Şiir Tutkusu

Menü

Dilli Dagarcıklı Türkce Sevgililigi 5

Bati Medeniyeti Etkisindeki Osmanlica agirlikli Türk Edebiyati, siyasi, bilimsel, ekonomik ve sosyolojik dünya degisimlerine eszamanli olarak duyarlilik gösteremeyen Osmanli`nin sürekli bunlara sahip olan-lara karsi zemin ve mekan kaybeden yenilgilerle sinirlarinin kücüldügü,gelirinin tükendigi, üretiminin iflas noktasina geldigi harcamalarinin arttigi kargasa ve kavga ortamlarinin ardi arkasi kesilmedik her türlü isyan ve calkantilara dönüstügü yozlasma, cürüme, kokusma, itibarsizlasma sebebiyle kendinden üstün olanin, yani Bati`n in her alanda ezip sömürüp zamana yayarak bitirip tüketmeyi hedefleyen buyurdugu aliskanliklari, uyumlari, dayatilmis Fermanlarini alip kullanmak zorunda kaldi. Yasamin bütün alanlarinda( mimariden ahlak adap askeri kurumlasma ve hemen hemen hersey ) YENILENME adiyla Edebiyat da fazlasiyla nasibini alanlardan oldu. Kisaca batiyi bize kusatip tasiyarak tanzim eden bu döneme TANZIMAT dendi.Lale Devri ve sonrasinin tamamen kendini begendirme yapilanmasina yönelmis silsilehalindeki agir yenilgi anlasmalrinin Kücük Kaynarca ile ön adimi atilmis olan ve artik neredeyse kesintisiz cöküsün kurumlasip bitmesiz kargasa ve calklantilarla köklesmesi anlamina gelen bandolu –mizikali Tanzimat Fermani, ona bagli olarak ilk defa Türk siyasi tarihinde Agah efendi ve Sinasi´nin birlikte cikarip yönettigi Tercuman-i Ahval ile söz sahibi olacak olan aydinlarin temsili güc organi basin yayinciligi hayata kazandirdi. Alisilmadik konulariyla özgürlük, esitlik, uygarlik, kanun, adalet gibi üst basliklari yazilir konusulur hale gündelik hayatin icine katan bu Edebi dönem; Tanzimat ( 1860-96) Servet-i Finun ( 1896- 1901) ve Fecr-i Ati( 1908-11) alt bölümlerinde evreler gecirir.
Tanzimat dönemi önde gelenleri `sanat toplum icindir ` anlayisiyla Namik Kemal, Ahmed Midhat, Sinasi, Ziya Pasa gibi isimlerdir.
Namik Kemal `in :
„ Mahv eder kendini bülbül bile Hürriyet icin
Cekilir mi bu bela alem-i pür mihnet icin
Din icin devlet icin can cekisen millet icin
Yetisir terk edelim gayri heva vü hevesi….diye dillenen Murabbasi
Sinasi`nin :
“ Hükm eden gönlüme canan oldur
Mühr kimdeyse Süleyman odur “
( Gönlüme hükmeden kimse sevgilim de odur/ Mührü kimdeyse Süleyman olan da odur) ..diyen Arz-i Muhabbeti
Ve Ziya Pasa`nin :
“ Cihan namindaki bir maktel-I ama yolum düstü
Hükümet derler anda bir nice sal-haneler gördüm “
( Dünya adinda insanlarin katledildigi yere yolum düstü / Orada hükümet dedikleri bir nice büyük mezbahaneler gördüm ) …diyen Gazel `i b u zamana ait verimliliklerdir.
Tanzimat`in ` Sanat Sanat icindir` yaklasimimli algisiyla kendini ortaya koyan sahsiyetleriyse Abdül Hak Hamit Tarhan, Recaizade Mahmut Ekrem, Samipasazade Sezai, Nabizade Nazim gibileridir.
