Şiir Tutkusu

Menü

Gömlek

Dikenler içinde güller açılır
Makamı serveti terk edeceksin
Vahdet-le vatana değer biçilir
Sen bunu gayretle seyredeceksin

Gafleti vur geç suçtur durduğun
Leyla arar gibi aşktır vardığın
Gaye-i hilkattir zihin yorduğun
Küfürü temelden çürüteceksin

Tahkik-i imandır Kur’an bilinci
Yalan, iftirayla deseler dinci
Küfrün heykelleri derse yabancı
Sevgi soluklayıp fethedeceksin.

Kırılmasın vecdin eyle tahammül
Mahzun sinelerin yüzlerine gül
“Ateşten gömlektir” buyurdu resul
Ömr-ü bakiyede fark edeceksin.

Boynu büküklere ümit ol yetiş
Yetim sinelere koşmak ne müthiş
Zalimlere yumruk mazlumlara eş
Sarıp sarmalayıp nakşedeceksin

Sonsuzla bütünleş lütuftur şâir
Zindana atsalar zulüm ve sâir
Sürseler köy bucak şehir be şehir
Eyyubi sabırla sabredeceksin

13.11.2005 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Atlar

Çok şeyi manâlar şahlanan atlar
Öteyi görenler görebilirsin
Bir nesli uyuttu bizim haydutlar
Yaş döküp gözleri yorabilirsin

Vatanda vatansız görünmek zordur
Zihinler kaskatı simsiyah kördür
Ve şafak doğuyor parıltı vardır
Şükür seccadesi sarabilirsin

05.01.13 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Atsız

Sözler okka gibi cürümler hadsiz
Yine de sûs melûn demem adama
İslam’la sorunlu şu bizim Atsız
Hâk dâva İslamsız olmaz kardeşim

Zemzemle gürleyen suyum bu benim
Sabır topluyorum huyum bu benim
“Asım’ın Nesli” kim, buyum bu benim
Atsızlar Asım’ı bilmez kardeşim

Felsefe pervazsız bırak deliyi
Ayete muhâlif müptezeliği
Sattım On’suz olan gevezeliği
Hakikat şakaya gelmez kardeşim

İnsana hürmeten lânet deyip dur
İfâde şirk çürük, şiirde bodur
Atsız şâir değil, bir palyaçodur
Münkir den Türk-İslam olmaz kardeşim

Ömer Ekinci Micingirt


Aveneler

Kalem ürkek olmaz ağalar yeter
Yıkın korkuları dinleyin artık
Yine akşam oldu gündüzden beter
Fuhşa alkış tutar birçok yaratık

Tükür sokaklara rüsva et gitsin
Zihnim zehir gibi ne deyim işte
Boş ver diyor isen it oğlu itsin
Deyyus adayısın sen bu cümbüşte

Fahişenin zulası, esiri etin
İffet yangınıyla geçti seneler
Desem kılıfısın her nedâmetin
Şehvetin esvabı ve aveneler! ..

22.05.14 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Avuntu

ıslak bir fısıltı sıkıntılı gözler
uçsuz belirsizliklere
geçit verir

mısralara çarpan umutlar sokağına
vah izleri bırakır

nabzın şakırtısı
ömrü öğütür yakpare

kalır avuntu…

Ömer Ekinci Micingirt


Ay Gün

Epey salıverdim tahrip ettim dün
Bana acı gerek bünyeme sabır
Hakikat aşkıyla beklerim gün gün
Belki o gün gelir belki bir kabir

Dilim ne söyler ki bilmem ki hâşa
Kutsi sevda gerek engeller âşa
Saat mevsim ay gün düştüm ataşa
Çok şeyler düşündüm getirdim tekbir

Ömer Ekinci Micingirt


Aylan Bebek

Çocuk çaresizim yaş döksem bile
Ne kadar söz varsa mahşere kaldı
Sen değil vicdanlar vurdu sâhile
Dünya zalimlere, Beşer’e kaldı

Lânetlik ne varsa tekâmül etti
Sessizlik dehşetli yaktı kül etti
Hangi kemal vasfı tahâmmül etti
Esecek kasırga sehere kaldı

Bu tür tahammüller zül mûsibettir
Kelime tükendi uyarı nettir
Dünya İsrail’e tasmalı ittir
Arsızlar arsıza, şer şer’e kaldı

Ömer Ekinci Micingirt


Ayna Fetva Verince

Elâ göz mahmur bakış
Aynaya baktım sabah
Gönlüm bahar sima kış

Dünden eser kalmamış
Ömür geçmiş ben on beş
Baş aşağı kar yağmış

Çisi çisi su sesi
Bakışırken aynayla
Müthişti ezân sesi

Yıka kirli yüzünü
Dedi seher vaktinde
Anladı içyüzümü

Derken gün ışıklandı
Tekrar ayni hengâme
Mevcudat ayaklandı

Titredi ayaklarım
Ayna fetva verince
Buz oldu yataklarım

Ki silkinip ürperdim
Ayna tufan gibiydi
Ve son defa söz verdim.

Hûşu bendimi sardı
Ümit korku muhâbbet
Bir füsunlu bahardı

09.02.2006 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Ayrılık

terk etti aniden köhne dünyayı
sessizce bir solukta
baktım yok çığlık gibi
bambaşka bu uzun soluklu

ve ıssız suskun uçsuz
bucaksız kefen kokulu hatıralar
devşirip terk etti

buymuş meğer
acının dokunuşları
umulmayan sızısı

hüznün nameleri
bir ben bir de fatiha

çatlattım gafletin çanağını
umud bestesiyle
döndüm baktım geriye
bir ben vardım bir de fatiha

Ömer Ekinci Micingirt


Ayrılırken

Gerçeğin ıslığı konu pek derin
Dönüş bileti var sanki fakirin
Bir hoş sâda kulun tek zenginliği
İster râhmet deyin ister hep yerin

Çınar altı olsa rahat ve serin
Eli yüzü düzgün selamlar verin
Havf-reca haykırış ruh dinginliği
Ara sıra bir fatiha gönderin

Bir miktarda elbet başımda durun
Ayakta durmayın lütfen oturun
Sessiz sevdalardır âşk enginliği
Ayrılırken selamımı götürün

Ömer Ekinci Micingirt


Az Evvel

Uyandım ne çare gelmiş akşamım
Bitiş şarkısını tattım az evvel
Boğuyor bendimi melun evhamım
Gözyaşı çığlığa kattım az evvel

Sonun başlangıcı yoldadır her an
Biryanım put dolu bir yanım Kuran
Zaman almış beni şu küflü zaman
Beni “ben”e tutup sattım az evvel

Gitti mevsimlerim bitti baharım
Ömür perde çeker neyi ararım
Hesabım karışık belirsiz barım
Düşündüm hesabı bittim az evvel

Bilmem ki gelir mi bir ulu sâda
Ya bir nasuh yaşlar ya da şüheda
Her şey bende saklı belki ifşâda
Gittim ötelere gittim az evvel

16.06.2007 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Azze Ve Celle

Getir salâvatı oku Yâsîn-i
Hangi nağme siler kalbin pasını
İki ayrı âlem eşsiz hikmete
Aşk ile gizlemiş haritasını

Boşa mı hemze be elif nun mimler
Renk renk sahifeler nurlu iklimler
Dünya ve kâinat yürü sünnete
Beynine sığar mı onsuz hacimler

Kalp ve dudak yoksa nazar et elle
Izdırap tadarsın yoksa ecelle
Tedbir takdir ile amel niyete
Kimin kelâmı bu “azze ve celle”

14.11.11 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Baba

Seninle kalbim oynar sevdalar kuşanırım
Sen hep irfân sesleri, seninle uyanırım

Rüyadaydım Micingirt dağları sanki ağlar
İmkânsız eski günler, ağıt beynimde çağlar

Şiirlere sığmaz ki, o günler rüyâ baba
Depreşti kederlerim, düştüm hayhuya baba

Sensin benim belleğim, sen ışığım lambamsın
Mahallenin hafızı, yorgun çınar babamsın

Değirmen heybe tarla yetim sensiz kimsesiz
Ne artık Hacı Hedis ne de Semih ne de biz

Çaresizlik bendeki hasretlerdir yaz ha yaz
Sen varsın eski toprak sakalların bembeyaz

Ya uğurlayan dostlar mezâr İnkaya baba
Uzaklarda gözlerim döndüm sılâya baba

Seherde ses duyulur,öptüm şükrettim baba
Aşk serptin fecirlere sen hep zikrettin baba

Ayrılık bana mahşer,senle doluyum yine
Endişeler dokunur vaktimin en yerine

Şükür burdasın varsın sevinçten ne yapayım
Uzat nasırlı eli, tekrar tekrar öpeyim

Babam H.Coşkun Ekinci’nin ellerinden öper tüm babalara hürmetler sunarım

1994 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Babı Ali Kırıntısı

Her bucağın hazımsızlık nesin sen
Bilir misin ruh halini neyin var
Açmış ağzın uğulduyor cehennem
Korku ektin öfke biçtin canavar

Ne kederden ne sevinçten anlarsın
Zikzakların sürünüyor yerlerde
Yaktı beni dine inat din dersin
Hesap yakın çok yaklaştı ilerde

Sırtımdan in in sırtımdan in artık
Akıl ermez fetvalar ve laklaklar
Köksüz sözler ve âsımı kararttık
Köle kokan kırıntılı şakşaklar

06.02.08 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bağdat

Billurca bakıştık dertliydi anam
Topraktan balçıktan biraz söz ettik
Çağıl çağıl aktı yaşlı yüreği
Dedi ki evladım yine yaz ettik

Her gece arsızlar evlere yürür
Gelini kızanı alır götürür
Müslüman gaflette kâfir kudurur
Vicdanı zillete kattık toz ettik

