Şiir Tutkusu

Menü

On Kasım ve Ötesi ( Taraf Müdürünün Yazdıkları Üzerine )

On kasım gelirken...
Zaman denen cendere büyük dönüşleriyle hayatı aşındırırken, koskocaman bir siyahlığın üstüne, ortasından etrafına doğru püskürtülmüş lekeli beyaz salkımlarının saat yönü kıvranışlarını akla getirir genelde.
Niyeyse ? İnsan, eliyle tutamayacağı zaman kavramını içgüdüsel olarak uçsuz bucaksız kendi çevriminde döneleyip duran galaksi değirmeniyle özdeştirir niyeyse ?
..Belki dönüşüyle değirmen çarkının elinden çıkan beyazlıklarla zaman, Galeksi değirmenin öğütüp eteklerine harman ettiği beyazlıkların insan zihninde hissetirmeden ortakca çağrıştırdığı şeyin aynı olmasındandır kimbilir.
Bu yazıyı burdan sürükleyip götürecek olursam biliyorum ki sonu varan bir..serisinden ciltler dolusu kitap dizinelemem gerekir. Onu hayatın heryerine askıntı olup makas atmış karaborsa piyasası düzeneğinin yeterince yapıp edenleri bulunduğu bahsiyle, ben bu luzumsuzluğu seve seve onlara bırakıyorum.
Elimden geldiğince yazacağımı her sarhoş masası keyfikederden dörtköşe kafaların da anlayacağı kısalıkta özetlersem..
Tirilyonlarca hayat harman oldu öğütüldü bugüne kadarki yaşam değirmeninde. Defteri yekununda her toprağına ayak basıp gidenin kaydı biir bir hakkıyla yazmıyorsa da, tirilyonlara yakın insan halk oldu bu zaman denen galaksi denizinde...
Ama canı başıyla kendine sunulan onurlu yaşam karşılığını hayat kıymetlisi biricik ömrüyle dolu dolu ödeşenlerin sayısını sorarsanız...Bir elin parmakları kadar...? Fazla mı ? İki elin...?...Ayakların..? Bir evin insan sayısı el ve ayakları sayısı...?
Hadi benden çok daha eli açokcası olsun. Olsa olsa orta halli bir kasaba insanlarının el ve ayak parmak sayısı kadardır...Tirilyonlarca gelip geçenlerin içinden hayatını teslim aldığından fazlasıyla ödeşen....Ki sevgili Atatürk bunlardan biriydi.
Seksen milyona yakın nufus sahibi bir ülkeye, ismiyle özdeşen kişiliği hakkında, burada doğmuş büyümüş herkesin az çok birşeyler bildiğini düşünmekle beraber...
Aslında bu türlerine şimdiye kadar gizli kulislerde çokca rastlananlarında son günlerde biri bir yazı mandallamış ki ..Ne mandal..!
Kimin TARAF'ına yüksek memurluk yaptığı ayarı, büyütücü mikroskobik camlarla çerçevelenmiş çarşaf kutulu kağıttan köşeciğinde...Tam bir küfür...
Bu ailecek red kit serisinin artık küçük co su mu..Avereli mi ..??.Henri, Onri, Edward,......hangisi olduğu pek de önem taşımayan herboya bulaşığı (Özgür-demo-kratübürütüs-abeküs-molla-mübarek..) kimlik kesişimli ortak bölünenlerin çıkar payı noktacısı özel damnışmanı ;
Demiş ki;
• Bence Atatürkün ilkesi filan yoktu, o demokrasizliği ilke edindi.
• Kendi iktidarına odaklıydı. Kürtleri, imamları, koministleri, solcuları,iskilipli atıf hocayı,şeyh saiti, ortadan temizleyen zihniyet Atatürk ilkeleri kaynaklıdır