Abdülhak Tarhan`in :
„ Yarim mi medfin ay mi tutulmus
Dikkat, su sönmüs nur-i nigaha
Kabri cicekten bir türbe olmus
Dönmüs o türbe bir haclegha
Bir haclegaha döndüyse türben
Ac koynunu ac, ma,sukanim ben „
( Sevgilim mi gömülen? Ay mi tutulmus/ Dikkat su sönmüs göz isigidir/ Kabri cicekten bir türbe oldugu/ Cicekten bir gelin odasina döndüyse türben, ac koynunu ac, sevgilinim ben ) …derken Matemli Kiz gazeli, Tanzimat Edebiyati sanat sanat icindir yaklasimina dair ortaya konmus örnekler arasindadir.
Bati etkisindeki Servet-i Finun dönemi her konuda yazilan hikaye, elestiri, düsünce, siir, roman, oyun türleriyle Tanzimat ile ayni `Bati Yoluyla Kalkinma `paydasciligini eserleyip islediler. Onlar da yine ikinci tanzimatcilar gibi sanati seckinler icin yapilmasini yegleyen `sanat sanat icindir` yaklasim tarzini ilke edindiler. Gercekcilik akimina bagli olarak yazilan hikaye, oyun ve öykülerde kusursuzlugu yakalamaya calisip breyin pisikolojik derinliklerini yazinin konusu yaptilar.
Cenab Sahabettin, Ahmet Hikmet, Mehmet Rauf, Tevfik Fikret, Halid Ziya Usakligil, Hüseyin Cahit gibi isimler de Servet-i Finun toplulugunun belli baslilariydi.
Mehmed Rauf`un :
„ Fakat ah eger sade bir suh isen…Asksenin o nazik ellerinde sade nbir eglence, benim icin bir nazarinla baslayip ölümle bitecek kadar fani ve muzlim olan bu ask, sende bicare bir oyuncak olacaksa…Eger sade eglenmek istiyorsan, bir handenin ne cabuk bir ceriha olabilecegini bil de askimiza aci …“
…..SUH adli yazisi
Ve Tevfik Fikret`in :
„ Toprak vatanim, nev-i beser milletim…insan
Insan olur ancak bunu izánla, inndim…”
…diyen Haluk`un Amentüsü bu dönem karakteri tasiyan seckilerindendir.
Bati Etkisinin son dönemi Fecr-I Ati topluluguysa kendilerine gelinceye kadar gecen zamanda Tanzimat, Islahat fermanlarini yasamis, Kanunu Esasi ye denen ilkTürk Anayasasi ni kanunlastirmis ve birinci-ikinci Mesrutietleri Aydinlarin güc katilimi etkinligiyle ( her ne kadar ikinci Abdülhamit`in baskici dönemi tecrübe edinilmis olursa olsun ) Abdülhamit sansürlerinin hemen sonrasinda ortaya cikarak sanatin duygularin egitiminde önemini vurgulayan ve sanatin kisisel sayginligini öne cikaran eserleri üretti. .
Hamdullah Suphi, Sahabettin Süleyman, Ali Canip Yöntem, Faik Ali Ozonsoy, Ahmet Hasim, Mehmet Behcet, Yakup KadriKaraosmanoglu, Mehmed Fuat gibi sahsiyetler Fecri Ati üyelerinden bazilaridirlar.
Hamdullah Suphi`nin :
“ Parmaklarim demirlenerek yumrulur , donar
Bir sisle istitar ederek öyle na-gehan
Bir baska ufka dogru olur gözlerim nihan
Ufkunda bir cidal-i müheykel tüter, yanar..
Üstünde bin avasif ucan bir agac gibi
Saklar cebin-i ye`simi bir hiss-I mümteli… ..diye dille getirdigi Hiss-I Intikam siiri
Faik Ali Ozansoy`un :
“Sine-i zulmetinde naim iken
Gecenin kainati sert-ta-ser
Ma-vera-yi cihan-I mer`iden
Bana hep gözlerin tebessüm eder “
……diye dillendirdigi Benim Sema-yi Hayalim siiri
Ve Mehmed Fuad Köprülü`nün :
Son iltima`i haririsi, son nigahi gibi
Biraz melül-I tevekkül, fakat acül, asabi
Ve muhtesemdi. Ben öksüz emellerimle hazan
Ser-i melulümüzün fevk-i hasyetinde ucan „ …diye dillendirip Nisyan adiyla adlandirdigi emek ürünü Fecr-I ati döneminin örnekleri arasindadir.
