Şiir Tutkusu

Menü

Geçmişe Özlem

Hiç gecenin bir yarısında
Buram, buram terlediğin anda
Çıkıp ta bir köy evinin damına
Türkü dolandı mı hiç diline
Söyledin mi hiç esen yellerle beraber,
Göz kırpıp, selam veren yıldızların altında
Sadece ay ışığında
Etrafına toplayıp konu komşuyu
Masal anlattın mı hiç çocuklara…
Tek eğlencenin masal olduğu yıllarda
Götürdün mü umutlarını
Kaf dağının ardına
Dövüştürdün mü koskoca devi
Keloğlan, keleş oğlanla…
Üzeri bezle örtülüp soğumasın diye
Kenarda bekletilen demini alsın diye
Çay içtin mi hiç, mavi emayeden çaydanlıkla
Hüpleye hüpleye…
Babaannen sandığından çıkarıp cevizleri
Önüne attı mı?
Hepsini sana kırdırıp
Artanını da bayramda elceğizleriyle yaptığı
Baklavaya kattı mı?
Var mıydı mantar tabancan
Hem de iki tane mantar alan
Daha mantarı takarken
Patladı mı hiç elinde…
Sıçradı mı elbiselerine, gözüne
Annen dedi mi hiç
Bakmazsan öyle olur sözüme…
Hiç eşeğin sırtına binip
Her gün tarlaya gidip
Buğday biçtin mi?
Köy harmanının olduğu yerdeki pınardan
Hiç buz gibi su içtin mi?
Akıta, akıta ağzının kenarlarından…
Akşam tarladan dönerken köye
O uzun hava dolandı mı diline;
“Akşam olur tepelerin ardından,
Bana gelsen ölür müydün acından”
“Yeğin olur bizim elin ekini
Top, top olmuş Meyro kızın kekili”
Kaybedip de kendini, tarlalarda
İçindeki korkuyu yenmek için aslında
Gecenin karanlığında
Türkü çağıra, çağıra
Döndün mü köye…
Bazen de buğdayı un yapmaya
Gittin mi o suyla çalışan değirmene
Saatini kaybettin mi kolundan çıkarıp
Dalınca oyuna,
Dedenden azar yedin mi hiç
Başını önüne eğip…
Kuzuları hiç aldın mı eline
Hiç baktın mı kömür gözlerine
Nasıl sokulur annesine…
Sabahleyin kalktın mı hiç ezanla
Bal getirdiler mi hiç koskoca sahan la
Hiç koyun sütü içtin mi?
Daha yeni pişmiş, dışı kapkara kazan da
Bazlamayı hiç gevrettin mi?
Ocağın kenarın da
Doğradın mı gevremiş bazlamayı tarhana çorbasına…

Bu anlattıklarımın sonu gelmez
Boşuna beklersin
İçini burktuysa biraz,
Anladım,
Bizdensin…
Biz emsalsin…
Çocukluğunda televizyon bilmeyen,
Lastik ayakkabıdan başka, ayakkabı
Bayramdan başka yeni elbise giymeyen
Her türlü oyuncağını kendisi yapıp
Oyunları da kendisi icat edip
Oynayan takımındansın…
Telden araba yapıp sattın mı?
Çamurdan Radyo yapıp
Antenini de kurumuş buğday sapından yaptın mı?
Üstelik
Kendin çalıp, kendin dinledin mi?
Hem de en sevdiğin şarkıları…

Gel şimdi bu anlattıklarımla
Şimdiki gençliği kıyasla
Çocukluğu kıyasla…
Evvelden kız çocuklarının bebeği bez di,
Al sana! Şimdi her taraf, Barbi, Sindi…
Oyun mu oynuyor çocuklar şimdi…
Nerede kaldı evliliğin ilk provaları evcilikler,
Neredeyse şimdi çocukken evlenecekler…
Derler ya hani
Tüfenk icat oldu mertlik bozuldu…
Teknoloji geldi ama
Bana göre
Her şey bozuldu…
Ne ebemin yaptığı ayran kaldı, ne yoğurt
Artık her şey gübreli
Ekoloji yi unut…
Toprak ana bile bıktı belki
Nazlanarak veriyor san ki
Önceden ‘Ter’leyen yoğurt
TEREYAĞ olurdu
Şimdi marketlerde görüyor çocuklarımız
Süt ve yoğurdu…
Peki, böyle olması
İyi mi oldu…
Hayır, hayır…
Bana göre hayır…
Vücutlar narinleşti,
Hastalıklar yerleşti…
Herkes midesin den rahatsız
Çünkü belli değil çoğunun yediği…

Tabiat bize halâ veriyor, her şeyi
Ama biz bozuyoruz çevreyi…
Gençlerimize örnek
Nasıl olunacaksa olalım
Onları koruyalım…
Dünyamızı yıkmayalım,
Yeniden yapalım…
Bu şiirimde istedim ki
Anıları yaşatalım
Bu günü
Geçmişle kıyaslayalım…

26.05.2007
Necati ŞİMŞEK
Ankara
Necati ŞİMŞEK157 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Necati Şimşek