Şiir Tutkusu

Menü

Kanununca Kanunsuz ( Vızzzzıt)

Çekmişler cilet
gibi ütülenmiş gravatlanmış özel butik işi şahanelerini fiyakalarına,
bozulmamış istifleriyle muntazam ve düzenli sabah kahvaltılıkları  bıldırcının-balık yumurtası ve kuşun sütü
dahil eksik gediksiz..

Çok seyrettikleri
ve kişilik oluşumlarını ondan turfandaladıkları :

_" Bana
yeminimi çiğnetmem ulennnnnnn..Ben Kendime laf söyletmem! Köpürtme beni.. "
tür formatından..Hayata atılmayanları eril ve ermiş saymadıkları..........Ve
kadınları :

_ "Yeter ki başımı
sokacak bir göz evim, evimde yarım lokma ekmeğim, bi de; ister dövsün, ister
sövsün ama,  başımda bekçiliğine
sığınacağım hakikatli erim olsun.."  iki başlılığının bir

yastıkta gün
soldurup, ömür kocattığı yaşam sürüncemesinde düşe kalka gün..

Kadınlı erkekli
tüm toplum,  en başta  ve ya illa en sonunda, kendilerinin kitlendiği
 kemente el ayak dolaşarak, yalan ve
yanlışlarının hata payından peydah saplanmışlıklarıyla yaşamın tümünü silip
süpüren çıkmazlar dengine sürüklenişini beleşe yüklenmekle..

 Koyu ve katlaşarak çürükler üreten hastalığının
iyileşmesine kendini bile müsade etmeyen inatcı ayak diretmesiyle,  akıl; vicdan, denge sapkınlığı
takıntılılığındandır.. Bütün zarar ziyanı.

O fanatik
sarmaldır ki...Olası işleye geldiği gerek hayatı huzurlu yerinden oynattığı ya
da gerek   kokmuş çürümüş olanları tamir edip onarması hallerinde
tüm insani reflekslerini yitirip  yanlışa
gittiğine ya binlerce yanlış...Ve ya doğrusuna varması gerektiği yerde tamaman benzer
duyarsızlığıyla ihmal ve iptal olarak...

"Kim lan o
sana bunu diyen kim..? Göster de ağzını ; burnunu, otuziki dişini...Dalağını
deşip ciğerinden çıkayım...Kimmişiz biz..gününü ona göstereyim.."
çöplüklerini ögününden hiç kesmeksizin..

Boncuğa, cıncığa,
kilteye küpeye ...Gelen gidene, "hava basan" özgüvesizliğini onunla
tamladığını sanan insanlığını caka –cafcafa pazarında, sığ gösterişlerde köşe
bucak  ve takım adavat servisleyen  "Sen de bu yok işte yaaaa' ların.. Çatla
patla" güyasından..

 Soğuk; ara açıklı, densiz , dengesiz his ve
hassasiyet azgını, "protokol ve prosedürüne" uysuna  nakittir dediği zamanı demiş komuşlar peşinden
koşturup yetiştrmekte zorlanan haşir ve neşir..

İsterse haksız
yere başkasının canına okuyup, köküne kibrit suyu döksün ocağının..Tüm bela
kesilenlerinin arkasında betonlanıp..Veya yoksa bile boşta kalmışlığına iş
verip, geçimsizliğine hiç yoktan suni ve haybiyeden hır gürler çıkarttırıp,
(Çünki Huzur içinde yaşamak denen şeyi en başta edinip , geliştirip hayatı
güzellikleriyle oyalayıp oynatmasının kıymetini bilemediği sebebiyle) kime nice
verdiği ve vereceği zarar ziyana bakmaksızın toplumunu, bölgesini, şehrini,
semtini, mahlesini, sokağını, ailesini ve nihayet kendini..diye diye dışardan
içeri yerine yeller estirenden ve  kusurlarının,
yıkıntılarının sefil sefaletine arka çıkan ..teke yalnızlaştıran fanatiklerle..İlmiklenip
damardan topyekünleşmeler..

