Şiir Tutkusu

Menü

Adsız ve Atsız Joker

Sarkık, yıkık ve per perişani durumu mümkününden hüp kesik; akılbozuğu dengesizlikleri üzerine sıkı donanmalı labaratuar çifliklerinde tek tip hücrelenmeleriyle homojenleştirilen İNSAN ÜRETME VE YÖNETME aygıtı halini üstüne vazife alan ilim ve bilim; bilinir di ki, hayatı özgürleştirmede ham hayallerine kapılmış Maksizm ve Marksizm yedekli önünü göremeyip de dünya ozanlığına kapılmış eşbenzerlerinin koltuk bastonuna kötürümünü askıladığı yegane tutar dalıydı...Ne garip..!
Oysa bugün, bütün hayat zenginliğini düşünme ve hayaletme yeteneğinden alan insanı :
Olabildiğince kof; alabildiğince cılk, varabildiğince uyumlu uşak, gidebildiğince itirazsız halayık, tutunabildiğince kul köle, dayanabildiğince aç sefil, verebildiğince candan ve maldan...
Bugün zerrece akıl fikir ve bütün ahlak; adap, adalet, paylaşım hissi; huzur bulup huzur verme duygusu ve benzerlerini kabul etmeyen; ve tüm bunların yerine hem bedeninden hem de ruhundan yaşam sahibi insanını sürgüne kamçılarçasına boşaltıp o denek üretici efendilerin ayak kiracılığına aylak ve taraftarlık yüklemekle mesaisini iş edinmiş ilim bilim...Resmen parayı basanın patentini elinde zindanlık ettiği, satılık kullanım kostağıdır..(Marksizmin sandığı gibi özgürleşmenin değil , köleleşmenin tapusu beşparalık malı olmuş çıkmıştır)
Bu tek taraflı sakat işlevsizliğiyle de, aslı dinamit icatcılığından yaşamın can damarını didiklemekten başka gayesi bulunmayan ciğer noktasına saplanan her bir mızrağın, biraz da hayatı öldüren gözü dönmüşlüğün bizzat kendi eceline susadığı gibi..Nobelle ödüllendirilişi de; tam mayının üzerine cuk diye oturmanın resmin eksik kalanını şanına yakışan tamamlayan yanıdır.
Çünü bura merkezli kodlamaların üretttiklerinden doğurulan, o kuduza tutulmuş gözü çanak çanak kan bürümüşlüğün neredeyse sıfır zahmete hayatına el koyduklarını kendiliğinden güdülenen tıkır tıkır çalışan her saatten ileri; sesten hızlı, ışıktan atik, sessizlikten daha suskun boyun eğimilikleri daha bir sefil, daha bir hariç, daha da bir aç ve açık bırakıp..
Kendini duvarlaşmış soğuk bir resim gibi uzaktan ve de ölüden beter bakınan duyarsızlığa topluca taşınabimelerini elde edilmiş insan, eğer kendi değilse nasıl açıklayabilir bu ulu ortalıkta kişiliği belirsizlikte kalakalmış kimi..?
Deniliyor ki, ha İsrail ha Amerika bunlar etle tırnak gibidir asla dünya dursa dalaşmaz...
Sen öyle san..! Ben bir tükürüklük çıkar kaybı için o gözü dönmüş sadist cinnetliğinde bizzat kendi kuyruğu bile olsa etrafında kımıldayan, har har olup ağzı salya sümük kökünden kapıp koparmaktan bile çekinmeyecek olan ..dokunanın çırasını yakmamışsa bile bulaştırdığı afyonluklarla ocağını söndüren kuduz diyorum ben..Sen se havanda su..dövün övün dur !
Hele hele de azılı serbest piyasa ekonomisi eşitttir, insan soyunu kendilerinin müsadesi olmadan şurdan şuraya klımıldatmayan ve bir damla kendince hayat belirtilerine tahammülü bulunmayan neo- liberallikten; ( oda eşittir para pul mal mülk fetişizmi..yani kendi breysel çıkarlarından başka hiç denklem tanımayan travmalı paranoyak salgın) ve bunu tüm dünyaya vitrinleyen baş bayilikten bahsediyorum...Sen saplanıp kalmışssın sisli hokkabaz bir sahneye..Tavşan nerden çıkar ? diye...Ya silindirde veya şapkada gözün..
Toprağında Wikingli kızıl Eriksonu, Kolomb'un zenginleşme hayalleriyle azgın denizleri boylattığı mücevher avcısı korsanlarının açtığı gediklerden, tıklım tıkış koskoca kıtayı oradaki yerlilerin soyunu sopunu kazıyarak hayatlarını darmadağın ettikleri geleneksel kimlikleşmelerini es geçersek..
Görüp göreceği en büyüğüdür Amerikanın kendi toprakların yaşadığı iç savaşlar.O bunu "bağımsızlık savaşları" diye adlandırıp sonlandırdı..Kime karşı..? Kolomb'un sürülerce sürükleyip getirdiği kendi kökenlerine, yani eski kıtacıları Avrupaya karşı..Yaaa..!