• İşine geleni kullanır, işi bittikten sonra kaldırır çöpe poşetler. İttihatçılara, sovyetlere böyle yakınlaştı ve uzaklaşması da böyle oldu.
• Ona bağlılığını bildiren onun diktatörlüğünü kutsar ve bundan hır çıkar.
• Yirmibirinci yüzyıl, yirminci yüzyılın kürtleri, dindarları, koministleri ezip geçerek rota çizen elitist diktasıyla yönetilemez. Bu gibilerein sayısı da ülkede giderek azalmaktadır. Bugün bizzat Atatürkün kendisi gelse aynı yerden başlayamaz..
• Geçen yüzyılın başında yaşananlar geçen yüzyılın başında kaldı. O günlerde vahşete, baskıya, hukuksuzluğa karşı çıkacak kimse yoktu. Dünya da zaten kendi Vahşetini yaşıyordu.
• Kimse de Türkiyeye karışmıyordu.
• Türkiye de dünya da artık değişti.Kürtler kimliklerini, sünni dindarlar inanç hürriyetlerini,Aleviler ibadethanelerinin resmen kabulünü, solcular düşünce özgürlüğünü istiyorlar
.......Demiş bu artık kimin kiralık kalemi olduğuna hiç kimsenin kuşku duymadığı çokkarmaşalı yapıya sahip gringo muhterem.
O bu yazıyı bugünkü Türkiye manzarasını özel ellerle her kalemden servisleyen tüzel icatlık aferini peşin ödenen ofislerin vezne katibi olarak, dünyanın en demokratiktir diye hesabına çalışır gibi adres göterip hayranlık duyduğu ülkelerde bile, sağlıkla çalışan devlet otoritesi olmaksızın ve sadece devlet oteritesiyle ancak, hayatı derleyip toparlama gerçekliği olabileceğini bilemeyecek kadar ayarlı camlardan körbakışkın olduğu için..Atatürke gününün gereğince hareket edişini diktatörlük olarak okuyor....bu biiir
Eğer sovyetler örnekli azınlıklar, dindarlar, kominciler....filanlar diye bu redkitci avarelin işaret ettiği Atomik bölüşümleri kazaren sevgili Atatürk duyup lafına gidecek olsaydı..Sonumuz Brejnev sonrası sovyetti. Adamlar onun bunun güdümlüsü enerji ; uyuşturucu ve siyasi strateji eksenli savaşlara kurban edilmek için kırkbir etnik ayrışmaya darmaduman oldukları gibi, komün lafından da tek hece kalsa ya... bu ikiiii.
Üç...Türkiyede ki şimdi çokbaşlıklı iyi laf kılıklı ayrışmaların dümeni artık herkes biliyor ki (Gümrüksüz BOP ) buralardaki yeni sömürgeci paylaşımlar içindir...Her türlü üniter yapılı, özellikle hatırı sayılır asker, ülke ve insan zenginliği olan Türkiye ise bu uğurda hem cazibesi yüksek, hemde ülke ölçekliğiyle engeldir. Sevgili Atatürk ise yazının başında hayatını en çok sömürgeci sülüklerin alın ortasında bıraktığı tükürüğüyle hayatını ödeşen ülke özgünlüğüyle özdeşmiş olduğundan
...Bu gibi özel siparişli servis adamlarına ihtiyaç vardır ki...Tüm bir vaziyet sığ, duyarsız ve sağmal kertelere getirile de..
Dördüncüsüyse...asıl devri tükenmiş olan ' yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür; ve bir orman gibi kardeşcesine ' aslolmayan bir mirastan gele gele, okumuş üfürmüş geçmişte birbirini kurşunlayarak geleceği fethetmeye kalkışan redkit yuro-amerikanvari solculuğun gerçek adresinin neresi olduğuna ıspatla..
Ben de bu TARAFKOLİK silahşöre dedim ki cevaben..:

