Şiir Tutkusu

Menü

Fitil Fünye

Adını koymuş ama bir türlü sakat doğumunu tamir edip sağlıklı gelişimlere umut ve gayret sarfında bulunamamış külüstür hurdacısıdır 'Batı Demokrasisi ' denilen garabet. Niyesini nesini çok uzun kafa karmaşalarına sürüklemeden bir iki cümlecik söz hakkımı kullanıp hemen oraya yüklemlenen bir yere bağlayacağım konuyu.
Sokakta, çok cellatlıklara tepeden tırnağa belasını giyinmiş silahlarla donanmış biri, çıkıp elini kolunu sallayarak sıradaki mahşeri kıyametler çıkaracağına meydan okusa, değil demokrasi, oradaki hükmeden yapısı ne olursa olsun ' Devlet ' denen şeyin niye varlığı sorgulanmaz mı ?
İşte böyle bütün buluşu temin edilmiş ve edilecek olan silahlanmaların en kahpesini sokaklarında yasal kanunlarla zırhlandırmış uzaktan seyrederliğiyle, elini kolunu sallandıran rahatlıklarda gezdiriyor 'Batı demokrasisi . ' yedeklediği gücünü .
Bu silahın adı; bütün gelmiş geçmiş nükleerlerin de başmühendisi durumundaki ayrımcılık ; dışlayıcılık, sömürgecilik, eşitsizlik, haksız-hukuksuzluk....gibilerle altyapısını donanan ve yüzmilyonlarca ölüm zulüm vahşet yıkımlarının bizzat sebeplisi durumundaki KAFATASI IRKÇILIĞI' dır.
Bu nükleer azgını şey, sözümüna bugün bütün bir dünyanın koşulsuz tek seçeneğe kapütüle olduğu Batı Demokrasilerinde, yine herkesin lafın gelişi kendini özgürce ifade etmesi adına kanunca düzenlenir ve zamanın gerekliliği oranında inceden inceden kullanılır.
Bugün bu coğrafyalarda işler durumdaki hayatta neredeyse yarıdan fazlaya söz sahibi olan bu kamusal salgın, hakikaten de zamanı behrinde Hitlerin nükleer silahlarını üretmek için hapisane koşullu labaratuarlarda canla başla gece gündüz mesaisi yapıyordu. Hitlerin propaganda köpeği Göbbels, 'Wunderwaffe' diye ağız salyalı bağrışlarla, yakında piyasaya sürülecek olan 'silahların silahını' kusup köpürüyordu aklını beyninden sıyırıp, militarist kafatascılığına uyuşturdukları topluma.Dünyadaki ilk 'V2' kodlu sınırlarötesini vuran füzeler burdan doğdu. Einsteinin ondan evvel davranıp Atom bombasının formülünü Amerikaya sızdırmasıysa, her ne kadar insanlık adına o günler itibarıyla bir şans gibi gözükse de...Aslında Mısır sürgünlüğünden kavmini azada kurtaran Musa gibi duruyor sanki olay.
Çünkü...Savaş bittiğinde bütün nükleerler üzerinde çalışan Alman bilim adamlarını Amerika bir yandan, Sovyet öte koldan..kapış kapış ettiler...Rusya merkezli eksenin (ve bir zamanki yakın ittifakcısı Çin'in ) Nüklereere kavuşması bundan doğdu. Ayrıca Amerika Einsteinden aldığı ödüncü çıkrortağı İsraile vermekle ödeşti.
Ne gariptir ki...yarım yüzyılı aşkın kafa kafaya kapışmaklı 'soğuk savaş' devri, tıpkı Hitler pisikopatının bilimadamlarını resmen hapisane koşullu labaratuarlara kapatarak dünyanın işini tek düğmede bitirecek proğramlara çalıştırdığı gibi, bugünkü 'Batı Demokrasi' sinin patronajı da ( Amerika başkanlığındaki Nato) seksen başlarında bütün sanayisi gelişkin ülkelerden en gözde fizik, kimyager ve mühendislerini gözetim altılıklara zindanlayarak, tabanca tüfek meraklısı Kovboy-artist Reagana 'yıldızlar savaşı' projesini sahneletmekle son buldu. Bugünkü füze kalkanları ve o seriden ad alan bütün kapsamı geliştirilmiş canavarlaşmalar bunun ürünüdür.
İkinci dünya savaşı bittiğinde yüzbinlere yakın insanın yemeden içmeden kesilip, kapı pencere menteşelerine varıncaya kadar eritip silaha yatırdığı ölümler makinasının biri olan KRUPP 'un arka alanlıklarında yine onbinlerce düzen maduru zorunlu çalıştırılanların işleri başında yıkılıp öldükten sonraki toplu mezarlıkları bulundu.
Savaştan sonra, geride kalan dayanılmasız acı, çekilmesiz çile, insana ve işgücüne duyulan ihtiyaçtan dolayı..Haklar ve hukuklar düzenlendi...
Buralardan bulduğu hayat damarlarıyla bir nebze olsun gülümser anlıklar yakalayan insan, kısa sürede harabını tamir etti, üredi, çoğaldı...
Fakat yaşam sanatını açgözlülük ve kuduz kudurganlığı üzerinden taaa yüzyıllar evelisi acı ve kör bir damardan kuran hükümranlık..çok geçmedi o arsız damardan yine hortladı, yeniden hizaya getirilmesi gerektiğini beyan etti dünyanın..Bu ilanla, terörü, yerel savaşları, acımasız soygunları...bir bir tertipleyip ve yine kendi kaçınılmaz kurtarıcıya dayatarak eşitlediği çıkmazları, tüm dünyayı zıngır zıngır tabiyete titreten tutuk evine dönüştürdü.
Bu arada, neredeyse tamamına yakın yazar ve şairlerinin batı kumarhanelerine uğramayanı kalmamış, ama hep onların aferinine inciler dizen tutsak hayalperestlerin özgürlükten yana attıkları naralar ayyaşkeşhenesiyse çoktaaan çökmüştü.(Bizdeki Necp-Nazım serisinde olduğu gibi)
Şimdi net bir yirmi yılı var ki, neredeyse ölsün gitsinlere kesintisiz hak ve hukuk budanması yaşanmaktadır bu.... dünyayı kendine hayran eden 'Batı Demokrasisi' hurdasında.
İnsanlara adeta 'verdiğimiz kırıntıları beğenmezseniz çeker gideriz tümden telef olursunuz' dehşet salınımlarıyla hayatlarını mengeneye almaktadırlar. İnsanlarsa gün gün kaybettikleri yaşama duyarlı reflekslerini yabancılaştığı oranda yerine tayin edildikleri salaklaşma ve avanaklaşma profilini iyiden iyiye özümsemiş durumda.
Yani sözde GLOBAL geldi güzelleştik dedikleri şey, bugün bütün dünyayı urgan altında kolayca düğümlemenin ta kendisi olurken, buralarda da (Mesela Almanyada sekiz yıllık sadece patron klübünün arzu ve isteklerine kalça kıvırtan YEŞİLLER, sanki başka yokmuş gibi ilerde kurulacak yeni hükümetlere daha şimdiden antreman ettirilişi gibi ) kimi seçersen seç...Aynı seçeneksizliğe geliyor kesat..Sözün kısası, kime ne kadar ihtiyaç duyarsa ona duyduğu ihtiyaç kadar yaşama hakkı veren...Alın size 'Batı Demokrasi.'
Bizde ise zaten herşey foya, çalıntı, gölgenin gölgesi durumu muhal..Yani batıda bile olmayan Demokrasinin hayaline haykırıcı, topladığı bütçenin yıllarboyunca çok fazla açığına borç yığanıyla, her türlü satılığa çıkan hacizlik halini övünçle insanlarına kodlayan...
Borç harç elde olanın büyüğünü yandaşa...dilencilik payını da kendini pir diye uman garip gurabaya...her iki tarafı da ucu ortası çoktan kopmuş iplerde oynatarak...
Kazzık gibi Atom başlıklı füzelerin ülke bağrına yerleştirilmesi Pazar ediliyor gellecekte buralarda çok dalevereleri dönecek olan 'Batı Demokrasi' sinin elaman keyfine şimdi şu anda...
Demokrasi dediğinse, kim nide, zaten gölgenin gölgesinden vakit öldüren bahisti.


Seyfi Karaca.......Kasım / 10
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Seyfi Karaca