Ateş var Ömer’im ateş Bağdat’ta
Arşa çıktı figan bizler rahatta
Yıldızlar şahittir şahit sıratta
Köprüyü geçmeden yolu buz ettik

23.06.2006 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bahar

Billur billur bahar köpürür her yan
Nakşeder sırrını seyir peş peşe
Semavi orkestra hu senin deryan
Cezbeder muhabbet kardeş kardeşe

İnancın kalemi yazar derince
Vuslata açılır görenin sesi
Zihnim kâmil değil pek yeterince
Endişe terk etmiş hemen herkesi

Yine de ben derim bahar bir sera
Aşkın renkleriyle içimde huzur
Alıp son baharda götürse yâre
O’nun musikisi âlemlere nur

22.04.11 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bahtiyar

İdrâk denge ve sırat
İrfân yoksa ısır at
İnkârın basitliği
Zân ihânet nakarat

Akıl yalana kuyruk
Zaman mekândan ayrık
Rakamları terk edip
Hiçliğe koş der buyruk

Tedbir takdir ne çare
Âyet var âşikâre
Bireysellik zillettir
Benim gibi duçara

Tefekkür ek tâkva sür
Kalpten dudağa üfür
Kaderine râzı ol
Rızasına götürür

Sâmimiyet yâre yâr
Rengârenk diyâr diyâr
Günahkârlar perdeli
Günahsızlar bahtiyar

Ömer Ekinci Micingirt


Bak Gör

Suç günâh lâkin ahı
Misâl gerçeği arar
Susturunuz günâhı
Keşke duyana kadar

Sevmek ağlamak güzel
Varı izlemek güzel
Giz’i gizlemek güzel
Sır ifşâ neye yarar

Ama fakat ve beni
Ruh parçalar bedeni
Gir de bak gör gölgeni
Kime niye neler var

04.07.11 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bakışın

İhlâsın renkleri sendeki hayâ
Bakışın yeterli beni ihyâya
Hislerin büyüsü apayrı bahar
İbrişim örülü sendeki maya

Bulut gibi yüzün benzersin aya
Sensizlik içinde başladım Hayy’a
Hep, hiçlik uğruna meçhullerim var
Ve O’na sığındım Emri Rızâ’ya

07.08.12 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bana Baktı

En keskin mevsimlerde engebe yürüyorum
Uğultunun içinde alev ateş yaş aktı
Zihnim tarla ben sapan durmadan sürüyorum
İçime bir coşkunluk bir suskunluk bıraktı

Yüzüme bir ağartı aslıma varıyorum
Daha gün başlamadan belki bir kuşluk vakti
Her eylemim ölçülü, mihenge vuruyorum ş
Kim şair hem kim edip kim usta kim çıraktı

Söz dokunur dokunmaz bir şeyler arıyorum
Varoluş yok oluşlar kimler kimleri yaktı
Dağ varsa vardır Ferhat, ak-kara soruyorum
Ara ara oynanan meçhul bir çıngıraktı

Son güz izdüşümleri eylüle vuruyorum
Geçmişi peçeledim yaşanmış bir pıtraktı
Duygularım saltanat zihnimi yoruyorum
Her daim aynı tören yaz kış aynı fraktı

Bir sükût kadar derin saygıyla duruyorum
Az daha büyüleyip aklımı alacaktı
Ki hoşluk yaşıyorum ermeden eriyorum
Tüm varlığı benim ki benim ya bana baktı

14.11.11 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Barış Diyor Matmazel

Miras kalmış adeta zaman hicran zaman dert
Kin ıstırap altında sabır renginde zahmet
Gözlerim ateş gibi yalnızlığı elemiş
Ellerimi bırakıp ruhum kelepçelemiş

Yalancı şövalyeler her bir yere gizlenmiş
Adaletin kılıncı kan ile temizlenmiş
Bir tabut boyu yakın, zulmet başka nur başka
Şehâdete adanmış aşk başka onur başka

Seccadem kefen bezi ölebiliriz beyim
Kimin hâin itleri tek tek geberteceğim
Korkun sessizliğimden bilinmeyen o günde
Ya bir nevruz gecesi ya da uzak sürgünde

Dedik kardeşlik vakti, muhkem ufuklara eş
Yüzüm nere çevirsem kan kin salıyor kalleş
Kanım göğe sıçradı çatlar yüreğe vurur
Tüm renkler toparlanın görün kimler kudurur

Zaman ağu çemberii zaman ağır zaman zor
Kutsallarla oynaşır, yine cuma geliyor
Mevsimle dönüyorum, zaman durulur belki
Saf saf sokak ortası, nasıl Zerdüşt bilmem ki

Ve bütün varlığımla yol yokuş koşuyorum
Puşt kökünü kaybetmiş mihrak kim şaşıyorum
Birkaç aydın havlıyor başka ülkede var mı
Kulağıma fısılda, köksüz ağaç yaşar mı

Haydi gel ver ateşe koş gel maşanın eli
Her yer mayın döşeli şer renginde bedeli
Kan alev ölümleri vampir severmiş meğer
Barış diyor matmazel Firavuna eşdeğer

Ömer Ekinci Micingirt


Basın

Mümkünü yok etik malum basında
Kesin
Çok şeyi karartır gün ortasında
Basın

Mazluma pek hoyrat sormadan neden
Haber
Çok şeyler resmeder henüz görmeden
Geber

Kimin postundalar renkleri hile
Görün
Aklımdan geçeni getirdim dile
Sorun

Ömer Ekinci Micingirt


Başhekim

Bazen Lokman hekim bazen başhekim
Dalga dalga şifa tüter hekimim
Dertlerle yoğrulur amma ve lâkin
Büklüm büklüm sabır yutar hekimim

Hastalar dostları ilaçlar süsü
Burcu burcu şifa verir nefesi
Neyzeni bakışla gelir ney sesi
Şefkatle hastaya bakar hekimim.

Peygamber mesleği yücedir yüce
Ellerde dert keder dillerde hece
Sahipsiz garibe yâren muhtaca
Mahşerde yüzü ak çıkar hekimim

Kardeşçik Mehmet’im doktorum canım
Pür şevkli hizmetin rahat vicdanım
Ve hizmet nimettir derdi sultanım
Reçeten râyiha kokar hekimim

Bilmem ki haddim mi sana nasihat
Abinden değil ki dosttan vasiyet
Belki muhabbettir belki iltifat
Füsunkâr su gibi akar hekimim

28.12.2005 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Baştacı

Şiir gibi gözleri mısra mısra sürüyor
Dostluğunun işvesi içime üfürüyor
Yumuyorum heceyi hüzün oldu dudakta
His kokan renkleriyle eşsiz soluk veriyor

Sabır üflüyorum hep şirazesiz bu sızı
Ufuklara dökülse terk etse ikimizi
Ezanlara karışsa nağmeleşen şafakta
Sen hep bende baş tacı seni sevda hırsızı

Ömer Ekinci Micingirt


Bataklık

Ellerim duâda sen andırıyor
Her yer ıssız sakin yalnızdı bu yaz
Yokluk gözlerimi sulandırıyor
Dilimin ucunda söz var bembeyaz

Sensizlikte uzak ölüm yakınlar
Bütün yasaklara başımı eğdim
Zincirler yorardı ulvi akınlar
Taptuk Emre gibi tapabilseydim

Bütün bildiklerim renksizlik eler
Yağmur olamadım kirli çoklukta
Yüzümü kavurur sıcak gölgeler
Ruhum çığlık çığlık hep bataklıkta

13.11.13 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bâtın Ve Zâhir

Küfür varlık yokluk evvel ve ahir
Her an ve günbegün esmeye başlar
Nasıl anlatayım bâtın ve zâhir
Çizgiler çizgiyi kesmeye başlar

Doksan dokuz tamam eksik beşaret
Hep aynı ifade bir tek işaret
Yırtmaktır zamanı müthiş cesaret
Perde zan tasavvur susmaya başlar

Nazarı ruhuma eli elime
Vahdet şuur boyut birkaç kelime
Her şey ruha döner ruh da dilime
Gerçekler çok sözü kısmaya başlar

Velhasıl muhabbet aşk vuslat bitmez
İster bâtın ister zâhir fark etmez
Ölüm şeb-i aruz söyle kim gitmez
Hakikat sırrını basmaya başlar

Ömer Ekinci Micingirt


Bayrak

Rengârenk tüllenir muhteşem rengi
Ölümsüz diyârdan benim bayrağım
Kurcala tarihi var mıdır dengi
Ölçülmez ayardan benim bayrağım

Dalgalan cihânda aşkla sonsuzun
Şeref ver göndere ey nâzlı hüzün
Es deli rüzgâr es gece gündüzün
Güç yetmez değerden benim bayrağım

Rengine gizlidir tarihim şanım
Şerefim şöhretim onur vicdanım
Göklerde hilâlim şehitte kanım
Dokusu ak nurdan benim bayrağım

Ney’im bestem güftem destanım sazım
Sen gönül gözümsün sen alınyazım
Sevgilim göz nurum duâm niyâzım
Efsunlu şiirden benim bayrağım

Ve selam dururum her sabah erken
Dövüşe barışa Hakk’a giderken
Büyüsü mest eder mest, seyrederken
Ahengi O Yâr’dan benin bayrağım

Mecnun’un sevdası, Leyla’nın eli
Zümrütten bir sera bildim bileli
Şan ile dopdolu aşk işlemeli
Mâzisi tekbirden benim bayrağım

Atlastan hilali mâna çok derin
Hüzünle çağlayan şevki gönderin
Bize bahşettiği lütfu kaderin
Pek yükü ağırdan benim bayrağım

Köroğlu’ya destan sen Emrah’a saz
Gönüllere ziyâ aşka düşen söz
Kimsesize kimse tarihe önsöz
Vazgeçilmez serden benim bayrağım

