Şiir Tutkusu

Menü

Şiir 5058312383

1. Masal

Çok masal dinledim
Küçüktüm
Yedi cüceler ile ormanda gezdim.
Biraz büyüdüm
Masallar da büyüdü
“Oku da adam ol, baban gibi”.
Masal tamam, adam oldum da, o da belki
“Neden?” sorusu takıldı aklıma,
Masallar büyümeseydi benimle keşke
Yalan kalsalardı
Yalanlara masal dendiğini görmeseydim de
Masal dinlemenin tadı masal gibi kalsaydı dilimde


2. Delikanlı

Be hey insanoğlu
Kendine dokundurmadan
Başkasına nasıl dokunursun,
Hele hele
Başkasına dokunulmasından
Kendine pay nasıl çıkarırsın,
Amacın ne ola ki
Sana dokunulmasın mı istersin

Adam ol adam
Aptal sanma başkalarını,
Önce kendine dokun
Sonra da de ki:
“Hadi şimdi herkes kendine dokunsun”
Ben de o zaman diyeyim sana
“Delikanlı”
Yoksa “Çakma delikanlı”






3. Çekilmezim
Çekilmez haldeyim
“Son defalar” takıldı aklıma, kemiriyor
“İlk defalar” ın tılsımı nereme kaçtı ki,
Dedim ya çekilmezim
Sabırlar olsun çekenlerime

Kendimi dövesim geliyor, bazı bazı
Vazgeçiyorum,
Düşünmezliğimde değilim ki

Bazen boşveresim geliyor da
Boşu nereme vereceğimi bilemiyorum
Hani, yaramazlık yapamasın

Yaşlandım galiba ben
Ama
Yaşım kadar,
Yaşlanmadı dünyam
Hadi çık işin içinden
Dedim ya,
Çekilmezliğimdeyim zamanımın

4. Anam
Nenem, anam, hemşirem, karım, kızım
Kadının adı yok derler ya,
Bok yemişler
Hepsi canımın adları

Sizsiniz,
Varlığımın nedeni
Yaşamımın sebebi
Vatanımın direği

Sizi dövdük
Size sövdük
Sizi kara bezler ile Tanrı’dan sakladık
Size cennet sunuldu
Biz kıskandık
İki büyük kasımız var diye
Dünyada cehennemi yaşattık

Senin karnına sıpa koyup eşşekliği yakıştırdık
Senin sırtına sopayı hak görüp, erkek olduk
Seni çifte koşup, öküzlüğümüzü okşadık

Oysa sen
Odun taşıdın sırtında, üşümesin oğlum dedin
Uyumadın gecelerce, hastayken meleğim oldun
Askere yolladın beni, yaşamadın ben dönene dek
Şehit oldum, benimle öldün, yine de yalnız bırakmadın
Mermiyi sardın ruhuna, ıslanmasın istedin
Yavrun ölürken, başka yavrular ölmesin diye

Sen anam,
Benim için yaşayan
Meleğim, cennetim
Senin yüzüne nasıl bakayım,
Yine de başımı okşuyorsun
Sana cennet olmaz ise dünya
Ben nice gebereyim














5. Demokrasi

Hatıralarımı karıştırdım dün gece
Yağmur var çisil çisil, içim bir ferah, uzandım geçmişe
Mahallemiz vardı küçükken, sevimli, şen, şakrak
Misket oynamaya bayılırdık, mahallenin yaramaz veletleriydik
Ama çok severdik birbirimizi, kıyamazdık ütülene misket oyununda
Bir amcamız vardı, adı Demokrasi
Her gün oyun başlamadan önce, misketleri dağıtacak olanımızı seçtirirdi bize
Ütmeyi sevmezdik, her gün misketleri toplardık kırmızı-beyaz torbamıza
Ertesi günü, seçilen içimizden biri tekrar dağıtırdı misketleri
Ve oyun hep yeniden başlardı, üzülmeden, ağlamadan
Gürültü de ederdik hani, ama herkes izlemeye gelirdi bizi
Bir curcuna, bir heyecan ver yansın

