Şiir Tutkusu

Menü

Matkap Delgi

Hepimiz Ermeni.....??
Değiliz ! Açık ve net..! Hepimiz Ermeni filan değiliz. Kürt de değiliz hepimiz. Ermeniler Türk de değil. Kürtler de Türk değil. Herşeyin iyiden iyiye örtüsü havalandırıldığı şu azgın azmanlıkta hiç öyle kimse kimseyi kandırmasın, her kim ne ile kendini bulmuş kabullenmişse kişiliği de kimliği de onunla özdeş ve haldaştır.
Fakat bütün özgünlüğünden uzak kozmopolit Fransız düzen ve donanımlaşmasıyla zırhlandırılmış 'Ermeni ' söylem ve iddalarının hınca hınç toz duman ettirildiği hormonal ERMENİCİLİK neyin nesidir ? Yahut Yuro-amerikan teşvik pirimli kimliğini çekinmeksizin mültecileyen Kürt'çü etnik ayrışımcılık kimin çamurlaştırılmış hamurk"arlığından efelenmelerdir ? Ne anlaşılası vardır. Ne akıla yorulacak mantık yürütmesi. Ne de insan diliyle tercumansız anlaşılabilir izahı.
Bu durum, Sibirya buzullarından Afrika kıyılarına uzanan zengin enerji ve maden yataklarını topraklarında barındıran bölgelerde ipi elinden kaçırmayacak derecede bizzat hasımlarıyla mümkün mertebede ortak kumpaslar çarkını beraber dönderen ve ne vakit et kemiğe dayandığı anda hasımlarına atom başlıklı maddelerle gözdağı veren RUS ruletindeki ERMENİ fişeklemesi için de aynen böyledir. Yuro-amerikan borç-haç senetleşmesi 'Çin ' atağa kalkışması için de bu kozpaylaşımlı durum ayen geçerlidir.
DEVLET olma tanımının karşılığında yatmaktadır içinde cerrah cerrah iltihap birikintileri toplayan bütün böylesi çıkışı çöle bulandırılıp sulandırılan meselelerin aslı faslı. Neydi öyleyse Devlet..?
Altyapı ve üst otorite ilişkisinin karşılıklı saygınlık ve sağlamlılık gözetimiyle, üzerinde yaşanılan dünya parçasının sunduğu bütün zenginlikleri sürekli kendini yenileyen tazeliklerle dinç ve diri tutarak, sorumluluğundaki bütün hassaslıklara ziyan getirtmeksizin yaşamsal işlerlik sağlamaktı Devlet.
Yani devlet, her kafadan milyonlarca çatlak sesin kendi breysel başı buyrukluğuna keyfi-kahyalık sultasını süzüp dinginleştiren, her toplum katmanına eşit mesafeli; duyarlı, önemseyen, temsil eden, gören, gözeten, kollayan, güvence sağlayan, imkan veren, kanunlu kitaplı, hizmet sağlayan....altyapının bütün birikimlerini elinde toplayıp, topladığı bütün bu akeri, dini, siyasi, ekonomik, kültürel, coğrafi, tarihi, felsefi değerleri aldığı yere yeniden ve en kayıpsız haliyle paylaştıran, hayatta tutan ve yönlendirip yönelten üstyapı otoritesiydi.
Sorumlukuk ve yükümlülük anamaddesinde bir bütün olmalıydı ki alt ve üst yapı...Devlet de toplumuyla bütünleşmiş ERK olabileydi Devlet. Gerek ücret, gerek vergilerle devran dönen dinamiğin çarkında hayat bulup nefes alan Devlet, hiçbir tahammülü yoktu ki, en küçük bile olsa herhangisinden ihmal yahut gözyumma dangalaklığını eninde sonunda kendinin sonunu hazırlayan yerlebir olmalarla ödeşmeyeydi .
