Şiir Tutkusu

Menü

Malkaçolu Ruşen ve Çamlıbeldeler Köroğlusuna

Sadece doğruyu eleştirel kalıplara bağlayıp sonlandıran aynı derin dengesiz çelişkilere çakılmış çaresiz çıkışsız ve çözümsüzlükler işaretleyip levhalamaktan ziyade, idda edilen doğru olanı bizzat kendisiyle bedel koyan iyiye güzele huzura sevgiye saygıya özgürlüğe rahatlığa güvenceye yorulup yoran aklın vicdanı n fikrin cesaretin emeğin gerçekliğin liyakatçisi karakter ve kişiliğe sahip olmak zorundadır, kendine yakınlık duyup güveni teslim edilen irade ve iktidar sahipliliği . Tersi hallerde kimsede bulunması mümkün olmayan; ve hiç bir gücün sorup sorgulayamayacağı zevk, dekor,keyfiyet,giyim, kuşam,sosyete,ihtişam,azamet, şatavat,azgınlık, rezillik,doyumsuzluk, sınırsızlık, zorbalık, sofra,saltanat gösteriş, güç ve heybetler uğruna asla dur durak bilmeyen akıl fikir ahlak güven sevgi saygı inanç yakınlık sorumluluk ilgi bilgi çevre toplum kültür hukuk fedakarlık paylaşım vicdan özgürlük barış özgüven bozulma ve kayıplarıyla, hiçbir yaşamsal değer, kaynak ve tutarlılığı olmamayı katlayarak azgınlaşan esaret güdümüne çöker çürür ve tutsaklaşır insanlık dünyası.
Simit muhasebesiyle ekonomik çarkın çevrim dişlilerini tarifelendirip oradan sosyal siyasal fikirsel dinsel kültürel bütün hayatın kavram ve anlamlarını insana eşitlemeye çalışmanın gayret güdümü her ne idiyse; içinde karışımladığı idrak algı ve alışkanlıkları kişiyi sürükleyip süründüren ve her şartta , Yetinerek’ kendine yazılan herşeye razı gelen kabullenilmişliğin aklını yontup anlayış ve itibarını BOP müsait kıvamına atölyelemenin özenli gayret güdümüydü.Eski Akepe İşinin kalan kısmını tamamlayan diğer yarısınıysa ’hey özgürlük ’ çala söylene BOP BELEDİYE esas alım- satımları üzerinden kadrolu korolar halinde piyasalaşıp plaklaşan Zülfü - İmamoğlu Yeni Cehepe’ leşmesiydi.
Özellikle MEDYA’ yı her türlü siyasi şantaj ve Ortak Çıkarcılık baskı aracı olması için satın alıp kendine kapatan tüm Türkiye yağmacı vurguncu soyguncu tefeci faizci gammaz hırsız yolsuz ahlaksız eşkiya haydut hain tarikat holding banka mafya borsa asalak ve sülükleri, insanların ait olduğu hayattan bilgilenme ve ilişki kurma iletişim ihtiyacını en sadık yetiştirilmiş sosyal kiralık ve bozgun uzmanlarıyla magazinleştirip itibarsız ve değersizliğe yozlaştırıldı. Sanat, müzzik, moda, ilim, eğitim, inanç, kültür, aynı yolun maksatlı ve güdümlü yolculuğuna kaçışı olmayan en kullanışlı Bop malzemeciliği yönünde yıkımlar yaşadı.Bunun burasında her gün Beşir Atalay, Hilal Kaplan, Okan Bayülgen, Beyazıt