İsterse ne denli
"Aydınından " dışı cilalı; içi küflü pozların boynunda plaka namına
taşıdığı tanımsızlıklarca kör olsun..İster tam bağnaz ve üstüne yaması söküğü
yaraşan kılıkta ve kıyafetlerde kütük...

Eğer futbol
değilse sözün gelişi seyrinden haz alınacak olan...Kör-kütük değil de ya nesin??
(vay senin takım..vay benim rengim..Vay küçük halkların "başkasına söve
saya" kendi yaşamlarını tayin hakkı, vay büyüklerin sembolleyen nesi varsa
üstüne benzin sonra çakmak...Vay kaşın tipim değil vay gözün bakışıma uymuyor..Listelerinden)

Bu zokka tüm
bereketiyle, hırsızı haini bol yaşamsızlığı besleyen İKİ BAŞLI ve her hali
mahkum ırgat işçileri olacakları da elbette kaçınılmazdır.

Yani akıl akıl
diye aklını oynatmış Kant buna ne yapsın, Russo ne desin..? Ne desin de ne
yapsın kır bayır derviş gezgini Yunus.. Ne yapsın şehir yerlisi mevlevi Mevlana
kime ne...?

Yok mudur
ki..Bütün eskimiş , çıfıtı çıkmış ve yeri göğü üç kuruş kıyağa tav ve kiralıklarıyla,
 kapıya kulluk cihetinden hayatın aktığı
tüm damarları jurnalleyip, hünkarın izni olmadan yerinden kımıldamazlığı
içerileştiren "Abdülhamit alaylı" ...Hurdası darmadağın yüzü ve gözü
tuttanın elinde kalan döküntülü zindan bir devri ..

Götüre götüre
Midillinin mondorosunda yenilgisini imzalayacak işgalci "Efendi" bile
bulamayıp yalvar yakar etmelere rezil eden..

Ve ateş ayaz
demeden, yalın çıplaklarda son elde kalanlarını ucucuna ulayıp ekleyip..bu
güzel yurt  bundan kurtuluşun kavgasını
verdikten sonra..

Hemen ertesine
pusuya yatıp..Yerine  hiçbirşey
koymadıkları , sata sata da zevkine sefalandıkları her gün hergün.. Aştan
ekmekten..Sevgiden ve sevgililikten..akıldan; bilip bilmekten.. batıkken daha
da batağa (Kımıldadıkça batan ) eksildikleri..Mondoros yıkıntısının
bıraktıklarından devamı devralmaya can atan...

Bugün...Din ve
tarikat şirketçiliğinden dün  sevgili
Atatük ismini foyalayarak  tirilyon aşırmaktan
daha beterleri solda sıfırlayıp..başkaca derdi olmayanların ağacı, ormanı, kurdu,
kumruyu ve toprağı taşı.. altın getirisine yakıp yıkan  iki baş; tek yastıkta..

Kokmuş, kodamanlaşmış,
kocamışlıkların özel seçkin adamlılığı....

Çekmişler ciletli
gravatlı ütülenmişlerini.Lüks lokantalı bir mokkemden, "Tüyü bitmemişlerin
ve hergün cenazesi sağdan soldan ve  sınır boylarından gelen" ülke çocuklarının
çıtır çıtır yenen hakından...

Muntazam ve
düzenlice sefil - sefaletlere felaketledikleri ülkenin varı yogunu sıfıra
silerek..

Oturumlarını üç
kişiden kendilerinin bile tınmadığı devletin tepesine zivtli.. ve lüksüne
düşkün kuru kalabalıkta ...

Halk dedikleri ve
"aziz milletimiz" diye de yokluğuna yağ çektikleri insanların hiç bir
(Fikren yahut aklen..yahut hiç değilse bile hayalen) katılımsızlığına gırgır
geçe geçe...

Anayasa yasa dır
diye tutturup...Filan değiştiriyorlarmış kendine," çalsa , aşırsa, hırsız-hortum
mariz...Bilmem ne yapsa ne etse bile .." 
dokundurtmayanlar..Çoğu kanun kaçağı kanıun manun tanımazlar..Yaşını başını
almış ... kırk  ya da üstü..Vızzzzzzzzıt.!

 

Mayıs/ 10
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Seyfi Karaca