Bir gün Demokrasi amcamız hastalandı, evinden çıkamadı
Öyle üzüldük ki, sandık ki oyunlarımız artık bitti
Muhtar amca vardı, adını hatırlamıyorum, istemiyorum da
Dedi ki bize, bundan sonra artık bu arkadaşınız misketleri hep dağıtıp-toplayacak
Ve hep bizim evin önünde oynayacaksınız ve gürültü de etmeyeceksiniz
Aldı bizi bir şaşkınlık, ne yaptık ki biz
Demokrasi amcamı gördüm hasta hali gözü yaşlı
Oynayamaz olmuştuk artık
Ne neşe kalmıştı mahallede ne de gürültü
Sessiz, ölü gibi sokaklar
Arkadaşımı gördüm sonra
Elinde misketler sokakta, dağıtacak kimse yok, oyun da yok
Yanından geçtim usulca
Mırıldandı bana
“Aslında Demokrasi amcamı ben de özledim”
Hadi Demokrasi amca çık evinden artık










6. Asistanıma

Selam sana küçüğüm,
Yeni geldin biliyorum ürkeksin.
Sana çömez denecek, bozulma olur mu
Bu sempatik bir payedir
Küçüğe sevginin ifadesidir
Valla yalan değil

Bazen kızacaklar sana, hani fırça derler ya o
Bazen haksız yere deyip kahrolacaksın
Fazla kafana takma olur mu,
Çünkü hayatta seni anlamayan
Senin de anlamadığın çok insan olacak

Biliyorum nöbette çok yoruldun
Benim de ayaklarım sızlardı, maymun gibi olurdum
Ter kokar, saçım yağlanır
Yediğim tostlar götümden çıkmamak için inat ederdi

Çalış küçüğüm, çalış ki öğrenesin
Kimbilir kimlerin hayatı senin kurtarmanı bekliyor
Öğren ki kendine saygın artsın
Kendine güven ki ATATÜRK’e layık ol

Ben senin abinim küçüğüm
Dövsem de, sevsem de
Bil ki sen benim gönlümün çiçeğisin,
Kurutmam seni


























7. Kalın sağlıcakla

Çocukluğumda sokak diye bir şey vardı
Hani o parmaklarım kanayana kadar misket oynadığım
Hani okuldan gelipte arkadaşlarımla
Kaldırıma koyup çantalarımızı, oyuna daldığımız
Yaa, çok özledim onu

Geçen gün sarhoş kafayla tünerken kaldırımda
Gözlerim takılıverdi iki taşın arasına sıkışmış kalmış bir miskete
Ruhum daraldı sanki,
Aldım onu taşların arasından
Evirdim çevirdim elimde
Sonra sıktım var gücümle
Unutamadım senin sıcaklığını, dostluğunu dercesine.
İçimde bir hüzün
O kıllı kocaman ellerim
Küçüldü, küçüldü içimde
Taa ki, ben misketle oyuna başlayana dek
Küçük Uğur olupta

Sonra ayakkabılarıma ilişti gözüm
Hiç boyamam ya, küçükken de öyleydim
Çamurlu gezerdim hep.
Hatırlarımda, annem “bıktım senin ayakkabı eskitmenden derdi”
Babacığım da üç kuruş maaş alırdı zaten
Şimdi baktım da beş yıldır ayakkabı almıyorum, eskimiyor ki
Yürüdüğümmü var yollarda, çocukluğumdaki gibi zıpır zıpır

Ya, hatırlamıyorum şu “kafe” lafını ilk ne zaman kullandım
Yoktu ki, nereden çıktı bu laf
Ne güzeldi oysa kızları sıkıştırmak, öpmek
Hava kararınca azıcık, okulun arkasındaki çalılıkta,
Ah ah, nerede o korku heyecan şimdi,” aman babam duyar”

Perşembeler yok mu o perşembeler
Düğün bayram olurdu içimde çarşamba akşamları
Sabah olacak, annem kalk oğlum diyecek
Sonra ver elini Perşembe pazarı.
Neler neler var orada; gönlümün incileri
Bir cennet sanki, bir sürü insan, bir sürü ses
“Gel vatandaş gel incirin iyisi burda”
“Hadi olum şundan bi kilo gatıve gari”
“Aman oğlum çok pahalı dedin”

Üşüdüm sonra, kaldırdım başımı baktım,
Yanımdan bir sürü insan geçiyor da
“Bana ne” diyor içimdeki küçük;
Ne birisi Ayşa teyzem
Penceresineden bir tas su uzatan bana,
Ne Ahmet amcam, geçerken hep başımı okşayan
Ne de burası benim mahallem, otursam da içinde

Yok be anam yok
Haydi bana eyvallah
Ben gidiyorum mahalleme,
Ben büyümemişim daha, istemiyorum da



















8. Sivri

Bulamadıysan eğer,

Karşı çıkacak bir şey

Hele bir de korku yüzünden

Yaşanmışlığın bir yalan olur



Gözüm hep sivriye takıldı

Dilim hep sivriyi söyledi

Kalemim hep sivriyi yazdı.