İklime musiki fecire güneş
Bitmeyen bir soluk ebedi yoldaş
Hep onu düşündüm sevinç matem eş
Cepkensiz siperden benim bayrağım

Hep yeri zirveler tarihe sorun
Ölürsem dostlarım sımsıkı sarın
Bezeyin bayrakla huzura verin
Masmavi diyârdan benim bayrağım

Sen kûtsi bir beyân milli rûh ya da
Müjdesi izi var bütün dünyada
Ölür dirilirim çiğnetmem yad’a
Vâdedilen yerden benim bayrağım

O hep gülizardır mefkûre sağar
Onda huzur bulur ürüyen zağar
Vuslatı müjdeler yeniden doğar
Alemi tek “bir”den benim bayrağım

Dibinde uyanmak ne büyük mâna
Edirne’den Kars’a Sinop’tan Van’a
Sonsuzluk türküsü sunar cihâna
Meşâlesi sırdan benim bayrağım

Sen ulvi hatıra dâvam hârımsın
Kardeşim sırdaşım kutlu yârimsin
Çehresi efsûnlu sitemkârımsın
Ulubat’lı surdan benim bayrağım

Al bayrak görürsen dur gölgesinde
Cennete yolculuk var gölgesinde
Micingirt ruhunu ser gölgesinde
Firdevs’i şehirden benim bayrağım

12.02.2007 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bayram

Şuur gelir insana
Bu günler yılın tacı
Huşu verir cihana
Kardeşliğin ilacı

Hâl katışır hâline
İnfâk bahçeleri var
Bal bandırır diline
Barış lehçeleri var

Vecde gelip kulak ver
Koş ilâhi ilana
Hakk’a sefer bu sefer
Sırt sırta ve yan yana

Semâvi düğün gibi
Dört mevsim yedi kıta
Kim düğünün sahibi
Koş vuslata vasıta

Yoksulun tattıkları
Bu günler ayrı lezzet
Râbbin yarattıkları
Zeyd bin Hā ris’e benzet

Bayram yoksula düzlük
Torun gözünde nine
Erende ölümsüzlük
Berekettir zengine

Bakış fitrelere bak
Aşkın kokusu sarar
Üç al yediyi bırak
Ver de mükemmellik var

Ömer Ekinci Micingirt


Bayram

Nur yüzlü sütunlar coştu kubbeler
Sihirli orkestra pervazda kuşlar
Tebessüm rengârenk ve minareler
Semavi ihtişam ezanla başlar

Ruhumla benzersiz sevdaya düştüm,
Zirveler kat ettim varlığı aştım,
Şükür nasip etti yine ulaştım,
Sevdalı iklimler buğulu yaşlar…

Pek derin sevincim ve gözyaşlarım
Laz’ı, Kürd’ü, Türk’ü can gardaşlarım
Tarife ne hacet gönüldaşlarım
Tek yürek güzellik efsunlu düşler

Sıyrılış başladı ney beste beste,
Rengârenk yürekler aynı heveste,
Renk şekil hoşgörü tüllenir seste,
Bayramlar bayramı koşun gardaşlar

6.11.2005 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bekle Yar

Hayalimdeydi hem cilve hemde nurlu beden
Nasıl aşktı bu şaştım tatlı uykudan eden
Serapmıydı ne canevime dokunan ten
Nerde hem nurlu hem endam eskimez beden
Hayalimdeydi hem cilve hemde nurlu beden

Ne rüyalar beni tanır nede serap var
Biliyorum göçtü gitti serap şimdi zor
Tefekkür tefekkür neredesin şimdi yar
Bak son demindeyim bekle biraz daha var
Ne rüyalar beni tanır nede serap var

Ömer Ekinci Micingirt


Beklemek

Beklemek sırattan ince
Anbean meşakkat verir
Yolboyu sabrı deşince
En azgın çöle çevirir

Beklemek bir anka kuşu
Mızrak ok gagalarıyla
Beklemek hûşu ve hûdu
Sükûnun nidâlarıyla

11.01.12 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bekleye Bekleye

Gel hele can yavaş yavaş
Soldum bekleye bekleye
Bağrım yanar kurudu yaş
Öldüm bekleye bekleye

Ne güz gördüm nede yazı
Kalbim kırık dinmez sızı
Mevlam kavuştursun bizi
Daldım bekleye bekleye

Duygularım çok karışık
Hele söyle yok mu ışık
Bir dargınız bir barışık
Kaldım bekleye bekleye

Düşe kalka yaşıyorum
Kebap oldum pişiyorum
Anlasana üşüyorum
Buldum bekleye bekleye

Bakışların hem göründü
Ruh dinlendi dem göründü
Gözlerim yaş nem göründü
Sildim bekleye bekleye

Gel hele gel yaramı deş
Sen meleksin sen nurlu eş
Yanıyorum alev ateş
Geldim bekleye bekleye

09.03.2006 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bekliyor

Yürek künyesi melek
Renk renk kimi bekliyor
O bambaşka kelebek
Başka türlü geliyor

Bakışları pek derin
Saygıdan da ileri
Markatlı tepelerin
Eriyen huzmeleri

Bir öykünün sesi var
Hatmeledim şiiri
Haykırışlarım sarar
Getiririm tekbiri

24.05.11 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Belki

Her gece bir sokakta
Eyüp sabrı duyulur
O yok ve ben yatakta
Bir acayip şey olur

O benden de elemli
Yansın geceler yansın
Fer yok yüreğim demli
Biri bana dayansın

Tat kalmadı damakta
Duygu nefesim keser
Kapı gıcırdamakta
Belki gelir gülümser

25.05.11 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Belki de

Kavga bölgesidir hicvin avluları
damarlarımı ıslatan küçük kafiyeler
süsler eski hınçlarımı
zaman cinnet getirdi
beton evlere

Şiirlerin görkemi
birer şöhret sandığı
söz döküntüleri günahkarın
korku kefareti
belki de

İçim yanık kokar hep
vurdukça
saat…

05.05.14 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Ben’i

Sözlerim taş gibi yüreğim yufka
Basit görmeyiniz olmasam dâhi
Dört yanım yaş olur bakınca ufka
Sokaklar çok şeyi ifşa vallâhi

Bilmem yüzümdeki perde ne demek
İfade istemem başka tarif et
Boynumu titretir yakasız gömlek
İki ayrı yerde olmak mârifet

Dinle seslenişi kalk dedi namaz
Hesabın vasfına yatarken vardım
Her şeye rağmen hâlâ anlamaz
Ancak ve sadece ben "beni"sordum

Ömer Ekinci Micingirt


Ben

Ben toprağım mevcudatı taşırım
Güller açar bülbül öter tenimle
Ben dört mevsim yaşatırsam yaşarım
Ölmek varsa feda olsun canımla

Ben azığım ben ekmeğim ben aşım
Ben tevazu ben insanım ben eşim
Ben anayım ben babayım kardeşim
Ben arıyım esrar vardır fenimle

Ben ırmağım aşkla çağlar dereler
Ben çiçeğim şifa bulur yaralar
Ben tevazu benden çirkin huriler
Ben sen varsan dirilirim hilimle

Ben komşuda yara varsa hastayım
Ben güzele ballı dilli besteyim
Ben hicranlı Iraktayım yastayım
Ben yaşadım hoşgörüyle dinimle

Ben şehidim Çanakkale şahittir
Ben faniyim her şey Ona aittir
Ben bir hiçim hiç olanlar yiğittir
Ben insanım oynamayın genimle

Ben Yunusu Mevlanayı dinlerim
Ben Çeçenim Çeçenyada inlerim
Ben Ömerim Filistinde kinlerim
Ben bir devim elleşmeyin benimle

19.07.2005

Ömer Ekinci Micingirt


Ben Ben’i

Düşün gereğince ipi hamalı
Hamal olabilmek ibret içindir
Sıkı tutunacak ipin olmalı
Hep olmak istersen sırrın “hiç ”indir

Huzur sevgi nefret ben sen o biz siz
Nettik hakikati izânı usu
İdrâkten bihaber hele bendeniz
İzânı kör eder görme duygusu

Sessizce sesleniş duâ tefekkür
Şükür gerek dile yokluk darlıkta
Ebediyen şükür ebediyen hür
Ben ben’i aradım riyakârlıkta

14.06.11 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Ben Beşer

Beni ben’de arayın
Viran oldu sarayım
Nankörlüğüm yere ser
Ben beşerim ben’de şer

Olabilmek inkârım
Kibir gurur ben varım
Susup dinle akıl ver
Ben beşerim ben’de şer

Ben’im benden büyüktür
Zannım bilince yüktür
İster gizle ister yer
Ben beşerim ben’de şer

Beni taşımaz dağlar
Fevkinde ağlayanlar
Kimler kuyumu eşer
Ben beşerim ben’de şer

Bu ses ifşânın sesi
Hiçliğin emaresi
Anla idrâkine var
Ben beşerim ben’de şer…

23.05.11 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Ben Dadaşım

Duygularım köpürdü
İyi dinle arkadaş
Nerelere götürdü
Ben dadaşım hem dadaş

Beni benden kıskanır
Pür heyecan bak güneş
Bulut bana yaslanır
Ben dadaşım hem dadaş

Sevdam karlara yağar
Buz kesilir kor ateş
Dadaş sevdalı doğar
Ben dadaşım hem dadaş

Anadolu kapısı
Dizde derman gözde kaş
Alparslan’dan tapusu
Ben dadaşım hem dadaş

Emrâh Âşık Reyhâni
Tespihteki aynı taş
Mevlüt sanki Sümmani
Ben dadaşım hem dadaş

Hançer barı görünce
Yutkunurum gözde yaş
Akar vatan boyunca
Ben dadaşım hem dadaş

Göz nurudur ihramlar
İffet ile örter baş
Cennet kokar ikramlar
Ben dadaşım hem dadaş

