Şiir Tutkusu

Menü

Dilli Dagarcıklı Türkce Sevgililigi 6

Cagdas Türkiye Türkcesinde cesitli kelimenin en bölünebilir durumundaki fiil veya isim soylu köklerine getirilen yapim veya cekim ekleriyle yeni sözcükler üretilir. Kökler genelde tek hecelidir ve gerek yapim veya gerek cekikm ekleriyle yeni kelime kelime üretirken köklerde varolan mevcut sesli harfin fonetik uyumuna göre , yani kalinlik veya inceligine göre eklenentiler de ayni devamliligi sürdürür. Mesela `Kuskonmaz` kelimesinin kök ü Kus isim soyludur. Devamindaki ko- yapim eki bir diger yapim eki `na` dan `n`harfi seklinde kaynasarak ( `konamaz `daki a harfi düserek ) kon seklinde devam edip ve en son kelime bitisigine `maz`olumsuzluk eki getirilerek yeni kelime türetilir. Fakat istisnai olarak -yor, -ki, -leyin, -ince, -imtirak-ken ekleri bu kök seslisine göre uyum saglamanin disinda kalan ve genelde hep Fiilimsiler sözcük yapiminda kullanilan eklerdir. ( bili-yor, gece-leyin, aci-mtirak, susar-ken, gecik-ince gibi ). Yardimci ekler –su, -si, -sü…sayi sifatlandiran ekler , -ar veya er araliginda noktali `s`harfiyle mümkündür ( altmi-sar, yetmi-ser gibi )
Bugünkü haliyle Türkiye Türkce`sinde yaklasik ikiyüz elli ila ücyüz arasinda ek vardir.
Türkce`de yapilarina göre `basit`` , `türemis`, ve `bilesik` olmak üzere sözcükler üc gruba ayrilir. Èl, göz, kas, tas, tut, bul ..gibi kelimeler basit…
El-diven, , tas-inmak, tut-unmak, gez-inmek…gibi kelimeler türemis kelime…
Tas-kafa, bas-sogan, ayak-kabi, kapi- kolu, boyun-bagi, kol-saati…..gibi kelimelerse iki kelimeyi bilesik kelime haline yapan yeni kelime yapima örnekleridir . Sözcükler görevleri ve anlamlari bakimindan ayrilip gruplandirilir. Görevleri bakimindan sifat, zarf, amir, baglac, ünlem, fiil, isim, edat seklinde sekiz kümedir. Anlamlarina göre ise Genel veya özel, Soyut veya Somut ( canli veya cansiz ) gercek veya mecazi sözcükler diye üc gruptur.Insan, atlet, eskici, bakkal, berber genel,izmir ise özeldir.
Masa, sandalya, cicek, deri, tunc, boru terazi sumut; sevinc, hüzün, akil, hayal, denge, vicdan ..gibi sözcüklerse soyut olanlardir.
Kelimelerin gercek anlamlari disinda ona nitelik kazndiran baska tanimlama mecazi anlamlidir. Bu yol gidis gelisli cümlesindeki yol gercek anlamini, gidis gelisli ise mecazi ad kazandirma tanimlamasi yapmaktadir.
Kelimelerle kurulan cümlelerde özne, tümlec ve yüklem seklinde kurulup siralanir. Cümleler de kelimeler gibi basit, bilesik sirali rivayet, sart ve cümleler seklinde adlanip gruplanir. Cümleler, betimleyici( tasfir kurgulariyla) , tartistirmaci ( okuyucunu düsüncesini ve kanaatini etkilme yolu secerek , öyküleyici ( okuyucuyu anlatimin veya anlatilmak istenen olayin derinlerine cekmek dilendiginde) , ikilemeler, deyimler, tamlamalar, ata sözleri cesitligiyle anlatilir.
Tek nokta; cümlenin bittigine, kisdaltmalara, sira gösteren sayilara, tarih yazimina konur.
Iki nokta üstüste; ( : ) baskasindan aktarilanlar icin ya da konusma cizgisinden önceye konur.
Virgül ; es görevlileri ayrmada, uzun cümlelerde, vurgu yapilmasi gereken hallerde, aktarma cümlelerinin sonunda, arasöz ve ara cümlelerin basinda kullanilir.
Noktali Virgül ; ( ; )birbirine bagli ama her biri kendi icinde bagimsiz cümlele ayirimlarinda, iki cümleyi birbirine ve , ama, fakat, cünkü, anak, ne var ki, bu nedenle gibi baglaclarda kullanilir.