Biliyorum, birgün

Kıçıma batacak bu sivri,

O zaman ben de derim ki;

“Demokrasiden oldu demokrasiden”

Hani şu, bir varmış bir yokmuş olan demokrasiden















9. Deli

Aslında hep başka bir yanlıştır
Yanlışa doğru dedirten,
Keşke bilseydik doğruyu
Yani aslında en doğruyu

Bana göre doğruyu
Yanlış diye bildiğim doğrunla düzeltmeye çalışırsan,
Ben de sana göre doğruyu
Yanlış diye bildiğin doğrumla düzeltmeye çalışırsam
Dana kuyruksuz kalmaz mı ?

Dananın kuyruğu kopmasın diye,
İnsanoğlu demokrasi diye bir terazi bulmuş;
Hani bazen ayarını kendimize yonttuğumuz,
Binbir bahanelerin arkasına gizlenerek.
Yalan yatsıya kadar da yanmaz aslında
Kendi kendimize yaktıysak içimizde,
Ve yakar ateşi benliğimizi.
Ayarsız demokrasi
Merhametsiz sevgiye benzer
Yalancı gözyaşları başa bela olur

Deli misiniz ?
O zaman sevin merhametle
Sevdiyseniz eğer,
Hadi kalın muhabbetle
















10. Eyy Tıbbiyelim


Eyy Tıbbiyelim,

Unutmak hakkın mı

Türk kadını için

“Hiçbir anında tesettürü seçmedi” diyen,

Hasan Ali Yücel’in deyimiyle, “Sapına kadar devrimci”

“Türküm, doğruyum, çalışkanım” diye başlayan andın mimarı

O koca Dr. Reşit Galip’i


Eyy Tıbbiyelim,

Unutmak hakkın mı

Mustafa Kemal’in yanında Samsun’a çıkan,

Tifus hastalığının düşmanı Dr. Refik Saydam’ı

Diplomat ve umum müfettişi Dr. İbrahim Ethem Öngören’i


Eyy Tıbbiyelim,

Unutmak hakkın mı

Çocuk Esirgeme Kurumu’nun kurucusu,

Atatürk tarafından kendisine

Çocukların Türk mitolojisindeki koruyucusu olan "Umay"’ın adı

Kendisine soyadı olarak verilen,

Dr. Mehmet Fuat Umay’ı

Eyy Tıbbiyelim,
Unutmak hakkın mı
Aydınların köylü ile teması için yanıp tutuşan,
Türk Ocaklarının kurucusu
Köycü hekimleri.
Türkcülük Davasının sanığı, anti-emperyalist Dr. Hasan Ferit Cansever’i
Emet Müdafa-i Vatan Cemiyeti’nin kurucusu Dr.Fazıl Doğan’ı

Eyy Tıbbiyelim,
Unutmak hakkın mı
Sarıkamışta tifusla
Erzurum ve Trabzon’da kolera ile savaşan,
Türkiye Verem Savaş Derneği’nin kurucusu
Dr. Tevfik Sağlam’ı

Eyy Tıbbiyelim,
Unutmak hakkın mı?
Tıp öğrencisi iken siyasetle ilgilendiği için sürüldüğü Şam’da
Atatürk ile tanışıp, onunla

Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’ni kuran,

Dr. Mustafa Cantekin’i

Eyy Tıbbiyelim,
Unutmak hakkın mı
Atatürk’ün komşular ile iyi ilişkilere dayalı,

Anti-emperyalist dış politikasının

Dış ilişkiler bakanı

Dr. Tevfik Rüştü Aras’ı

Eyy Tıbbiyelim,
Unutmak hakkın mı
Türk Dili Devrimi’nin yılmaz savaşçısı

Dr. Mehmet Ali Ağakay’ı

Fransız’lara Antep’i dar eden Dr. Ömer Asım Aksoy’u


Eyy Tıbbiyelim

Dur Şimdi,

Sorarım sana

Unutmak Hakkın mı

Daha 18 yaşındayken Sivas Kongre’sinde Atatürk’e,

“Mandayı kabul edersen seni de lanetleriz” diyen

Mangal yürekli devrimci Dr. Hikmet Boran’ı


Eyy Tıbbiyelim
Dur ve düşün
Onları unutmak hakkın mı,
Onların istediği tıbbiyelimisin
Mangal yürekli, devrimci atalarımızın ruhları rahat mı

