Şiir Tutkusu

Menü

Kırmızı Karanfil’in Aşkı (1)

Küçük kız eğildi

Kırmızı bir karanfil kopardı

Saçları kıvır kıvırdı kızın

Karanfil de elinde

Kıvır kıvır kıvrıldı…

Dedi ki:

“Küçük kız, daima senin olayım,

Beni bir bardak suya koy

Sana yakın, yanında solayım.”

Küçük kız gülümsedi,

Annesini çağırdı:

“Anne, bak bir çiçek kopardım.

Biraz gelir misin?

Ne olur, bana biraz su dolu,

Bir bardak verir misin? ”

Annesi suyu verdi.

“Al kızım karanfili,

Bu suya bırak” dedi.

Minik kız karanfili,

Suya bıraktı.

Kalbine bastırarak,

Kokladı… kokladı…



Minik kız büyümüştü,

Küçük bir afetti o…

Ne günler geçirmişti karanfiliyle.

Yıllar geçmesine rağmen,

Karanfil solmamıştı.

Minik kızın aşkından, hatta

Tomurcuklanmıştı…

Tomurcuklar açıldı

Kızın büyümesiyle…

İçinden kırmızı karanfiller

Doğmuştu yeniden.



Güzel kız daima,

Gülüyor, gülüyordu.

Keder yoktu onun içinde.

Fakat karanfil buna,

Çok üzülüyordu.

Çünkü küçük kız, unutmuştu onu…



Günlerce suyu değişmedi karanfilin

Yavaş yavaş boynu büküldü

Yeni açılan tomurcuk karanfiller,

Solmaya yüz tuttu.

Korktu bundan karanfil,

Hem çok korktu…

Bu açılan tomurcuklar,

Aşkının çiçekleriydi küçük kızın.

Maziyi düşünmeye başladı,

İlk koparıldığı gün,minik kız onu,

Kalbine bastırmıştı.



Ama şimdi artık,

Ağlamak istiyordu.

Ağlayamıyordu karanfil.

Allah ona göz yaşı vermemişti ki…



Bir gün kapı açıldı,

Yüreği hopladı karanfilin.

Minik kız girmişti içeri.

Fakat o yanındaki kimdi?

Karanfil onu tanımıyordu

Ama anlamıştı hakikatı…

Değişmeyen suyunun nedenini,

Anlamıştı…

Tomurcuk karanfillerinin,

Neden solduğunu,

Anlamıştı.



Bir ara bir ses duydu

Güzel kızla yabancı konuşuyordu.

Görmemek için gözlerini kapattı.

Çünkü,

Yabancı, küçük kızın ellerini tutuyordu.

Ağlayamadı karanfil.

Dilek diledi Tanrı’sından

“Çiçek olacağıma,

Çölde bir taş olaydım;

Aşkım için ah Allah’ım

Bir damla yaş olaydım.”



Günler, günleri kovaladı aradan

İnim inim inledi karanfil

Kalbindeki yaradan

Ah ağlayabilseydi

Belki o zaman sevdiceği görür,

Üzülürdü…



Güzel kız görmedi onu.

Aynı minval üzere geçti günler

Suyu bitmek üzereydi karanfilin

Başını son bir gayretle kaldırdı,

Yalvardı Tanrı’sına:

“ Artık lüzumsuz yere,

Yaşatma beni Tanrım.

Son dileğim, senden

Bir damla göz yaşımı

Esirgeme ne olur benden…”

Dayanamadı Tanrı…

“Ağla” dedi; “ ağla…”

Birden yapraklarının arasında

Bir su damlası gördü

Güçlükle gülümsedi,

İşte ağlıyordu…



Demek gözyaşı buydu…

O sırada içeri,

Kızla yabancı girdi

Kederlendi karanfil

Bağrındaki damla büyüdü…

Genç kız karanfili gördü

Hatırladı.

Yabancı, dudak büktü:

“Artık solmak üzere,

Bırak, at onu…”



Karanfil ağladı, ağladı…

İşte, o günden beri,

Bütün çiçeklerin,

Ve karanfilin

Taç yapraklarını aralarsanız,

Bir çiğdem tanesinin

Bulunduğunu görürsünüz…

Bu çiğdemler,

Sönmeyen bir aşkın

Arda kalan izleri

Ve solmakta olan çiçeklerin

Sızılarıdır.



Muhip Erdener SOYDAN

27/01/1963 Pazar Saat 13:25
Muhip Erdener SOYDAN98 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Muhip Erdener SOYDAN