Şiir Tutkusu

Menü

Kaypincakta Karlı Kızak

Yurttan sesler radyosundan ne duyduysa hemen duydugunu ikinci bilemedin ücüncüsünde perdesi perdesine cagirip cigirmasi vardi Hamdi ´nin. Ayaklari buza kesen merdivende uzun dalgadan söyler gibi henüz ilk duydugu su ver leylam söyleyip tutturmaya calisiyordu ahirin önündeki ay isiginda ayaz esip kar tozan sopsoguk sokaklarda ….
Celik comak oyunlarinin Harman yerleri iki bahar günleriydi genelde. Ya ilk bahar veya sonbahar, kor yelesine rüzgardan baska hic iliseni olmayan körpe taylar gibi tepeler bayirlar agaclar kuslar dereler oyunla acilip oyunla kapanan koskocaman bir dünyanin heryeri sevincine sinir koymayan köse bucak cocukluga kendini kapip koyverdigi hayat dolu bir alan olup herseyi yasadigi kalbin sarilip kucaklayan büyüklügüne sigdiran yakinliktaydi……
Adil….
Bazan oynatirdi kendine göre sectigi kurulmus oyunun horantasina bazan estirigi tutar yok mu yok, cinatina binmis illallah mi illallah, dokundrtmazdi benekli cizmelerine, dört türlü kalemine, trampet ccalan kurbagasina, zilli girgirina, silgisine, püsküllü pervanesine…..Adil mi adil bu…!
Oynatmazdi öl üzül yere cal toprakta sürün isersen `oynatmiyom` deyip gözerini kücültüp kivilcim cakan dereceye indirdiyse adil… git masldaki ejderle bilek güresi tut daha iyiydi….bazan da hic ama hic ummadigin kadar beklemedigin tükenmislikte deeeeee filanekeden seslenip cagirirdi ` düldüllü celik oynuyoh diynaa gap da gel `…diye…Onun aksi tersliginden miydi neydi niyeyse onun kurdugu oyunlar bütün harmanlarda oynananlardan daha doyurucu gecerdi…
Disari cikanin elini yüzünü buza kesen kis günü ayazlikti. Sokaklar kar kürsügü, damlar hizenler kapilar dizboyu beyazliga gömülü ar gecitler mahaliydi. Gecen gelenler davara suya camiye gidip gelenlerin yapip yürüdügü dondurucu cigirdan yol bulup iz sürmeye calisiyordu. Efil bir günes sicakliginidan bana da yok mu gibisine duvarlardan dulda sorup ocaklara örtmelere kacacasina bakip göcüyordu. Pekmez pilit pezzik pürcüklü patatis igde erik üzüm gavurga, tursudan közlemeye kimi yas kimisi kuru minder üstü sofralara serilip hasir oluyordu pencereleri buzla boyanmis evlerde odalarda….
Hamdi bilemedigi yerlerde daranina nirina `su ver leylam yaniyoooooooorum….´ söyleyip siniyordu…
Daglar mosmor bir örtünün uzak, fakat sarildigi tüllerde baglari bahceleri ve herkesi cekip diyarina götüren kababas oluyordu, kavacik oluyordu, kalanin ardi oluyordu, höyük oluyordu, Alpaslan oluyordu, caminin kavaklari yerlere yikilan rüzgarlarla sanki Mentese topragini sulari süzülüp akan pinarlar deresinde egilip egilip taaaa yürekten öperken….
Bir yukari mahledeydi Hamdi bir Asagi pinarda `su ver leylaaaaam yaniyooooorum….`…
Duyduk ki Adil…
Duyduk isittik ki Adil emmisinin ogu Mustafayla bir olup kendilerinin odasiyla kötü pinara inip giden dar sokakta dizboyu kar üstüne kizak yolu yapmis, gün boyu tepip cignamis, ve ayna gibi donsun saglamlassin diye gügümle su tasiyip kizagin elini yüzünü simsirlestirmis….
Gittik baktik ki….adil Mustafa ve adilin lutfuna müsadeli biz akran colcocuk ahalisi vizir vizir kar ciritleyip kizak keyfi cikariyor..
Baktik….baktik…bakindiiiik…baktik gördük gel müsadesi yok Adilden…
Arzedelim söyleyelim dedik….
`size yoh…`dedi….ikincisinin zaten luzumu yoktu .Adil bir kere halini dillendirir,keyfi baska dileyene kadar ölse ondan baska vazgecip caymazdi.