Gök mavisi erenler
Ömer yine köz ateş
Can dostlarım yârenler
Ben dadaşım hem dadaş

23 02 2005 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Ben Neyim

Ayaktayız ayakta
Bilmem farkında mısın
Uyanış var her parkta
Ulvi şarkında mısın

Terki böğrüne astık
Terkin terkinde misin
Aşkın kırkına bastık
Sende kırkında mısın

Hakikat ve sadakat
O’nun çarkında mısın
Sen var ya sen sen fakat
Hâla şirkinde misin

Yöneliş ne de beyim
Gerçek ırkında mısın
İbrahim kim ben neyim
Soy sop arkında mısın

Hep diyorsun hep amma
Zulmet kürkünde misin
Mefkûren pek muamma
Vuslat parkında mısın

04.06 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Ben Senin

Gözyaşlarım çoktan çokladı hiçi
Gelirim sen gel de gelemezsen sen
Arzuhalim sana canımın içi
Silerim gözyaşım silemezsen sen

Ateşine yansam ruhum yeşerir
Kalırım köz olup kalamazsan sen
Yüreğin dupduru mum gibi erir
Bilirim ben seni bilemezsen sen

Yürüyüşüm sana sen endişesi
Ölürüm yolunda ölemezsen sen
El âlem, yadlara etme itibâr
Olurum ben senin,olamazsan sen

01.11.11 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Ben Şair

Aşka küf bulaşmış derler ki sanat
İffet yangınları ölüm uykusu
Zillet kucağına gülüşür heyhat
Flört ve gümbürtü namus duygusu

Çok şeyler göründü sokağa baktım
Mesafe kastetmiş edep arlıkta
Ben zehir zemberek dışarı çıktım
Şâirlik köhnemiş sanatkârlıkta

Yine hüzünlerim öptü bedenim
Haykırabilirim insanlık hâlı
Katıksız bir adam toprak madenim
Ben şâir değilim duyun ahâli

08.02.12 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bengisu

Emanet tarumar azgın sularda
İzzeti ikramı yıktık barlarda
Kisranın nefesi köşk yalıları
Çanak kırılınca döktü ard arda

Nağmeler kar etmez heceler yandı
Kimler mecnun oldu kimler aldandı
Paçavra sokaklar ve belaları
Şimdi çırpınıyor gece uyandı

Çile bilmezlere bir his bıraksam
Sükuta bürünüp su gibi aksam
Rengarenk bengisu ve damlaları
Akıtır içime İnşAllah ressam

02.07.08 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Beni Soruyorlar

Beni soruyorlar acep kim gibi
Ateş beni yakmaz aslım İbrahim
Bazen mermer bazen yanan mum gibi
Server’e ümmetim daha ne deyim

Düşman zalim nefsim, zulmeden hasmım
Üç kıtaya kazdım üç hilal ismim
Sevgi mahkûmuyum hoşgörü resmim
Adım adalet der daha ne deyim

Kükrer şahlanırım yazar kızarım
Âsımlar geliyor çağlar sezerim
Dili kalbe bağlar Allah yazarım
Sıddîk’tan öğrendim daha ne deyim

Büyük adamız biz davamız büyük
Tevazudandır ha başımız eğik
Gelin hep beraber takva zırh giyek
Kula kul olmayın daha ne deyim

Sen kimsin sormayın geldik cennetten
Bu bir sınav idi dedeme Haktan
Havva anam Âdem babam birde ben
Kabuldür tövbemiz daha ne deyim

Ömer’im çile aşk, zevk verir cefa
Başımı kesseler bir kaç bin defa
Muhabbet hep tevbe eylerim ifâ
İslam tek kurtuluş müjde ne deyim

Ömer Ekinci Micingirt


Benimle

Mor ışık nasılsa yalnızlık öyle
Buzdan heykellerin sıcağı gibi
Dehlizsiz uykuya uzansam şöyle
Uyamaz gecenin saçağı gibi

Kederli elimle selam verince
Gözlerim kapayıp gittim derince
Tâlihim kırılgan kaderim ince
Öksüz annelerin kucağı gibi

Kendimi kavrayıp tuttum âdeta
Kamburum çıkarıp yattım âdeta
Seheri uykuya sattım âdeta
Sızlandım nankörler ocağı gibi

Hehey yalnızlıklar anlatmam daha
Nice yıllar tevbe ettim Allah’a
Yürüdüğüm yollar ıssız bir vâha
Dolaştım Lejyoner sancağı gibi

Dışım hep gülümser sen gel bana sor
Uzaktan bakınca ne kadar mağrur
Istırap benimle benle duruyor
Endişe kıyamet bıçağı gibi

26.12.11 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Benimlesin

Mahcupken derûnuma sayısız hâl gibisin
Renksiz kesitlerime mor pembe al gibisin
Sendeki çağrışımlar içime gökkuşağı
Mısralarımda imge kovukta bal gibisin

Bir ömür benimlesin elime el gibisin
Bâzen yanı başımda bazen meçhûl gibisin
Bilmem ne demeliyim özlemimin ışığı
Sitemkâr hüzünlere yabancı el gibisin

Dilimde yalan olmaz duvakta tel gibisin
Bir vurdun ki içime bağrımda yel gibisin
Sazıma mızrap oldun canımın son beşiği
Çatlak dudaklarıma can veren sel gibisin

Hırçın eşsiz mûsikim gülünce gül gibisin
Sevdalarla süzülmüş efsunu bol gibisin
Her ardımdan bakarken pencereden aşağı
Ne yalan söyleyeyim tekrardan gel gibisin

27.01.14 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Berat

Varlığım bir çift el
kandil gecelerine duâya tamamladım
hatırlayıverdim şükür taze ümitle
senin için yapabildiğim
iki gözyaşı ve buğulu gözler

Bilmez miyim senin râhmetini
hâşa seninleyim bir başıma
kimsecikleri olmayanın kimsesi
ahdime uyamadım mağfiretin sahibi
ağuşlarım bomboş soluğum kısık
uçurumdayım koşuyorum yokuş aşağı
mâsivanın şavkına takılarak

Lütûf ve ihsanına kurban olduğum
kalbimi çalıştıranım
“yok mu isteyen vereyim “diyenim
işte buradayım kapındayım el açtım
istiyorum affımı rızkımı afiyetimi istiyorum
berat’ın yegâne sahibi
beratımı istiyorum…

12.06.14 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Betül

Şefkatle kokladım senli baharı
Füsunlu vakitler gösterdin bana
Yuvamın işvesi bağımın bârı
Yüreğim ısıttın edepten yana

Devrin Zeynepleri bulunmaz fazla
Ötenin sevdası yeşerir erir
Gurbete yolladım seni namazla
Seni anlatamaz yazdığım şiir

Hisleri dirilten İffetle durdun
Sönmeyen gülüşün buğulu tül tül
Tahsile azmetmiş hep koşuyordun
Sadâkat bestesi nur yüzlü Betül

04.04.13 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Beyaz Kısrak

Şu karşı tepenin yamacına bak
Dizgine sığmayan bir beyaz kısrak
Mutlaka bu kısrak birini bekler
Zirveye koşacak elinde mızrak

Yıllardır seslenir yankılanır hep
Hikmetten suâl mi vardır bir sebep
Beni de sarmalar bir garip hüzün
Peşinden tırmalar derin ızdırap

Ömer Ekinci Micingirt


Beyaz Melekler

Her sabah aşk ile şifa bürünüp
Sevgiyi elerler beyaz melekler
Sesleniş rengârenk çare görünüp
Çareyi bulurlar beyaz melekler

Bir tatlı hizmet ki ak alında ter
İnsanlığa hizmet en büyük eser
Sıhhat meltemleri her daim eser
Ümitle gelirler beyaz melekler

Bazen efsun tüter pişer aşımda
Bazen hayalimde bazen düşümde
Hizmet samimiyet akar yaşımda
Gözyaşım olurlar beyaz melekler

Bembeyaz giyinmiş bir başka ahenk
Bestesi nihavent güftesi renk renk
Huzurun ziyneti insanlığa denk
Tevâzu solurlar beyaz melekler

Kimisi hemşire kimisi ebe
Şifâyı gizlemiş Mevla’m sebebe
Sağlık ihtişamdır sıhhat debdebe
Vereni bilirler beyaz melekler

03.08.2006 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Beyhûde

Eşiğime kar düştükçe şiirlerin üstünden
Çığlık attım beyhûde
Kimse beni anlamadı

Hele bir de gün ışığı yokluğuma vurunca
Yaş dökmeyin toprağıma
İki kıvrım yüzükoyun
Yatarken…

Ömer Ekinci Micingirt


Bezdirdin

Şirretlerin bin bir çeşit var ama
Ar bilmez sözlerle kızdırdın beni
Gösterişte hâk rızası arama
Benlik bahçesinde gezdirdin beni

Büyüklendin ne söylesem fark etmez
Hep at başı kibir caka terk etmez
Ruhun şaşkın tevâzu yok erk etmez
Şerit değiştirdin ezdirdin beni

Seyrederim acı verir sus demem
Poyraz olsan üzerime es demem
Dâva büyük sınav zorlu pes demem
Birkaç merhabada bezdirdin beni

Ben hem kimim ben divâne ben âdem
Adâlet hak ismimdedir ifâdem
Sadık dostum gözyaşımla seccadem
Boşluk denizinde yüzdürdün beni

6.02.2007 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bigane Kalamazsın

İnanıyorsan şayet
Bigâne kalamazsın
’Tâ’dil ü Takdir’ ayet
Tarafsız olamazsın

Ne ağaçsın ne otsun
Ne yağmur ne bulutsun
Herkes sözünü tutsun
Tekrardan bulamazsın

Sen Zeynep’sin sen Hasan
Bilmem nasıl anlasan
Vicdanını dinle sen
Boş vere salamazsın