Nitekim; seksenli yılların başında adeta bütün insanlığa meydan okuyup, SOYKIRIM şiddetlercesine açıktan dünya dengesinin bozulduğunun fermanını ilan eden Serbest Piyasacı küresel azgınlık, bütün para; silah, sigortacılık ağı, bilim-teknoloji örgüsü, siyasal kusuntu, felsefi çöküş mekanizması, kültürel bilinçsizleştirme laçkalığı ve diğer baskın veren aygıtları elinde bulunduranlarla kendi rehinesine köle kıldı. Bütün dünyada eşzamanlı olarak büyük bir sis bombası olarak patlatılan bu yağma, hiç zahmet çekmeksizin her bir yöresel iktidarlarda kendi uşaklığı durumundaki kuklaları işbaşına getirdi. (en ileri batı demokrasisi diye adeta kıyamında put kesilip tapınılan-bizdeki muhafazakar kafaların ne cin ise AB düşkünlüğü ve ısrarı gibi- Demokrasilerde iletişim kumanyalarından insanların en iğrenti uyandıracak şeylere hiç bir refleks göstermeden Avustralyan Chungelli BİG BRADERLİK etmeleri gibi zindanlaştığı mapusluklardan fırsat kollayıp)
Müzikten edebiyata, resimden sinemaya, basından yayına ve iletişime..tüm tooplumsal ilişkisizliklerle hizmet gören ne varsa, 'bende her türden mal ve malzeme bulunur ' deyip, alan varsa satıyorum piyasasında yeraltını, yerüstünü kısacası topyekun insanlığı aynı değersizliğe eş eşit kıldı seksenler miladı. Milat öyle bir milattı ki, ÖZEL bir yığın yağmacıların başıbuyruk keyf-i kafadan çatlağına tepeden tırnağa özelleşerek Devlet....Akıl-fikir-zikir-vicdan-algı-duyu-saygınlık-hassasiyet-samimiyet gibi nice değerlerinden sorumsuzlaşıp, bütün bunlarla kişiliksizleşmiş bozguncuların elegeçirim pususuna düşerek binbir vurgun ve talan kökenli SOYKIRIM lanetlisi soysuzluğun lincinde sorumluluğunu ve hayati dengesini yitirdi.
Kısa yoldan köşe dönmelerin çok onursandığı çalıp çırpanların yolgeçen hanındaki bu vaziyet haramilikle, öfkeli; kudurgun, sancı şiddeti bir türlü bitmek tükenmek bilmeyenler çokluğu yaşanması zor hayatların sermayeliği sayıldı buralardan kaynaklıtükeniş.
Her geçen günle büyük yıkımlar harcından beyni boşaltılarak yerine köhne külliyatı elektromanyetikleştirilen insan, bu sayede gününü rotasını kaybettikçe kaybedene bir olup, kim nereye istenilirse oraya beyni ve kalbi takıntılandırıldı. Kim nasıl istenirse, o biçim işlerde oyuncak edilip bütün reflekslerini yitirmiş olarak maskaralandırıldı.
Gerek vergi, gerek ücret, bütün gelirlerinin büyük bir bölümü düzeni bozulmuş asayişsizliğe bile kifayet gelmeyen böylesi veranda da, yalan yanlışlar sineması perdelendirildi ve ışıkları karartılmış FENERLERLE tümüyle çalıntı durumuna sokuldu çığırından çıkarılan kara gölgeler oyunu. Yeryüzü..yeryüzünün altı...gökkube...çıfıtçı pazarının üçkuruşluk kelepiriydi artık.
Lafın özüne ilave edersek bu kafası dağınıklığı yeniden;
Türkler, yani bizler, Anadolu adlı insan anacı güzel diyarlara çıkıp geldiğimizde, gerek ERMENİLER gerekse KÜRTLER kapısını kırarak evinden içeri girdiğimiz kılıçlaşmalara boyun eğmek zorunda kalan masumiyetin zavallıları değildi. Aksine, Bizans' ın zulumundan yeterince hissesine pay düşmüş canından ve malından haraç ödeyerek hayatı tutunmaya çalışan bağlaşıkları durumundaydılar. Hatta bize herbağlamda kilidin açılmasına, sürgünün kırılmasına yol gösterip yardımda da bulundular KÜRTLER ve ERMENİLER.
