Şiir Tutkusu

Menü

Hatırdan Ziyade

Paytoncular calgicilara yakin yakina merkez ekmek firin sokaginin bir adim öte duragiydi. At pazari, Un Pazari, Samancilar Pazari, Amele Pazari sehrin küce kapisina gidip gelen bütün yollarin görüsüp bulustugu kavsak duragiydi. Tom Braks, Zagor, Teksas, Swing, Tommiks cizgi roman kovboy hayal dünyasinin ikinci el piyasasi, kazancilar carsisinin hemen ön ayaginda kervansaray bilardo salonuyla Cüce Ahmet´in devamli tavan sacaklarinin altinda kestane kavurdugu Büyük Sinema arasindaki bosluga gelisigüzel yayilmis, cipcirkin Amerikan gidisatinin iyi yürekli dogru dürüst cizgiroman kahramanlariydi….
Ne cok beklediydik Maryo`nun Kuslari ardindan Cin seddine Attilla`nin özel buyrugunu yahut devlet dilegini götürüp iletmek üzere kar kis yaz bahar demeden at eyerleyip dizgin mahmuzladigi cumadan cumaya ancak cizimini yetistirebilen,piyango bileti, pilastik top, kibrit, gofret, büber, patlican, jilet, tarak, findik, fistick ve gazete tezgahina iliskin Sezgin Burak`in; Tarkan`ini…
Her söz baloncugunu harfi harfine süzüp sindirdigim kilimli sedirde kirk yilin basi belki parasini ancak bulup aldigim Profosör Rudi ve Avcilarin reisi Celik bilek´in sadece kapagina bakip ama ( asla ikinci el Büyük Sinema piyasasindan hic mi hic kullanilmis kitap alip okuma aliskanligiin olmadigi )büyülü bir dünyayi görmeye gidecekmisim gibi nefes nefese eve geldiginde ikinci sayfadan sonra buz gibi soguk terler icinde kaldigimi, cünkü kitaptaki hikaye edilen serüveni coktan okumus oldugumu…
Kac kerre attan düsüp…
Kac kere derin kanyonlarda kaktüs yalnizligi cöllerde…
Kac kerre tren postasini, arkansas yolcusunu, kaliforniya sehrini, mississipi yandan carklisini bazan yalniz bazan binlerce ve binlerce kalabaliklara karmakarisik hayal düsler icinde…
Terziciler vardi dükkanlar boyu. Mavi evi vardi muhtarin, Tavukcular, Siremenli, Bahcebasi, Deliklitas ve digerleriher sokak basi sari pirinc kurnalarindan erciyesin suyu akan sadelik ve durulukta evlerin duvar diplerinden mahle cocuklarinin hic gidesi olmadigi büyük civil civiltilar icinde oynayip gülen insanlik okestrasiydi..Oruc zamai iftara yakin saatlerde tüyü yeni yetmeler daha ekelerin etrafinda cevrelenip dolasndigi Top atisini anlatimsiz bir samimiyetle beklesir dururlardi…
Sinema dedik de…
Cogu zaman matinesi karaborsadan satilan ve sokaklarca kuyruga girilip caddelere tasan bekleme sirasindan sonra cay simit kete ve kirinti satan salonda tiklim tiklima dolusup ilk gong vuruncaya kadar baslibasina gecis evresi kendibasina bir alem olan sey, sinema yasayan zamanlar olup…
Alemdar…
Tas
Ogulcuklu
Ve Büyük Sinema kapali gise salonlu balkonlu olanlariydi…
Sahabiye, Gazi Osman, Meydan…Yazlik…
Istasyon sinemasi Yari Acik giseli matineliydi….
Söz Seyit´e gelecek de…
Seyit Kim mi…?
Seyit esmer kara kurrasi, tifil ama tiknaz degil, bize göre yasinin cok ilerisinde bizi suya götürüp susuz getirecek olan, gördügü filimleri kendi yumruklayip hovardalik ettigini sanmasak bile bize evire kivira alip kabul ettiren, Gurdenli Cilli Ahmet`in hem can cigeri hem de Bas belasi Seyit…
Iki devre önceydi bizden, kala kala bizimle ayni sinifi sürünüp sürüklüyordu bu sene. Cancigeri Cilli ahmet , hollandadaki babasi`in Düvenönünde okumasi icin kiralayip tuttugu iki gözlü evde köyden gelen ebesiyle beraber kaliyordu.
Hulasa Ahmet´in babasi oglan okusun diye ebeye Gulden yolluyor, Ahmet ebesini allem kallem evirip kiviriyor, zaten okumayi coktan tavana asmis olan Seyit´le her saat her gün pastahane, kahvehane, kantin, konser, sinema keyfini gicirdatip alem sürüyordu..
