Şiir Tutkusu

Menü

Güdük İskendercilik

Mikenlerin veTrakyalıların Defini dürdükten sonra son kalanlarını Anadolu İyonya' sına süren Makedon-yunan karma topluluğundan bileşimli Aristo okulundan doğup büyüme 'Büyük İskender ' antikacılığı, her istilacı yayılmacılığın karakterinde olduğu gibi, bir taraftan kendi iç çatışmalarını birikmiş iltihap boşalmaları misali dışarıya akıtarak ıslah ederken, bir taraftan da içtikçe azan zafer sarhoşlulunun demini ve dozunu yeni istilalarla doyurdu.
Doğu-batı ayrımcılığının nicelerce kıyım ve yıkıntılar çöplüğünden gıdasını aldığı insan can pazarı pahasına çizilmiş olan atlası bütün yaşamı boyunca ayık gezdiğine hiç rastlanmayan İskende Yunan-makedon karma takım kafacılığıyla temellendirildi. İskender ve sonraki hüraka; felsefede, ilimde, bilimde, mimaride, ziraatte, toplumculukta, görenekte, gelenekte ve hatta inançta, Doğu, Uzak Doğu, Afrika Kuzey'i, Orta Doğu, ve Anadolu coğrafyaları üzerinde gelmiş geçmiş bütün insanlık birikimlerinin Pers'lilerle doruk noktasına eriştiği zenginliği son zerresine kadar yağmalayıp, nice sonra esir düştükleri Roma'lılara peşkeş çektiler. Bu kostak servisin içinde Hint kumaşı da vardı...Kibele de...Medusa da...Hattuşaş sarayı da...Babil bahçeleri de...Truva kalesi de vardı.
Büyük toplulukları hükmüne bağlayıp, ne günü ne miladı belirlenmemiş sonsuzlukla hükmüne bağladıklarını hiçbir koşulda buyruğundan çıkmaksızın bağımlı ve boyun eğimli fedailiğe daim kılmak için, sadece tabiatın sunduğu kaynaklar yetmemektedir gazaba gelen azgına. Bu yüzden hiçkimsede olmayanı ve hiçbir yerde bulunmayanı özenir daima güç ve iktidar sahibi olmaktan geçen kıyım kıyametlik arzusu. Ki, bunun en bariz adı : Tanrısal olgudur. ( erşilmez, güçlerüstü, insanüstü, ayrıcalıkların ayrıcası, isterse görünürv isterse görünmez, gönlünden ne geçiyorsa onu yapan ve hesap sorulamayan, sınırsızlığın bile ötesinde, zamandan sorumsuz, ölüme hesap vermeyen, her ne yapar ederse herkesin kabulü, vs..vs...)
İşte bu ayrıcalıktır, aklı bozulan her insanı cezbeder ve bu gücün kendinde olmasının kumpaslarını tezgahler herpahaya heryerde. Gılgamış'ın sadece krallıkla yetinmeyip ölümsüzlük ırmagına azgın kürekler çekerek kayıplara karıştığının ve bir daha kendisinden haber alınamadığının sebebi bundandır.. Kızıl Erikson'un da delirmiş okyanus sularına yelken salladığının sebebi bundandır, ( onu asırlar sonra telleye telleye sanki cep telefonundan arayıp buldular Vikingler ) Homeros' un İlyada 'sının da dillere düşüp destan oluşu bundandır....
Sebep o sebeptir ki, insan bu hinoğlu hin arzuyu kafasında didikleyip kurcalarken elleriyle farkında olmadan çal çamurlar yuvarlar. Bu dalgınlıkta meydana gelmiş olan şekillere kafasında kilitlediği çılgınlığın derbederliğini yükler. İşi yolunda düz gitmeyen zamanlarda oyalandığı bu tılsımlı zaman öldürme ladesinin etrafına mumlar yakarak sihirlilik donatır içine düştüğü matem havasına. Sonra yaygın ve takıntılı bir hastalık reçetesiyle dokunan heryeri bulaştırır bu yollu hükme bağlanmışlığa..Yani insan; kodlandığı bütün hır, hırs, ihtiras, etkin olma, yetkin olma, hakim alma ve hakim olma dürtülerini en sağlıksız kanallardan doyurmak için tekçilliği ön plana çıkarır...Yalanla yaşamayı özendirir. Yanlışla yar olmayı şartlar. Çoğul olanı ben merkezli kaçaklara saplar.Kısacası çoğunluğun düzen ve nizamını herkesce yaşanılır kılan kutsallıklardan silip süpürerek yaşamsal dengeyi, bencilliğinin ihtiyaç duyduğu Tanrılaşmayı uydurup icat eder kendi kendine. ( tıpkı kilise İsa' sının duruma göre kral. Yetmedi oğul. Yetmedi kutsal ruh. Yetmedi baba...oluşunun bir taşla bin kuş vuran avcılığı gibi )
