Şiir Tutkusu

Menü

İnsanı Yerin Dibine Batıran Hallerden Dostoyevski’ce

Herkesle Hayat
dolusu ve Dost Paylaşımlığına dileğiyle..

.............

Diyesim odur ki;
sözü edilen 'Yeraltından Notlar' Dostoyevski'sinde, "Ben hasta bir
adamım..." diye başlıyor anlatmaya ve hızını kesmeksizin aynı usül; aynı
dil, aynı dertlenme aynı dertleşmelerle devam ediyor sayfaları yüzyirmiyediyi
bulunca ancak usanan satırlar.

" O sıralar
ancak yirmidört yaşındaydım.Hayatım o zaman da ŞİMDİKİNDEN farksız sönük,
derbederdi; yabani sayılacak derecede YALNIZDIM. Kimseyle arkadaşlık etmiyor,
konuşmaktan kaçınıyor, gigide daha kabuğuma çekiliyordum..Meslektaşlarım bana
yalnız acaip bir adam olarak değil, hislerime göre tiksintiyle de
bakıyorlardı.."

Diyesim odur
ki,  Dostoyevski, altından kalkamadığı ve
yaşadığı zamanın bugünü de çokça 
çağrıştıran bütün yıkıntılarının ezikliğinde tüm darp almış ve kimse
görmezlere sinmiş dipsiz bir çukurda, birtarafıyla da hala bir yerinden insan
olarak kalmaya çalışan ve kendi kişiliğinde toplumunu özetleyen  bu özel 
anlatısıyla düşünceleri taban tutmayana sürüklenmiş sürgün gibidir.

Ve bu hiçbir
haliyle kendini kabullenmemiş..Hiçkimseyi ve kendini sıfıra sayan aradığı
herşeyde kaybolma takıntısıyla, huysuz ve huzursuz debelenmeler yoğunluğu
acılar içinde kıvranıp, hasta olduğunu kendi ifadelediği hallerin hiçkimseyi ve
hatta kendini bile kendine el sürdürmeme travmasındaki yerin dibine çekilmiş ve
tüm bereket verenlere lanet okuyan Dostoyevski'sidir...

Bir dediği bir
dediğini tutmayan; hüsnükuruntulu, alıngan, önceki yaptığıyla peşinden hemen
arayı bozan.. Kaypak; kırılıp darıldıklarında inatçı; öçgüder, aşğılayan ve
aşağılandığını sandığı duygu düşünce sarmallarında can çekişen...ve ve
sairelerle üstü kapaklanmış mezarlığın yaşayan ölüsü nü diri tutmaya çalışır..

O yüzden..

İster iki kere
iki dört etsin ister beş..Hayatta kendini hesaba katmayan herşey, büyük bir
yanılgı ve sapma içindedir.Hem zaten eğer iki kere ikiyi hesap eden eğer siz
varsanız orada..Zaten baştan beri beşsiniz ve beşten sonrasını akıl
edebilirsiniz..(Aşk'ı dahi)

Aslında çok
alışık olmadığım ve her bir insanca paylaşıma verilmiş emeğin kendince hakkı
ödenmez değeri olduğuna inandığımdan, üstüne yorum yapmaktan ısrarla kaçındığım
bu istisna, bana ayrı bir başlık atıp belki bir iki cümle lafı geniş tutmama
neden oldu.

Yeraltındaki
Dostoyevski, esas itibarıyla her türlü inandırıcı olmayan sahteciliğin,
ikiyüzlülüğün, despotçuluğun, dil çıkarıp kendine nanik yapar gibi şahsını
alaya almanın; kendisiyle arası açık insan bozukluklarının, hazırkonduculuğun,
sülükleşmiş sömürgeciliğin bugünü dünden ipotek altına alan yalan ve
kandırmacalarına gıcık olurken..Çırpındıkça dibe batan hayata küskünlüğü
kendine ebedi yurt tutmuş..

 

"Önceden de
burada otururdum ama şimdi buraya kök saldım..."..."Kırk yaşından
fazla yaşamak ayıptır; bayağılık, hatta ahlaksızlıktır.Bana açıkca, şerefiniz
üzerine, kırk  yaşını kimlerin geçtiğini
söyler misiniz ? İsterseniz, bunların kimler olduğunu size ben söyleyeyim;
aptallar ve namussuzlar.....Çünki kendim de altmış yaşına kadar
yaşayacağım.Hatta yetmişe kadar !..Seksenimi bulacağım.!" ..........