Osmanli Devleti`nin sayisiz sebeplerle örülüp kusatildigi ve artik tarihin akisina ayak uyduramayan kacinilmasiz yikilisinin beraberinde getirdigi Ulus Devlet olgusu ve onun alt yapisini donanimlayan bütün bagimsizlik, egitim, ulasim, iletisim, mimari, ekonomi, güvenlik, huzur, toplumsal baris, dengeli paylasim, yurttaslik bilinci, kulluk kölelikten kurtuus, özgün irade, hukuksal kazanim, yönetime katilma imkani, düsündügünp tasarimlama firsati, düsündügünü dile getirebilme söz sahipliligi, anladigina fikir yürütebilme yeterliligi, akil ve mantik dairesindebellek gelistirip bilinc artirma katilimciligi vs. vs .vs. vs…imparatorluk enkazindan sonralarina biraktigi `kendi hayatinin yapicisi ve yöneticisi olma ` ince duyarliliginin vazgecilmez geregiydi.
Bu sebeple daha güvenilir ve daha dokunur duyulur mesafeden kisinin kendisine sorumluluk yükleyip cesaret asiladigi samimiyeti yakin MILLi eksenli sosyal, ahlaki, hukuki, kültürel, askeri, ekonomik hayata dair daha özgür, daha onurlu, daha tutarli, daha devamliligi olan, daha saglikli, daha kaynaklari zengin ve daha huzur ortami güvenli yasami hayata gecirmek adina ne varsa herseyi yapilandirip kurumlasmak gerekiyordu. Bunu dillendirip anlatacak be sosyo-kültürel ilgiyi uyandirarak kaici saglam temellere bina edilmis kurum ve birimlesmeyi yapilandiracak Dil; yapilacaklarin arasinda en basta hassasiyet ve emek gerektiriyordu. Milli Edebiyat; ( 1911-23) özgün Türkiye Türkce`siyle yazip konusmayi esas almasi bütün bu sebeplerden doayi kaynaklandi.
Impratorluk sonrasi Türkiye, özgür ülke olarak hayatta kalmanin dilden güvenlige, egitimden ulasima, tarimdan sanayiye her alanda ÜRETEREK KALKINMA zorunlulugunu insani kendi akil, bilinc,hak, ödev, bellek, tutum , davranislariyla yükümlü kildi.
Esaretten ve kulluktan YURTTASLIGA kurtaran Türkiye Cumhuriyeti, kuruldugu yillarda oniki milyon civarinda olan nüfusunu, kisa sürede ve yogun MILLI KARAKTERLi ( Seyh Edebali insanlik ögretisinin ATATÜRKCELESEREK cagdas Türkiye Türkiyesinde yeniden hayat bulmasiyla ) insana artirip cogaltarak kültürünü, gelirini, üretimini, yolunu, birimlerini, siyasetini, inancini, idrakini, özgünlügünü, bilimini, sagligini git gide daha kimselere muhtac olmama hassasiyetinde kurumlasan güvenilir `Devlet Olma` birlikteligine donandi.