Öztürk, Gürkan Acur, Abdulkadir Selvi, Cem Küçük, Nagihan Alçı, Rasim Ozan Kütahyalı, Burhan Kuzu, Yasin Aktaş, Mehmet Metiner, Mehmet Çelik,Didem Arslan, Uğur Arslan, Esra Erol, Alişan, Hakan Şükür. Fatih Terim, Arda Turan, Çağla Şikel, Fatih Ürek Kuşum Aydın,Esra Elönü, Yusuf Hayaloğlu,Pervin Buldan Ahmet Türk, Ahmet Hakan,Cübbeli Ahmet,Turgay Güler, Katif Şimşek, Rasim Ozan Kütahyalı, Necmettin Nursaçan,Nihat Hatipoğlu, Sunay Akın,Yılmaz Erdoğan,Bülent Arınç,Bengisu Karaca, Cüneyt Zapsu, Oktay Usta, Egemen Bağış, Acun Uluca, Fatih Altaylı, Barış Yarkadaş, Mehmet Ali Erbil, Hülya Avşar, Seda Sayan, Mahsun Kırmızıgül, Cem Yılmaz, Mehmet Barlas,
Emre Kongar,Orhan Kararaş,Melih Gökçek, Özgür Özel,Fener-Saray, Cemil Çiçek, Sezayi Temelli, Nurselin Mutfağı ve Futbolun üçlü beşlisi cümle cemekanıyla sayısız hesapsız figür fügüran güldür güldürcük çok güzel hareketler bunlar körükleyip köpürterek patronlarına ücretlendikleri toplumsal iletişimsizliğin algı afyon dürtü bağımlılık ve alışkanlıklarını aşılayıp aktarımladılar. Kendi bildiğini insanların hergün artan işşz- güçsüzlüğüne pahası yükü katlanıp sürdürülemez borç batak takanak ve tıkanmışlığının ,eline diline ayağına ocağına düştüm sen nasıl bilirsen öyle buyur ve yap bizi, çaresizliğiyle sığınacak kaçak, kurtulacak sığıç, tutunacak yer arayışında boğan bunaltan bitmiş tükenmişliğiyle akıl fikir sorgulama iradesini çoktan yitiren insan yığınları ve toplum kalabalıkları, sırf dilinden hak kelamı dökülüyor diye karşı çıkamadığı ÇARPILIR daha beter olurum korku çırpınışlarına her şartı kabullenip haline şükretmeyi din- iman diye tüccarlanıp tacirlenlerin haddi hesabı yokken, ’ biz de olmasak Akepe’ ye haliniz hepten harap yayın kalkın varlığımıza secde edin’ sosyete aydınfors ve fiyakalı Yeni Cehepe kadrolaşıp aynı çöküş yıkım yağma işgal ve çürümenin boşlukta kalan eksik gediğini tümleyip tamama erdirdi.
Çünkü herşeyi alınıp satılabilen maddeye manalayan Bop Doktirini, insanı mutlak tüketici kulluğun kölesi ve mecburi müşterisi, ülkeleri yağmaya yıkıma müsait talan keyfiyet ganimet ve işgal arazisi, devleti her ikisine hükmeden yönetim şirketi ve bütün buraya hükmedenleriyse herşeyin yaşam hakkına karışmayı kendine hak sayıp hiç kimseye hesap verme gibi bir zorunluluğu olmayan ayrıcalıklı erişilmez ulaşılmaz Tanrısal Yetki sahipleri görüp biliyordu. Medya, bu yapısal bozukluğun tükettikçe doyumsuzlalan , tükendikçe anlam içerik ve kavramını itibarsızlaştıran ortak çıkarcılığıyla Boğaziçi Yalı Sefalısı hayatların en kaypak karakter güruhuydu.
