Bilirim..
Bilmem mi bilirim elbet...
Sansına küsüm dediyse biri
Kılıç çektiyse bahtı karalarına seren sefil
Geç derim,
Geç bunları geç..! Neler söylerim daha
Mahpus yüklü düşüncelerin hurda pençeleşene neler
Sök derim şu perçinlerini
Bu buzdolaplı demir gibi kaynak neyine seni
Yol at o gardiyan nöbeti bitmez
Eğer yüküne razı gelmeyeceksen
Döşündeki yürek seni taşıyamaz
Eğer yüreğin yoksa sana kefil
Ve körsen ışığa
Boğulduğun karanlıkları nasıl geçersin..
Ha..! Nasıl..?!
Kimi tatlı kimi acılarla
Derdin varsa ilacın oralarda biryerden
Eh yani
Yani hangi çalgı neyi çalarsa çalsın eh..!
Eğer kalbinde sızısı varsa seni dillenen müziğe
Bütün gizli sırların kilidi tekdir
Ey hekim cerrah..! Eğer bulduysan
Aradın da bulduysan...
Kesilmedik ağrıların lokmanı sensn
Yoksa başka türlü hangi çareye dönsün o devran..?
Hiç öyle şey mi olurmuş susuz yelsiz değirmen
Kuşatılmış kafa ve gönül karamaşalarından
Varıp kendisi denen hayata ulaşmak...?
Boz derim o azad çarkı boz..!
Şu sendeki korku duvarlı yapıyı boz..!
Sana yapışmış öyle gülümsüz surat
Bilirim razı değildir ne umudun
Ne mutun
Sana yakışmadık çirkinliklerden
Aç da güneş sevsin yüzünü
Rüzgar değsin yanağına
O çöl
O mutsuz yaban maske sana yaramaz
Toprağına yağmur yağsın ser bulutu göğe
Büründüğün kapılar pencereler
Hayatı aralayınca güzele
Güle ilişir gözlerin
Sevgili olursun hemen
Kendi kendince biriyle
Bbilmem mi hiç..?
Bilirim...
Elbette bilirim
Doğduğun gün işte tam o gündür
Ortalara konmuş hayatı nezaman
Üstüne ölümden öte kendini mahil görür
Ve aşkı niyetiyle
Sımsıkı sarıldığın

Seyfi Karaca.......Ekim / 10

2.5/5 Toplam verilen oy :