Şiir Tutkusu

Menü

Atlastan Darbukan

Adamın biri dar gününde tefeciden ihtiyaç gidermiş. Günü geldiğinde üstünden hayli zaman geçmesine rağmen, sözünü kestiği vadesini yerine getiremeyince tefecisi tutmuş bunu mahkeme kapısına sürüklemiş. Çaresiz dalı düşüklere kalan adam, çalmış, didinmiş, avukata ya medet demiş, ya medet..!
Avukat, " tamam bir yoluna bakarız sen; sana sorgucular ne sorarsa, ' lo lo lo ' demekten başka yeter ki tek kelime etme " diye nokta koymuş işe.
Sorgu bu yolla tastamam olmuş. Dilsiz ağızsız birinin nasıl kimseden nakit temin edemeyeceğine kararla adam borçlusundan yakayı sıyırmış. Lakin...
Hemen ertesi zamanın ilk bulunan fırsatında, yürüttüğü dümenin harcını istemeye gelen vekiline kıvım kıvran kem, küm, ' lo lo lo ' yapınca MADURİYET sahibi
....."höst .! " ü çekmiş vekil " höst bre höst...bize de mi lo lo lo..'
Burdan yola çıkarak...
Nur suresi 39 :
"İnkar edenlere gelince, onların amelleri ıssız çöllerdeki serap gibidir ki, susayan onu su zanneder. Nihayet ona vardığında orada herhangi hayat belirtisi bulamamıştır."

Hadid 2 :
" Göklerin ve yerin mülkü onundur"

Bakara 27 :
" Onlar öyle fasıktırlar ki, söz verdikten sonra sözlerinden DÖNERLER.

Bakara 16 :
" İşte onlar hidayete karşılık DELALETİ satın alanlardır."

Kamer 17, 32, 40 :
" ANDOLSUN Kİ BİZ KURAN' I ÖĞÜT ALINMASI İÇİN KOLAYLAŞTIRDIK "

Bakara 135 :
" Yahudiler ve Hristiyanlar Müslümanlara, Yahudi ya da Hristiyan olun ki doğru yolu bulasınız dediler. De ki, HAYIR! Biz yolu doğru olan İbrahim'in dinine uyarız. "

Tevbe 25 :
" Ey iman edenler ! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, en yakınlarınızı dahi veli edinmeyin "

Tevbe 19 :
" Siz hacılara su vermeyi ve Mescidi Haramı onarmayı, Allaha ve ahiret gününe iman edip de yolunda olanların imanı ile bir mi tutarsınız ? "

Tevbe 18 :
" Allahın mescitlerini ancak İMANINI DOĞRUSUYLA yerine getirip, Allahtan başka kimseden korkmayanlar imar edebilir "

Bakara 138 .

" Allahın verdiği rengi ile boyandık. Daha güzelini kim yakıştırabilir "