Toplumun akıl mantık denge sorgulama yorum süzüm irdeleme irade ve karar yetkisi olmadığını bilen soygun sömürü talan yağma tecavüz yıkım ganimet otorite göşteriş ve güce tapanlar toplu ortakçıkar gürühu; İçinde her türli ahlaksız vicdansız kişiliksiz acımasız karaktersiz yatkınlık ve yaklaşımlarıyla tıpkı günah satın alarak aforoz -vaftiz kartanlık odaları gibi ocağına düştüm zavallılığına diledikleri çaresizlikleri günahları yitiklikleri muhtaçlıkları yazıp yükleyerek herşeyiyle bitmiş boğulmuş önünü gününü görüp anlamakta zorlanan insanların tutsak hayatlarına gideni lanetleyen ve geleni kutsatıp yücelten tanrısı saydırdıkkarı siyasal dosyal dinsel manevra gelgitlerinde türkiye, bop haczinin yuro dolar iflas ve işgal haczine bağlandı ve her buyrulana ( soyanın ezenin parası gücü has ve hayranolanın adamı derviş -özal memurkatip tipinden) şekil alan ölümcül reçetelere bağımlı kılındı.Ha bu arada istanbul.. kimsenin yalana yanlışa talana harama vurguna kanun dışılığa batıp bulaşmaksızın tek celsede sade temiz dürüst doğruluktan sapıp şaşmayarak bütün yığılmış birikmiş bataklaşmış sorunlarının üstesinden gelenileceği ne çaresi vardır ne de akıl mantık dairesinde inanılır güvenilir samimiyeti. Böyle bir idda ile kendini sunup afişleten her kim olursa olsun sahtekarın tekidir ve kendinden evvel olup bitenden kendine yağma fırsatı kollayan fırsatçının daniskasıdır. Çünkü burada ocağına düştüm zavallılığı her sendenim diyeni derdinin dermanı ilah belleyerek issiz güçsüz devamlı dolaşan meydanlarda büyük mahşeri kalabalıklarla mitingdeymiş gibi kaynar görünür ve kıvranır .
Herkesin yaşam çevrim çarkı ve zevki rengi kendine elbette ama, çoğalmış ilşki alanlarının sanat siyaset edebiyat kültür inanç itibar herşeyin birbirini bağlayan aidiyeti ve sorumlulukları vardır. Kimsenin tek başına dini olmadığı gibi sanatı siyaseti çarşısı edebiyatı müziği mimarisi kültürü tarihi dili anlamı toplumu tarafı kavramları da yoktur. Birlikte kopar uzaklaşır ayrışır yozlaşır veya birlikte bütünleşerek paylaşır değerliliğini zenginleşir gelişir.Kutup ayıları kangallar kızak köpekleri veya allı telli turnalar nasıl ki evi barkı göçü civarı askı esasıyla doğasına uygun olmayan apartman hücrelenmelerine mecbur ve muhtaç zehir zıkkım ve zindanlaşmaların tutsağı kılındığı kaçınılmaz nesil tüketimi ölümün davetini definliyorsa, insanın kendi hayatını birbirinden kopan ve bloklayan değersizliği tüketmeye hücreleyen ilgisiz sorumsuz itibarsız iletişimsizlikler de aynı mutsuzluklara kaynaklık ederek insanı kendi değerlerinden azmış -sapmış soğumuş ve soğulmuşluktan sadece gerilim bunalım hastalık salgın şiddet nefret kin çatışma mutsuzluk bilenip beslenmenin sakatına çıkarır.