Üc nokta yan yana ( …) birtakim örnekler sayildiktan sonra v.b anlamina, herhangi bir nedenle bitmemis ümlellere, bir metinde yapilan alintilara, söz sirasinda söylenme istenen ama kullanma sakincasi yüzünden ima yapilan kelimeler yerine kullanilir.
Sira Nokta ( ……..) söylemeden gecilen satirlara
Ünlem isareti ( ! ) heybete veya cigliga, söz sirasinda ayrac icinde kücümseme, yerme, alay gibi duygular yerine kullanilir.
Kisa Cizgi (-) satir sonuna sigmayan hece ayrimlarina, ekler yerine, ara sözlerde ayrinti saglayacak cümle giris cikislarina kullanilir.
Uzun Cizgi ( _) karsilikli konusma yerine kullanilir.
Parantez ( ) bir cümle icinde aciklayici bilgi yerine , maddeleri siralarken parantez kapali hali kullanilir.
Cümle kurumu sirasinda –ki, -de,- mi, ekleri `soru` `cünkü` veya `dahi yerlerine kullanilan eklerdir.
Bilgi, arastirma, durum saptama, iveri toplama, bulgulara göre yorum, yoruma göre özet ve cikarim, hazirlik, yöntem, yol, önemlilik siralamasi, örnekleme, kiyas, kaynakca, eleme, tarma, inceleme, lgi uyandirma, iliski arama, güclügün sezilmesi poblemin tanimlanmasi denencelerin veya amaclarin belrlenmesi toplamina gösterilen hassasiyetle, anlatilacak olan konu hazirlanip derlenir ve toparlanir.
Milli Edebiyat, yikildikca yikilisi sürecini cogu zaman öldürücü baskilarla, sorunu cözmenin temel ihtivasindan yoksun günü gecistirici soyut ve sekilsel degisimlerle ve agir vergilendirmelerle hepsinin yetmedigi yerdeyse ortaya cikan isyan yahut catismalari yine cogu zaman önde gelenlerini devlete ortak olma mevki ve makamlarina getirermelerle önleyip üstesinden gelmeye calisan Osmanli cözülüs ve cöküsü beraberinde gelen bircok sosyal topluluklarin yikici catismalar sonrasi devletten kopup kendileri devlet kurmasi sonucu, Türklügün ve Türkce`nin hassasiyetini koruyup kurtarma adina Necip Asim,Veled Celebi, Emrullah Efendi, Ahmed Ferid,Bursali Tahir Bey, Mehmet Emin Yurdakul, Yusuf Akcura, Tunali Hilmi, Ahmet Agaoglu gillerle baslayan duyarliliklarla filizlenip gelisimini sagladi. Jön Türkcülük, buna dair tasinmis olan hassasiyetin sorumluluguyla her türlü duyarliliklarini ikinci Mesrutiyet kapsaminda ortaya koymaya calisti.
Böylece olusum ve gelisim kivilcimlari atilmis olan insanin kendi yasam hassasiyetleriyle onurlanip özgürlesen özgüvenli algi ve duyum iradeliligi, Milli Edebiat temelinde hayati zemin alanini bularak Ömer Seyfettin`in Selanikte Cikardigi ve aralarina Yahya Kemal Beyatli, Ziya Gökalp, Mehmet Akif Ersoy, Yakup Kadri Karaosmanoglu ´nun da( Bes Hececi`ler) bulunup katkki sundugu `Genc Kalemler` dergisiyle düzenlilik ve süreklilik kazandi. Yaklasik ayni duyarliliklar temelinde Bes Hececiler`i otuzlu yillarda Ziya Osman, Yasar Nabi, Cevdet Kudret, Kenan Hulusi,Muammer Lütfi, Vasfi Mahir … giller Yedi Mesaleciler olarak Cumhuriyet Dönemi Cagdas Edebiyati kapsaminda izleyip, günümüze kadar gelen söz ve yazin dilinin olusup gelisimini saglamada katki sundu.
Amansiz yikilisin sonrasinda gelen isgale karsi ATATÜRK yürekliliginde varini yogunu ortaya koyarak yasamin bütün kaybedilenlerini yeniden kazanma tutkusu, Seyh Edebali`nin kutlu tembihleriyle hayatin izini sürdükce (…ki Seyh Edabali; Bey olmakla kendini asan sorumluluklar sahibi olan Osman beye:
„Ey Oğul!

Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize va’dedilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz.
Oğul!

Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.

İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir...
Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.

Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözüpek) derler.
En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar.. (Bu nasihat Osmanlı’yı 600 sene yaşatmıştır.) İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!..

Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az!..

Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez.

Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın.

Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın...” …akila, bilgiye, ilgiye, yola, bolluga, bereketlilige, güvene kisacasi insana ve insanlik dünyasina büyüdügü gibi, bildirilen yüce erdemlilik sahibi duyarliliklardan uzaklasma eksilme ve kendi keyfiyetinin bencillik esiri olma yoluna insanligini bozup sorumlulugunu hice sayma sonucunda tipki Selcuklu`nun sonunu getiren külliyen sebeplerin aynisindan, ic kargasa ve istila yumaginda azalmis, eksilmis, kuraklasmis, islemez calisamaz olup ve tükenip yikilip giden dgiderken de yikildignin bütün enkaz külfiyetini ardinda birakan Osmanli`nin yangin küllerinden Türkiye Cumhuriyeti dogdu.
Seyh Edabali, Edabali`nin bildirdigi tembihlerin tam aksine azip saparak yaklasik ayni olus bitislerle devlet carkinin kisisel basina buyruk ve keyfiyetine zimmet mülkü gibi öldürücü ve yikici akil- vicdan yoksunlugunu hükümdarlik makamina veznedar eden Selcuklu yönetiminin devleti tümden yikip bitirici isgal ve sosyal huzursuzluk patlamalarina rehin düsen BABAI ayaklanmasi önde gelenlerinden Baba Ilyas`in talebesiydi…
Atatürk, Seyh Edabali ilim Irfan sahibi yüksek insanlik erdemliliginin ortak duyarlilik ve ortak yürek sahipliligi topragindan izini ve pusulasini bulan Onuncu Yil Nutku`yla :
“Yurttaşlarım!

Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bundaki muvaffakiyeti, Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak, azimkârane yürümesine borçluyuz. Fakat yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz; çünkü, daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. ……
Yurdumuzu, dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi, en geniş, refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız….MiLLI KÜLTÜRÜMÜZÜ, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız. Bunun için, bizce zaman ölçüsü, geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir…… Türk milletinin, yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir. Şunu da ehemmiyetle tebarüz ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin tarihî bir vasfı da, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir……”
…söyleriyle sohbetleserek yüksek degerli insan erdemliliginde hayatin kaygilarini ve sorumluluklarini kendine vazife olarak üstlendigi bedel ile birebir ait oldugu toplumun saglikli, güvenli, huzurlu, iradeli, idrakli onurlu özgü, refah, yetiskin, olgun, bilgin, cesur, ilgin, tutarli, duyarli kendi adina kendisiyle temsil özü sözüne bir kurdugu ülkenin gelecegine yönelik durum tespiti yaptigina;
Genclige Hitabesinde :
Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetln imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dagıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler.
Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur! “
……ölüm –zulüm pahasi zahmetler ve yorgunluklarla kazanilmis olan hava su toprak doga ve insan bütünlügü Türkiye Cumhuriyeti ülkesine hayati süreklilik klazandiracak olan yarisi yapilmis, ama yarisi gelecek nesillerin omzunda yasayacagi özlemler kadar yüküyle beraber duran Seyh Edebali ortak yüreklilik tembihini , aklini, fiksini, yolunu, hukukunu, hakkini, görevini, bilincini, duyarliligini, nasili, nicini ve tüm yasam sorularina bilincini bellegini acarak kolayca gögüsleyip karsilayacaginin kalbinde izi ve pusulasi olan cesareti ve insanligi bilgilendirir.
Fakat yasam kesintisiz ve durduraksiz Hayat hikayesidir ve insan yasadigi sürece bütün ihtimallerin hem tanigi hem de bilinmez mechulü olarak tarihin cogu yerinde tekrarlari ve benzerleri yasadigi cok olur. Cünkü insan daha ziyade herseyin üstünde herseye hakim olma hükümranik dürtüsüne yenilerek kendine ait olmayan bozuluslarla herseyin aliskanligina, hassasiyetine, hukukuna ve hakkina saldirip hayati zora sokar,kitlikkiranlarin eksik, yoksul dengesiz, cöl ve corakligina sebebiyet verir.
Buna örnekle bütün tasinmasi zor zorluklar sonrasinda kurulan Türkiye Cumhuriyeti yasamsal ilkeleri arasinda olan Halkcilik, Laiklik ve DEVLETCiLiK özellikle NATO dünya küresel agma ve sömürü zindan zebaniliginin jandarmaligina üye olmayla insan özgürlüklü Milli olan hersey özelligini ve özgünlügünü yitirip bozilmaya basladi. Yerlestikce bedene saldirip kemirerek icten ice tüketen mikroplar gibi NATO daireli bütün salginlar yillar ilerledikce ülke insanini duruma göre kostüm ayarlayip avutarak uyusturan tepkisiz-duyarsiz güdümlülüge dönüstü. Burada aslinda bütün dünyayi kendine göre katiller korsani ve kiralik dalkavuklar eskiyasi ( cevreci mülayim yesiller, PEKAKA asiret, ve Taliban tantanacilari vesaireler gibi) gitgide tüm insanligi küresel TANZIM8 Tanzimat ) etme ve yikip yakip yönetme fermanlariyla bilgisayar ve cep telefonu ahmagina cevirerek tektiplesrtiren küresel yagma talanciligi, gecmisin bildik tanidik Hacli Sefercilerinin servet ve ganimet avciligi yolundaki her türlü öldürücülere ilim ihtisas eden yepyeni kiliflanmis kiyimlariyla Bacon, Russo, Kopernik,Kant, Leibnitz,Lock, Dekart ve bütün digerlerinin defterini dürüp, ne zindan , ne karanlik, ne aydinlanma hic mi hic… en basta felsefeyi, yani düsünerek kendince davranan kinsan hasasiyetini carmiha gerdi.
Nato ile Türkiye Cumhuriyeti bünesine iltihaplandirilan illet yüklü ayon, giderek ormanlari, dereleri, daglari carpikmyapilasmanin isgal ve talan esiri üretimsiz, issiz gücsüz yetki yoksunu kalitesiligin her türlü haram, zorba, talan, sahtelik, sanallik sogukluk ve soyutluluk yigan yikintilarini evvela en cok Atatürk adina daha sonra ve simdilerde yalnizca Atatürk karsirtligina dekorlayip düzenleyerek tipki cöktükce carpik yapilasmasinin önünü alamayan, carpik yapilastikca tarimi ziraati topragindan köyünden eden, topragindan köyünden ettikce zaten delirmis depresmis issiz gücsüzlüge cok sifirli yiginlarca topragindan köyünden olmus yokluk ve yoksulluklar ekleyen, küresel yayilmacilarin kendilerine göre kukla gibi siparis ettigi hükümsüzlük sahibi ` Her Mahallede Bir Milyoner Yaratma` yalan-dolan afyon cignemlerinden ileri gelen zaman berisiydi.
Bu yolsuz yol gidis hattinda Darbeler indi..
Darbeler bindi..
Adamlar ayarlandi…
Kadinlar sekreterlendi….
Memurlar atandi dervis diyaloglu, Esbaskan pozlu, sarayvilla saltanat hveeslisi dümdüz ve direk…
Gümrügü Avrupa Birligine kapu kulu ettiler, `bu ulusal devletci anlayisi ksfasiyla adam olamayiz biz` lakirtisina yazila yayila dörtkoldan, dörtbir bela sahibi heryandan…ve isyancisini devlete ortak ederek özüm bulma cöküs gekenegini hic bozmayarak( ve gücler ayriligi devlet varligini tek odakliga evirip ceirerek ) , Seyh Edabali insan yürekliligini sayisiz YENi etiketli yikim mayinliligina imha etme sürecini badanaladi ve boyadi, egitimi, üretimi, sagligi, vicdai, hukuku,dili,duyarliligi bütün hyati icine alan etkinligiyle gaspedip ele güne muhtaca koyan ferman günlügünde BOP Hacli Seferciligi yazan tutsak gündem maddeciligi…
Milli Edebiyat tam da bu yikimlardan sonra gelen dogumla kendi hayat özgürlügünü Türkiye Cumhuriyeti Türkce`sinde bulmustu. Hayatin diger tasiyici unsurlari gibi Türkce`de küresel yagmacilarin etkileyen ve eriterek azaltan baskilayii asimilasyonuna ,aruzdur.
Dönecek olursak… Mlli Edebiyat araliginda Mehmt Emin Yurdakul `un
„ Bu topraklar ecdadimin ocagi
Evim köyüm hep bu yerin bucagi
Iste vatan ! Iste Tanri kucagi
Ata yurdumevlad bulmaz, giderim „
…………..dizeleri, `Anadolu`dan Bir Ses Yahud Cenge Giderken` yürek duyarliligiyla gecis döneminin örneklerinden biridir.
Yahya Kemal Beyatli`nin
„ Bir kuytu manastirda dualar gibi gamli
Yüzlerce agizdan koro halinde devamli