Döndük indik ögretmenlere biri mavi biri beyaz emaye boyali cinko kovalarda su tasiyacagimiz okula dogru dönüp üzere yüzünkuylu asagilara gitmek üzereydik ki, zaten hep burnunu silmek icin disari cikip köyün dörtbir yanina bakar nefes acardi Ürgüplü ögretmeni gördük. `gidek ogretmen bizi savdi size gormüs ohula cagiriyo diyek `..dedik…
Yari yoldan geri döndük. Ürgüplü hala mavi kapinin önündeydi. Tam biz kafamizdaki kurdugumuz asli olmayan cagriyi Adil gile söyleyip iletirken, ürgüplü basini dönderip bulundugumuz yöne uuuun uzun seyretti bakti.. basta inanmayacak gibi olan Adil`e `bah bah, gordunngü bizi savdigi icin buruya bahiyo valla isder geliiiing isder gelmeying bizden söööölemesi ` dedik dayattik…
Adil faldur fuldur gözlerle bir okula bakti bir bize bir kizaga…bir okula bir bize bir kizaga…bir okula bir bize bir kizaga…
Ezildi büzüldü kivrandi kavruldu ammma….ister istemez düstü sallandi yola…yolun bir yerinde nereye gittigimizi sordu, sen de gel dedik, yoh oolum biyabam banga boyali vizirdah yapacah deyip `su ver leylaaaaaammyaniyooooorum ` cagirdigi yerde kaldi gelmedi Hamdi.
Ben ve Ceddin önde, iki üc kisi daha dahil Adil Mustafa hemen ardimizda yikilip kalka kalka kardan kürsükten ayaza buza…ettigimiz hinzirligin nerde bitecegini bilmeden `dersinizi yapmadan evvel oyna dalmayin ` icgüdüsel siginagi olsa gerek…kapilar gectik, sokaklar savustuk, örtmeler örenler küllükler samanliklar dolandik….vardik sürdük Selami gilin okuldan önce en sonuncu evini gecerek okula…
Zil araligi mabeyinde süttozu torbalari ve günlük nöbetcilerin yikamasinini bekleyen kazanlari vardi. Haritaligin önünde bir gün sonrasinin herkesin evden getirdigi kerme odun cekme keven tezek ne gibi yakacaklar yigiliydi. Icerde gürül gürül Hayat Bilgisi´dersi anlatiyordu ürgüplü….hic kapiyi mapiyi bile calmadan sanki bizi cenge savmis devlet elcisiymisiz gibi teptik girdik iceri.
Gürültüye sasirip sessizlesip biran susuverdikten sonra Ürgüplü…`Cüüüüüüs ulan cüüüüüüüüüüüs cüüüüs` ….
Daha O birsey sorup dinlemeden `ortmenim bunlar gizah gayiyodu biz de topladih buruya getirdik` dedik. Kara tahta yumurtayla yeni verniklenmis isil isil cila parliyordu. Uzak derelere bakan kücük pencerelerde son ciliz isiklarini fenerlendiriyordu kar bozbulanikligina kaybolup gitmekte olan günes…
Hasili gecin tahtanin önüne siraya dedi Ürgüplü..gitti kirmizi degneklerden birini getirdi. Adil Mustafa ve digerlerine iki vurduysa bize iki kati….uzat dedikce elini uzadip uzadip ceken ceddine daha cok kizip bir bes yedi….
Öfkesi gectikten sonra disari kovana kadar sesini saklayip kisan Ceddinin her yöresinden gectigimiz harmanlara sokaklara köselere sigmayan cigligina ben de uyarak bir yandan Adilin hismina hiddetine ugramamak icin kacar kosar gibi evin yolunu tutarken,aciyla sogugun bir olup saldirdigi elimizi avcumuzu üfürüp üfleyip koynumuza calarken soranlara sebebini bile söylemedik…
Zaten kafamda dizimde düsüp yuvarlandigimdan yarasi beresi hic eksik olmayan halimi hemen anam bilmesin diye Ceddin gile gittik. Anasi kötegin eksik kalan tarafini tamamladiktan sonra Cügurcük corbasi pisirmismis, hem yiyor hem cildir cildir cakir yesilne bulanmis gözlerine bakip Ceddinin ben ondan daha cok bagirti kabartiyorken, cikmis Sitti`nin daminda tümünü tamamen belleyip ögrendigi `su ver leylam yaniyooooruml, assssssskin ile ölüyoooooorum ` tellendiriyordu girtlak hanceresinden, perdesiz cigliklarda ayaz avazi esip tozduran Hamdi….

Seyfi Karaca…………..Subat / 16
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Seyfi Karaca