Şiir Tutkusu

Menü

Dikdurgun Domino Deposu

Böl ve yönet ..! Eski Roma geleneğidir. İnsan avlama ve avanaklama işini en ucuza getiren masrafsızlığın huyundan hiç ödün vermeksizin ölüm diyetiyle bütün taşıyıcı bedeli bölünen ve yönetilenler hesabına kesilen.
Böl ve yönet sürgünlüktür. Süresi belirsiz. Boyutu laçka. Nizamı zırhlı.... sürekliliğini binyılların beynine hınca hınç esir ettiği Böl ve Yönet; İbliscesine bir ilkedir. Her harfi haram. Her hecesi Zulum. Her vurgusu toplu kıyım ve her niyeti cehennem cehenneme mahşeri cinayet.
Bir fiskelik dokunuşta hiçbir karşı tepkime göstermeksizin, yalnızca başına belası kıldığı efendiliklere kendini boyun eğmekle yükümlü sayıp, birbiri üstüne kıyametler gibi devrilen ve ilkinden en sonuncusuna varana kadar kendini hizaya dizdirmiş ( dizi –şov vesaireler yozlaşmasıyla beyninden en uzak beden parçasını değin uldurup uyuştutturan tek tip ve tek hanelik furyaların bugünkü esiri biz misali küresel toplu-motamatiklerin, evvelzamanki eşbenzeri) ortamın gönüllü kostağı misali ' Dominolar ' insana neyi hatırlatırsa, 'Böl ve Yönet ' üzerine yağmasını kuran düzenekteki düzenbazlığa ayak uyduran İnsan da sürekli hizaya dizilip yıkılışını uzaktan seyreden Dominolardan hiç de zerrece farksız değildir.
Yekyeke...Ayaz ayaza...şeşibeşikten kundaklanmış kurumlaşmaların en katı ve sert çile çekimi iklimlerine insan kimsesizliğini şebekeleştiren bu pis oyun; sadece nokta atışlarıyla nasıl insan devleti koşulsuz ve şartsız felce uğrayıp şoklandığı darmadağınıklıklaran sonra perim perişanlar yılgınlığının verimlileştirdiği felaketlerde hiç itirazsız yaşama bağımlılığını kölelenip kul-lanırlığın hesabını kitapsızlığa kutsamakla kendini ayarsızlaştırır.
Ne tuhaf..! Hazreti Musa; Yakub' un ( İsrail ) çöl kıtlık kıranlarından '' gidin ve ekmeğinizi Mısır' da arayın '' dediği yerde, Yusuf'tan ve Züleyha' dan ve gecesi gündüzüne devre düvre çöl öykülü kuyu dibi saklısı zindanlıktan arta kalma sadece hatıralık karakalem resim kırıntılarından başka kurtulurum diye hepten esir pazarının Firavun malı durumuna düşenleri kurtarmanın ' Dinler Arası Diyalog'suz ' insanlığına sahip çıkma baş kaldırısında bulunurken...Kendi dağdan dönene kadar bile vakit geçmeden, ülkeniz Kenandır diye zulum zincirinden kurtulmasına önayak ettiği kavmi, iblisle işbirliği içinde düğün dernek çalmaya başlamıştı bile çoktan...Sizin anlayacağınız ardını döner dönmez Musa, uğruna kan ter içinde nefes tükettiği tutsaklık tarafından, bize elleşme biz böyle arsız ayarsız imansız iyiyiz derlercesine kazıklarını yemişti.
Ya İsa..?
! Böl ve Yönet ..! Roma'sının esir ve öksüz çocuğuydu İsa. En çok yeryüzünde kendilerinden başka ancak işgalci Romalılara hesap verme zorunluluğu olan Süleyman tapınağını cümbüş tavernalık ve meyhanelik meskenlik olarak kullanan Hahamlar ve Rabbiler, herkesten çok Roma işgalciliğinin destekçisi, yaltakçısı ve hiçgitmemeleri taraftarıydılar...İsa işte tam bu noktasnın Domino oyununu bozan borazancı olarak etrafını çığlıklara boğdu, dağa taşa burda haydutlar sürüsü vaaaaar diye seslendi. İsa'' Süleyman tapınakçısı efendibeylerin arzusu ( yani oniki İsrail oğulları sülalesinin türlü sürgünlerden ayakta kalan tek varisi Yahuda krallığının Hahamları ) ile zeytin ağacına bağlanıp diri diri çivilendi. Yakalayıp yargılayanlarsa işgalci Romalılar'dı. Yani İsa...Bugünün taaaa ikibin yılı öncesi Dinler Arası Diyaloğuna kurban gitmişti.
Sonra bu ' Böl ve Yönet..! ' zalıma zulumluk ettirten buyruğunu eline gücü geçiren bütün Roma kalıntısı silsileler ( Germen toplulukları en başta ) kafasının keyfince eze ...düze...devirip darmaduman ede ede kime karşı ve nerde nasıl istiyorsa orda öylece kullandı. Böldü bölüştürdü ve kul köle kıldıklarını kendi nefesinin dibine düşene kadar kürek mahkumluğu hesabına heder etti. Mesela ingilizler, yalnızca bin devlet buyuran atanmış memuruyla ve yetmişbin işgalci askeriyle ikiyüzelli milyonluk hindistanı yüzyılboylarınca dibine kadar semirdi ve sömürdü. Çünkü Hintlilerin yerli soyluları öyle istiyordu. Çünkü İngiliz işgalcileri sayesinde bu yerli Dinler Arası Diyalog'culuklarla besleyenin köpekliğine keskinleşmiş keneler; kendi lüks ve şaşalarını yüzmilyonların eti ve kanı sefaletleşmesi üzerinden temin ve teslim ediyorlardı.
Fransızlar, Hollandalılar, İspanyollar, Portekizler ötekiler... ve daha ötekiler; Batı Hint Adaları' ndan güneyli And inka'larına ve oradan Yeni Zelanda'ya, Kamboçya' ya, Ortadoğu'ya baştanbaşa Afrika'ya...Hep Dinler arası Diyaloglarla böldüler böldüler ve kendilerine bütün değerlerini elden yitirerek yabancılaşan..( gospol şarkılarıyla hristiyan ilahileri söyleyen Anglikan siyahlar yahut pan flütüyle sırtta isanın çarmıhını çileleşmiş kilise ayinlerine giden Güney Amerikalı estetiği ve eskisi bozguna uğramış Aztekler ve Kızılderililer örneği gibi ) kalabalıkları kuzu kuzuya yönettiler.
Ne tuhaf...! Amerika' yı kanlı bıçaklı zulumlarla zaptedenler, İsa'nın dinini yaymak yalanıyla insanlığın yanlışını düzelteyim diye kendi canından olan İsa''yı kalkan kılıç olarak kullanıp, ' Böl ve Yönet ..! ' buyruğundan cehdeden gözü dönmüş çiyanlık işlerini yoluna koydular. Yolu bize de uğrayan '' Haçlı Seferleri '' furyası da bu sicilibozuk defterdarlıktan bezirgan etti
Ve halen....Hz. Muhammed'in "ne kul olun ne de kul edin " esaslı Esma-ül Hüsnasında Hak makamının kalb-i inceliği arabulucusuz, diyalogsuz, emirvakisiz ve vekaletsiz kişinin kalbiyle kendini başkasına ölçen dengenin eşsiz güzelliği, daha ilk halifeler devrinde hançer hançere sırtından vurularak çöl ıssızlığı kimsesizliğin coğrafyasında cansız yere düştü. Ordan sürüklenip gelen Dinler Arası Diyalogculog'la guguklaşan kuluçka, 'Arap Baharları ' dangalaklığına kusursuzca topyekün esir etti kendini.
O gün bu gündür heeeep Dinler Arası Diyalog' la değişerek...dönüşerek..depreşerek...devşirilerek her türlü iblis ve şeytanlık cirit atıyor yetim ve yoksulluğu yabancısı yerlisiyle ortak dümenlere kitabeleşen isabet almış coğrafyalarda.