Bir erganin ahengi yayilmakta derinden
Duydumsa da zevk almadimislav kederinden „
…..dizeleriyle `Kar Musikileri ` beyiti,
Ömer Seyfettin`in
„Aklimda yurdumda yapilan vurgun
Miskinlikten geldi o kanli bozgun
Dilerim Tanri`dan düsersem yorgun
Olsun duracagim yer mezar tasim
…….dizelerindeki Kosmasi,
ve Mehmet Akif Ersoy`un
„ üc bucuk soysuzun ardinda zagarik yapamam
Hele, hak namina haksizliga ölsem tapamam
Dogdugumdan beridir asikim istiklale
Bana hic tasmalik etmis degil altin lale
Yumusak basil isem kim dediuysal koyunum
Kesilir belki, fakat cekmeye gelmez boyunum “
…………… dizeleri `Asim`dan basligi altinda Milli edebiyata örneklik edenlerden biridir..
Cumhuriyetin kurulusu nve ilk yillarinda sirasinda varolan yikim enkazini bütün kapsayip etkileyen alanlarda yani kisacasi bastan sona hayatin her alaninda canini ortaya koyarak özgün, bagimsiz, yetkin, inancli, diri, uyanik, bilincli, ilgili, sorumlu ve verimli yükler alip üstlenerek ortaya konan hersey ( iletisim, egitim, uklasim, ekonomik, felsefi, kültürel, siyasi, ahlaki, mimari, ticari, zirai, …) katiksiz bir fedakarlik srgileyerek ortaya konup hayata islerlik kazandirilanlar arasinda Edebiyat ve Dil alaninda da güdülen gayretlere yönelik sorumluluklar ortaya kondu. Fakat ierleyen yillarda (NATO intihar iltihabiyla baslayip en son Gümrük Birligi kapitilasyonlarina varan modern Tanzimat Bop yikim projeleri YENI`lesmesine kadar ) yasamin her can alici basligini kusatip küresel yagma mülkü durumuna kosullayan dünya isgal maksadcisi sakldirganliklarin yerli ihmal ekipleriyle birlikte ortak cikar dükkanina özellestirip batmaya ve batirarak bitirilme hedefinde gözetim ve takip altinda tuttuklari Türkiye, her hassasiyetine sorumluluklarindan azad edildi. Üretkenligi düsürüldü. Bilim ilim düsünce kültür egiitim tarim….sirasiyla hersey azalmaya terkedilmeye ve cöllesmeye ezilip bozulup cürütüldü. Yoksulluk yitiklik yoksunluk vekaranlikla bogusaran gün, ülke ve insan harcayan yobazlik arttikca artti. Topraginda gelecek göremeyenler zincirden kopmuscasina altyapisiz sehirleri yikilip yiginlasarak isgal etti. Siyaset bütün bu cöküntü etrafinda dolaplar döndürmenin rant kurumu hsline geldi. Issiz gücsüz karanligiyla bogusan kalabaliklara acizlik hiclik hayalperestlik uyusturuculri hurafelendirilerek herkes kendini düzen kumarkhanesi borsa ve banlkalarin sahibi sandi. Hekes sifirin dibini boylayan yasam kazanci hiclik ve yetersizliklerle dolu milyon milyon sefil kalabaliklara milyonerlesti.Bütün bunlara bagli olarak hayatta karsiligi olmayan iletisim araci Dil, tüm diger sanat kollariyla birlikte birbirinin kurak ve kesat alanlarini kemirmeye basladi.
Agir toplumsal sancilarla kivranan debdebeyi önden arkadan sagdan soldan cevirerek heryer ve herkes künyeden kütüge ayrisip catisan dürtüler güdümlüsü pastahaneye, hastahaneye, kumarhaneye, alkolhaneye,cesetlenip canazelendirildi. Cok konusan ama kimse kimseden hicbirsey anlayip dinlemeyen herkesin kendi kendine dahi kahri cekilmez agirliga geldigi ölüm zulümla artildi hersey. Taraf takim kafaliligiyla herseyin kavram kargasasinda özgün özelligini yitirdigi hesaptan, iflas ettikce carpik yapilasmasini korku, darbe, sindirme, susturma, bezdirme, biktirma, yildirma, yipratma yokedicileriyle ördü depoladi ve kusursuz küresel köle olmaya itirazsiz dümdüz etti.