Serbest Piyasa Bop’ çuluğuna imrenti kışkırtıp özenti kundaklayanların aynı evde oturup da birbirine hiç görünmeden hiçbir zaman ilgi vakit yakınlık sevgi dokunuş hatır sual paylaşım ve aidiyet bulamadığını yeni ihtiyaçlar ve yepyeni çıkışı olmayan çaresizlikler yaratarak ebedi tutsaklığın sürekli tüketim mahkumiyetiyle sorup sorgulama yeteneğini korkuya karanlığa itaate yılgınlığa bağımlılığa teslimiyete bilgisizliğe çekip çevirenlerin suçluluk ve günah satarak herşeyin ve herkesin yaşama hakkına tanrı hükmünden el koyduğu vaftizleme yahut aforozlama müesseseciliğinin dolap dümen ve icap gereğindendir. Hiçbirşeyde kendi değer ve karşılığını bulamayıp hiçbir yerde aidiyetini huzurunu durumunu güvenini özgürlüğünü yeterliliğini mutluluğunu özgüvenini doyup kanamayan hırs yarış bunalım dengesizlik kavga hoşgörüsüzlüğü aklın alamayacağı ve kalbin katlanamayacağı toplumsal tabutlaşmaların içine sığdırılmaya çalışarak kendini yitiren kayıplara karışır insan. Oysa bakıp gördüğü aklı ve kalbi gibi kendini gösterirdi insana etraf herşey. Bu yüzden aklını ahlakını kişiliğini düşüncesini hayatını sadece saltanat sevdalılığı imrentilerin kundakladığı ’Güce Tapınarak’ afyonlayıp avutmaya çalışan her türlü cehennem zebaniliği, kendini olmadığı ve olmamadı gereken yerde aramamın hiç bir zaman gerçek değeriyle hiçbir yerde sakinliğini bulup huzura kavuşamayacağı sapkınlığa insanı çöpleştirip çırakçı tutacaktır. Sürekli yeni günahlar, yeni tüketim bağımlılıkları, yeni çaresizlikler, yeni güdümlülükler, yeni afyonlar, yeni korkular, yeni muhtaçlıklar, yeni alışkanlıklar, yeni kimsesizlikler, yeni yalnızlaştırmalar, yeni değersizlikler, yeni suçluluk duyguları ve yeni kulluk kölelikler üretip yayarak; üretilen ve yayılan güdümlü hayatları ve kalabalıkları bütün akıl fikir sorgulamalardan uzak Magazin Medyacılığı ve kiralık sanat edebiyatla başka seçeneği olmamayı boğup bunaltan yerden teslim alıp kendi keyfiyet kullanımına temin ve tedarik edenler; sayısız yardakçısı dalkavuğu yancısı sayesinde en üstün ve erişilmez olana uçurulup hiçkimsede bulunmayan forsa ve fiyakaya tanrılaştırılırlar. Devamlı işlediği ve işlemeye kendini yetkili gördüğü suç kabahat kusur veya sabıka cürümümü hep birbirinin suçunu kabahatini ve kudurunu deşip didikleyerek birbirine mutsuzuk kaynağı çoğaltan toplum bozulmuşluğunum adeta kendi uydurduğu dinin kanunsuz kuralsız kavga ve kargaşalar esas toplamından yüceltilmiş ilahı gibi sürekli kendini haktan; kendi dışındaki herkesiyse işlediği cürümü karşılığını ödeyerek aklanıp kurtulabileceğine kendini karar mercisi ve herşeye hükmeden otorite sahibi sayar. Oysa hayatın görünen güzelliğini onunla halleşip dilleşen akıl yol ilim emek üretim paylaşım vicdan ahlak alışkanlık adalet özgürlük ilgi itibar özgüven sevgi saygı titreşimleriyle çırpınan yüreklilikle mutluluğun değer derecesini artırıp huzuru ve güveni karşılıklı saygınlığa devamlı kılabilirdi insan.
İnsanlığının üstüne aldığı hiçbir güveni kötüye ihanete ihtimale ve en küçük hizmetini tanrılaştıran suistismara kullanmadan, onur - itibarı kişiliğinin dayanak ve zenginlik kaynağı saymalıydı insan . Zaafiyeti ve maduriyeti hiçbir zaman övünç hak yahut kurumsallaşmış AĞITLAŞMA tedarik teminatı edemeyeceği gibi, becerisini bilgisini emeğini aklını iradesini kazanımını ve birikimlerini de asla kendi haline terkedilmiş onun bunun Bop takdirnamesinden yüksek ahbaplık mezuniyetine bırakmamalıydı.