Cünkü kavramlar; toplumsal yasamin olanca canliligiyla her türlü soyut –somut deger ve birikimlerinin ne denli verimliligine dair tapulu belgeleri gibidir. Eger kavramlarin gittikce kendi icinde ve disinda kalabalii artarak cogalan toplum yogunluguna iklgisini, aklini, bilincini, bellegini, yolunu, toprahini, evini, yöresini, kusunu, egitimini, hukukunu, ahlakini, adaletini, ekinini, ekmegini gerek maddi gerek manevi yasami cekip ceviren bütün gereksinimlerini üretip karsilayacak iliski ve iletisim araclarina sahip degilse ( en basta konusup sayesinde her türli düsünce dilek kurgu arzu ve niyetlerini anlastirabilen dili saglayip insa edemiyorsa )yasadigi yasayacagi yahut yasamak zorunda oldugu hayatin karsiligi kiside yok demektir. Bu da yokluga, corakliga, kisir döngülülere, bunalima, yoksulluga, eksiklige, tükenmeye yol acarak, kusursuz kesatlik mükemmeligini bezenmislerden ( yani kaygilarini, isteklerini, niyetlerini, duyumlarini, yasanmiskiklarini, düsüncelerini, ihtiyatlarini duydugu aci veya özledigi sevinc her ne durumda hayatini nerden nereye sürükleyip götürüyor veya tasimak zorundaysa buna yönelik hicbir özgün tutarliligi österemeyen yitikler ve kayiplar cikmazinda en basta kendini ifade edememeni dilini yaninda tasiyamayan yürek sogulmuslugunun sadece programlanmis dügmelere dokundukca maksada uygun calisan küresel kiyim ve yikim robotlulugunu kullasip köleleserek adeta kendine hem yük hem de hayatina kalabalik mis gibi anlamsizliga kavramsizlarak bikkin, bunak, bezgin,, bitik, bozuk, berbat, gergin, kof, hantal,bulanik, bnalimli, batak,bogunuk, kapali, karanlik, azad, salgin, durumsuz, dirliksiz, kör, kötürüm,ihtac, muhtac, sogulmus, tutuk, uzak, dilsiz,karmakarisik vs. vs) kuraklasip tükendigi oranda catismalari gerilimleri yikimlari kavga gürültülerle nafakalanan anlamsiz kavramsizlar catisma kölesiyle insanligi harcayip tüketen azip sapmisligi dogurur.
Bu bakimdan saglikli güvenli hayata herkesin kendini kabul gördügü ve yakin saydigi iliski aginda iletisim kurum sosyal dokularla bagli toplumlar, bütün zorunlu ihtiyaclarini ortak yasamin vazgecilmez herkesce tasinabilir akil, fikir, bilinc, yol, inanc, ahlak, düsünce, donanim, edinim, birikim, rehberlik ve klavuzluklarin dünya dogasina uygun aitlilige dengesini saglayan canlilikta edinir ve karsilarlar. Ve bu yüzden herkes birbirinden bir iz, emek, davranis, dokunus, bilgi, yöntem, algi, ilgi, bag, kavram, hak, görev, inanc, güven, yakinlik, görgü, hukuk, egitim,yardimlasma, birikim, ögüt, sav, bulgu, kurgu, hayal, mantik, söz ve dil dagarcigi tasir. Insan kalabaligi bir deniz deryasidir toplum. Devamliligi dirlik, dirilik, dirayetlilik zenginligi icerisinde ( kisitlanip baskilanip kuraklasip üretimsiz duyumsuz duyarsiz engellere sapli kalmaksizin ) sürdürülmesi oraninda dilenen Hayat, kisilerin her fert basi sayisiz basibozukluguna birakilamayacak kadar derli topluluk iliski yapim yönetim idrak algi ve iradesini gerektirir. Bu ortak irade sahipliligine tayin olan kurum, birim, kisi yahut idari olusumlarsa yüklendigi toplumsal agirlik kadar kendini adanmis fedakarlik, yüreklilik, kisilik, karakter, bilgi ve beceri sahibi olmasi gerekir. Zaten hayatin bütün kavram karsilikliligi kisiligi yasama ne kadar katip özümseyen yani ve ögrettikleriyle kendini yorup yogurmanin en tanidik gercekligidir