Küçük kız eğildi
Kırmızı bir karanfil kopardı
Saçları kıvır kıvırdı kızın
Karanfil de elinde
Kıvır kıvır kıvrıldı…
Dedi ki:
“Küçük kız, daima senin olayım,
Beni bir bardak suya koy
Sana yakın, yanında solayım.”
Küçük kız gülümsedi,
Annesini çağırdı:
“Anne, bak bir çiçek kopardım.
Biraz gelir misin?
Ne olur, bana biraz su dolu,
Bir bardak verir misin? ”
Annesi suyu verdi.
“Al kızım karanfili,
Bu suya bırak” dedi.
Minik kız karanfili,
Suya bıraktı.
Kalbine bastırarak,
Kokladı… kokladı…
Minik kız büyümüştü,
Küçük bir afetti o…
Ne günler geçirmişti karanfiliyle.
Yıllar geçmesine rağmen,
Karanfil solmamıştı.
Minik kızın aşkından, hatta
Tomurcuklanmıştı…
Tomurcuklar açıldı
Kızın büyümesiyle…
İçinden kırmızı karanfiller
Doğmuştu yeniden.
Güzel kız daima,
Gülüyor, gülüyordu.
Keder yoktu onun içinde.
Fakat karanfil buna,
Çok üzülüyordu.
Çünkü küçük kız, unutmuştu onu…
Günlerce suyu değişmedi karanfilin
Yavaş yavaş boynu büküldü
Yeni açılan tomurcuk karanfiller,
Solmaya yüz tuttu.
Korktu bundan karanfil,
Hem çok korktu…
Bu açılan tomurcuklar,
Aşkının çiçekleriydi küçük kızın.
Maziyi düşünmeye başladı,
İlk koparıldığı gün,minik kız onu,
Kalbine bastırmıştı.
Ama şimdi artık,
Ağlamak istiyordu.
Ağlayamıyordu karanfil.
Allah ona göz yaşı vermemişti ki…
Bir gün kapı açıldı,
Yüreği hopladı karanfilin.
Minik kız girmişti içeri.
Fakat o yanındaki kimdi?
Karanfil onu tanımıyordu
Ama anlamıştı hakikatı…
Değişmeyen suyunun nedenini,
Anlamıştı…
Tomurcuk karanfillerinin,
Neden solduğunu,
Anlamıştı.
Bir ara bir ses duydu
Güzel kızla yabancı konuşuyordu.
Görmemek için gözlerini kapattı.
Çünkü,
Yabancı, küçük kızın ellerini tutuyordu.
Ağlayamadı karanfil.
Dilek diledi Tanrı’sından
“Çiçek olacağıma,
Çölde bir taş olaydım;
Aşkım için ah Allah’ım
Bir damla yaş olaydım.”
Günler, günleri kovaladı aradan
İnim inim inledi karanfil
Kalbindeki yaradan
Ah ağlayabilseydi
Belki o zaman sevdiceği görür,
Üzülürdü…
Güzel kız görmedi onu.
Aynı minval üzere geçti günler
Suyu bitmek üzereydi karanfilin
Başını son bir gayretle kaldırdı,
Yalvardı Tanrı’sına:
“ Artık lüzumsuz yere,
Yaşatma beni Tanrım.
Son dileğim, senden
Bir damla göz yaşımı
Esirgeme ne olur benden…”
Dayanamadı Tanrı…
“Ağla” dedi; “ ağla…”
Birden yapraklarının arasında
Bir su damlası gördü
Güçlükle gülümsedi,
İşte ağlıyordu…
Demek gözyaşı buydu…
O sırada içeri,
Kızla yabancı girdi
Kederlendi karanfil
Bağrındaki damla büyüdü…
Genç kız karanfili gördü
Hatırladı.
Yabancı, dudak büktü:
“Artık solmak üzere,
Bırak, at onu…”
Karanfil ağladı, ağladı…
İşte, o günden beri,
Bütün çiçeklerin,
Ve karanfilin
Taç yapraklarını aralarsanız,
Bir çiğdem tanesinin
Bulunduğunu görürsünüz…
Bu çiğdemler,
Sönmeyen bir aşkın
Arda kalan izleri
Ve solmakta olan çiçeklerin
Sızılarıdır.
Muhip Erdener SOYDAN
27/01/1963 Pazar Saat 13:25
Kırmızı Karanfil’in Aşkı (1)
Muhip Erdener SOYDAN98 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Şiir Adresi : http://siirtutkusu.com/kirmizi-karanfil-aski
Ekleyen Kullanıcı : Muhip Erdener SOYDAN