Yani herkesin ortak yaşama alanı olan kimlik inanç aidiyet kültür sevgi ülke hukuk yol trafik eğitim tarım sanayi ilim bilim hiçkimsenin şahsına veya grup- zümre çıkarcılığına gasp haczi değilken, bu gerçekliğin tam sakatına ve tamamen tersine tenezzül edip ufuksuz sınırsız toplum çöküş ve çürümelerini ,Ocağına Düşmüş, aman dileyicisi veya çare dilencisi sadakalığıyla kuşatıp Aforoz- Vaftiz ganimeti olarak hücreleyip yönetenler, insanlığı kendi değerlerinden söküp soğultan gaspın Bop teşekküllü define abcılarıydı. Bunun içindir ki sevgiyi huzuru vicdanı özgürlüğü güveni hukuku paylaşımı kararlılığı bilimi eğitimi emeği üretimi sağlığı siporu gıdayı beraber yaşama aşkını ve birlikte yaşatma mutluluğunu ancak hiçkimsenin her buyurduğu itaatine koşulsuz şartsız kelepçeli kulu dalkavuğu güdümlüsü olmaksızın kendi aklı fikri duygusu düşüncesi gözlemi mantığı deneyimi bilgisi gelişimi özgüveni becerisi ilgisi birikimi katılımcılığı ve iradesiyle temel toprağından yetişme sapasağlamlığıyla yorup yorumlayan insan kişilik ve karakterliliği hayata kazandırma şansına sahiptir. Bütün bu değerler toplamından yoksun her idda sahibiyse yalana talana sahtekarlığa hileye gösterişe harama işgale eşzamanlı eşkiyalık ederek nasıl olsa yapanın yanına kalıyor anlayışından batıp bulaştığı her suçluluk sabıkalılığını kendince işleyip kendince kutsayan ve tapındığı gücün sosyetenin gösterişin forsun fiyakanın en yükseğine ulaşıp erişmeye dair her yolu kendine mübah sayan; afaroz ve vaftiz dünkkancılığıdır. Her türlü kavram karşılığını kendini alıp satan patronların çıkarına eritmiş tüketmiş ihtişamlı forslu İstanbul Boğaziçi villa Medya evliliklerinde dededen toruna nasıl neyi ne şekil gördüyse ordan devlet millet ülke yahut insan trafiğin bütün derdine gömülü akıntısını zerre kadar umursamadan bütün görgüsüzlüğünü tantanasını fiyakasını haracını aldığı hayata ve yolunu yarınını kestiği insanlara faturalayan dipsiz tabansız onurduzluk ve rezilliğin daniskası, tam da böylesi insanlık değerlerinden bozularak kokuşup bataklaşmaya çöreklenen vaftiz- aforoz haysiyet harcıydı.
Burdaki nazik husus ve eğrisine bükük kıvrak gevşek nokta şudur ki, ben sensiz hiçim ölüyüm bitiğim boşum mümkünsüzüm neşeşizim fenayım boğunuğum dardayım zordayım yaşamsızım çıkmazdayım çölüm çorağım.... acizliğini hayatının öğünlük çerezi, veresiye bakkaliyesi ve günlük nafakası olarak kafaya dikip uyuşum havasında demlenmek, ayda yılda bir acıdancanı yanan damarın avuntu tesellisi elbetteki değişik sofranın ihtiyaççeşnisi sayılabilecekken; her an hiç bıkıp usanmadan her ihtiyaca karşılık hapı yutularak uyuşturulmaya çalışılan hastalıklılığın zorunlu ihtiyacına dönüşürse, ondan ötesi sürekli cesediyle yatıp kalkarak hayat sürdürmeye çalışan bıktırıcı bezdirici dayanılmaz ve dürdürülemez kapkaranlığın morg yuvasıdır. Hele hele modası fiyakalı tektip insan cadde sandalyalarında ve fosforlu femin kahvebarlarında birbirinin