Haydi Tıbbiyelim
Sen bu vatan için doğdun,
Çünkü Atatürk
Kendini sadece sana emanet etti























11. Gönül

Biliyorum
Aşkım göçmen kuşlar gibidir,
Göç eder gider sonbaharda içim soğuyunca

Biliyorum
Tutkum hayalim gibidir,
Nereye ne kadar gideceğimi bilmediğim, yolculuk misali

Biliyorum
Gönlüm fırtına gibidir,
Nereye koşacağını bilmez aylak çocuk gibi

Biliyorum
Sevdam, çiçeği öpücük yağmuruna boğan arı gibidir,
Ne zaman doyacağını bilmeyen

Bilmiyorum
Kalbim ne kadar tutkulu sevdalarla doyar
Öğrenmek istemiyorum cevabını
Biliyorum,
Yok gönlümün bittiği bir duvar


12. Sen

Sevmek gül olsaydı, kokusuyla sarhoşluk
Dikeninden akan kanım gönlüne aşk seli gibi akardı

Körlük cezam olsaydı sevmezliğime, renklere hasretlik
Görmeden senin rengini çizerdim gönlüme
Kimsenin tanımadığı en güzel renk

Özgürlüğüme ceza olsaydı kement gibi buhranlarım, dağlarımın esintisine hasretlik
Kanadının kırılmasına aldırmazdım uçarılığımın,
Gökten düştüğüm yerde sen varsan eğer




13. Hele Hele

Gel hele bir kere
Geldiğini bilmeyeyim,
Gidecebileceğin aklımı kemirmesin

Sev hele bir kere
Sevdiceğimi bilmeyeyim,
Başkalarının bakması gönlüme kamçı olmasın.

Kız bana bir kere
Kızdığını zehir gibi bileyim,
Ayrılabileceğin fikrime bela olsun


14. Kararsızlık

Sana yağmurun ellerini versem,
Yok yok
Güneşin arka yüzünde yetişen ateş çiçeğini versem yüreğimden,
Yok yok
Çocuk olup en sevdiğim oyuncağımı versem gönlümün yongası,
Yok kararsızım
İçimin açılmadık bahar yellerini versem, neden sakladığımı bilmediğim,
Diyorum ki kendime; bana gel diyen bir tebessüm verir misin acaba




















15. Hayır mı?

Aklın hür,
Vicdanın hür mü olsun istiyorsun;
O zaman dinle kendini.
Hiç olmaz ise sor kendine
Olabiliyorsan eğer kendine dürüst

Bildiğin doğruyu söyledin mi , keseriz seni deseler de
İtiraz ettin mi yanlışa , çıkarını bozsa da
Ortak akla davet ettin mi aklı çok, bahaneleri çok olanları
Ve
Tarıştın mı doğruya doğru ?
Hele şu demokrasi gibi evrensel olanlar konusunda
Hayır mı ?
Yani seninde aklın çok
Bahanen çok değil mi ?

O zaman boşa uğraşma
Yalan da söyleme, kendini de kandırma
Ben de senin için bir şey yok, üzgünüm.
Artık benim için
Sen,
Ne Atatürk’ün güvendiği gençliksin
Ne ülkemi yarınlara taşıyacak beyinsin.
Sakın ha emanet alma
Çocuklarımın geleceğini

Nedensiz yaşıyorsun biliyor musun ?
Bana gülme öyle,
Salaklığın iyice mayalanıyor.
Ölürken anlayacaksın
Ve
Acısını fena hissedeceksin
Bir boka yaramadan yaşamanın belasını
Sana lafım yine de dostça, kinin senin olsun





16. Madam

Adamcılık oynuyoruz ATAM, adamcılık
Her yer adam dolu;
O adam
Bu adam
Şu adam
O, bunun adamı
Bu, şunun adamı
Şu, onun adamı
Hatta,
O, bunun ve şunun adamı
Bu, şunun ve onun adamı
Şu, onun ve bunun adamı
Adamcık hepsi
Yani,
Adam gibi değil madam gibi adam