"Sevgili Atatürkle ilgili zırvalarını haberettiler okudum ahbap.Ben diyorum ki, özel beyefendi sofralarında yaşadığı ve çömçelendiği zenginliklerin artıklarını yoksul insanların hayatına köpük köpük kan diyeti niyetiyle öğün kirinden geçimlik, kırık dökük adamların işi değil Atatürkü anlamak..Ya da ona ilişkin negatiften pozitifiteler akçelenmek.
Sayğı duyarım, kurgun kendi kafandaki çöplüğe aittir..Ki kimin ve nelerin ve hangi döner sermayelerin kusuntusundan ve özellikle de insan denen güzelceden kendini koparıp...parayı basanın düdüğünü öttürene TARAF olmak...Hayata ve olaylara teneke tıngırdatan, damgalı, paslı ve bulanık kimilerinin hesabına adamlık etme çerçeveleşmesinden bakmaya zorlayacaktır elde edilen sahibini.
Bugün bütün içerikliğini yitirmiş, üç beş sosyalizasyonu lağımlaşmış kelimeyle bütün yaşam bekleyen yoksullukları EFENDİAĞABEYLERİN kotra kayıklarına binerek sağlanan ağır finalli geçmişi bugünlere dönüşüm... bilesiniz ki sadece sizin kişiliği kaygan oyna diyene oynayan her saza gelişinizden kaynaklanıyor..
Oysa dünyada dünden bugüne köpekçesine kapışan zulüm ve zalım ekseninde değişen birşey yok
..Hatta ..
Varolan az buçuk insani paylaşımlar da günden güne sayenizdedir ; ölüp gidiyor..
Öyle saçma sapık yazılmış ve küfürlerle dolu bir kalemşörlük kü ettiğiniz...Size bu işi verenlerin size yatırdığı güveni boşa çıkarmayıp fazlasıyla aldığınız kırışma payını ödediğinizden hiç kuşkum yok.
Artık biliniyor ve zivtlendiğiniz çöplükt gün be gün eskiyen hayat yoksunu sığ ve yapay dünya kahramanlığınızın özel sipariş işi olduğuna yeni iş çıkarma mecburiyetinizi doyurmak için..Görülüyor ki çıta yükseltip resmen körü körüneliğin yaylım ateşlerine köpürüp deterjanlık ediyorsunuz..
Asıl kirli olansa, kızıl kıyamet savaşlar silsilesinden efendi boyunduruklarına öküzlük etmeyecek bir Türkiyeyi sen de dahil herkes insan gibi yaşasın dileğiyle ömrünü dörtyan etmiş sevgili Atatürk'e söv diyenlere fazlasıyla çömezlik ederken...
Bugün dünyayı kana bulayıp evini ocağını başına yıkarak yarım asırlar boyu hayat yüzü göztermeyenlerin zulum çanağından TARAF olup katık sofralanmaktır esas niyet..
Bunun adını ne koyarsan koy...Hangi süslü lafı bürünceklersen bürüncekle...Ne tarafa dönersen dön...Markası alnındaki ödenmiş faturasından belli kimin adına işgördüğünü ele vereni geçemiyor.
Daha fazla laf...Bence değecek olan muhataba layıktır.(Haaa işin cehepe mühepe kısmı beni hiiiç ilgilendirmiyor..Oradaki iş, sahibinin elinden çıkan tekseçimli rakibi rakibe tokuşturak -ki sen de bu dümenin aksam tamamlayan kısmı olarak- gün çeviren asıl gazino sahibinin evirip kıvırdığı kumarda gizleniyor)
Sevgili Atatürk ve Türkiye şeni aşan bir konudur anlayacağın...Kalaycılık ...Kuyumculuk..İşpirtoculuk..Ne bileyim...Bu tüccar kılıflarla ..Bol getirili filan..Daha uyardı gibime geliyor sana. Yazdığın yazı Türkiye gibi sevgili bir ülkeyi haddini aşan küfürlerle top ateşine tuttuğundan...Eeee biz de de bu diyenden sevda olunca..Aha şuncacık yazıyı cevap hakkı olarak kullandım.
Gene de sevgiyle.. " diye lafı bitirdim (Tarafgiller başmüdürünün yazdığına ilişkin)

Güzel ülkeme…Ve dünyada tirilyonlarcasının gelen gideninden ömrünü insanlığıyla birebir ödeyen sevgili Atatürke gönüldolusu şükralarımla.

Seyfi Karaca.........Kasım / 10
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Seyfi Karaca