Hakkını vermelisin
Mârifet örmelisin
Öteyi görmelisin
Görmezsen bilemezsin

Nereye kim yolculuk
Dinle beni korkuluk
Kir akar oluk oluk
Yıkayıp silemezsin

Ölüp ölüp dirilir
Hesap senden sorulur
Tüm defterin dürülür
Çalım yok çalamazsın

Anlat hayrı ve şerri
O dehşetli mahşeri
Otuz cüzlük eseri
Gün gelir alamazsın

Düşlerde rüyalarda
Adanmış davalarda
Sen varsın sevdalarda
Sevdasız gülemezsin

Ben kendimden utandım
Yutkundum ve tıkandım
Yaza yaza usandım
Söz sussun kalem yazsın

Haberdar ol kendinden
Hem bilimden hem dinden
Ömer O’nun emrinden
Habersiz ölemezsin

Ömer Ekinci Micingirt


Bilal Bilal

İçime kasevet çöktüğü zaman
Duygular konuşur der Bilal Bilal
Mevla’nın feyziyle şükür her zaman
Rengarenk hikmetli sır Bilal Bilal

Dört duvar yoldaşın vatanın yurdun
Ağlayamam kuzum yaşımı vurdun
Sen zorlu imtihan belki de nurdun
İçimde ahu zar, zor Bilal Bilal

Sitem yok çarem yok bozuk ayarlar
Her gün bin ay geçer,saat sayarlar
Onun bahçesine bir gün koyarlar
Firdevs Cennetinde yâr Bilal Bilal

Rahmet-i Rahmân hay! merhamet işi
Sen gözümün nuru sen titrek kuşu
Sen gönlümün gülü aşkı kardeşi
Kokunu odama ser Bilal Bilal

Sen sevgilim canım sen narin yarim
Sen Leylası kayıp susuz pınarım
Sensizlik yudumlar dört bir kenarım
Cennetle müjdeli nur Bilal Bilal

Kuşatır içimi sihirli sesi
Büyülü bakışı sarar herkesi
Dön hele nur yüzlüm irem bestesi
Çilenin her rengi var Bilal Bilal

Bu nurlu hesabı çeker mi kantar
Gönül ırmağıma gizlenmiş kan ter
Bu sırlı yolculuk Halil’e yeter
Geç hele karşıma dur Bilal Bilal

03.07.08 Bursa

Sevgili Kardeşim Halil Budak ve yürüyemeyen biricik oğlu Bilal için kaleme alınmıştır...

Ömer Ekinci Micingirt


Bilal Yüzlüm

Gözleri kan revan göğe dikilmiş
Bahtsız Afrika’nın elmas çocuğu
Kartala yem olmuş asır irkilmiş
Dün rüyamda gördüm Bilal yüzlümü

Susuz çöllerdeydi ölüm bölgesi
Ne bir bulut vardı ne de gölgesi
Bir tuhaf sessizlik ölümün sesi
Zor nizâmda gördüm Bilal yüzlümü

Somali Nijerya Türkmen Açe’si,
Mâzinin nefesi beste güftesi
Birleşmiş milletler haç neyin nesi
Misyonerle gördüm Bilal yüzlümü

Vicdanlar kanatır gürler niyâzda
Merhamet buz tutmuş şefkat ayazda
Bu nasıl kardeşlik kardeştik sözde
Hep virânda gördüm Bilal yüzlümü

Afrika Türkistan Bosna ciğerim
Gül yüzlüm sorarsa susun ne derim
Ağırdır dostlarım ağır kederim
Pek figanda gördüm Bilal yüzlümü

Ter bastı sarsıldım ve üşüyorum
Bilaller ölürken ben yaşıyorum
Boynumda bir tasma zor taşıyorum
Aç ayanda gördüm Bilal yüzlümü

“Komşusu aç iken” aman Allah’ım
Ürperdim irkildim sarstı günahım
Gözyaşı azığım duâ silahım
Ne üryanda gördüm Bilal Yüzlümü.

Gelin ağlaşalım övülmüş millet
Gül açsın gözyaşı silinsin kasvet
Yıkılsın yokluklar yok olsun hasret
Ak duâmda gördüm Bilal yüzlümü

Micingirt hicretin neydi sebebi
Paylaşın kardeşler paylaştı Nebi
Zamanın ensar-ı asrın Zeyneb’i
Erguvânda gördüm Bilal yüzlümü

17.04.2006 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Biliyorum

Zamanın parmakları fişek gibi
yükümüz boşlukta baldıran
abluka desem dünümü taşır
sararmışım
biliyorum

Boynu bükük yoksul ben
rastlantı süzülmüş dibime
duyarsız bir seferberlik
korkuya koşuyor

Şarkılar paramparça
şiirler dağınık gökyüzü
hep yüzüm hüznüme çarpar
ve efkârın kavalına

01.10.14 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Billurlar Kırılmasın

Bir mübârek yolculuk gül yüzlüyle Enceşe
Pek süratli develer Enceşe’de pür neşe

Dörtnal rahvan develer sessizce nefeslendi
Endişeli bir dille Enceşe’ye seslendi

Ey Enceşe Enceşe billurlar kırılmasın
Bu ne müthiş iltifat duyuşta nur olmasın

Öpüyorum şiiri muhâbbeti duyunca
Takılsaydım ardına seyretseydim doyunca

Ne Hale’nin sesiyim ne Fatma’nın kölesi
Düşlerimin ırmağı ey merhâmet elçisi

Üseyd olup kokunu alamadım çöllerde
Öpsem güzelliğini rüyâlarda güllerde

Nur hırkanı kokladım karşıma çıktı yekten
O ne müthiş hakikat her kokudan her renkten

Günlerden pazartesi sen ölmedin sen varsın
Umuda damıtılan her zerrede yaşarsın

Hattab oğlu ağladı Kayserler lüks içinde
Ankebutu anlattın dupduru bir biçimde

Efendim çalınmışım küfrün azgın rüzgârı
Sensizlik kucağında kayser sardı her yeri

Üşüyorum efendim ayazdayım ben hâla
Şuûr yorgun ruh çıplak koşuyorum dörtnala

Ömer Ekinci Micingirt


Bilmecemizi

Zaman göz kırpıyor yaklaştı artık,
Koştukça erilmez bu ömrün hızı.
Ben boşlukta koşan çılgın yaratık!
Hırs ben’e renk verir deli kırmızı.

Ömür dedikleri eşik nihayet,
Belki de tükenen iklimin izi.
Yokluğun içinde varlık bir kement,
Hayret seyir çözer bilmecemizi.

03.11.09

Ömer Ekinci Micingirt


Bilmez

Her halim başka demde
Şuur his bin bir türlü
Mihnet minnet kellemde
İrfan idrak mühürlü

Şefkat zifiri deri
Kalbim yorgun velhasıl
Feryat eder serseri
Ölüm ile muttasıl

Korkun biraz arkadaş
Dört biryan mevt karbelâ
Akıbet gayyaya eş
Tevbe bilmez puşt hâlâ

Ömer Ekinci Micingirt


Bir Akşamüstü

Yağmurla gürleyip bulutla inle
Beni de dâhil et bükülsün aşkın
Yakala hüznümü tut gözlerinle
Hüzün damlaları süzülsün şaşkın

Bu başka hâsılat gençliğim yedi
Çok şeyler görürsün dön bana bak da
Ve derin sonsuzluk hep örseledi
Saatler yılları uğurlamakta

Var olan yok olan yakılan benim
Yokluğun çığlığı rüyalarımda
Hesap ırmağına dökülen benim
Titrek yakarış var dualarımda

Aynen yaprak gibi rüzgâra karşı
Seherler üfürür zâr zâr yandırır
Geceye bağlarım yedi kat arşı
Bir deli uykudan hep uyandırır

Sükût ne beklersin gel beni sustur
Yüz vermez garibe neden ki sustu
Her şey O’na ait O’na mahsustur
Dayanır kapıya bir akşamüstü

Ömer Ekinci Micingirt


Bir Alem

Susturuldu izzet, zillet şah diyor
Bestesi bir âlem sözü bir âlem
Örf adet terk etti gitti gidiyor
Anası bir âlem kızı bir âlem

Bu ne diye sordu dede toruna
Soyunduk giyindik körü körüne
Bilmem ne anlatsam yâre yârene
Tafrası bir âlem nazı bir âlem

Ve flört taht kurdu evlilik yafta
İzzet nere gitti hangi tarafta
Zuhal şaha kalktı yine bu hafta
Hülyası bir âlem Nez’i bir âlem

Ne bir tefekkür var ne idrak ister
Edep hayâ iffet beterden beter
Fakih benden beter yeter be yeter
Fetvası bir âlem vâz-ı bir âlem

11.06.08 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bir Avuç Hece

Hazzın ellerini tutacaktım tam
Çile arzusuyla zevkle beraber
Bu başka inkişaf nasıl anlatsam
Derin müşahede esasen yer yer

Bir parça istemek bir avuç hece
Gerçeğin fark etmek belki sadece
Edepten ebede kaç bin derece
Hikmet ve fıtratı bilirsem eğer

Makam şöhret şehvet duymadın mı hiç
İffetsiz aşk şiir gayrimeşru suç
Yusuf’un iffeti gelecek er geç
Şiir kuşanacak ay yüzlü günler