Sinema, mimari, bilim, egitim, düsünce, fikir, hukuk,tarim, müzik, ulasim, iletisim …gibi Edebiyat da hsddinden fazla bu halli `Her sokakta Yuro-amerikan model markali milyoner yaratma `palavrasina ezildi ve bozuldu. Müzik, medya, market, tren, köprü, tünel alan, bina…hersey günü kurtarma derdiyle olup biten kapip kacmalardan nasip kurtarmak icin serengecti can havline düsmüs kalabaliklarda yani insanligini öldürme yolunda birbirini kirip gecirdi. Herkes takim takma kafaliligina ya agir dramali arabesk kesmekesi, veya etnik-sosyalist fikir patronuna sormadan düsünemez davranamaz monologu, yaht her ikisi, veya hic biri, veya küresl kundaklara sarji sürülü vatanperver muhafazakar milliyetci, veya bütün intikamciligin körükleyip kiskirttigi savas ve sömürü sebekeciler usagi dagin dörkolunu tutup memleketi atese veren gerillaci eskiya…..veya ne etliye ne sütlüye ama heryeri hickimseye birakmayan hepsini birden birbirine karistirip kuralayarak calgi cengi sözyazarcisi veya söze yaziya etek giydirip dürbünlüp tüfek taktirtrak kacali göbekli hamam zurna sefasina dünya turuna cikan turnuvacilikla, bugünkü her sokaginda uluslararasi yagmacilarin hali tavriizi yolu aliskanliklari idraki inanci ve diliyle tümden kapatilip kusatilarak heryeri binbir emekle Türkiye Cumhuriyeti kazanimlarinin tüm varligina Reklam Arasiydi diyecek kadar idrakini ilgisini NATO cinayetli ve git gide ilahi dolgulu ses ve üfürük satan tarikat el arabasinda, mikrofonu marketlesmis BOP plan projeli intihara hayatin her hassasiyetini haciz eden kuru gürültülü film setine dönüstü.
Kimi öylesine kimi böylesine Türkce yalinligi disinda karsiligi olmayan dengesizliklere giderayak devrilip dökülen günümüz evveliyati kalp ve kafa kurmacalariyla, Nazim Hikmet, Oktay Rifat,Melih Cevdet, Orhan Veli, Necip Fazil, Ahmet Arif, Sabahatin Kudret, Cemal Süreyya, Behcet Necatigil,Sezai Karakoc, Can Yücel, Hilmi Yavuz, Necati Cumali, Memduh Sevket Esendal,Hüseyin Rahmi, Ahmet Hamdi Tampinar, Cetin Altan, Aya Kutlu, Peyami Safa, Tarik Bugra, Adalt Agaoglu, Pinar Kür, Orhan Pamuk; Elif Safak……bu yolda kendilerince imkan ve meydan bulup matbaacilik etti. Ve buradaki kisir döngüde günden güne cemp telefonunu kendi yerine zirildati caldirtarak kullanan ve bilgisayar teknoojisini kendinden daha cok konusturup adam yerine koyan okuma özürlüsü ve yazmaktan uzak Bop özeline özellestirilmis ekmegi suyuu topragi asvalt karasi tabiatina kimyasal giris cikisli kalabalik,( her gelenin gidenden karakter bozdugu süslü söz yuvarlamayi yahut her türlü adaletsizligi tesvikiyle pirimlendiren kilifliliga uyum saglamayi karsiliksiz iflassin acik senedi gibi dekorlayip düzeneklestirerek tüm Türkiye Cumhurieti kazanimlarini yiyip bitirme noktasina sanki Osmanli`nin cöküs hikayesini yeniden canlandirircasina sarayvillaliga formatlayip finalleyerek ) gezinip duran siyasi, felsefi, idari, ilmi, edebi kesatlarin cinnet geciren günümüz halli külüstürü gibidir.
Cagdas Edebiyata bir kac örnekle yazi DiLLI DAGARCIKLI TÜRKCE SEGILILIGí`bsslikli yaziya nokta koyacak olursak…
Hilmi Yavuz`un
„ Döner kapilardan girip cikardi
Tikabasa kusla dolu bir adam
Ha dese ölümsüz olacakken tam
Tezgah kurupkusbazligi yegledi“
……………KUSMA adli baslik altinda yazdii dizeleri
Cemal Süreya`nin
„ Bu alinin meyhanesi bu da masa
Bu ipi kimse icin gezdirmiyorum
Bir kere asilmistim couklugumda
Direkler gemideydi ha ha ha ha „
…………DALGA baslikli yazdigi altindaki dizeleri