suratına duman ügüretrl nardağım ardından dünyayı renkli boyalı görmeye çalışan aydın ilerici vesair marka yahut kütlesiz kitleler, bütün bu kafları özgürlük aydınlık sostallik bilginlik adına yalayıp yutup tükürdükçe işin rengi daha bir cafcafalı mezarı andırmaktan mte gitmeyen ; her talan yıkım yağma oluş bitişte karşı çıktığından sağladığı çeyreklik avantaya snında çik dönüp has adam seviyesine tırmanıp saplanan içi durmaksızın kimliksizlik doldurup belirsiz bilinmeze adresini ve hayatını kaybeden istanbula hayranı; karmakarışıklığın sısyetik ağlayış ve dramatik zırlayış posteridir.Burada her yer hersaniye kendini kapatıp kilitleyen insan yoğunluğu izdiham ve gösteri alanıdır. Bu yüzden aslı esasına sözü özüne gerçekliği olmadığı sebebiyledir ki türkiye biriken sorunlarında ocağına düştüm feryadıyla aklı mantığı iradeyi ilgiyi iyibarı dürekli elden düşürüp hatipoğlu kaynağına eşgüdümlü imamoğlu dakkasında biriken ve kabardıkça kabaran acı çiğnemli hayatlara insan yığınsklarken; Saraçhane belediye toplaşması ne şaşırtıcıdır, ne de en ufak püften hayret verici.
Sonuç olarak lafla değil, yaşadığı ve yaşatmayı dilediği insanlığı aklına ve kalbine koyarak, ilmiyle fikriyle duygusuyla fedakarlığıyla cesaretiyle düşüncesiyle iradesiyle birikimiyle emeğiyle özgürlüğüyle sevgidiyle ilgisiyle ve evet ya da hayır diyebilen kendi mantık gözlem inceleme irdeleme ve yorumuyla hayatın her türlü sorunlarının üstesinden gelebileceği gerçekliğinin sorumluluğunu ve yükümlülüğünü üstüne alır insan. Aksi takdirde her daha üstün güç sahibinin her buyruğuna şekil vaziyet alan güdüm kuyrukçuluğundan asla öte gidemeyen her çeşit yapı bozuklığu müptelacıdıdır. Bu yüzden kişiliğinde oluşmamış aklı fikri paylaşımı vicdanı huzuru özgürlüğü özgün düşünceyi saygıyı asla anlayıp kavrayamaz. Anlayıp kavramaya gücü yetmeyen kendi boşluğunu hep tapındığı kin nefret bunalım mutsuzluk çelişki belirsizlik muhtaçlık ilişkisizlik hırs yarış dengesizlik doyumsuzluk geçimsizlik güvensizlik görgüsüzlük yağma yıkım fitne acımasızlık kim garez değersizlik kargaşa korku ören viran sahtelikleriyle sürekli herşeye üstünlük taslama itibarsızlığını dolar boğar ve doyurmaya çalışır. Ve daima; eninde sonunda kötü sonucun kaçınılmaz çatırtılarıyla birbirini suçlayarak kopan kirli gürültülerde, hep aynı tamah aynı hırsa göxü dönmüş ve gönlü kararmış akibeti baştan belli yalan yolun yalan yanlış yolcuları olacaktır .
Kadiroğlu kaftancıoğlu cafcufoğlu hacısalihoğlu imamoğlu zaloğlu cilalı taş oğlu mirzaoğlu yontma murtazaoğlu mısıroğlu çelikbetonoğlu çalıkoğlu kılıçdaroğlu hatipoğlu ...çok cisim çok uçurtma pek çok durum telafi yahut kökkaynak karambolde ? Bence hiç tereddütsüz Malkaçoğlu ve Köroğlu ..!Daha gerçek ve daha yüreği bütün hayat denen efsanenin sevgili Cüneyt Arkın’ ı . Ona ve yaşamak denen sanata sonsuz sevgiyle.

Seyfi Karaca..... Nisan / 19
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı :