Şiir Tutkusu

Menü

Çelmeçalım

Çayın kilosu ononbeş
Şekerinki beş...kimi yerde altı, altıbuçuk...
Çay kaşığının tanesi züccaciyecisine göre zımpara zımpara gümüşlü nakit
Etin kilosu çeyrek altına yakın,
Çeyrek altın yüzelli türk liracığına taksitsiz takas eski parayla
Yüzüstü milyon bedeli zampara zımba telafuz
Zeus....
Mikenden kız kaçırıp ida dağlarına
Sevgilim sandığı azgın boğa kılığında atmaca giritli,
Abidik zibidik cirit bir ciritli
Aklındaki kontak kaçaklığını kamçılayıp kırbaçlarken Zeus
Sucuk icat edilmediydi antikada,
Salam da yoktu tezgahta,
Çay ve kahve hiç ikram etmiyordu yazısız kağıtsız konken
Eriğin kilosu dört ila beş
Muşmulanın beş ila altı
Cevizinki fındığa yakın, fındığınki fıstığı geçkin, fıstığınki duruma göre
Şam mı...?
Çam mı...?
Tuzlu veya kavruk....
Yat da uyu, yat bebekliğinden beri krallar ve tanrılar hep aynı yolun yolcusu
Zeus boynuzu yediğinden beri...makamı ve müziği değişiverdi sportmence nezaketliliğin
İlk önce su vardı
Sudan önce ateş ve toprak ve hile dubara
Bu yüzden hiç birlikteliği olmayan küslüklerin sürekli ayrışarak yamasını tutkallayan
Kazzık bir sivrilik üstünde oturup kalakaldı Zeus
Çünkü kımıldayıverse uçup gidiyordu yerin dibi cehenneme,
Bozulup birbirine girişiyordu antik saat
Bu yüzden bilek güreşi başta olmak üzere,
Zıpkın saplamak,
Ciğerden oklamak,
Çıtadan zıplamak,
Kumlu kasadan mertlemek
Topuzlu demir fırlatıp kötelemek öteden uzağa
Paça sıkışınca tazı gibi kaçmak....olimpik ilk takvimi oldu gelmiş geçmiş
Zeus bahaneli kırk yılda biraraya gelmeliklerin
Sonra her gelen kral kendine göre yalan bir din uydurdu
İki evlenen dinini inkar eder diyen Hristiyanlığa madik atan Şarlman'ın beş karısı vardı
Sağda solda fink attığı metresleri de cabası
Katerina ilk evvela Ortadoks papazlarını, sonra da kocası Pedro'yu boynuzlayıp
Zeus'un uğradığı gazaptan ince kaçamaklara ayarttı
Elisabet'in babası ben bu avratla ikinci evliliğimi yapacağım diyip
Kiliseyi kral kapıdan aforoz ettti, Hayinrich papazın evini bastı vatikanda
Kral da benim, karpuz ağası da, tanrı da burada diyerekten...
Mazotun litresi o zaman sıfır sterlin miydi neydi
Dantenin ferrarisi de yoktu o zaman, bethoven playbekten çalmıyordu ölüm marşı
Sıfır sıfır sıfır dokuzuncu senfoniyi
Fasulyenin torbası yüze...
Mercimeğinki fırına verilmemişse kuru dut fiyatına
Çayın fiyatı elli kuruş...
Mekanına göre bir..birbuçuk ikiye...
Kaldığımız yerden devam edersek top yuvarlak, saha düze,
Geri dörtlüde zalım, zulum, zıkkım ve zehir
Liboroda özellikle kadını zumlayan şıkır şıkır işi tıkırındalı
Her gelene kalça göğüsle karşılık veren Afrodit...
Orta sahada ...kim dediydik...
Kim olacaktı..? Birleşmiş Milletler denen dümbük düdük elbette...
İleri uçta hucum üstüne hucum yiyen insanlık ölümü
Her iki kalede beşibiryerdeli Atom
...bom bom...Yuro-amerikan infilak ve yedekte cin gibi Çin
Rus
Japon ve benzeri to- tip sürme şarjürlü kalabalık çokluk...
Sanki biliyordu da sevgili Atatürk...şimdiki Bop' a karşı deeee ogünden bugünü..
Bu kendini işine nasıl gelirse aynen öyle
Ilımlı çalımlı Zeuslu
..Martinli...Martavalllı...Fethullu ...Cia fedaili..
Dünyanın hem tanrısı, hem kralı,
Hem casusu, hem keşişi, hem keşifi, hem kiyişi
Hem de secde edilip eteği öpülen kafa bulmalı dini yerine koyan
Toplu tüketimli global asalak takımlaşmasını
Biliyordu da ne aç gözlü kudurgun hinhayın oldukların sevgili Atatürk
Balkan ve Sadabat paktını ona göre derleyip toparlamıştı
Gelip de yavanımıza soğanımıza üşüşmesinler diye bu ipsiz sapsız sinnekler
Sevgili Atatürk...deeeee o günden bu güne gözü gibi bakmasını bilerek..
Türkiye evine
İnsan coğrafyasına
Konuluk komşuluk hakına....gözkulak olurcasına can-ı gönlü gibi
Miktir çekip, posta koymuştu yürüyün gidin bre deyusun şerefsizleri der gibi..
Fakat şerefsizlik parayla satılmıyordu ki....küçük amerikan hayalperestliliğinin hayranı
Maskara oyuncak adamkadınlılığına
Biri geldi öteki gitti,
Yağ ve kurabiye ve mazut ve arpa ve tarım ilacı ve sinek öldürücü ve yumurta ve et
Ve balık
Ve ayva
Ve telefon kablosu
Ve tereyağ
Ve çay şekeri
Ve bulgur...bulamaç...incir badem
Nice şerefsiz yok yok satanların karaborsa baskısıyla Türkiye'yi bütün özel ve kirli işlerin
İleriye dönük mahkumiyetine kıskaca alarak...
O geçmiş dönemlerin şu anki yolgeçen hanı kapatmalığıdır, istiyen
İstediği şeye aklını estiren satılıktır fiyatını koyduğu maliyeti beleş...
Aracısı tefecisi bol
Boğaza düğümlenen zıkkımlığı pek bir zalım ve zulum...
Anfide Zeustan kalma veran tiyatro
Güncelde hep aynı kirli kanlı maskeli oyun...
Kara kayısının fiyatı onbeşş—yirmi arası, sepet incirin onun iki mislisinden çeyrek yarısı
Sarı buğdayın tonu altıyüz...çörek otlu peynirin kilosu yirmi kusurat...
Ey Bop ayaklı uyduruk takım trertiplisi eşleşik top
Yuro amerikan emirli İsrail yürütmeli Mavi marmara kaç fiyata ne ayak...?
Suriye'ye ekmeğini kan ile doğratırken....Hem İsrail..? Hem Suriye ?
Aynı anda gelir çakarım tokadı manasına, akla mantığa sığacak şey değil ki...?
Çeçenistan kaç fiyata ne ayak ey Bop...
Toprağa,
Tuza,
Ekine,
Ekmeğe ve suya...
Şimdi Zeus filan yok ama,
Başkalaştı para pul kılığına değişerek günün modası tanrılar ve krallar ve tam da
Balkan toprağından, kafkas stebinden, ortadoğu sadabat paktı tersinden boynuz vurarak
Yaşamak hakkına malolan el buyurdukça, ya susmak...
Veya bağıra bağıttıra tecavüze yardım ve yaltakçılık etmek kaçfiyat,
Ey eşgüdümlü ti-cari maddi ve manevi zayi,
Bop ne ayak...Bop?

Seyfi Karaca.......Haziran / 12
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Seyfi Karaca