Sabahattin Kudret Aksal `in
„Sisede gök duruyor
Damin üstünde duruyor
Mavi öküzüyle
Yaz duruyor sisede
Iki bacagi arasinda devenin
Görünen tekerlekli günes „
………….SiSE basligi altindaki dizeleri…
Necip Fazil´in
Gögsümden havaya kattigim an
Solduracak bir gül gibi ömrümü
Kacip dolassan da sen, sehir sehir
Bana kalacaksin yine son gün
……….Bekleyen adli basliktaki dizeleri…
Ahmet Arif`in
„ Senii bagirabilsem seni
Dipsiz kuyulara
Akan yildiza
Bir kibrit cöpüne varana
Okyanusun en issiz dalgasina
Düsmüs bir kibrit cöpüne“
…………..Hasretinden Prangalar Eskittim basligi altindaki dizeleri..
Sezai Karakoc`un
„ kac ac varsa hepsi ben
Kac hasta varsa hepsi ben
Kac liman önlerinden dönen
Issiz hamal hepsi ben“
………..CATI adli basliktaki dizeleri…
Nazim Hikmet`in
„ Akiyordu su
Gösterip aynasinda sögüt agaclarini
Salkimsögütler yikiyordu suda saclarini
Yanan yalin kiliclari carparakl sögütlere
Kosuuyordu kizil atlilar günesin battigi yere
Birden
Bire kus gibi
…………..Salkimsögüt basligi altindaki dizeleri…..
Can Yücel`in
„ Bir ucak gecti üstümden kicinda yakamozu
Cakilmistir yere coktan toprakta bir celik bitki
Fala mi baksin koparip ciceklerini
Düstü mü düsüyor mu düsecek mi“
………………. IN ViNO Basligi altindaki dizeleri