Yani duruma ve şartlara göre herkes adına ortak hayat paylaşımının yazılışından bilwe bile ve inatla aksini okur bütün büyük toplulukları, gücü ve evrensel zenginliği sınırsız ve sonsuzca tek elden yönetme arzusundaki sapkınlık. Her türlü ayrımcılığın kökeni buradan urlanıp ürelenir. Büyük savaşlar bin türlü zulmeden soygun, vurgun, sömürü ve öldürünce hesap sorulmayan kendilerine göre uygun uydurulmuş ve kanla kirle elenip süzülmüş ' Dinler Arası Diyalog' merkezli tanrılaşmalarını buralardan ütüler, cilalar, yontar, şallar, şalvarlar, tüller, türbanlar...ve ona tapınanlara salgınından kolayca kurtulamayacakları kusuntu olarak tabutlar..Her türlü Bizans madiği, İngiliz oyunu, İspanyol kaması, Alman makineli tüfeği, Rus ruleti, Çin sopası, Japon harikirisi, Amerikan tomsonu ve ajanlığı...bu niyete özel modalanmış maket modeldir.
Ve insanlık, Homeros' un Truva'sınından ötürü aklı estikçe yazılan öykücü mü..? Doğu –batı ayrışmasını kayda geçen atlasçı mı..? Koparılmamış takvimlerin ilk tarihçisi mi..? ...olduğuna deriiiiin düşüncelere dalıp dururken;
Şilman denen biri gelir. Açıktan açığa her bir 'Altına Hucum' kıtalar keşfinde olan üstün tanrısal güce erişmenin ara kaynağına akılbozanları gibi define avcısıdır. Anadoluyu didikler. Yunan ada-sahillerini deşer. Tıpkı Kolommbik Kristo'lar gibidir umduğundan da daha fazlasını ele geçirdiği Amorti Şilman'ın. Hatta Homeros'tan bile fazlasına tanıklık eder insanlık tarih ve zenginliğinin. Ve Şilman bütün bu değerlerin ait olduğu yaşanmışlıklara ve coğrafyalara kendine göre ayakta uyutan dinler uydurur. Öyle ki, İskender'den sonra ikinci defa özel donanımlı şovalyeliğiyle doğuyu batıya yağmalayandır, Alman Şilman...Şimdi kutlu bir yarıtanrı gibi, yağmaladıklarının kapı bekçiliğini yaptığı Berlin müzesinde, adeta kahramanlık heykeli dikilidir.
Büyüdüğü idda edilen Çin ekonomisinde bile yüzde yetmiş hisse payı olan ve kısa bir süre önce : ' hiç kaçarınız ve çareniz yok, biriktirdiğiniz para kesesini açıp biz ne kadarına ihtiyaç duyuyorsak okadar bizden alıp harcayacarak rahat nefes almamızı saylayacaksınız.!' ..emrine kuzu kuzu boyun eğdirten Şilman kaçakçılığından Dinler Arası Diyaloğunu yepyeni suratıyla formatlayan bugünkü Küresel yağmacı tanrısal güç ve bu güce bağlı ve bağımlılık yemini eden biri...Türkiye talihine çöp çekercesine biri var ki hele biri.....
Sonradan sonra noktasına çıkmış ...Ben şeşi yeke eş-boş Bop başkanım diyen ve bütün yaşam takanaklarını dünyayı soyan ve sömürenlerin dilenciyken daha bir dilenci durumuyla sakata bağlayacağı borç vermeleriyle düzelteceğine toplumunu avanaklayan biri....:
' Ey Standart and Poors' ulan bak kızdırma beni, batık Yunan' a kıyak çekerken , bana niye gıcık gidip geçersiz not kırarsın...gelmeyim ulan bak..! '
Durup dururken Suriye şartnamesine koşulsuz parmak kaldırandan anlaşılacağı üzere, ülkesinin en az Yunanistan kadar iflasta olduğunun ( hatta notu Yunan' dan daha kötüye düşürüldüğüne göre durumu da daha vahim olsa gerek ) farkında bile değil demek ki..!



Seyfi Karaca.......Mayıs / 12
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Seyfi Karaca