Adam gibi adamın adamıyım ben ATAM
Bir tek senin adamınım





17. Çılgın

Bana şekil vermeye çalışma,
Ne semaya sığarım
Ne dimağa:
Bana “Çılgın Türk” derler.
Git başımdan
İnsan bilirim hala seni;
Çünkü bende
Ata’mın kanı var,
Heryerde sulh isterim





























18. Deniz


Deniz dalgasız, sessiz

Belli, küsmüş terk edenlerine:

Tam bağımsız olamayanlara

Demokrasiyi kendine yontanlara



Deniz dalgasız olmazmış

Deniz aşkını beklermiş, kabarmaya

Deniz rüzgarını beklermiş:

Deli deli esen bağımsız yürekleri



Bakın, Deniz dalgalı hep

Göremiyorsanız

Gidin Anadolu’mun dağlarına, ovalarına

Oradan bakın Deniz’ime











19. Atama

İzinden gitmek onun
Anadolu’nun bebelerini koklamak gibi
Bakmak, çakmak çakmak gözlerine
Şehidine yanmış anamın gözlerinde bulut olmak gibi
Anlamak onu,bugün dünden daha öte
Boşa uğraşmayın, o ölmez diye haykırmak gibi

20. Reklam yasak

Ne kadar
Ne olursan ol
Reklam vermek yasak gönlümde,
Hiçbirşey olsan da
Birşeyler bulurum senden içimde,
Sıkma canını
Sensizliğin sende kalmaz

Canına yandığım yüreğim
Söyle şu beynime de:
Biraz sarhoş olsun
Hiç olmazsa,
Hiç olduğumu
Hissetmek istediğimde

Ağla doyumsuzluk
Çocuk oynuyor
Arnavut kaldırımlı yüreğimde

Sevmene sevdalandım beni
Yüreğimi salağa çevirmene,
Yuvasından kaçmış halime
Kement vurmana,
Sorgusuz sandığım hırçınlığıma
Müebbet hapis vermene,
Etme eyleme
Ben büyüyemiş bir kaçağım hala
Bırak kaçayım dellenmezliğime,
İstersen gel benimle
Kaçmak doyumsuz olur seninle

21. Rüzgar


Yüreğimde bir rüzgar var

Kabardı iyice canına yandığım,

Gürültü çıkarmak ister

Esmek ister hoyratça

Beyinsizlere inat

Ruhsuzlara inat.

Esmek ister sıcak sıcak

Kahrolmuş gururlara doğru

Yastığa çivilenen gözyaşlarına doğru.

Salıver be oğlum rüzgarları

Çaksın şimşekler,

Gürültüden sağır olsun ruhsuzlar,

Uyansın tatlı uykularındakiler.

Gülücükler kaplasın kahrolmuş gururları,

Çiviler çıksın yastıklardan

Batsın birilerine








22. Salıverin


Salıverin bulutları

Kara kara durmasınlar başımızda,

Ağlasınlar:

“Tam bağımsızlık” diye diye

Urganın ucunda kırılan fidanlara


Salıverin bulutları

Gitsinler, ağlamasınlar,

Çöreklensinler

Kara kafaların tepelerine, boğsunlar


Salıverin bulutları

Çekilsinler

Güneşin önünden,

Parıldasın aydınlık yarın











23. Varlık

Ya paylaşırsınız kum tanelerini

Ya da bir meteor gibi yalnız kalırsınız.

Ya kum taneleri gibi özgür olursunuz kalabalıkta

Ya da esir olursunuz bir meteor gibi sonsuzlukta.

Ya verirsiniz, sizde sizin olmayanları

Ya da sonsuzluğun şaşkınlığında bakakalırsınız:

Varlığınızın anlamsızlığına


24. Sonbahar

Yağmur yağıyor, tıpır tıpır
Sessizce, gürültü yapmadan
“Sıra bende” der gibi, nazikçe

Deniz dalgasız, yatmış öylesine
Belli, darılmış terk edip gidenlerine

Ağustos böceği, zoraki ötüyor
Sesi kısık, yarın geç belki ona

Limon çamı sararmış, mahsun
Yeşilini saklar gibi yalnızlıktan

Bildin mi anason kokulu dostum
Serinlik gelmiş bu sahile,
Sevdalı çınarlara kalmış
Sessizliğin sevdası