Bakara 115 :
" Elleriyle kitap yazıp sonra onu az bir bedel karşılığı kazanç için ' bu allah katındandır ' diyenlere yazıklar olsun "...
Hal böyleyken böylelelere gidecek olursak...Daha yüzlercecesi seçilip sunulabilir bugünün damı duvarı uçuk karmaşasına belki bir yudum faydası olsun diyelerden ipliği inceldikce incelen hususiyetimize.
Hususiyet öyle bir hususiyet ki; bugün dünya nüfusunun altıda bir buçuğuna aileleşmiş bir kalabalığın bizzat okutan ve öğreten kitabı, " benim esas maksadım kolayca anlaşılıp öğrenilmektir " derken, ortalığa birden simsiyah içerikli çapulcuların kırkharamileri darma duman palasıyla insanlığı kılıçtan geçiren korkulara kıyım edip, " Ben olmadan öcülerere cinlere yamulursun sakın el sürme kendine ! Sakın, akıl fikir eresi iş değildir o basit sandığın kitaba hayatı dokunduran iş. Bu bizim işimiz, sakın adını dahi bizi aklından uzak tutarak anma. Çünkü, istersen kendini helak et, parçala, asla senin aklın, dilin, hayalin yetesi ve eresi şey değildir bizsiz sana söylenenleri kavraman." gibi yaklaşık katakullelerine çarkı bozuk değirmen kuran hususiyetimiz...
İnandığı din ile kendi arasında adeta biryanıyla anlayıp anlaşamayacağı kadar yasaklar getirmesi, öbür yandan ve eşzamanlı olarak insanı dahilinde olmayan bir dinin, hiç birşey ifade etmediği vurgusuyla sokak sokak dünya gezen yaşam sevecenliğini kişisiye arasına ulaşılmaz mesafeler koyan korku yumaklanması..Gütse gütse tek bir maksat güdecektir..: Bütün bu düşkünlüğün hali harabını en kolay yollardan yönetip yönlendirmekle iş kuran, çantasına keklik olarak kafeslediklerinin gönüllü tutsaklığına ebeden hükmünü hapsalmış hınzır TERCÜMANLARI olmak arzusu.
Ve bu arzu maalesef, neye inandığını ölse kendi varolan insani yetileriyle bilip idrak edemeyen hiçleşmeler dürtüsüne mahkumlanıp, durmadan kendini aciz, müşkülü çok, ne yapsa anlayamayan, algılayamayan, kölemen, hiçin hiçi, bilen molla fellahlardan yol sormadıkca kendini günahkar sayan, ne yaşasa suç ve cezaya mahkum....gibi gibilere nesilleyip çoğalttığı sebebedir ki tıkır tıkır zahmetsizce işletir çürük tezgahlı dükkanını.
Çünkü oralardan fitilini yağını kundaklayan kör çıra, bugün neredeyse Cumhuriyet tarihimizin üçte ikibuçuk gibi zaman devresini hükümetlemesine rağmen (Milli-muhafazakar-tarikati şeyhi gurup guraba) sanki hiç iktidar olmamışlar gibi bu güpegündüzlerin zifiri karanlıklarına avluladıkları kendine cesareti olmayan yetisizliklerin dünden talihsizliğine hazır halini adeta serçe parmağı şıklatması kolaylığı istedikleri fırıldağa anında yönetip, çapulculuklarının elden ele devreden kalitesini artırmaktadırlar..
"Herşey Allahındır" lafını da hiç dillerinden düşürmeyen bu içi dışı simsiyahlıklar, aslında zırnığını hiçkimseyle bölüşmeyecek derecede dünya düşkünü mal, mülk ve paragözün de ta kendileridirler.
(Bu kesmin önde ginenlerini şöyle bir gözucuna getirin, yüreğiniz haktan yanaysa az çok anlarsınız
sözümün neye tekabülden karşılığını)
Husus buralardan yokuş yamaç yürür yürütür de, yolu bugüne eğlerse..
Türkler, islamiyetten önce de vardı ve de dünya günlüğüne nice defterlere sığmaz hikayeler yazdırdı. Mademki gün geldi, devran döndü, İslamiyetle onurlandı Türkler; bugün ayrılmaz toplumsal kimliğinin bir parçası olan inancını da, doğal, özüyle iç içe, niyesini adı gibi bilen, seve seve, korkusuzca, kendinden emin ve neye nasıl inandığını tepeden tırnağa Suud-arabian yahut Yuro-amerikan üretimli tercumansız kefil olanlar yerine; (Çünkü diğer dinlerin batıl sayıldığı ve islamiyeti zorunlu kılan noktalar buralardan doğduydu) tamamiyle aksilere çıldırıp, tümüyle sahteliklere narkozlanmış, insanıyla muhalif, yaşamla arası açık, bunalımlar silsilesine tüm insanlığını rehin veren korku, kabus ve lanetlerle akıl fikir ziyanı kişiyle insanının ara açıklığına koz bölüştüğüne zivtlendikce zivtlenmektedir.
Kitap, Hristiyan ve Yahudi beylerinin buyurganlığından bahsederken misal, bu gurubun en hafiye keşmekeşleri çıkar da o çapul mızraktan, ortalığı yırtarcasına " gelin şu işin suyunu ısıtıp ILIMLI ya ılımanlaşalım" demez mi apaçık...?? Diyor elbet.
Kitap, onlar düzmece uydurur. Uydurduklarını da haktan saydırır der...Der ama o kurna zurnalarsa hiçkimsenin zırnık kelime anlamadığı, güya ilmi açıklayıcılık payından katiplik üstlenip RİSALELER sırmalar acizlere ısmarladıklarının omzuna.
O hiç paylaşımsız, ağzı bozuk tadlara sofralanan adalet yosunu ağmanlıklar..Kanunlar yaparlar, kanunlar bozarlar...Deviri bir öyle bir böyle..İpin hem altında hem üstünde fır fır dönen cambazlıklarıyla...
Kitap, Allahtan çok emir aldıklarına itaatle...dönerlerde dönerler diyor ya...
İşte Hususiyet o hususiyetten....
İş; o denli ayarını bozdu ki bugün...Ardı arkası kesilmedik ilkler depremi yaşıyoruz adeta ulaştığı şu zıvanadan çıkan zirveliğinde..:
• İlk defa üniversite sınavları açıktan açığa ve bu boyutta gaspolmuş
• İlk defa trilyon yolsuzluklar sahibi elini kolunu salayandan ülke yönetir olmuş
• İlk defa yarı tirilyon doları ülkeyi sıkboğaz eden borçlanmalara gidilmiş
• İlk defa ülkeyi satanlık babalar gibi ulu ortalıkta tosunculuk dayılanmış
• İlk defa dünya alemin satılık dükkanı haline gelenlerimiz aldık yürüdük hoplattık züğürtlüğünü zenginleşmekten saydırmış
• Trafik iyce canavarlaşmış, sağlık ölde kurtulalıma, eğitim sıfırı bolçeken, sevgi saygı devamsızı ortalarda kalan şarampol..
• İlk defa uluslararası arabozucularını kendi eliyle davetle, bölüşen ve ayrışanlarıyla masabaşı eşbaşkanlaşılmış..
• Hiç olmadığı kadar parti-tarikat devleti durumuna bütün kurumlar kapılanmış
• Hiç olmadığı kadar Türk ve Türkiye sözcüğü kendi ülkesinde lanetlenir duruma gelmiş
• Hiç olmadığı kadar sömürgecisini ülke talanına kurtarıcı kimliğiyle buyur etmiş
• ...Bu denli..Kültür, dil, çevre, yapılaşma, tarım, üretim gillerden topyekün....Hak getirelere salacaya yatırılmış olup;
Dünyanın üstüne cinayet cinayet yıkılan kuduz salgını merkezli şebekeleri şirinvari vitrinlemelerle varlığını vazife edinen.....Binbir surat kovboy-h"appy görl kılıklı fotoromantik ede-bi-yatlılılarla suyunun akışını huyunun zihnini bulanan..
Kıblesi Atlastan okyanuslar tarafı olan bir çöküntünün marş basan çatlak motorları eşliğinde
direksiyonsuz, ehliyetsiz, yolbaşı adım adıma harami....Uzatmazsak eğer..Kısaca böyledir hani şu
" bize de mi lo lo lo " nun kıssadan hissesi.

Seyfi Karaca........Ekim / 10
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Seyfi Karaca