Ne tuhaftır; dağları, denizleri, toprağı, ağacı bütün yaşam canlılığıyla tanıyıp algılamadan, dünyaya gelip gitmiş olmanın neredeyse hiçbir duyumsarlığını kanıksamamış olarak simsiyah bir tünelden boğum bozgun geçercesine hızlandırılmış bir külliyatı plastik cerrahileyen bedenlerde doğup ölen insanlık, bedeninde patlamaya hazır dinamit dolusu dengesizliklerle akibetini zalımdan zulumdan arayıp sora sora can çekişmelerin faturasını ödeşmekte hergün. Ardı arkası kesilmeyen azgınlarda bozgun üstüne bozgun yalaş bulaşığından artıklanarak; eğitimsiz, ahlaksız, asayişsiz, sevgisiz, saygısız, ilgisiz, bilgisiz, .....bozulmuşluğu sayısı sonsuz olumsuzluklarla her nefeslendiği leş kokan kemirgen ve sömürgenlerin vazgeçilmez sermayeliği kayıtsızlığına geçirtip varı yoğunu...
Sürekli yenilenen tövbelerle inanç ve ilahlara kazık attığını sanarak...kahırla, küfürle, keder-elemle, Standat and Poors özellikli para ve zorbalık gücünün karşısında donuk ve durağan dik duruşların şahaneliğince ezik büzük fotomodelliklerden cisim beğenerek ''lav lav lav '' çığlıklı dilsiz ağızsız suslarına onun bunun kul-lanımlığı kapatması kesilen kıyametlerce insan..
Kuveyt ...diiii,Irak ...dııııı, Afganistan ...dıııı, Somali''y...diiii, Afrika kuzeyiy...diiiii, Suriye' y ...diiii, derken derkeeeeen; aynı Haçlı Sefercileri aynı cinnete taaruz Diyalogcular..Şimdi dibimize kadar sinip sıvandılar ve biçimine uydurdukları Eş-başkanvari BoP' lu -coplu Truva atıyla bütün karanlıkları sahte-kar lambaların şıngırdaklığına asarak; ve saati karanlığa kurulu bu tezgahta satarak savurduğunu onursayan kayıplar Türkiye meydanlığında dehşet saçımı ciritler atmaktalar.
Bölünüyor ve yönetiliyoruz durmaksızın bizi bize azaltıp eksilten kan kaybı ölüşen sahipsizlikler ile; ektiğimiz ekinde biraz Firig. Takasladığımız sevinçte biraz Lidya. Göçtüğümüz yaylada biraz Urartu...Kurduğumuz hayalde biraz Sümer...Babil, Asur, Fenike, ...içtiğimiz suda biraz Hitit çanak kırıklarında, çölmek parçalarında, kap-kacaklarda, isli lambada, çakmak taşlı dövende, damda; duvarda, savanda, setende, tarlada, toprakta... Koskoca bir insanlıktır oysa bir çöp bile kaldıysa karıncanın hayatını kurtarmaya değer..
Karıncanın hayatını kurtarmayı değerli görense, insanılığını hayda hayda...ki bu harman, bu değirmen, bu emanet, bu güzellik.. başa taç; gönle aşk, sevgililiğe bela...
Katlanamayansa bop'' lu-toplu onun bunun domino piyonluğu oyununa nöbete yazılıp, insanlığı beleşe satan satana takviminden gün işleterek, '' Böl ve Yönet '' kitabesinden aldğı özel buyruklara itirazsız itaatkar hizmet etmeyip de başka ne yapacaktı..?...Dinler Arası Diyalogçuluk dalkavukçuluğuyla şifrelerini kırıp kendinden şifa umunan karma müritçiliğin, '' Standart and Poors '' azarına bazar etmeyip de ne yapacaktı, hükmü geçersiz müdür ve mühürlülüğü..?



Seyfi Karaca........Mayıs / 12
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Seyfi Karaca