düs, düsünce, felsefe yahut fikir yürütm,e dünyasi. Türkler tarih boyunca sayisiz söylenceleri, ata sözleri ve hayati bastan sona en yakinen tartip ölcüp akla mantiga vicdana hukuka saygiya özgürlüge dengeleyici zikredip fikreden zengin deyim ve tembihleriyle ( yüzüp yüzüp kuyruguna gelmek, pusulayi sasirmak, kuyruk acisi, cizmeden yukari cikma, hosafin yagi kesildi, kecileri kacirmak, gül gibi bakmak ,kas yaparken göz cikarmak…. veya kutlu gün dogusundan bellidir, kürk ile börk ile adam olunmaz, küheylan at cul icinde bellidir, kuru lafla karin doyrulmaz, kemlikten helal gelmez, hirsiz evden olursa mandayi bacadan asirir….gibi ) maddeci, manaci kuskucu aydinlanmaci idealist mataryalist bütün felsefecileri yahut filozofculugu bagrinda tasiyan zenginligin ortak birikimidir. Bu yüzden yapisinda yigitlik, mertlik, hak, hukuk, saygi, sevgi, paylasim, samimiyet, dürüstlük,cesaret, üretim, paylasim,akil, vicdan ….gibi sayisiz insanlik erdemleriyle karakterlesmisTürk toplumu, isgale talana zuüme hinlige hainlige gafil avlanip da isgal ve talan dessasliginin tahribatina ve bozulmusluguna ugramamissa her yetistirdigi cocugunu bu kavram bütünlügü hayati anlamliliklara göre yetistirip duyarlandirir. Yani kendine yetisip olgunlasan her Türk cocugu baslibasina onurlu, saygili, sevgili, ilgili, yigit, mert, cesur, dürüst, vicdan sahibi, hak hukuk bilen, hak ettigi kadar sorumluluklari oldugu algi ve idrakiyla hayata nefes verip soluk aldiran titiz, temiz, saglam, güvenilir, özgür ve özgüvenli zenginliklere sahip bir insanlik devleti gibidir.Seyh Edabali ortak yürek toprakli ve sevgili Atatürk`ün hayatin hangi kosulunda olursa olsun `muhtac oldugun kudret, damarlarindaki asil kanda mevcuttur `özdeyisinin dikkat cektigi husus, bu ucsuz bucaksiz köklerde hayata boy veren derinligi isaret etmektedir.
Bu sorumluluk baglami temelinde hayati kurup yapilandirma kaygisi güden günün yasam mesaisi, bütün ilkesellestgi yogunluk etrafinda tutum ve tavir takinan tutarliliklarla, dilini de tipki tüm diger hayati ihtiyaclari gibi kendi özgünlügü özgürlesmesine yapilandirip imar etti. Türkiye, bin altiyüz kilometre uzunluk ve altiyüz kilometreli genislik hacmiyle kara ve deniz yol cevresi onbirbin kilometre alan cevrimli dünya güzeli bir cografyanin lehce ve kültür zenginligiyle dopdolu ülkesidir. Cumhuriyetin kuruldugu yillarda borc, yikinti, yokluk, egitimsizlik, ulasimsizlik, bozgunluk,eksiklik yüküyle bogusup savasim vermesi gerektigini bilimselligi, üretimi, paylasimi en tasarruflu kullanimlar bilgi ve becerisine sevkederek birimlesip kurumlasmasini sagladi. Sözünü insanliginda karsiligi olan namusu, namusunu hayat senedinin varlik sebebi, varligini bedelinde yasayacagi hayatin birebir emek , titizlik, tutarlilik ve yorgunluk yorgunluk bedeli olarak algilayip idrak eden samimiyetlilikle kendini kavrayip davranan zor ve yorucu günlerin ardindan, topragini bulmus su, dünyasina kavusmus günes günes,yolunu yordamini bulmus güvenlik, bilgi, beceri, cesaret,kararlilik, hosgörü, atilganlik, sevgi, saygi, itibar, hukuk, hak gbi soylu yasam degerlerini yeniden kisiliginde karakterlestirerek üretilip ince ince islenen hayat, adini TürkiyeCumhu riyeti diye dünyaya duyurmanin sevincini kisa sürede üstünden yasam zenginligi fiskiran siyasi-sosyal bütün donanimlarin verimliliklerine kavustu.