....deyip
soluklanan , anafikrini hiçbir işe yaramayan; sevip sevilmeye dahi kendince
bile layık olmayan, içi dışı çipçirkin ...Herkesin aksine kendi mahrum;
dışlanmış, ilişkisiz, etrafsız hiçkimseye olduğu kadar da kendine inanmayıp
geçmişinden harap, geleceği geçmişinden de harap dediğine peşin peşine kanaat
getiren ve tüm hayat devamını bu ana fikir üzerinden şekilleyen..

 Kapkaranlık bir ruh haline kalın perdelerle
yalnızlığını örmüş sarınmış(Bizde ki toplumsal travmalardan ezber bildiğimiz)
psikoz çarpığı ruh haliyle "Yeraltından notlar " bildiren
Dostoyevski...Ne çare arayacak kadar aydınlığa çıkmanın derdindedir..Ne aşk
diyecek kadar kendine özgüvende..

Evet bir yol
üstündedir..Ama adını nereye koymayan her kaldırıp yokluğa atılmanın  izi ayağı bellisizince tüm matematiğini
yalancı klavuzlara üleştirmekten..Tüm haksızlığa uğradığını kendini HASTA edip
YERİN DİBİNE batıranlara bırakan soysuz sopsuzlara "Buyursunlar
otursunlar" çekingenliğinden...Tüm kendi varını; sesini, hayallarini,
arzularını, içinden geldiği gibi insan ve dünyalı olmak istemlerini, yok sayanlara
herbirşeyini koyup gidenliğiyle hayatını hacize vermiş ve bol kalpazan ve
gammazcıların bit sürüsü gibi çoğalmasına yolverdiğinden.. Meydanı poyraza
açmış, yaşayan ölü kılıfında beden çürütmektedir..

Bir kafası bir
kafasını tutmadığı; için için zıddına ferman kişi, toplum yahut olayların özlem
ve özetisini çekmektedir.

Hem onlardan uzak
duramaz hem de onlarla bir ve beraber olamaz narsizliğinin neredeyse AKIL
HASTASI' nı boş boş üstünde gezdirmekten bıkkın, bezgin ve yaşamdan
yorgundur..(Başkasından borç paraya kendini ıspata kalkışır)....

Yapa
yalnızlığının dibini kazımaktan dertlenir de..Kapısına gelen tek sevgililiğe
hayatın en taşınmazlarından ağır lafların yükünü kusar..

Yani  diyesim odur ki;

 Buz bir ateş, bir buz.. Bir kıran döken , bir
bin pişman ve beter perişan..Yolu nerden nereye gideni sorgusuz ve sualsiz ;
yönü tam tutarsız ölçüsüz bir pusulaya bel bağlayıp..

Her şurdan şuraya
gitme cihetini kuralsız; ikrarsız, sağlam tabansız ve kendini yönetemeyecek
kadar pasif ve pısırık...   Sallana
sarsıla gidişleri hayatın kendi sayan. yeraltında tünekler halli Bildirimlerde
bulunan Dostoyevski..

Tüm sosyal devir
ve devreleşmeler icinde olgunlaşma, geliştirme, yönetme becerilerinden tam
mahrum; yol ararken yaşamın ta kendisine varma arzululuğundan dünden
vazgeçmiş..İskambil papazına şans deneyen kahır ve zindan yüklüdür..Ne sonuçtur
ne de sebep.

İki kere ikinin
dört ettiği hayatın gerçeğineyse, tam anlamıyla 
kör bakmaktadır..Çünkü bilmeliydi ki, İki kere ikinin dört
ettiğinin...Tıpkı neyi nasıl yazıp üstünde kime ne değer ( veya değersizlikler)
ler kattığının şiir diyen şairliği gibi..İki kere iki dört ederken..Kiminle
neyi artırdığı veya azaltığı..Hayatın gerçek konusudur.

 

Seyfi Karaca
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Seyfi Karaca