Şiir Tutkusu

Menü

Akl-ı Selîm

kifayetsizim izahta…!
nasıl da kurtulamadım nefsime tenezzülden, cehâletimden
ne oldu da içimdeki karanlığa hükmedemedim,
uyanamadım dilimin gafletinden, yanılgımın rehâvetinden
.
meğer yanılgılarım gerçek mürşit,
doğrularım suya atılan çizik imiş
.
idrâk edemedim…!
adımladıklarım kar tanesi…adımlayacaklarım yüce dağların karı
öğrendiklerim...benim eksikliklerim başkalarının fazlalıklarıymış
çelikten elbise sanmışım eğilip bükülmezliğimi…
oysa cehâletimin cam kırıklarıymış
.
meğer devranına göre temizler kirli, kirliler temiz
ezikler diri, diriler ezik imiş

sanki vicdanım taş, kulaklarım sağır, gözlerim âmâ…
yararlanamadım içimdeki insanî cevherimden,
mazinin zamana kazınan ilm-i hikmetinden
.
meğer adam olup onmayanın vicdanı sessiz,
maddeden de manadan da çile çekmeyenin beş duyusu hissiz imiş
.
ufuk yerine burnumun ucuna bakmaktan...
her aydınlığı yangın sandım,
söndürmeye çalıştıkça yandım
doğru çizmeye uğraştım eğri cetvelimle...
has olamadım hamdım
.
meğer hakikat görünmeyenin bağrında giz imiş
insanlığa mum olmak,
yakmaktan öte yanmak, ne büyük koz imiş
.
kibir dağımın sisinden...
haddimi hududumu hiç bilemedim
hep ben dedim, hırs atımdan inemedim
ders almadım hatalarımdan, hayal kırıklıklarımdan,
yengilerimden, yenilgilerimden
bulandırdım suyu sığlığımla bana susmak düşerken
vara-yoğa konuşup durdu edep yoksunu paslı dilim...bildiklerinden bilmediklerinden
.
meğer kendin bilmek öz,
akl-ı selîm nirvanaya çıkan iz imiş
ehl-i kâmilin dilinden akan ben değil biz imiş

ayıramamışım gerçeği biçimden…
hayali gerçeğin içinden
her şey koskoca bir zan imiş
makam, mevki insana yük...
dostluk, sevgi can imiş
ne başım göğe ermiş, ne de arşa değmiş
her şeyin başı akıl-izan imiş
.
[benim sandığım bağ-bahçe, taç-taht…hepsi yalan
yüzde güler gördüğüm…yürekte nalân,
bahar bildiğim hazan, yakın bildiğim Fizan
serinlerim diye yüz sürdüğüm…gerçekte suzan imiş]
.
meğer toprağın altındaymış nice *yıldız*
bazen baş eğmek, boyun bükmek…
başaktaki doluluktan, tevazudan imiş

Ey Mağfireti Sonsuz Sahib-î Can…! ! ! ! ! ! ! ! !
bana bir reçete yaz…! ki
tek ilâcı -suâl- olsun
açılsın “akıl gözüm”…asl-ı cevherimin ışığına tutunayım
hamur kıvamı ağırlıksızlığımla buhar olup uçsun hîç’liğim,
bir daha gaflete düşmesin “aklım”…pişmek için güneşin göğsünde barınayım
.
bana bir ben çiz…! ki
yıkılsın içimdeki ’ben’in kalın surları...
kurtulayım egomun esaretinden,
nefs kılıfından sıyrılayım,
çıkayım fasit girdabından, sisinden pusundan arınayım
ne varsa kül olsun bana dair
bir daha cehaletin kara kaftanını giymektense…
kara toprağın ak kefenine sarınayım

beni öyle bir resmet…! ki
susturayım nefsimi…bitsin bu rehavet, bu cehâlet
ulaşmak için derinliğime sığlığımla yüzleşeyim
ışık tut içimdeki karanlığa…beni aydınlığınla ihya et
.
bana bir dert ver…! ki
değişmeyeyim bin dermana
bana bir hayat öğret…! ki
her demi erdem
ve tevâzu olsun tepeden tırnağa……yüreğim sana emanet

..
.

1999
*tahsin özmen, bez bebekler de üşür, çatım&baskı yay, ank 2006
Tahsin Özmen64 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
5.00/5 Toplam verilen oy : 2
Ekleyen Kullanıcı : Tahsin Özmen