Türk Dilleri; Altay, En Eski Dönem, Ilk Türkce Dönemi, Eski Türkce Dönemi, Orta Türkce Dönemi, Yeni Türkce Dönemi evrelerinden deneyim, kazanim ve gelismesini saglayarak bugünkü Türkiye Türkcesi olarak kullandigimiz Cagdas Türkce dönemine geldi.
Fakat ne var ki Hayat, gerekli kildigi her türlü yasam mücalesinin ilimini, bilimini, zeminini, kaynaklarini, yolunu, yöntemini, yordaminini vs. bulup kurgulayip yapilandirmayi vazgecilmezin ön kosulu saysa da, bütün bunlara bagli isin özü esasi ve bir diger yarisi her türlü emek ve zorluklarla meydana getirilen hassasiyete süreklilik ve devamlilik kazandirmakti. Yaklasik milat tarihi NATO mayinlanmasiyla Türk siyasi tarihinin öteden beri yakinen tanidigi sömürge, savas, zulüm, salgin, sefalet sarmalindan gününü kurtaran HACLI SEFERCi talan tarumarina kosulsuz teslimiyet ihaleciligi, Serbest Piyasa mal ve kapital haczetmeye yönelen yolsuzluklarda boy ve beden göstere göstere algisini, ilgisini, bilgisini, duyumunu, bilincini, iradesini, idaresini ve bütün zorluklarla kazandigi hayata dair tüm birikimlerini ( ekonomi, güvenlik, ulasim, erisim, egitim, hukuk, dil, kültür….) durdugu yerde direksiyonu otamatige baglanmis ve durup döndügü kaygan ve kaypak zeminsizliklerde devamli hasarli kusurlu cöküntü cukurlari acarak kendi kendini dibe gömmenin fuar araclari gibi eksildikce eridi, eridikce batti, battikca artan bunalim bagimliliklarini doyurmanin yüksek bagimliliklarina yeni derinlikler kaziyip delik desik edici örenlesen cüküntü cukurlarini ören veranlasti. Her yere gidildi ama hic bir yere varilamadi. Bütün her yere ses ve sada okundu ama kimse kimseden hicbirsey anlamadi…cünkü artik Türkce`nin mesela ücüncü tekil sahina ait yapiyor ediyor demek yerine fiil cekiminin iyelik eki olan `r`yenmis kemirilmis özel seckili medya mankenciligi araciligiyla ahmakliga toplumunu terbiye etmenin bilerek bilinciyle tarumar edilip yapiyo veya ediyo durumuna tepe taklak edilirken, hayatin karsiliginda kendini eder degerli görmeyen tolum, artik hic mi hic nasil bir cinayete kurban gittiginin umrunda bile degildi. Cünkü algilari ilgileri milyonlarcasini ahmaklastirma sinemasina bilet keserek gittigi yerde kelimelere ve cümlelere sayisiz afyon algilari bindirilerek hirs, ihtiras, bikkinlik, siddet, nefret, bunalim, kavga, gürültü köpürüp kusarak kuyrugunda kumbara langirtilariyla carsi pazarlari gezip dlasan müzikcalar, Nazim Hikmet ve Cemal süreya okur veya telofon tellendirir yuro-amerikanlasma fotoromantizm manyetolarindan kendine ceket don atlet sütyen ismarlar gibi dil, tercüme, tavir, aliskanlik, konuskanlik karanliklar köhneler veya unutkanliklar ismarlayip harcanan durumlarin mahrum mükemmeliyetini özene bezene, kelimelere renkler boyayip cümbüsler cingillattirdi.