25. ZAMAN AŞTI

Zaman aştı
Gönlüm şaştı
Aklım fena karıştı

Zaman acıların ilacı değil miydi ?
Zaman ileri doğru akmazmıydı

Zaman aştı
Bu baharda papatyalar açmaz oldu
Sanki
Bir şeyler kaçtı, gitii…nereye bilmem
Kuşlar uçurtmalara yarenlik etmez oldu

Darılsam, kime ki
Ağlasam, ne ola ki
Haykırsam, kim duya ki

Sokaklar insan kahkahaları
Geceler neşe içinde yine.
Hayal etsem biraz
Hani desem “çocuklarımız, geleceğimiz”
Gelecek ne verecek bilsem onlara
Yaşamışlık derdim olmaz belki

Dursa zaman
Ateşleri söndürsem
Zaman aşamasa sevgilerimizi
Geri verse bu bahar papatyalarımızı,
Hayal bu ya
Zaman utanır belki
Boş laf hepsi,
Biz utanmadan
Zaman niye utansın ki






26. Sevmek

Yoku değil,
Yokluğu severim
Aratır beni.
Boşu değil,
Boşluğu severim
Sordurtur beni.
Senden çok,
Sensizliği severim
Her an aratır seni

27. Demokrasi
Demokrasi sen ne yosmasın
Parası olana gel diyorsun,
Olmayan ne yapsın
Güzelliğini görmekle mi yetinsin

26 . Yelpaze
Şu insansı yaratıkların yalanları var ya
Yine bozduruyor ağzımı,
Ulan küfretmeyi severim de
Hani ruhun yelpazesi,
Küfrettirenin hiç mi suçu yok ?
En iyisi Ben yine siktir çekeyim
Şöyle en derininden ballıca,
Ağzıma tat olsun





27. İnsan
Çıkarı var ise,
Nedeni yoktur.
Nedeni var ise,
Çıkarı yoktur.
Kim bu ?
İnsan elbette,
Hem de
En korkağından


28. Dosdoğru
Doğrun ne kadar doğru ?
Ölçütü var mı ?
Ölçütü var ise,
Sınırı var mı
Sınırı var ise,
Nerede bitiyor
Bitiyor ise
Bilimden uzak mı ?
Uzak ise
Bilimin de mi sonu var ?
Değil ise,
Dostum
Doğrun daha, bilmediğin doğrular değil







29. Dellendim

Akşam vakti
Unutsam seni,
Gecesine yeniden sevsem
Ulan delleniyorum işte
Hep yeniden sevsem seni diye


30. Nedensiz

Kızsam olmuyor
Bakmasam olmuyor
Git desem olmuyor
Çekip gitsem hiç olmuyor,
Meğer
Nedensiz sevmişim seni


31. Küs

Akşam vakti
Güneş gibi kızardın bana
Anasonu seviyorum diye.
Ne yapayım be
İçim küs,
Kızmışım insana


32. İmkansız
İçindeki fırtınalar salak eder beni,
Boyundan büyük yüreğin hapseder.
Ben bir hesapsızım:
Seni sevmek gibi imkansıza kalkıştım






33. Eşşek gözlüm
Sen sevmesen beni eşşek gözlüm,
Ne sonbahar hüzün verir bana
Ne ilkbahar sevinç,
Ne anason kokulum yar olur bana
Ne sigaramın dumanı

34. Özgürlük

Seni sevdim özgürlük
Ne yalan söylersin
Ne aptala yatırırsın.
Beni benim ile başbaşa bırakırsın
Haydi, zor ama
Özgürlüğünü haykır dersin,
Sana aşığım
Beni benden bildiğin için



35. Mehmedime

Mehmedim,
Dağların sevgisi senin
Korkusu kalleşlerin.
Hasretler senin
Yalnızlık kalleşlerin.
Sen sevginin oğlusun
Kalleşler nefretlerin.
Kal sağlıcakla
Kendine iyi bak yiğidim








36. Yağmur damlası

Seyrederken ay ışığının dansını
Gecenin sessiz derin güzelliğinde,
Kıyılara çarpan dalgaların melodisinde,
Göz göze geldim kendimle

Dinlerken yağmur damlalarını gizemliliğinde,
Rüzgarın serin dalgaları
Okşadı yüzümü öper gibi,
Göz göze geldim kendimle

Çalışırken ulaşmaya gözlerimle
Baktıkça kaçan ufuklara,
Varlığımı hissettim, küçücük,
Göz göze geldim kendimle

Her bir geliş
Her bir damlasıymış meğer,
Hiç durmadan yağan sevgi yağmurunun.

