerine bam-gümcü gün buldum gün
tükettim Yuro-amerikancılık takas edilecek
""Alabildiğine düşün; üretim ve
fikirsellikten uzak, kaderci; sadakaya ihtaç, her haline şükürcü
köktencilikler tertiplenip düzenlenecek ve alabildiğine etnik ayrışmaların
nizamı kanuna kitap gibi uyduralacak"...Vs.Vs.

Yani yukardaki
sebepler sıralısına "Bop" ile amiral battılandık kısaca.

 Gemiciklenme komisyon avansından isterse baştanbaşa
yağma lime edilsin memleket..Tüm içimizi dışımızı ele avuca düşürmek için,  kapısında suvari gezen hasmına sırrımızı
STRATEJİK ORTAK bu yüzden ettik

Ve tüm devlet
olma yetkilerini 'yeter ki beyimizi oluktan süpürülmesin de..' moduna, koskoca
varımız yoğumuz biricik ülkemizi modalandık.

 Ülke baştan aya soyup talan edilenin elinde
haraç mezat ..bunun için satanın yanına züğürtlük kazanç kapısı diye bu
hallerde sanki sahipsizmiş gibi yetim.

Hani  bir taraftan Irakta milyonlarca insanın
zalımlığına uğrayıp,  hem canından; hem
malından hem de hayatından olduğu çapulculuğa "inşallah sağ salim evlerine
dönerler diye dualar ediyorum" teraneliği,  Filistin uçtu uçtusunda at sürmesinden
habersiz kahramancılıklara bizi kafaya alırken...

Ve tüm topyekün
türk askeri için "Şimdi bunlarla mı savaşacağız biz ? " aşağılayıcı ağızla
adeta geçmişin tüm militanist birikmişlerinden hınç ve kindarlıkla kimin
adamıdır bellisize köpükler kusarken.

Madde made
yuro-amerikan anlaşma sözleşme raporlaşmalarıyla madde bağımlısı  sus pus olmuş 
ve topyekün satışa çıkarılmış hacizliğine gıkı bile çıkmayan..

 Bu tezgah kıskacında ülke cocukları bir bir
hayatından olup, canını ülkeme  feda diye
helal ettiği..Günü gittikce kızışan akşam ve sabahların hudut boylarından eğer
hayatta kalır da geri eski yoksulluğuna dönsmüşse hani..

Yukardaki global gözü
dönmüşleriyle bir olup iliklerine kadar hırsızlamış ve peşkeşi çekmiş köşe
kapanlarından iş dilenip yaşamak isimli bir başlangıca karın doyasını arzuhal
eylese..Kimbilir kaç kapıdan kovulup..Dilenci sanılıp allaha havale edilecektir
vatanıma canım feda olsun fedakarlıkları..

İşte bu dengesi
kayıp ve karşılığı hayatta hiç olmayan asıl haini yurt çocukarının kanı
pahasıyla ayakta tuttukları ülkesini sayfiyelik niyetine kendi kıyaklarına ve
sömürgeci kansızlıklara parsellemekle gün eğleyen noksanı çok  sonuca :

* Genelkurmay;  " Üniter yapıya dokunulmadıkca birtakım
düzenlemelere gidilebilir" diyor (Yani bunun bir adı da tarifi dolaylı
eyaletleşmek olan)

* Terör;  "açılım " adlı Yuro-amerikan
dayatmasında azdırılıp, azıtılıyor..aynı ellerden ve katkısı kusursuz yerli
işbirlikçilerince yönlendirilip yönetiliyor..

* Fethul-methal
polisleşmesine bol bol maaşlı insanlar silahlandırılıyor(Otuzbin kişi işe
alınacakmış yakında)..

Bir dolap dönüyor
sizin anlayacağınız..Hem de ne dolap..

 

Seyfi Karaca...........Haziran / 10
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Seyfi Karaca