Şiir Tutkusu

Menü

İnsan Sevgilim

İnsan diye bir varlık...
Kimi zaman hüzünle , kimi zaman neşeyle, kimi zaman darmaduman savruk ve sürgün, kimi karmakarışık hallerle, ne öyle... ne böyle...Ama herzaman hayatın ayrılmaz ve kopmaz bir parçasıdır, gün; ay, yıl yıldız, yareli sıla; yaban gurbet, uzak il, upuzak elalem ve herzaman zamana mültesi, mekanda misafir, meskende konuk...ve meram; ve tabiatsa insan diyen varlığa tümü tümüyle bahane.
Eğer birbiri üstüne çil çil çillenip çökezlendiyse ağırlaşan aksaklarıyla bütün söylemleri gevezeliği geçmeyen kendi söz sahibini ıskalamış saplantılı eylem, bittabiki de ur bağlayıp dert yumağı halini alacaktı herkesin gözbebekliğince güzelim yaşamı. Bu yüzden durmaksızın karınağrısı ve mide kusuntusu vaziyetine gerilmiştiyse buralı oylum; en yetkin ve en yetişkin insan güzelliğinden hayatı doğup büyüyen cerrahi yüreklilikle kendine yetişip, herçareye elvereninden dokunmaları gerekirdi içten içe icirap bağlaması tutmuş olan sorun adlı olur olmaz yığılmış ve yıkılakalmış meselesine aynısıyla eşdeğerleşen insan.
Çünkü insan hayatın bir parçasıydı. Günübirlik yikinip yüklenegelen sorunlarsa insana dair parçabölüklerden tamamına eren yaşam değeri aidiyeti temsiliyetine insanın ve hayatın parçası..Maksadını aşmaksızın, her ne; niye; nasıl, nerde, ne gibi, nezaman bütünselliğinin birbirini tamamlayan ardarda soluklanan nefes yakınlığı kadarıyla içtenlikli ve samimi yaklaşımlarla bütün yabanlığın koyup bıraktığı hırçın, çıdırgın, gerilimli geçimsizliklerin üstesinden gelerek; aşmak gerekiyordu sıralı sırasıza beraber çıkagelen sorunları.
Topuktan tavana hayatın ihtiyaç duyduğu zorunlu gereksinimlere uyuşarak uyuşum sağlayan yanlışlarla sonsuz parçalanmışlıklar üzerinden bütünün tamamına ermenin aksine; ve devamlı kuruyup kuraklaştıran yılgınlı yanılgılı pörsüm pürsük gürültülerin boğup bunaltan ve herşeyi kimsesizleştiren çölleştirmelerinin aksine; candan ten soğultmaların aksine; hep başkalarının kişiliksizliğine boy veren ölçüsüz ayarsızlarla en sonuncusunu devamına kopyalayan silinip solmaların aksine: her nesneyi aynı hizaya getirme bunaklığının akıl ve vicdan dengesizliğince akssilikler mahkumluluğunun aksine; ışığı karanlıkla şıklaştıran herboya bulaşığından artıklar tırtıklamanın aksine ; ve dip diri berraklarla insanı kendisiyle tanışmış kılmanın eşi benzeri bulunmayan tertemiz ve ferah huzurlara erdiren bilgi, ilgi, bulgu, inanç ve idrakla kendini yaşamaya dileyen olarak ancak...
Sorunları aşmak için en başta insanın bütün başkalarının yabancı kılımlı yönü kıblesi belirsizliğe şartlayan silip süpürümlü muhtaç ve mahkumiyetlerini kurtarması gerekiyordu. Şurdan alıp şuraya götürecek kadar kendi kişiliğini göze alıp gönle sarılacak kadar zahmet; akıl erbabı, düşünce dimaklısı, hayal güderi, cesaret sahipliliği olması gerekiyordu hayatın ve sorunların bir parçası durumundaki halli yollu insan.
Yazdıklarına kul köle hayalperestlik güdülüsü değil de, hayatını yazdıran hayallerinin yiden güdeni iktidar veya ilim irfan sahibi olması gerekiyordu ben kendinden olnanım diyen insanın. Bütün ömrüne vaki olan yaşamını tükenmez bir çöplük sermayesi olarak görmekten kaçıp kaçınması gerekiyordu. Engelleyen, köstekleyen, kötürümleştiren, yıldıtran; sindiren, bıktıran, bezdiren ve usandıran herbir urlu ve kirlikara kıtlık kıyamet küsküncelerinden arındırıp, gülen yüzüyle tanış olması gerekiyordu kendi kendincelerle arabulucusuz.... çöpçatansız... ve aşk makamı yaşama maksadına hasbihallerle, dikizaynasız....
Maksadını aşmaksızın.................Hat ve hududunu bilerek sen ve ben kavramları karşılığı ve karışımının...Birden bine; binden bire varıp gelebilen sağlamlılılıkla karşılıklı güven esası üzerinden yol-yordam yapmasını bilmesi gerekiyordu insanın hayatına.
Hem de şimdi şu baştansona alabildiğince kudurmuş azmış sonsuz salgınlaşmaları büyük bir boşlukla dolduran GÜVENSİZLİK korku sarmalı dehşethanesinde kabuslanıp mapuslanan ve sorunu varken başkalarının kokuşmuş bireyselliklerini tüm bir toplumun ortakça tükettiği sürüleşmeleri sürgünlüğünde, bambaşka dil; hal ve yollarla tanışıp görüşmesi gerekiyordu insan; hayata ve sorunlarına ilgili ve bilgili ahbap-yaren olarak..
Çünkü maksat; güzel dünya bahçelerinde hiç abartısız; gayet yalın, gayet nasıl dünyaya geldiyse o kalp ile, o yüz ile, o ses ve soluk ile ..can bulup canan olmaktı bir ömürcüklük vakti müddete.
Çünkü yedek ruh, yedek can, yedek parça, yedek mamüllü bol boya, fırça, tül, duvak, maske, makjaj ve yedek kalp ve yedek fikir ve yedek akıl ve yedek düş ve yedek uyku ve yedek kişilik ve yedek ev ve yedek akran ve yedek dünya; ....hem somsiyah bunaklığınca kendi yaşamına son verenlik boyutunda sahteydi, hem de insanın kendini kabul edemeyeceği cehennem boyutunca kızgın kızanlarla kudurup azan, mahşericesine mezarlık...
Sen bana göre güzel bir pencere açtın biz bize. Dünya sorunları arasında boğulup boğuşurken kendinizi birdaha arayıp bulamayacak kadar kayıp ve ziyana uğramayasınız diye....
Sen bana göre şiirler de yazdın ve yazamaktasın ve yazacaksın da insana dair sorunlar varoldukça ve yaşadıkça da insanlık..Sen bana göre güzelin yolunu yordamını göstereceksin buradan bakın kendinize diyip, insana kendi kalbinin yurdunu yuvasını en yerleşik dünyası olarak göstererek..
Sevgiyle, MENTEŞE penceresini hergün en sade ve yalınlığıyla pırıl pırıl yere -göğe güzelin güzelhanından hayata yetiştiren canım kardeşim İbrahim; ve bütün bu sevgili yurdu kendisiyle kalpleşen saymakla ismi deftere sığmaz diğer kardeşlerim...
Daha nice nice bitmez tükenmez güzelliklere, hepbirlikte selamla ve sevgiyle.


Seyfi Karaca..........Haziran / 12
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Seyfi Karaca