Şiir Tutkusu

Menü

KUMBARA

Kiracılıktan kurtulalım, oturduğumuz ev ikide bir ev satılır, ya ev sahipleri ya da çocukları oturur da, bizi çıkartırlar diye yeni atandığım şehirde birikimlerimizle yeni bir ev satın almıştık. Elimizde neyimiz var neyimiz yoksa ortaya koymuş, parayı denkleştirmek için parmağımızdaki evlilik yüzüklerini dahi satmıştık.Tapu harcı masrafları, evin badanası, boyası, eksikleri derken cebimde tek kuruş, hatta ekmek alacak param kalmamıştı.Maaş almaya bir hafta vardı. Yeni atandığım için ne iş çevremde kimseyi tanıyor, ne de satın aldığımız dairedeki komşuları tanıyordum. Kredi kartıyla iki ekmek alsam, bana gülerlerdi. Kimseye borçlanmak da istemiyordum.Yarın bir gün, ’ adamın ekmek alacak parası yoktu, şimdi adam oldu, para vermeseydim, karınlarını doyuramayacaklardı. ’ lafını kimseden duymamak için, yakın akrabalarım da dahil kimseden borç para da istemedim. Kendim aç kalmaya razıydım ama eşim ve çocuklarımı düşünmeliydim.Bir baba için evine ekmek götürememek ne acıdır, bunu ancak yaşayanlar bilir.

Kıvır kıvır kıvranırken, ne yapacağımızı eşimle konuşurken, eşim ‘’ babamdan ev için borç para istedik verdi, bir daha mı istesek ki? ‘’ dedi. Düşündüm ve dedim ki, ‘’ Hayır, bu uygun olmaz. İkinci kez borç para istemem. Sen de isteme. Baban yapacağını yaptı.’’ dedim. Ceplerimi karıştırmaya başladım. Birkaç bozuk para vardı, son kağıt paramız da bitmişti. Gardolabına yöneldim, kışlık, yazlık ne kadar giysim varsa, ‘’ belki kıyıda köşede kalmış para vardır. ‘’ umuduyla bir bir ceplerine baktım. Nafile… Tamtakırdı ceplerim.

Çocukların da istekleri bitmiyor, aman Allah’ım şimdi ne yapacağım? Eşim dokunsalar ağlayacak. Ben içime atıp duruyorum göz yaşlarımı. Bir şeyler yapmalıyım ama ne?

Eşim dedi ki, ‘’ evde sadece bir ekmek var, başka da yok. Hamur yoğurur börek, çörek yaparım, ama ya yarın ne olacak? Çocuklar kahvaltılık isterler, et isterler, süt isterler. ‘’ Haklısın’’ dedim. Düşünüyorum, düşünüyorum, bulamıyorum çaresini. Şimdi ne olacak? Kime gider borç para isterim. Kimseyi tanımıyorum ki. Yeni de atanmışım iş yerine. Meyil izninde olduğum için, daha görevime başlayamışım bile. Apartmanda da kimseyi tanımıyoruz. Yukarı katın ziline bassam, desem ki, ‘’ durumum bundan ibaret. Bir hafta sonra maaş alacağım. Kusura bakmayın, yeni de taşındık apartmana.’’ mı desem? Kararsız kalıyorum. Susuyorum. ‘’Bak bakayım cüzdanına, kol çantana filan. Hiç mi para yok.’’ dedim eşime. ‘’ Hayır’’ dedi eşim.

Bir mucize gerek. Ama nasıl? diye düşünürken, akşama doğru mucize gibi bir şey oldu. Küçük oğlumun kartondan yaptığım bir kumbarası vardı. Evi yerleştirirken elime geçti. İçinde bozuk ve kağıt paralar vardı. Aylardır, belki de yıllardır içini açmamıştım. Sevinçle içini açtım, eşime de ’ Bak dedim, bak! Allah’ın işine bak! Ekmek de alırız, alışveriş de yaparız.’ dedim.

Bir hafta sonra maaşımı aldım, kumbarayı da yeniledim, içine de tekrar para koydum. Öyle bir zamana denk gelmişti ki bu yokluk, hatırladıkça hüzünlenirim. Yıllar sonra bu anımızı çocuklarıma, hatta üst kattaki komşularımıza da anlattım. ’ Ayıp ettin Murat Bey, insan gelmez mi, istemez mi hiç? Keşke isteseydin, komşuluk ne için var? ’ dedi. Kayın babama olan ev borcumu da geçen bu zaman zarfında bitirdim. Çünkü borç almak üzere anlaşmıştım. Bize geldiklerinde yıllar önce çektiğimiz bu yokluğu kendisine anlattığımda, ’ Bizden istemeyip de kimden isteyeceksiniz, derhal gönderirdim.’ dedi.

Şu var ama. O zaman biz yokluğun değerini gerçek anlamda anlayamazdık ki?

Sağlıcakla kalınız.


Vecdi Murat SOYDAN
10/11/2017, Isparta
vecdimuratsoydan16 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Vecdi Murat Soydan