Ömer Ekinci Micingirt


Bir Balıkta Sen kurtar

Uğultusu kıpkızıl
Sibirya soğukları
Çırılçıplak

Ve kefene sararlar
Pervazsız maskaralar
Buz bedeni yüzü kar
Çek elini sahtekâr

Koca vahşi binalar
Cirit atar finolar
Oynaşır sarhoş devler

Büyük ruhsuz odalar
Haşmetli kokonalar
Mobilya ve modalar

24.01.2006 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bir Başka Güfte Var Sarıkamış’ta

bir beyaz güfte Sarıkamış’ta
küskün bir eda ile sarar beni bir matem
gözyaşlarım dökülür gaipten sesler gelir
kör kağnılar gıcırdar ızdırap şarkısıyla
tasalara bürünür gömülürüm sihirli ağıtlara…
bambaşka yankılanır Sarıkamış, bambaşka.
sonra ruhumu sarar efsunlu musikiler.
geceye bir sessizlik yayılır siner çileli
geceler uzanır da uzanır
doksan bin şehit uzunluğunda…

derken bir düşünce alır götürür beni
Allahuekber dağlarına bulutlarla birlikte
zaman durur, hayat durur, yaşlar donar
ayazın kucağında
karlara her dokunuşta
yutkunur yutkunur boğulurum birkaç kez
ayazın en kırak yerinde
duygularım kâh coşar kâh emekler
Sarıkamış ah Sarıkamış …
şehitlerin mekânı hüzünlerin diyarı
her tarafın ızdırap ızdırabın türküsü
her tarafın bir destan bir destanın öyküsü

kim bilir belki de Sarıkamış bir perde mi ne
vuslata açılan tarihin son sayfasında,
ruhum soluklanır duygularım dirilir
karlar okşar baharın çehresiyle
her Sarıkamış duyduğumda…

ateşin donduğu ölümün gülümsediği
ölümün hayat bulduğu yer Sarıkamış
yanar kelimeler aşkla AllahuEkber dağlarında
her bahar kardelenler açınca.

köpürür şehit kokulu dereler kar sularıyla
Hu deyip akar her mevsim baharın kucağında
öt bülbül öt işte tam zamanı ötmenin
gülde burada gülistanda
her tarafım bembeyaz her tarafım yemyeşil
gelin odası mı ne
beyazın ikliminde şehitliğin her rengi

konuş susmak yok yanık sevda bu
susmak yok konuş sen konuş sarıçam sen
şu Merzifonlu Mehmet
bak buda Şırnaklı Hasan
nasıl da yakışmışlar yan yana ve sırt sırta
utansın Gabar dağı utansın şahadetsiz hortlaklar
konuş Sarıkamış konuş söyle neden sessizlik
bu ne dertli sessizlik sükûtta üşüyorum
bu suskunluk nedendir hem sitemin kimedir...

29.10.2007 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bir Buse

Şiirleri yazabilsem üstüne
Sarsam öyle denizlere post diye
Yer altında övünçlerim üstü ne
Sormuyorum kimler kime dost diye

Hiç değilse imge topla hayal kur
Duygularım sırat gibi yetiş bin
Ölüm bile ölmemeye soyunur
Kırık dökük yaşamlara ilişkin

Taşlar ile kaynatırlar suları
Ayırmazlar Acem Çerkez Arap’ı
Çıkarırlar boynundaki yuları
Ömer söyler Hayyam İle Şarabı

Üfler köze ama lâkin ancaklar
Ve dehşetli mezbahayı bilemem
Kime gölge hesap kitap sancaklar
O mahşeri yenilgiyi dilemem

Keşfim yoktur birkaç mertek devirdim
Ümit korku ihtimamı tek yasa
Heceleri kubbelere çevirdim
Bu garibe belki düşer bir buse

02.09.14 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bir Cezve Şiir

Gönül fetheyleyen bir cezve şiir
Ufuk aşk manzara hilâle benzer
Yaralı ney gibi şair ve sair
Mahzun ses irşadı Bilal’a benzer

Her yerde aradım deli ruhum aç
Bu vatan bu millet o sırra muhtaç
Feyiz her mesajı her lahza miraç
Gözleri zümrütten zülala benzer

Bir baştan bir başa inceden ince
Edeb gölgesinde beyit serince
Hece mâna var ya sessiz derince
Ruhumu coşturan marala benzer

08.02.09 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bir Gece

Ömrüm akıp gitti gönlüm haşarı
Döküldü yerlerde geçmişin tülü
Terk ettim dünyayı çıktım dışarı
İşveyle yapıştı sevdanın gülü

Bir deli sevda mı benimki gardaş
Kuşatır menekşe gül geceleri
Sarar vücudumu zehirden ateş
Bir gece yakarım bu heceleri

Göğsümde bir ateş gürledi birden
Rüya mıydı yoksa döndüm geriye
Donakaldım içtim malum zehirden
Kimseler bakar mı hem serseriye

Peşinden dedim ki yak sigarayı
Kuşattı dört yanım hazan duygular
Kimseler görmeden attım narayı
Ve deli sevdamı o gün vurdular

28.02.08 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bir Leylâ

Rengârenk bakıştık övgüleri gül
Bir köylü sevmişim içimde yâra
Mecnunu olayım içime dökül
Söz etti poyrazda kattı rüzgâra

Goncası yakuttan açan gül gibi
Duruşu onurlu dili bal gibi
Koşuşu yorgun su bazen sel gibi
Bir selam söyleyin o gülizare

Bambaşka ilhamla geldi bir gece
Gözleri sürmeli güldü bir gece
Hüznünü içime saldı bir gece
Her sözü ayrılık her yan biçare

Emsalsiz bu dilber sanki mücevher
Sevdanın adıymış meğer bu cevher
Meltemi gülüşü bir ömür değer
Mor pembe düşlerim kaldı avare

14.03.08 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bir Meçhul

Aşkın sütununa kazdım ismini
Teberrük misali gizledim seni
Gözyaşım boyayıp çizdim resmini
Vuslatı giydirip sözledim seni

Uzat yüreğini ses ver sesime
Yüreğini uzat his ol hissime
Gelip sitemkâr ol son nefesime
Bir bilsen ne kadar özledim seni

Tılsımlı oyunun kader setinde
Zerrecik bir leke yok iffetinde
Aşure gününde binbir hatim’de
Sükûta yaslayıp gözledim seni

Dinmedi içimde kahreden hüzün
Ölüm soluyorum sezdirmeksizin
Tahtası olsaydı aşk kabrimizin
Aşkın gizemiyle giz’ledim seni

Sebebim tükendi mecalim geçti
Bu akşamüstünden kaç ölüm geçti
Gece yarıladı ecelim geçti
Hep bir meçhul gibi izledim seni

Ömer Ekinci Micingirt


Bir Rüya Yüzün

Taptaze büyülü bir rüya yüzün
Doğrusu seninki nurdan musiki
İçimde çarpıyor rengârenk hüzün
Her gece üflüyor sanki bir iki

Göründün bir ara her halin enfes
Tıpkı Leyla gibi şive ve nefes
Gizlice yaklaştın kıskandı herkes
Bu sevda çok derin öyle derin ki

Hurimi melek mi kız senin adın
Göz göze duygular süzdün anladın
Yüreğim senin ki senin aşk vadin
Bu garip deliye hem sitem neki...

26.11.08 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bir Türlü

Hep beni aldattı saf görünüşler
Sezmesem bir türlü sezsem bir türlü
Kayboldu bir anda sahte gülüşler
Bozmasam bir türlü bozsam bir türlü

Gamsız mağdurlarla zordur gidişim
Kime anlatayım kime dertleşim
Kimi bacım olur kimi kardeşim
Kızmasam bir türlü kızsam bir türlü

Dostluklar mevt olmuş bense hastayım
Bambaşka duyguda başka histeyim
Manasız dillerde gezen besteyim
Gezmesem bir türlü gezsem bir türlü

Mevcudat pür nizam O’na aittir
Oba ova deniz nehir şahittir
Ben şehit oğluyum ceddim şehittir
Yazmasam bir türlü yazsam bir türlü

Vicdanı dinledim eyvâllah derken
Kaderin cilvesi ne kadar erken
Gönül terazimde süzdüm giderken
Süzmesem bir türlü süzsem bir türlü

Mor müjde beklerim beyaz melekten
Micingirt endişem var gelecekten
Yüreğin adeta paslı çelikten
Üzmesem bir türlü üzsem bir türlü

Ömer Ekinci Micingirt


Bir Yolcu ki

Bir yolcu ki başıboş
Yırtık çarık ve sarhoş
Ruhu sisli girdapta
Akıl firar boşa koş
Diz mecalsiz azık boş
Dâva zorlu yol yokuş
Bir yolcu ki başıboş

Dönmüş çarkı kör bakış
Surat buzlu karakış
Yırtılıyor izânı
Pusulasız ve berduş
Hedef şaşmış, tuzu yaş
Dâva zorlu yol yokuş
Dönmüş çarkı kör bakış

Ömer Ekinci Micingirt


Bir Zamanlar

Bir zamanlar neydi o ithâl tipler
Secdeyi fişlemek ne büyük puştluk
Vatanında hordu gerçek sahipler
İrtica yaftaydı moda sarhoşluk

Flörtle bir kadeh önce yemekten
İrtica bizler mi ne kadar hâzin
Karnını kaşıyıp câhil demekten
Zillete yürüdü sezdirmeksiniz

Tolerans büründüm büyük yarışta
Kaç asrı kaybettik bu güdüklerle
Kimler gelip geçti kim yakarışta
Ve aklı viskide loş köpüklerle

Bu hâlin sırrını sordum anneme
İhtiyâr haliyle kaldır der rafa
“Yaşasın cehennem” der cehenneme
Üstâdı düşündüm tekrar bu defa

Tersine akar mı ebeden sular
Gayesi hak olan gerçeği arar
Belkide bir müddet soysuz duygular
Arşın gölgesine varana kadar

Aldı emâneti koşar üç atlı
Bir şeyler hissettim oda bende sır
Menzile yaklaştı hakka biatli
Îman ve İslâm der gerçek âşıklar

Ömer Ekinci Micingirt


Biraz Tefekkür

İcatlar çıldırmış dostluklar bitmiş
Neye gümandayız biraz tefekkür
Ceddine saldıran it-oğlu itmiş
Ahir zamandayız biraz tefekkür