Demek oluyor ki, sen ben yok bunda.. Adam öz babası bile olsa daldırıyor dalağına kamayı.
İsrail- Amerika veya daha geniş çaplandırırsak Yuro-Amerikan –İsrail arası dümende de durum aynen böyledir..Evet dünya yoksulluğunun vereceği tepkiye karşı ortaktırlar ama..İş öküzü bölüşme sırası geldimiydi, ortak mortak dinlemezler dalarlar kama, ustura veya atomu..
Yuro-Amerika bugünkü dünya vaziyetinde İsraili kimseye dövdürtmez evet ama..İş tilki payının kocamanını kapmaya geldimiydi, kendisi pekala İsrail' i (el altından sopayla-Türkiye üzerinden mesela-) nasıl ve kibarca kötek ve köstek altına alırım ?'ın binbir icabına bakar.
Türkiye gibi ülkelerse bu hususun gökte ararken yerde bulunmuş her durumluk Jokeridir.
Çünkü, eğer İsrail bugünkü hacminden ve haddinden aşar da, bir daha pişmanlığın bini bir para bile etmeyecek olan boyutlara iş varır azıtır; onu kontrol etme ve söz geçirememek derecesinde yol çığırdan çıkarsa...Yuro-Amerika asıl herkesin sandığı bitişi ozaman başlayacağını çok iyi bildiğinden...
Korkuyor kısaca..İşte Filistin sefilliği üstünde İsrailin başını bağlamanın volümü buradan ses yükseltüyor anlayacağınız..Velhasılı adamlar karşılıklı pokerleştiği cin damarlarını kendi ruhundan eş benzeştikleri için çok iyi biliyor ve tanıyorlar..
Türkiye ise...yok "Türkiyenin dostluğunun kıymeti kadar, düşmanlığının şiddetini herkes iyi bellesiiiiin..! "..yok vay.." Biz senin gibi dünkü düdük yetme miyiiiiz..? " ..teraneleriyle türübünden bu icraatların gidiş suyuna uygun adam toplayan durumundadır.Çünkü ona "eşbaşkanlık" bunun için hükme bağlanmış..Hükümet ettirilmiştir..(kardak kırizini hatırlayın. Hani üç keçi, tek bayrak diktiler diye baskın vermiştik..Adam askerin başına çuval geçiriyor..dünyanın gözü ortasında van minit şınavını fitil fitil ödetiyor...sonuç..çok kimlikle uçak gezen dışişleri, topukgaz direk Amerikaya vınnn..dönüşte tısss' a fısss..dünya barışına hizmet ...lam cim mim filan..)
Kaldı ki İsrail kendine ülkelerarası her dokunuşu anında atomik bir savaşa dönüştüreceğinden hiç çekinmeyeceğini her fırsatta paldır külür ortaya koyuyor..Kaldı ki gelen giden eşbaşkanlar sayesinde borca bataklaştırdıkları Türkiyemizin rica minnetlerle çıtası yükseltilen kredilenmelerini en başta İsrail yönlendirmektedir..
Bu sebeple van minitinin görülmüş resti açıktan açığa atom savaşıdır..Türkiyedeki soğuk savaş bahaneli -Fransızların müzevirlediklerine bakılırsa - toplam altmış-seksen arası atomik yüklü roketlerin evinde NATO şifreli amaçlara kullanımlığa konuşlandırıldığı, kilidi ve kullanma hakkıysa kimde olsa beğenirsiniz..Şifrelerini İsrailin çoktan çözdüğü...Amerikada..Al sana dünya barışı.
Oysa ki, barışı doğuran; büyüten, besleyen ve diri diri ona devamlılık sağlayan alt yapılar olmadıkca ( yani barış önce kendini yukarda sayıp da insan üretme çifliklerinde kayba uğratılmış olan değerlere bir bir sahip çıkarak baştan aya donanmakla kişinin kendisiyle başlayan olmadıkca) her yanını ur kaplamış bir bünyenin sağlam kalmış düt dudağındaki laf ebeliği namına, ortalarda dolaştırılan içi dışı boşluktan başka hiçbir şey ifade etmeyecektir..
Hani bizzat kendi kurduğu cümlelerde tek tük ancak türkçeye dilinde dudağında rastlanılan BOP aksamlı kafa bulamaca Metal-fetulun a, mozambikliye türkçe öğretme (V) olim-piyasası gibi..
Ve hani bir buçuk milyon insanın resmen sinema gibi seyreden dünyanın gözü önünde, katledildiğine bizzat destek koltuk çıkarken ümmet olduğunu unutup da..Sıra Filistin ' e gelince ümmetliği aklına düşen nanikci insanseverlik gibi...
Durum biraz kafkas..biraz orta..biraz doğu..biraz hay huya gelen eli kolu bağlı Enver'aj ..
Dünü patanajlıyoruz sanki kaldığı o eski batakta....Düşünde bile görsen inanmayacağın.

Seyfi Karaca............Haziran / 10
Seyfi Karaca4058 şiiri bulunuyor
Paylaşabilirsiniz:
2.5/5 Toplam verilen oy :
Ekleyen Kullanıcı : Seyfi Karaca