Cinleri tepesinde teziyordu sizin anlayacaginiz, özel sosyalbilimsel profilli merkezlere bagimliligini artirdinca yenilip cöküntü cukuruna yerlesen ve yerlestikce sosyal, siyasi, fessefi, ekonomik, kültürel tüm alanlarda özgürlügünü ve özgünlügünü en basta kaybede ede sartlandirildigi yozlasmanin sagli sollu her tarafini kendine neresi yakin geliyorsa oraya gecekondulanan iflasi büyük Bop küresel kölelesmeliginden kendine dvamlilik saglayan AVEMELESME hiper-süper metropollesmeleri. Herkes birseye inaniyor ibadet ediyor veya bagirip cagirip sövüp sayiyordu ama, boydan boya yedisiyle yetmisi herkes sartlandirilmis saplantilarini kendi elleriyle yönetip denetleyen BOP kumbara hacizsi serbest piyasalarda ören-veran götürümlerden önde gidenlerin her yaptigi gasp, cinnet, cinayet, talan yagma, haram, zulüm, baski, soygun, hukuksuz ve yolsuzlugu helal sayan iradesi bitik, idraki tükenmis, itibari sifir,gezdigi gördügü duydugu konuslandirilmi kaliteli yalnizlik veya haricten gazel okuyan hiclikten ibaret, kendi kendine acilip süs satma fiyakaliligini giydi büründü.
Simdilerde halini YENi diye adlandiran ve gipgicir ajanda acentasiyla insanligin geldigi yeri reklam dili üzerinden boyayip renklendiren külüstüre cevirmis dünya capinda HACLI SEFERCiLiGi namina en son model seklinde imalati durumuna adlandirilmis saray-villa LALE DEVRi batakciligi, halini, yolunu, izini, özünü, huyunu, hassasiyetini Türkiye Cumhuriyeti özgün ve özgür yurttasligindan cikararak konusma ve yazma dilini kendi sartlandirilmis saplantilarina körükleyip, doyurulmasi zor bir yikim acliginin keyfi besleme derdine kapilmis ve hic durmadan kendini üreten ( yalnizca arindirilmis ve öz Türkce ile yazma duyarliliginin disinda cok da baskaca akla,algiya ilgiye, iletisime ve duyarliliga hizmet etmeyen, sosyal –siyasal bütün etkinligini giderek kaybedip yitire bitire ) Nazim Hikmet, Cemal Süreya, Ahmet Arif,Necip Fazil, Abdurrahman Karakoc, Arif Nihat Asya, Adalet Agaoglu, Elif Safak, Kurtlar Vadisi, Recep Ivedik ...ve digerlerinin Cagdas Edebiyat adina (günümüzü bugünlere hacizleyen yikimda tasiyici süslü boyali etkin elemanlar olarak )tasidigi salginlardan öte gelen yikim damlalariydi.
Cagdas Edebiyat`a yazinin altinci dizisinde yeniden satir siralayipn not düsmek üzerederken;
Bugün yaklasik hesapla yüzbin Türkce sözcükle yasami insan diline anlar ve konusabilir güclülüge sahip olan Türkce, hayatin her alaninda engelsiz, muhtacsiz, saplantisiz, aracisiz bütün ihtiyaclara cevap verebilecek durumdadir.

Dipnot : Hic kuskusuz kendi bildigi ve inandigi kutsal yoldan hic durmaksizin bütün gücüyle insanina varmak icin cirpinan bir sevda kusudur Türkce. Kuvveti ve gücü, Türkiye nabizli bir yerden dogup dirilerek, dipsiz derinlere ve ucsuz uzaklara hr an her kosulda kendini hayata baglayip yüregini aklini veyüregini bagladigi hayatta kendini duydukca, Insan; Bir insan daha olacaktir herzaman ve daima, ki…yasamin bütün anlayip dinleyen güclülügüne sahip, kusursuz hak, hürriyet, inanc, güven vesair, her halde her hususuyla Hayat, her yudumladigi kirinti damlasindan katreleserek insan güzelligi dalga deryalarda yasam ve yasamak sevinci bulsun. Toplam alti yazi devamliligiyla yüreklenen bu duyarlilik icerigiyle; Sevgili Ülkemize, Emegi gecenlere ve güzel Türkce`mize sonsuz ve tükenmez sevgilerimle.


Seyfi Karaca……………Subat / 15
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Seyfi Karaca