Fetvalar verilir televizyondan
Verenler habersiz dinden imandan
Bu da işarettir ahir zamandan
Kızıl dumandayız biraz tefekkür

Lüks olmuş namazlar gürültü ezan
İçtikçe böğürür sesi borazan
Suç olmuş dürüstlük adı da sazan
Suda samandayız biraz tefekkür

Diz çökmez miraca gider ütüsü
Okuyacak kızım engel örtüsü
Nefsinin uşağı şeytanın hası
Ahta âmândayız, biraz tefekkür

Şebek gibi adam oynar her dalda
Bir eli yağdadır bir eli balda
Hortumcu ailece dolaşır dilde
Hasta dermandayız biraz tefekkür

Ömer’im düşündüm boynumu büktüm
Biraz sinirlendim biraz söz döktüm
Hasatsız harmanda mahsulü söktüm
Ağır fermandayız biraz tefekkür

Ömer Ekinci Micingirt


Birbirimizi

İzân us kayalık idrak boşlukta
Gücün akıntısı kör etti bizi
Karanlık senaryo her bir başlıkta
Ne kadar dert ettik birbirimizi

İklim netâmetli alkışlar süslü
Köşeler kalemler köpekler yallar
İnanç aksesuar hedef pek puslu
Ruhum kırbaç gibi susun çakallar

15.04.14 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Birkaç Kelime

Zihnime döşeli birkaç kelime
Zamanla birlikte esiyor her an
Firdevs’in soluğu değse elime
Sevdaya boyanır nergis erguvan

Bir tatlı ıstırap belki de ihsan
Nedense bir sevinç sardı arkadaş
Bazen de sitemkâr oluyor insan
Ağarır hislerim hep yavaş yavaş

Şafakta tepeler ney cazibesi
Bambaşka ses verir gece uzaktan
Vuslata ulaşır orkestra sesi
Lütfeyler kurtarır bizi tuzaktan

Ömer Ekinci Micingirt


Birkaç Saniye

Ömür arta kalan birkaç saniye
Hisler düğümlenir biter an olur
Patiska içinde yırtık seciye
Bir çukur kucaklar an viran olur

Vakit tali vakti bu gülüş niye
Gülemem arkadaş deliler güler
Müezzin bağırır koşun faniye
Ruhumu kundaklar ince süngüler

Bakmayın avare yürüyorum ben
Vakit denen yoldaş bir şeyler ister
Zamanı sapanla sürüyorum ben
Mevsimler hasatı terk etmiş meğer

16.10.09 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Birlik

Birlik benzer yağız ata şahlandır ki ocak tüte
İfâdeler realite, izâhata hazırım ben

Mevsim bozuk rüzgâr asi, mısralarım vicdan sesi
Yağmur bulut aşk ihlâsı, hece hece dizerim ben

İftira zân şöhret paye, ahvâl neydi neydi gâye
Nifâk ekti has bahçeye düşündükçe kızarım ben

İbadette mihenk suçtu ve son bir asır epey uçtu
Hesap başka ve korkunçtu, zor oyunu bozarım ben

Hava duman ortalık sis, izân ithâl ruhlar hapis
Ne çok mevcut siyon deyyus, afedersin bizârım ben

Türkü Kürdü solu sağı, kime kurmuş şeytan ağı
Ülkeme hâin tuzağı, kuranları ezerim ben

Istırap yok ribâ haram, zalim değil zulme yaram
Yetim malı bir tek gram,yutanlara mezarım ben

Genç ihtiyâr hilebazın, din taciri ham yobazın
Söylüyorum bunu yazın,hoca demem üzerim ben

Esen rüzgâr mor hisleri, bağ bozduran bahisleri
Baş döndüren yeisleri, müşkülleri çözerim ben

Türkistanlı Iraklıyım, Çeçenya’da sarıklıyım
Şeyh Şâmil’e meraklıyım, mârifetli gezerim ben

Gökte kartal yerde hürüm, ben beynimden düşünürüm
Yıpranırım aşınırım, hâin kimdir sezerim ben

İbrahim’i soyum aslen, gâh birinci Kılıçaslan
Malazgirt ben ben Alparslan,gâh cengâver vezirim ben

Kosova Şam Niğbolu’yum, paramparça dopdoluyum
Ben Dudayev Köroğluyum zor günlere hazırım ben

Ak mâziyi hâykır hiddet, aşk “devlet-i ebed müddet”
Ah şahâdet ah şahâdet, Preveze Hazar’ım ben

Hilâl yıldız nâzlı yârim Tevhid yüzlü karakterim
Ulu divân benim yerim, her devire nazırım ben

Al bayrağım nurdan çelenk, gökyüzüne sâl rengârenk
Korku sâlar mâhşere denk, mazlumlara Hızır’ım ben

Bursa Mekke Açe Hatay, mihrap kemer kubbeyim say
Kalp ve dudak, Hây Allâh Hây! Sâmimiyet huzurum ben

Her yanışı kül zannetme, tekâmül bu fâl zannetme
Konuşan hâl dil zannetme, muhâbbetle bezerim ben

Binbir âhenk sesleniş var, hikmet nerde neye yarar
Cedlerimi birer birer, pes etmeden yazarım ben

Emânetim yüce dinim, Mevlâna ben Yunus benim
Ben Barbaros Hayrettin’im, Akdeniz’de yüzerim ben

Evliyâya erenlere, vuslât eli verenlere
Feth-i Mübin”görenlere, sükût-u hâl nazarım ben

“Edep yâ hû ” de hiçim de, “biz”e vardım “ben” içimde
Ve edebi bir biçimde, beyinlere kazarım ben

Hâl ifâde sükût kelâm, anlatıver kılıç kalem
Milli ruhum ben vesselâm, kem gözleri çizerim ben

Yapayalnız Hüdâ ile ve ürperten nidâ ile
Firdevs yüzlü sâda ile gece gündüz gezerim ben

“Kalem kılıç” hû hûlarda, ruhum milli duygularda
Berrâk duru pâk sularda, şâir edip yazarım ben

Ömer Ekinci Micingirt


Bismillâh

Kurânın deseni müminin rengi
İmanlı dillerde baldır bismillâh
Vuslata götüren aşktır âhengi
Cennetten sırata eldir bismillâh

Vukuf-i zamandır söyle bismillâh
Vuslat perdesini aralar Allah
Nefsi merdiyyeye gider inşâllah
Nefsi kâmileye hâldir bismillâh

Nazar ber kadem et fâni hanında
İnayet O’ndadır O’nun yanında
Halvet der encümen nefs tufanında
Her lâhza inleyen dildir bismillâh

Bismillâh bismillâh bismillâh gayem
Bismillâh aslında benim hikâyem
Ömür bestesinde sırlı sermayem
Goncaları nurdan güldür bismillâh

Bismillâh diyenin duruşu haktır
İhlâstır efsunu, bismillâh tektir
Vukuf-i kalb ile eylesin takdir
Hakk’ın divânına yoldur bismillâh

Ömer Ekinci Micingirt


Biz

Öksüz iklimlerin kirvesiyiz biz
Yüce gayelerin zirvesiyiz biz
Geçmişiz, bu günüz, geleceğiz biz
Sessiz yığınların hür sesiyiz biz

Yunus’u hatırla, Mevlana’yı yaz
Verenin arzusu yükselen niyâz
Zulmü beyinlerden sileceğiz biz
Bütün sesler bizde yâr sesiyiz biz

Bir elimde nâğme bir elimde saz
Hecelerin dili, hû avaz avaz
Yükselen tebessüm, güleceğiz biz
Çokluğa ser çekmiş var sesiyiz biz

Kırdı tüm putları çöle düşen söz
Ve “asr”a muştuyduk tarihe önsöz
Vicdanları cennet kılacağız biz
Fışkıran sükûnet er sesiyiz biz

Zebercet iklimler, mevsim artık yaz
Şaşarım yapana Hakk’a itiraz
Sevdayı secdede bulacağız biz
Issız sokaklarda bir sesiyiz biz

“Gayesiz nasip yok” der; Sadi Şiraz
Aklın bir hacmi var düşün, yaşa, sez
Vecdin seslenişi olacağız biz
Evlad-ı Resulün pir sesiyiz biz

Gönüllere ziyâ, kubbelere iz
Biz büyük milletiz tut ki serfinaz
Tevhid dalgaları salacağız biz
Kutlu geleceğin mor sesiyiz biz

Hep olmak isteme, hiçi dene az
Hiçliği tatmadan dağlar aşılmaz
Kulluk mertebesi alacağız biz
Aşkla yanan dönen sır sesiyiz biz

Vuslata vesile, miraçtır namaz
Ve büyük gün var, bahtsız anlamaz
Âhâd ne Samed ne bileceğiz biz
“Râhman’dır, Râhim’dir” bir sesiyiz biz

Avâmda kabâhat, ârifteki naz
Kulluğa gerektir liyâkat biraz
İdrâk der; ölmeden öleceğiz biz
Hakk’ın divanında var sesiyiz biz

Gerçek sâmimiyet hâl ile vaaz
Kutsi fedakârlık erendeki hâz
Ben, sen, o yok, “biz”de kalacağız biz
“Lebbeyk Allah lebbeyk” tur sesiyiz biz

27.03.12 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bizim Kadınlar

Bir başak gibi rengârenk fasıl fasıl
Tılsım gibi yüreklere hükmeden
Öfkesiz mahzûn ve şefkat pınarı
Erzurum’da Nene Hatûn Yanık kışlada Kara Fatma
Yağmur gibi yağarlar mücahit yüreklere

Mecnuna Leylâ yuvaya eş katığıma aş
Elâ maviliklerde hüzün
İyi günde yâren ağu günde derman
Yol yoldaş bitimsiz sevda

Aşkta demlenen ötenin âhengiyle
Bakışları kusursuz kutsalların fevkinde
Bizim kadınlar

Kalbim karım varım yârim gözyaşlarım çığlıklarım
Gözleri mühürlüm dinmeyen sızım eskimez kavgam
Ambarda eleğim sırtımda yeleğim
Firdevs’te meleğim
Elim ayağım yüzüm bahar kışım yazım
Ümidim öfkem çoğum azım
Kızım annem kız kardeşim
Alın yazım duâ pınarım
Yoldaşım, sevgilim, sırdaşım her şeyim

Bir de kadın var ki bakışları umutsuzluk
Tarlada işçi, evde aşçı sırtında sopa
Karnında sıpa küfeler dolusu dert yükü

Ne yavuklu diyeni, ne ahbâbı ne yâreni
Varoşlarda nedâmetli burjuvada pek heybetli
Caddelerde ağlamaklı şafakta namlu gibi
Yetiş anam nidâsı
Ve peşinde haydutlar

Ah güzelim kadınlar ibrişimden zümrütten
Kimi iffetten şalvar kimi yemeni giyer
Şefkatiyle yıkayan duâsıyla bezeyen
Gâh yaşmaklı anadır gâh isimsiz kahraman
Bizim kadınlar…

Ömer Ekinci Micingirt


Bizim Memleket

Ova oba deniz köy bucak bucak
Miski amber kokar bizim memleket
Çiğneme toprağı şehit yağacak
Ötelere bakar bizim memleket

Sarıkamış duman gözlerimde yaş
Zeybek efe gakkoş yanında dadaş
Karlara karıştı doksan bin gardaş
Kanı karla yıkar bizim memleket

Edirne’den Kars’a serhat görünür
Trabzon Erzincan Fırat görünür
Leyla Şirin Kamber Ferhat görünür
Mecnunları yakar bizim memleket

Kütahya Edirne Söğüt Simav’i
Yemyeşil tek beden deniz masmavi,
Urfa ikliminde dinler semâvi
Günahları yıkar bizim memleket

Al yazma yemeni oya peçeler
Koyunlar kuzular karakeçiler
Kilimler halılar yünden keçeler
Beşibirlik takar bizim memleket

Anteplim Gazidir Maraş kahraman
Kırkpınar şahlanır renk renk pehlivan
Ruhum büyülenir her an her zaman
Zirvelerden akar bizim memleket

Ve şanlı tarihim yedi kuşaktan
Tunceli Trabzon Konya Uşak’tan
Kosova Bosna’da aynı beşikten
Hepsi teker teker bizim memleket

Söğütte kök saldı sonsuz türküsü,
Osmanlı tarihi şanlı öyküsü,
Mazinin şakağı feryadı süsü,
Üç kıtaya çıkar bizim memleket

Soğanlı dağları karla örtülü
Şehide bakıyor beyaz kâkülü
Karlara gizlidir sevdamın tülü
Beyaz sevda eker bizim memleket

Dalgalan bayrağım doldu gözlerim
Övülmüş bu millet neyi gizlerim
Hakikat vâllahi benim sözlerim,
Rengârenk gül kokar bizim memleket

2006 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bizim Nesil

Sanki bizim nesil kuşaktan alık
Berekette bizâr figür ve hece
Mâna terk-i diyâr söz kalabalık
Vakte düşüverir köşe dönmece

Şiirde ölçeğim şöhrete adım
Zikirde kıpkızıl kemik etlerim
Rüzgârla her gece estim ağladım
Acaba kabul mü ibadetlerim.

10.04.12 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bizim Olacak

Yer gök kopup gelecek
Dağ taş pamuk olacak
Rüya ölüm ölecek
O gün bizim olacak

Az ilerde sonsuzun
İlkbahar yaz son güzün
Yok korkumuz yok bizim
O gün bizim olacak

Duyur duysun tüm herkes
Azık iman ruh kafes
Buhur buhur son nefes
O gün bizim olacak

Meltem sesi o diyar
Sebat vefa muteber,
Göç başladı ne haber
O gün bizim olacak

Ne ileri ne geri
Kimler kimin neferi
Akıllı ol serseri
O gün bizim olacak

Ümit korku ağarır
Menzil menzile varır
Ateş söner çark durur
O gün bizim olacak

Lisân-ı hal bismillah
He vallahi he billâh
Öbür âlem inşallah
O gün bizim olacak

Ömer Ekinci Micingirt


Bizim Şarkımız

Besmele besteli Itrinin şanı
Bilal’in sesidir bizim şarkımız
Lisân-ı hal ile vird-i zebânı
Âlemin süsüdür bizim şarkımız
Vahdet ülküsüdür bizim şarkımız

Apayrı manayla başlar farkımız
Gül, gül-i ranayla başlar şarkımız

Şu şaşkın kainat bize vuruldu
Leyla mecnun değil söze vuruldu
Hüzün ağıtları tize vuruldu
Davanın hasıdır bizim şarkımız
Vuslat elçisidir bizim şarkımız

Maziye hep tutkun pirden erkimiz
Sevgiye hep meftun yerden şarkımız

Sokaklar başıboş yollar karanlık
Sihirli türküler bizde yarenlik
Dertli sinelerde haldir erenlik
Âlimin usudur bizim şarkımız
Üveys hırkasıdır bizim şarkımız

Dört mevsim nur akar suskun arkımız
Taptâze gül kokar meskun şarkımız

Sanma ki bu şarkı sersiz sahipsiz
Bakışın paslanmış hislerin hissiz
Uyan Ömer uyan ser siz sahip siz
Vicdanın sesidir bizim şarkımız
Ölüm ötesidir bizim şarkımız

23.09.07 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Boğuluyorum

Asırlardır beklerim
Bitmedi kışım
Hasret ağıtlarım tükendi boğuluyorum

Ölümler kol geziyor
Ağıt doldu gözyaşım
İrfan zincirli medet boğuluyorum

İhanet zırh giyinmiş bırakır mı yakamı
Doksanlık ihtiyara baktım boğuluyorum
Elinde yıllanmış şarap
Dur hele şaka mı
Batıl batıl batıl dede
Dur boğuluyorum

Devriliyorum
Kupkuruyum güz gibi sanki
Yetiş Eyyubî sabır
Boğuluyorum

Dinle ey zalim asır zevalin çok yakındır
İsyan yok hâşâ
Günah puslu boğuluyorum

Son demindeyim yetiş
Tez yetiş boğuluyorum

Ömer Ekinci Micingirt


Boş Ver

Pas tutmuş şu beynim bu güne kadar
Adavet hırs inat paye ve nişan
Halimle iç içe kaza ve kader
Gel artık ne olur sürü perişan

Dört bucak dört mevsim mizan intizam
Var mı nihayetsiz ilme ulaşan
Nakşetmiş noksansız tek tek muntazam
Tesadüf ve hiçlik inkâr şöhret şan

O gün çok yakında belki ırakta
Belki taht-ı revan belki ürüşan
Lütuf gazap gizli her hıçkırıkta
Boşverde boğulur “boş ver”e koşan

Ömer Ekinci Micingirt


Boşuyorum

Yürek ağlar gözden önce
Hâl konuşur sözden önce
Karanlığı terk ettiler
On dört asır bizden önce

Nur yayıldı perde perde
Her mevzide her siperde
Şehâdeti erk ettiler
Beyaz atlı mazilerde

Diriliş var arkasında
Veysellerin hırkasında
Kokusuna gark ettiler
Şühedalar fırkasında

Yaralıyım üşüyorum
Düşe kalka yaşıyorum
Arşiv yakıp çark ettiler
Ve son asrı boşuyorum

Ömer Ekinci Micingirt


Bölemez

Birkaç yüzyıldan beri
Derin buyruk narası
Rap rap ayak sesleri
Mamak var yüzkarası

Bilmez maksadı aşan
Silah vermek suçumuz
Oyun dedi yaklaşan
Hırsız doldu içimiz

Cellat bir avuç hışım
Beyler yer yok hayhuya
Sağcı solcu yoldaşım
Set çekelim uykuya

Tarih kardeşlik bekler
Korku dilini sustur
Dadaş efe zeybekler
Bu millete mahsustur

Anadolu ben beyim
Ufkum mâzimin gürzü
Bin sırtıma çekeyim
Bizi bölemez dürzü

03.04.13 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bu Akşam

Bilirsiniz ruhum yorgun
Sonum bilmem mecnun gibi
Şiirlerim bana dargın
Bu akşamda gidiyorum

Gidiyorum yavaş yavaş
Var sebebi var elbette
Sonsuz şarkı tatlı savaş
Bu akşamda gidiyorum

İşve sitem her haliyle
Ayrı vuslat ayrı mâna
Gitme der mi hâl diliyle
Bu akşamda gidiyorum

Ömer Ekinci Micingirt


Bu Cenge

Ne mutlu ona ki ahir zamanda
Gerçeği fark edip kuruyor denge
Nice hikmet saklı muhteşem gende
Gözleri kapama ulu âhenge

Aşk, güzellik vardır varın içinde
Hiçliği gizlemiş sırrın içinde
Eceli düşünün terin içinde
Dehşet ve hararet,vurur renk renge

Sen seni kendinde hep sende ara
Büyük adam odur aczine vara
Nankörlük yol olur çıkmaz yollara
Sırrına erenler hazır bu cenge

17.11.11 Bursa

Ömer Ekinci Micingirt


Bu Gece

Bu gece fark edip yaş döken var mı
Oturup ağlamak hiçte güç değil
Yüreğimi sıksam damla çıkar mı
Manayı düşünsem bari hiç değil

Uyan gafil uyan uyumak yasak
Uyandır kampüsü titret yerinden
Bir deli bulsam da gizli ağlaşsak
Belki bir inilti gelir derinden
Ömer Ekinci Micingirt414 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Ömer Ekinci Micingirt