Sen çıktın birden gözlerimin önüne,
Her bir noktan ıslanmış.
Bir bir geçiverdi sevdamdan
Seyrettiğim ay ışığı,
Dalgaların melodisi,
Yağmur damlaları,
Göz göze geldiğimi gördüm seninle.













37. İsterse canın

Ağlamak isterse canın
Beni erit içinde,
Gözlerinden akayım yanaklarını öperek
Acımasın bakılası gözlerin

Uyumak isterse canın
Beni yak içinde, mahmurluğu çöktürüp gözlerine
Uyutayım seni sıcacık

Gülmek isterse canın
Beni yağdır kalbine,
Büyüteyim içindeki çiçekleri
Sevgi kokularına boğayım seni

38. Güfte

Güneşin önünde duran yağmur damlası
Hadi gel bir beste yap bana
Şöyle aşk dolu olsun,
Yağarken güneşi fon yaptığın gibi.
Ben de bir güfte yazayım ona
İçi sevda koksun


39. Resim

Elime bir fırça verdiler
Seni çizdim,
Bu ne dediler
Elim titredi dedim









40. Çizdim

Bir deniz çizdim önce
Sonra da içine bir sandal.
Boyadım elimi yeşilin sen tonuna
Ağaçları çizdim, maviye düşen gölgelerini.
Boyadım elimi mavinin sen tonuna
İki maviyi seviştirdim.
Sonra,
Seni çizdim sandala:
İki mavinin
Maviye düşen yeşilin
Öpücüklerini gördüm sana


41. Yarim

Eyy benim
Kekik kokulu yarim.
Dağlarımda, ovalarımda
Şehit kanlarımın rengi yarim.
Sana neler oldu böyle

Düşünürüm,
“Düşünme” dersin.
“Olur mu böyle?” derim,
“Sen sus” dersin

Sana ne oldu böyle ?
Sana kimler ne etti ?

Bilmem gayrısını;
Sana istetmeselerde beni,
Sana aşkım bitmez yarim.
Şehidimin hatırası,
Sarı saçlı, mavi gözlümün emaneti
Demokrasim, hürriyetim,
Aşkım bitmez yarim.




42. Yeniymiş yıl

Soruya bak soruya
“yeni yıldan ne bekliyorsun ?”
Ne bekliyorsan çok beklersin.
Adam ol da bekletme
Sen bir şeyler ver yeni yıla
Ne mi?
Örneğin,
“Üşümeyen çocuklar”
“Ağlamayan analar”
“Kahrolmayan babalar”
Zor mu?
Zorsa git
Maydanoz olma yeni yıla


























44. Oğluma

Bıyığının ucundan ter olup aktığım
Tebessümüne esir olduğum
Kokusunda kendimi unuttuğum
Kara gözlüm, oğlum.

Hayat akıyor, bitmezmiş geliyor
İdeallerin olacak hep, hırsına hedef
Koşacaksın peşlerinden.
Yorulacaksın bazı zaman,
O zaman bırak herşeyi, yürümekte iyidir.
Ama bir şeyi yarım bırakma; düşünmeyi.
Havanda su döğmek değilse hedefin,
Düşünmeden öğrenme.

Bazen şaşakalacaksın,
Nedir yanlış, nedir doğru.
Herkes yanlış yapar,
Aslında, yanlış olan
Yanlışı yanlışla düzeltmektir.

Doğru bildiğine yanlış diyeni anla,
Bir de onun için düşün, ama yarım bırakma.
İçinden bir şey,
Sen doğrusun der de
Yarıda bırakırsan düşünmeyi
İşte o zaman yanlış yaparsın

Demokrat ol oğlum
Merhamet ile sev.
Merhametsiz sevgi
Ayarsız demokrasi gibidir.
İşine gelince değil,
İşine gelmeyince de demokrat ol,
Ol ki, lider ol
Benim oğlum ol.




43. Zaman

Zaman akar, gider
Bilen varmı:
Nereden nereye,
Hırsızca.
Ama beceremedi akıp gitse de
Seni benden çalmayı

44. Ah be çocuk

Aşkolsun çocuk
Umutları aldın gittin,
Utancı bıraktın.
Gittiğin yerde hatırlama hiçbirşeyi
Ağlama,
Sadece uçurtmanı uçur, kuzum

Sen geri dönene dek,
Umutlar olmasın
Yarınlar çile çeksin
Güneşler soğusun be kuzum.
Aynı evrende yaşamamalı katiller ve çocuklar;
Ya ölmeli katiller, ya da hiç doğmamalı çocuklar.


