Bu işin Türkçesi
Kavak yellerinden bana masal diye esen
göklerde güz hissem
Bu işin Türkçesi yerlerde herhangi bir tren saati
Tuttum gönlümde depreşen kıpırtıları şu gün şu saat
Söğütlerin ince dalları duvar yüzlerinde zor oyunu deneyen
Haylaz bir çocuk gibi
Bütün kilitaltı zor oyunları bozan aklı esrik
Gönlü tabutlanmış bilgiçliğin dışına çıkabilen cesaretiyle
Söğütten salkım
Kavaktan yel
Durulmaz duvarlarda elleri çiçek çiçek sarmaşık
İşin Türkçesi cenaze törenselliğinin zor oyununu bozan
Deli rüzgar esriği çocuk
Serile serpile ahestelere
Vardım gittim Stuttgat'a..
Avucumda tuz taneleri,
Kalbimde her dönüşünde düşük devirli sancılar üreten
Dünya denen yara
İndim...
Çarşılar gördüm
İnsanlar..Günün müsade saatine kadar
Adım ve akışkanlıkları tek tökezi ritmik
Oluşkunoluk...Polis hortumlarından tazyiklenmiş
Su püskürtüsü gibi
Çocuklar vara yoğa bahane ve hep sahne arkası
Adamlar...Kalıplaşmış babişkik rolleriyle
İş güç kuklası
Ve kadınlar...Gösterişkin
Adamını ve çocuklarını elde avuçta tutmak için
Son defilenin elden geçirilmiş hali vakti yerindesi
Düzen mühimmatı kadınlar..
Kimine değdim
Kimine dokundum
Kimine öylesine uzaktan
Sonra toplaşıp eser gezerlerimle yine ben
Duyduydum ki bahçesine çadır kuran insanların
Yükselen öfke çığlıkları vardı
Yıkıp da yerine
İşlek bir mezarlık abidesi yapılması planlana karşı
Vardım...
İnsanlarla kucaklaştım...odun ocaklı ateşlerine
Üşüyen elleri tuttum
Kalplerini kalbime bastım
Kahverengi şekerlerinden tad kattım çayıma..
Gelirlerse o aynasızlar
Şu kesmeyi kafaya koydukları ağacın
Bak görüyormusun üstünde eyalet bayrağı var
Aha o dalına urganlayacağım kendimi
Keseceklerse beni de birlikte kessiner alçaklar
Diyordu...
Gözleri uykusuzluktan mosmor olmuş Horst..
Ve elleri buz kesen oval yüzlü bir kız
Aldığı bir tuz tanesi hatırlaşmasıyla benden
Göğsüme iki tel gökkuşağı rengi bağlarken..
Gecenin son treniydi
Yüreğiimi orda koyup..
İşin Türkçesi...
Aşk
Gidip ülkesine yerleşebilene
Her yerde ve her dilde
Aşk
Aynı aşk...

Seyfi Karaca..........Kasım / 10

2.5/5 Toplam verilen oy :