Fethi Clikbilek, Fahri Soykan, Pakize Pektas, Suna Soysal, Kasim Okut, Baki Somyürek, Necati Caliskan, Güdük Naci, Muammer Caglar, Sule Yilmaz, Zeki Ceran, Ülkü Akad, Halil Uslu…ve adi unutulmaz daha nice ögretip egitenleri, Kadi Burhanettin Orta Okulu`nun ögrtmenleriydi. Okuyor bahanesine burada eve gidip gelmekteydi Seyit.
Turgut denen beti bezi kül gibi soluk, sessiz, silik, sinik neredeyse cok mecbur kalmadikca kimseyle selam kelam dahi etmeyen ama her dersten ve özellikle matematik bilgisayar bilmecelerinden biz sadece tahtaya yazilani deftere zar zor cekip tasirken O´ ögretmenin bile olasi ettig hatayi aninda düzelten on numara ve hatasiz makina kafa ögrencisiyken sinifin Seyit…
Seyit heycanlandimiydi dudaklarititreyerek konusurdu. Okulun Yavrukurt ve Bayram müsmere takiminda ölse bile eksik olmayan borazancisiydi. Yilda otuz gün mazeretli olmanin fazlasiyla okula kaytarip gelmemezliini ikide bir dedesini pürzahmet evden okula getirerek `aha dedem sahit ona hastahanede refakatcilik ettim, harman yostum, duvar ördük, agac devirdik…` ..gibi gibilere mazeret ortagi ederdi.
Boyu sipsiska oldugu halde en arkada bizlerle beraber Cilli ahmet`le birlikte oturur, en son kimi devirip el aman dilettigini ve Müzik Ögretmeni Sule ile `senden daha yakisiklisini düsünemiyorum´ diywsinden arasinin belki yakinda dedesini dünür gönderecek sevgili mevgili cinsi kadar iyi oldugunu baya ugultulu gürültülü bir sekilde yanindaki Cilli Ahmete anlatirken kendinden gectikce gecip gitmis olacak ki…
Halil Uslunun dersiydi…
Halil Uslu genelde saskin sessiz Türkce dersi anlatan ögreten biriydi. Fakt o gün Seyidi ikinci defa bile uyarmadi tahtaya, yanna cagirdi. Cagrilan yere giderken deeee seneler evvel terzilenmis küf yesili ceketini iliklemeye kalmadan gökten gürleyip inen yildirim gibi Hlil Uslu`nun gövdesi pire kadar Seyit`in üstüne cullandi. Birden göz gözü görmeyen iri kol ve bacaklar birbiri ardina gözümüzü dondurup nutkumuzu durdururcasina toz dumanlara büründü. Gürüldeyip gümbürdeyen darbeler hinca hinc birbiri ardina nasil nereye ugradigini bile bilmiyordu. Seyit ezildi, Seyit kücüldü. Seyit un ufakken ufaktan ufaga tümden silinip gözden kayboldu…Adam, yani Halil Uslu derdi kederi neydi ogün bilinmez ama biz kendini hic tnimiyan haliyle yüklendikce kükredi, kükredikce yüklendi, zivana zifir zangur zungur….onun tüm sinifi esir alan ugultulu nefesi kapladi kusatti her yeri. Seyit bitti gotti sndik. Halil Uslu zingir titriyordu…Zil calip tenefüse vaana kadar seyidin tiftigini attirip ipligini söktü adeta…
Fakat Seyit….
Seyit sürüne sürüne geldi, yerine, Cilli Ahmet`in yanina sokuldu oturdu. Tenefüs olur olmaz….
`nasil ama dedi…`
`gördünüz degil mi, nssil sma hareket cektim, pirttim Halil Uslu`nun elindenkolundan…adamin nefesini kestim gördünüz mü nasil hareket cektim adama….lan Aamet bi böyük cay iki simid isterim habering ossung …! `…diyen Seyit…
Ille Merasimsel ve odalardan ibaret yüzdeyüz makina kafali BASARIYA kilitlenmis soguk, soyut yalniz, yabsnci duyumsuz, duyarsiz, hissiz, hayalsiz bir dünyanin aksine, adi adresi INSAN SEVGiSiYLE dopdolu olan bir dünyanin, Arkadasligi Kardeslige yakin, hatiri ve hatirasi kaslbe yazili ölmez silinmez günlük ülistaniydi…
Orada yollar yollara, sokaklar evlere, evler horantalara ve ahbap yarenlere gidip gelen, insanligin en islek yürek yakinligina mahal ve mesken kuruyordu..

Seyfi Karaca…………..Ocak / 16
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Seyfi Karaca