45. Keçim

Gördükçe yalanda yaşatılan insanları
Ve
Yalandan kazananları:
Ne yapayım ?
Keçilerim seviyor,
Kaçmasınlar diye küfrediyorum

46.Yakın
Bir ben varım;
Bana senin kadar yakın,
Bir de sen varsın;
Sana benim kadar yakın

47.Sensizliği hayalledim
Kçklerim bağlıdır hala toprağa
Ama
Çürümüşümdür içten içten
Kavak ağaçları gibi.
Kimse fark edemez bunu.
Ama çocuklar,
O minikler var ya
Hissediveirler gözlerime bakınca.
Korkarkaarım ,
Bu yüzden
Kaçmak isterim onlardan da.
Bir gün
Çıkıverir beni mıknatıs gibi gücüyle
Mavi balonlu bir yavrucak
Çiçek öpücüğü bakışlarıyla.
‘sen de istermisin şekerimden ağabeyciğim
Aaaah
Aşığı olduğum dili
Hançer gibi iner içime.
Kapar kucaklayıveririm
Sıcacık iç hoplayışıyla.
Sarılırım bana yardım et dercesine
Yanlızlığın ikiz çocuğu
Gözyaşı ve şefkatle.
Çekinirim yemekten;
Gözyaşlarım
Akar da üzerine
Eriyip
Acı bir su oluverirse
Sevdiceğimin talı şekeri

48. sevdim
Sevdim seni
Kendimi bilebildiğim kadarıyla.
Süzüldü gözlerim
Seni hissedebildiğim kadarınca.
Özledim seni
Her en küçüğüne bölebildiğim kadarıyla zamanın.
Gördüm seni,
Her bir noktanda
Her birine bütün bütün adayarak kendimi.
Tuttum ellerini
Elimden yüreğime
Canımın içine dek titreyerek.
Kelimelere sığmadı
Gözlerime kaçtı sevgim
Sana anlatmak istediğimde

49. Uzaklar
Gidersen uzaklara
Soğuk bir sonbahar sabahı
Rüzgarda donarken bıyıklarım
Yalnızlık iskelesinde kalakalırım.
Saçlarımı sıkıp iki elimle
Haykırırım boşluğa adını
Güneş doğarken
Benim üzerimden başka heryere.
Feryatlarım güneşe varır
Deniz bittikten sonra ufukta.
Dalıp kalırım
Dalgaların kucağında
Zaman işlemezken benim için
İskele tahtaların çürüyene dek,
Duyana dek;
Bene seslenişini
Gözlerinde bulut bulut yaşlarla,
Güneşin arkasında kalan kıyılardan

50.
Seni düşünüyorum
Gözlerim
Çok uzaklara gitmiş
Beni de alarak
Gökle yerin birleştiği yere
Akşamın alaca karanlığında.
Seni düşünüyorum
Benliğim
Çok uzaklara gitmiş kendimden
Hayaller ülkesine
Sevgi prensesine.
Seni düşünüyorum
Gidivermişim birden
Tepemdeki aşk yıldızıma
Seyrediyordum oradan
Melekler gibi uyumanı sımsıcacık.

51.
Seyrederken ay ışığının dansını
Geceninin sessiz derin güzelliğinde
Kıyılara çarpan dalgaların melodisinde
Göz göze geldim kendimle

Dinlerken yağmur damlalarının gizemliliğinde
Toprağın kokusu işledi içime,
Doğadaki masumun serin dalgaları okşadı yüzümü öper gibi,
Göz göze geldim kendimle

Çalışırken ulaşmaya gözlerimle
Battıkça kaçan ufuklara
Varlığımı hissettim, küçücük
Göz göze geldim kendimle

Her bir geliş
Her bir damlasıymış meğer,
Hiç durmaz yağan sevgi yağmurunun.
Sen çıktın birden gözlerimin önüne,
Her bir noktan ıslanmış.
Bir bir geçiverdi gözlerimin önünden
Seyrerttiğim ay ışığı,
Dinlediğim dalgaların melodisi,
Yağmur damlaları;göz göze geldiğimi gördüm seninle
Uğur Koca2 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Uğur Koca