Sonra bin yılın etle kemikleşen ayrımsız yaşanmışlığı doğdu. Her etnidite bir tende ve bir canda aynı sıcak samimiyetle özdeşti. Çünkü Devlet'i organlaştıran asıl bağ, yanyana durup hiçbir alakası olmayan uzakların anlamaz ve anlaşılmaz birbirini yiyip kemiren hangi kökenden geldiğine bağlı beraberliği değil, hangi uzak damarlardan gelirse gelsin, kana kan kaynatıp cana can sunan insan yürekliliğinde hayatı ortakça özeyip özümsemekti aynı çatı altında DEVLET ve aidiyatı olmak...
İşte şimdi onca cana can, kana kan kaynatmalardan sonra, kimi infilak eden serseri fitillemelerin bu hayati beraberliğin üstüne tetik düşüren GLOBALİST DEVLET yağmacısı ve elde yuvarlak afişcisi SOROS emrivaki vakıfcısı aynı kök ve kimlikten olan azıp sapmalarda...Düzenini yitirdikce yitiren Devlet yapılı dirliğimiz...
Eğer birileri çıkıp ' Hepimiz ERMENİYİZ' koro marşıyla KÜRT ve ERMENİ kodundan şifre kırıp, lime lime yaraladıkları insan bir ve bütünselliğini azgın çıbanlar başından büyük batışlar açılımına kol-kürek oluyorlarsa...İşte üstüne basa basa durmaya çalıştığım 'her çatlak kafadan kendi başı buyruğuna el-yabanlıaşmalar ' püskürtülüp köpürtülmüş kuru gürültüler kargaşasıdır oradaki dengesini yitirmiş Devletsiz acziyet.
Toplumunun bütün kesimlerini anaçlayan hükümranlığıyla varolması gerekirken, açıktan açığa soyup soğana çevirenlerin dayanağı ve destekçisi konumuna haczolup ve sosyal örgülü sağlamlığını iç ve dış koz kırışanların borsalıklı arsalıklı kumarhanaliğine bazar ettirilen Devletin yokluğudur Ki artık orada..... :
Davos Van minit'ine gitmeyeceği halde niye giden ve bütün bir ipin hem altında hem üstünde zıplaşan ahbap çavuşlarına sorsunlar 'hepimiz Ermeniyiz ' yusyuvarlak afişçileri, dengesini zalım zulumden yana özelleşmiş tipik ' onbir eylül mağduriyeti ' zeminli şifreleşmelerle dünya yağmacılığına paralel, darbeli muhtıralı cambazlık örtbasıyla gün kovalaşan Eşbaşkanlık makamlı Devlet iktidarlaşmalarını .
Bir de, hususi gözkamaştırıp gönül bezdiren eli çarpık FENERLER karartmasına gözünü kirpiğini açarak baksınlar, bütün bir ülkeyi kafesleyip cuvallarına cüzdanlayanların, hangi yolsuzluklarla insanı insana kıyasıya düşman kestirip, oradan kaynaklı acı sancılar aralığından sinsice sıvışan yağmayı nerde, nasıl, vilayet vilayet kondulaşıp kimin özeline tüzel tüzel konuşlanmıştır ola acep diye..
Ermeni...değilim. Olmayıp da oldum gittim çığırtana kolay gele cengi cömaati. Fakat Ermeni...? Ben değilim. Bütün insalığın mümkün yaşamlar zengini dünya güzelliğinde sevgi yürekliliği esaslısı değerliliğin cisminden adımı okumuş öğrenmiş Türk olarak ve ben böyle iyi dedikçe iyi olarak... Ermeni filan olmaya da hiiiiiç mi hiç, ne niyetim var, ne de luzumum.


Seyfi Karaca.......Ocak / 12
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Seyfi Karaca