Necati Cumali`nin
„ Sen calismanin ve düsünmenin hakkisin
Kanunlarin, nizamlarin üstünde
Talihisin insanligin
Her sevgi hayatla biter
Yalniz senin askin kalir
Genc cocuga babanin”
…………….Hürriyete Övgü basligi altindaki dizeleri

Romandir, sinemadir , sohbettir, yazidir, resimdir, halen hali hazir sürüp giden hayatin, günümüze boy Cagdas Türk Edebiyati alaninda veren örneklerinden bir kacidir.

Sonuc olarak; Türkiye Türkcesine sofrasini serecek olan Milli Edebiyat , milli duyum ve bütünlük hassasiyeti ürerinde Selanikte Ömer seyfettin `in GENC KALEMLER dergisi olarak cikardigi Yahya Kemal Beyatli, Mehmet Akif Ersoy, Ziya Gökalp ve Yakup Kadri Karaosmanoglu nun kendilerini `bes Hececiler `diye tanimlayarak Türkcenin Arapca-farsca yahut diger her türlü kusatilmislik etkisinden kurtararak Türkiye Türkkkcesiyle yazip söylemeyi örgütleyip özendikleri dönemin adidir. Onlarin kurdugu ve yapilanmasina yolactigi bu özgün önemseme daha sonraHulisi Koray, Yasar Nabi Nayir, Vasfi Mahir, Ziya Osman, Mummer Lütfi, Sabri Esat sivasugil, Cevdet Kudret gibi yazi ve söz erbabi kisiler edebiyatin bütün alanlarinda ve bütün Türk toplumunca araci olmaksizin yazip, okuyup, konusup anlayacagi `mektepten memlekete` anlayis ilkesinden kendilerini Yedi Mesaleciler olarak adlandirip, günümüz Cagdas Türkce`sine gelismis zenginligin devamlililigini kazandirdilar.

Hic kuskusuz kendi bildigi ve inandigi kutsal yoldan hic durmaksizin bütün gücüle insanina varmak icin cirpinan bir sevda kusudur Türkce. Kuvveti ve gücü, Türkiye nabizli bir yerden dogup dirilerek, dipsiz derinlere ve ucsuz uzaklara hr an her kosulda kendini hayata baglayip yüregini aklini veyüregini bagladigi hayatta kendini duydukca, Insan; Bir insan daha olacaktir herzaman ve daima, ki…yasamin bütün anlayip dinleyen güclülügüne sahip, kusursuz hak, hürriyet, inanc, güven vesair, her halde her hususuyla Hayat, her yudumladigi kirinti damlasindan katreleserek insan güzelligi dalga deryalarda yasam ve yasamak sevinci bulsun. Toplam alti yazi devamliligiyla yüreklenen bu duyarlilik icerigiyle; Sevgili Ülkemize, Emegi gecenlere ve güzel Türkce`mize sonsuz ve tükenmez sevgilerimle.

Seyfi Karaca……………….Subat / 15
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Seyfi Karaca